Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Kastamonu’da Kuş Evleri / M. Sıtkı ARAS

Kastamonu’da Kuş Evleri / M. Sıtkı ARAS

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

KASTAMONU’DA KUŞ EVLERİ / Prof. Dr. M. Sıtkı ARAS

Atalarımız gariplerin, kimsesizlerin sahiplerinin Cenab-ı Hak olduğunu çok asaletli bir tevekkülle “garip kuşun yuvasını Allah yapar” şeklinde ifade etmişlerdir. Bu felsefe bir şairimiz tarafından belagatli olarak;

Kimsesiz yoktur cihanda, herkesin var kimsesi

Kimsesiz kaldın medet kıl kimsesizler kimsesi”

şeklinde şiire dökmüştür.

Zaten bilindiği gibi garip kuşunda garip olmayanında yuvasını yapan Cenab-ı Allah (CC)’dir. İnsanların yapmış oldukları O’nun lütfetmiş olduğu merhamet duygularının bir tezahürüdür. Bu lütuftan milletimiz çok cömertkarane nasiplenmiş ve yaralı leyleklerin tedavileri için Erzurum’da vakıflar kurulmuş, aşağıda izah edeceğimiz gibi Kastamonu’da ise, abide binaların abide duvarlarına özel şekilde garip kuşlar için yuvalar nakşedilmiştir.

Maalesef son yüzyıllarda bu asaletli tutum büyük ölçülerde törpülenmiş artık ne mücadele için de olsa karıncayı öldürmeye fetva isteyen devlet adamları ne de öldürülen karıncaların Hak huzurunda haklarını isteyeceklerini belirten fetvalar veren alimler kalmıştır. Buna bağlı olarak gökteki kuşlar da, sudaki balıklar da, kara parçalarındaki ceylanlar da diyar diyar uzaklaşmışlardır.

Tarihi seyir içerisinde insanların bu duygusuzlaşmalarına ayna olabilecek nitelikte olan şu şekilde bir efsane anlatılmaktadır; Derler ki Kaf dağının arkasında yaşamakta olan Anka kuşu her bin yılda bir olmak üzere üç kez dünya üzerine çıkar. Birinci çıkışlarında tüm binalar sapsarı ve som altından inşa edilmişlerdir. Sakinleri bu nazende misafirleri için koyunlar sığırlar keserek ikramda bulunurlar. İkinci çıkışlarında sarının yerini beyaz, altının yerini ise gümüş almıştır. Kendisi ile ilgilenen olmaz. Üçüncüde ise tüm binalar simsiyahtır ve tunçtan yapılmışlardır. Kazmasını küreğini alan bu garip yaratığın peşine düşer. O zaman der ki; “altının tuncu kalmış, insanın piçi kalmış”.

KASTAMONU’NUN GENEL TANITIMI

Kastamonu’nun nüfus bakımından fazla kalabalık olmamasına rağmen, çokça tarihi yapıları ile, özellik arz eden evleri ile, bir tarikat kurucusu olan Şaban-ı Veli Hazretleri’ne, benzeri şekilde çokça evliyaya mekan olması ile, Bediüzzaman Hazretleri’ni yıllarca barındırması ile (halen evleri muhafaza edilmektedir) gerçek bir şehir hüviyetindedir. Büyük Osmanlı toprakları içerisinde şehzadelere mekan olma şerefini kazanan ender şehirlerimizdendir.

Bir zamanlar batıda bu gün İstanbul’umuzun gözde semtlerinden olan Kartal, kuzeyde ise Sinop’tan Zonguldak’a kadar hep Kastamonu’nun birer sancağı ve kazası idiler. 30 milyon nüfusa sahip olan Büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun üç yüz bini yani yüzde biri Kastamonu sınırları içerisinde yaşamaktaydı. El sanatlarına çok yatkın olan sakinleri çarşaf bağı, yazma, oya işleme, dokuma gibi sanatın her dalında başarı ile at oynatabiliyorlardı. Bu durumu yazarlarımızdan İsmail Habib Sevük 1914 yılında Köroğlu Gazetesi’nde; “Kastamonu’nun sinesindeki bakir servetler ve Kastamonu halkının ruhlarındaki ince sanat kabiliyetleri onları böylece parlak ve altın bir maziye mazhar etmiştir” şeklinde ifade etmişlerdir. Bu hünerli sanat eserlerinden birisi de yukarıda da arz etmiş olduğumuz gibi, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen veya çok ender rastlanılan kuşlar için yapılmış olan nazende evlerin abide yapıların abide duvarlarına nakşedilmiş olmasıdır. Bu nadide evler, halkın gönül zenginliğini belli eder şekilde kuş türleri ayrı ayrı düşünülmüş, serçeden güvercine kadar birçok farklı türün konaklayabileceği farklı ebatlarda inşa edilmiştir. İşte bu basit yazımızda bunların bazılarından çok kısa kesitler sunmaya çalışılacaktır. Burada kaynağımız özel müşahedelerimizin yanı sıra kıymetli bir çalışma ile kuş evlerinin tanıtılmalarına vesile olan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyelerinden H. Örgün BARIŞTA hocamızın 2003 yılında “Kastamonu’da II. Kültür Sempozyumu”nda sunmuş olduğu bildiri olacaktır.

KUŞ YUVALARI VE BUNLARI İHTİVA EDEN ABİDE YAPILAR

  1. Nasrullah Cami: 1506 yılında Kadı Nasrullah bin Yakup tarafından yaptırılan cami Hepkebirler Mahallesinde Nasrullah Meydanında yer almaktadır. Büyük Akif’imizin 1920 yılında Anadolu’da Milli Mücadele Ruhunu ateşlemesine vesile olan vaazları ile meşhur olmuştur. Duvarlarında 27 adet özel olarak oluşturulmuş kuş evi bulunmaktadır. (Resim 1)

Resim 1. Nasrullah Cami

  1. İbni Neccar Cami: Murat oğlu Hacı Nusret tarafından 1553 yılında yaptırılmıştır. Cami Yavuz Sultan Selim Mahallesinde Şaban-ı Veli Caddesi ile Atabey Gazi Sokağının kesiştiği köşede kuş evleri ile beraber tarihe meydan okumaktadır. Altı adet kuş evi ihtiva etmektedir (Resim 2).

Resim 2. İbni Neccar Cami

  1. Korkoğlu-ovalı Mescidi:1850 yılında yapılmış olup 35 adet kuş evi tespit edilmiştir. Mescit Hepkebirler Mahallesi Ovalı Pazarı Sokak ile İplikçiler Sokağının kesiştiği köşede yer almaktadır. (Resim 3).

Resim 3. Korkoğlu-ovalı Mescidi

  1. Yanık Han: İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak 1730 yılındaki kayıtlarda görüldüğüne göre çok daha önceleri yapılmış olduğu kesindir. Honsalar Mahallesinde Belediye Caddesi üzerinde yer almış olan bu abide eserin duvarları 28 adet kuş evi ihtiva etmektedir (Resim 4).

Resim 4. Yanık Han

  1. Aşir Efendi Hanı: Nasrullah Camisine vakıf olarak 1748 yılında yaptırılmıştır. Hepkebirler Mahallesinde Aşir Efendi Sokağında yer almaktadır. Bunun abide duvarlarına nakşedilmiş olan kuş evleri diğerlerine göre daha büyük olup güvercinler için düşünülmüştür. Sayıları 10 adet civarındadır (Resim 5).

Resim 5. Aşir Efendi Hanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

bülten gen.tr

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar)

Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar) (…) …Yine Kastamonu Sancağı’ndaki bu tür …

Önceki yazıyı okuyun:
Hz. Hatice’ye (r.a.) adanmış bir ömür: Nurdan Damla / Mustafa ORAL

Mustafa ORAL mustafaoral74@hotmail.com Hz. Hatice’ye (r.a.) adanmış bir ömür: Nurdan Damla Bir rüya uğruna ya …

Kapat