Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Kastamonu’da Tahmiscioğlu Vakası

Kastamonu’da Tahmiscioğlu Vakası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

KASTAMONU’DA TAHMISCİOĞLU VAK’ASI

Ord. Prof. Dr. İ. Hakkı Uzunçarşılıoğlu

Milli mücadele esnasında Kastamonu’da bulunup ora tarihine ait bazı malumatı toplarken şimdi Maarif Vekaleti kütüphaneler müdürü bulunan kıymetli arkadaşım Bay Hasan Fehmi Turgal bir musahabe esnasında bu, Tahmisci oğlu vak’asından bahsetti; buna dair Lütfi tarihinin dördüncü cildinin doksan sekizinci sahifesinde ve 1249 vukuatı arasında bir fıkra halinde yazılan ve kayda göre hazine-i evraktan alınan bir sahifelik malulmatı okudum; Oradaki yazılışa nazaran vak’a alelade bir hadiseden ibarettir; yani Timarlı süvari onbaşılarından olan Tahmisci Oğlu kabahatine mebni haps ve sonra salıverilmiş ve Kastamonuya giderek bazı yeniçeri firarileri ve o sırada Mısır’dan gelen kardeşi Kör Hacı Ahmet ve diğer başlarına topladıkları adamlarile beraber resmi vergi olan kalyoncu bedeliyesinin tevziindeki yolsuzluk bahanesile Kastamonuya hücum ile zapt ve halkı ayaklandırarak Kastamonu mütesellimi ile kadı ve saireyi Çankırı’ya kaçırmış ve sonra üzerlerine Esat Paşa biraderi Ankaralı Mes’ut Ağa tayin edilmiş ve Viranşehir ayanı Hasan Çavuş oğliyle ‘ittifak ederek Tahmisci’nin kuvvetlerini mağlub ederek Kastamonu elde edilmiş.

İşte Lütfî tarihindeki malumat hülasaten budur; merhum Lütfi Efendi vak’ayı böylece zikrettikten sonra buna bir ilave yaparak aynen şunu yazıyor: 
(Bu Tahmisci Oğlu meselesi şayanı zapt ve tahrir vekayiden olduğu bazı mahalli erbabı vukufundan mukaddemleri mesmuu fakiranem olarak balâde muharrer evrakı mahfuzadan alınıp yazılan şeylerin vukuatı merviyyeye tevafuk ve kifayet edip etmeyeceği Kastamonuca malumatı sabıka ve meşhudatı mahalliyesi olan ecillei suduri ilmiyeden bir zati dirayet simattan istifsar ve istizah olundukta, maddei mukarerenin vukuu hale pek de muvafık olmadığı ifade olunduğundan vaki olan ricayi fakiraneme mebni müşarünileyh tarafından verilecek malumat üzerine ileruda tashihi makal edilecektir.)

Lütfi Efendi merhumun bu ilavesi hakikaten dikkati celb ediyor; onun tarihinin daha sonraki senelere ait matbu kısımlarında Tahmisci oğlu fıkrasının tashihine dair bir yazı yoktur; Acaba vak’anın böyle olmadığını söyleyen zat vadini yerine getirmedi mi? Yoksa yazdı da işin nezaketine binaen Lütfi Efendi mi koymadı?Bilinmiyor. Lütfinin basılmamış ciltleri de olduğundan belki onların arasında kalmıştır; Yalnız şu var ki vak’a nüvis
Lütfi Efendi hazinei evraktaki vesikaların hepsini görmemiştir.

Her ne ise bu kadar merakı mucip olan şey nihayet hall edilmiştir; hakikaten vak’anın esası Osmanlı saltanatı aleyhine oynanmış bir oyun olup bunu tertib eden de Mısır valisi Mehmed Ali Paşadır. Vak’a 1248 Cemaziyelevvel yani 1832 Eylülde çıkmıştır. Şimdi vesikalara dayanarak hadiseyi anlatayım:

Ben lstanbulda Başvekalet Arşivindeki vesikaları tetkik ederken orada Tahmisci Oğlu vak’asına dair bazı resmi evrak gördüm ve hemen açtım okudum. İlk kağıtların mütaleası vak’anın basit olduğunu göstermekte ve henüz ‘tamamen tenkil edilemeyen yeniçeriler arafından vukûa gelmiş bir hareket zannını vermektedir. Nitekim bu kıyam hareketinin ilk defa İstanbul’da duyulmasını müteakıp sadrıazam Kaymakamının [sadrıazam Mısır seferindedir] hükümdara yazdığı arz tezkeresinde hülaseten şu mütalea yürütüluyor:

Kastamonuda bir hadise çıkmış, pek de esaslı birşey değilmiş ve tahkik ettiriliyormuş. Kastamonu mütesellimi [Mehemed Emin Ağa] ile ileri gelenleri Kastamonu’dan çıkmışlar; Mütesellimin mezalimine dair rivayetler
varmış; hem fesadı bastırmak ve hem de hadisenin menşeini tahkik etmek üzere Ankaralı Hacı Mes’ut Ağanın iptida mübaşir suretile gönderilip sonra işin icabına göre mütesellimliğin de kendisine verilmesi muvafık görülmüş 
ise de bu sırada Çankırı müteselliminden gelen tahriratta Kastamonu mütesellim ve eşrafının Çankırı’ya kadar geldikleri yazılmış olduğundan tereddüt edilmiştir; halef ve selef münakaşası dolayısile güya bu fesadı tertip eden ve İstanbulda bulunan sâbık Kastamonu. miitesellimi Memiş Ağa imiş;
halbuki Memiş Ağa İstanbul’a geleliden beri hasta olarak Üsküdar’da hanesinde yatmaktadır; Memiş Ağa o havaliyi iyi bildiğinden dolayı mütaleası sorulmuş ve arzedilmiştir. Son vaziyete göre Kastamonu müteselliminin (vazifesini terk ile firarından dolayı) azli lazım gelmektedir; keyfiyet serasker paşa ile görüşülerek tekrar arzedilecek.

Bu arz tezkeresiniıi üzerine Padişah Mahmut II kendi el yazısiyle rık’a olarak şu mütaleayı yazmıştır:

Kaymakam paşa;
İşbu takririn ve evrakı saire manzur ve mealleri malum-i hümayunum olmuştur. Bu fesatlar bütün havenei makhurenin (yani yeniçerilerin) henüz bir sıkı görerek münhezimen geriye yüz çevirmediklerindendir. Bir kere
avni inayeti Bari ile havenei eşkıyanın pazarı cemiyetleri perakende ve perişan olduğu anda, bu fesatların cümlesi bertaraf olacağına şüphe yoktur; takririnde istizan, olunduğu veçhile Serasker paşa vesair icap edenlerle bilmüzakere sûreti keyfiyti tekrar tarafı hümayunumuza arzedesin [l] 

Arz tezkeresinde ifadesi alındığından bahsolunan sabık Kastamonu mütesellimi Memiş Ağanın Tahmisci oğlu ve oradaki bazı eşraf ile Kastamonu
vaziyeti hakkındaki mütaleası aynen şöyledir:

(Kastamonu’da maddei fesat olan Tahmisci oğulları kadim mülga (yani yeniçerilere mensup) ve hain olup Bekir Paşa ve sadrıesbak müteveffa lspartalı Ali Paşa günlerinde ve Şerif Ağanın mütesellimliğinde vukubulan fesatların sebebi hep bunlardır; vakit ve hâl cihetile ol taraf yatışmak ve umuri mühimme geri kalmamak için tizelden göz doldurur münasip biri mütesellim tayin olunmalıdır ve maslahatın yatmasına vesile olmak için 
mütesellim ve Kastamonu müftisi Mehmed Arif Efendi ve karındaşı Kengari naibi sabık Tahir Efendi ve Eligüzel Zâde Mehmed Bey ve kör nakip denmekle meşhur Mehmed Esat ve kâtip İpşir Zâde Hacı Salih Efendi ve sâbık hazine katibi Mehmed Sait Efendi evvelemirde nefyolunmalıdır; zira müfti ve karındaşı ve Eligüzel Zade Tahmisci oğlu ile fesatta beraber değil ise de an’asıl hem müfsit ve hem fukarayı yeyici olduklarından nefîleri

lll Dolap 7, sandık 215, hattı hümayun numarası 1. (Bu vesikanın fotografisi eserin sonuna konmuştur.)

fukaranın teminlerine sebep olur ve kör Nakip[in] eşkiya ile müttefik olduğunda şüphe yoktur.

Tahmisci Oğlu hainleri ötedenberi fukaraya sureti haktan görünerek menvii zamirleri olan fesadâtı izhar âdetleri olduğundan ve iş bu fesatIarına dahi tevzi maddesini[1] serrişte eylediklerinden zikrolunan katipler hizmetlerinden azil ile töhmetli olduklarından anlar dahi nefyolunsalar menfaatten hâli olmaz; bu, tezelden fesat yatışmak içindir; sonra eşkiyanın dahi sayei hazreti şahanede hafiyyen işleri bitirilir; zira Tahmisci oğulları kaç defa sabıkalı vacibülizâlelerdir; Bu Tahmisci oğullarına hasbelmaslaha şimdilik dokunulmaz yoksa eğer bu hainler yine sağ kalırlar ise birşey demek olmaz; yalnız bunlar değil Tatlı Oğlu İsmail, Saraç Hacı lbrahim ve Karanlık Oğlu Mehmed ve Mergüze kazasına şimdi ayan ettirmiş olduğu Mergüzeli Cinoğlu Ali ve nefsi Kastamonudan Ağacık Mehmed ve Çalık İbrahim bayrakdar ve kasap Osman ve Mustafa ve Beşkeselinin Oğlu Şerif bayrakdar ve Küreihadid kazasından hacı Kahraman ve Sırt kazasında Uğuru kariyesinde KapıcıOğlu Selim ve Araç kazasında Arap Ağa nam matrut ve mel’unlar dahi mülga takımdan merkumun avanelerindendir ve Kastamonu sancağında hain mülga takımı [yeniçeriler] katî küllîdir; bunların birer gûne terbiyelerile gûşmâlleri elzem ve ehem ise de şimdiki halde sırası olmayıp ancak işbu ifadatım noksandır, ziyade değildir, günah ve vebali varsa boynuma olsun. Bu Tahmisci oğullarının Mısır’da dahi eli vardır. Çünkü mütesellim ve vücuh Kengariye gelmişler sancağı ahrede bulunuyorlar, binaenaleyh ol mahalden nefîleri esheldir ve bu vücuh her nekadar Kengari’de iseler de yine içeride elleri vardır; bu ifadatım mücerret fesadı yatıştımak içindir yatımına bükme oluyor.

Nefsi Kastamonu ve kazalarında vücuhtan mütesellimliğe şayan ve fesadı pamuk ipliğile bağlayacak kimesne yoktur; Firkateyni bümayun nâzırı ve Cide ayanı Hasan Çelebi Zâde, mukaddem iki defa mütesellim olmuş ise de muvaffak olamamıştır ve Tahmisci OğIu Hacı Abmed’in Oğlu damadıdır

[1) Sâbık mütesellim Memiş ağanın tevzi maddesi dediği, devletin ahaliden vergi olarak aldığı kalyoncu bedelinin tevzii maddesidir. Güya Tahmisci oğlu her sene Kastamonu sancağına tahsis edilen top yekun verginin halka ve köylere taksimine ve bunun haksız yapıldığına itirazen kıyam etmiştir. Tabii bu, esas maksadın gizlenmesi dolayısiyle bir bahaneden ibaretti.

ve Sinop muhtarı Gâvi Zade Hüseyin beyin eğerçi pederi mütesellim olup kendisi olmamış ise de hadisüssin olduğundan başka kalyonu hümayun kerestesinden dolayı ahali ile beyinlerinde münafese olduğundan emin olamaz·lar ve İnebolu ayanı Altıkolaç Zade Hüseyin beyin dede ve pederi şöhretşiar ve muktedir adamlar olup hatta dedesi yirmi bir sene ve babası bir buçuk sene mütesellimlik etmişler ise de elyevm kendisi müseyyip ve pe·rişan olarak lnebolu kazasını bile hüsnü idare ve muhafazaya muktedir değildir.[1] 

Burada Memiş ağanın ifadesi arasındaki (bu Tahmisci oğulları’nın Mısırda dahi eli vardır) kaydı ilk defa nazarı dikkati celbediyor. İfade açık yazılmamış ise de bu sırada Mısır valisinin isyanı devam etmekte olduğundan söz ona telmihtir.

* * *

Şimdi mukaddemesini kaydettiğimiz isyanın kahramanı Tahmisci oğullarına dair 18 cemaziyelevvel 1248 tarihli Kastamonu mütesellimi Mehmed Emin ağa tarafından tahrirat ile gelen Tatar Kerim’in ifadesile serasker Hüsrev Mehmed paşanın sadrıazam kaymakamına yazdığı tahrirata göre izahat verelim:

Tahmisci oğlunun ismi Hacı Mustafa ve kardeşi de Kör Hacı Ahmettir. Hacı Mustafa timarlı süvari mansure alayı teşkilinde serasker Hüsrev paşa Kaftancı İbrahim ağanın maiyetinde bulunup ve Kastamonu’dan İstanbul’a gelip Rami kışlasına yerleşen birinci Alayda yüzbaşı idi. Yapmış olduğu şeni bir kabahatten dolayı üzerindeki timarı alınarak askerlikten tard edilip hapsolunmuş ve serasker kapısındaki tomrukta dokuz ay yatmış ve sonra çoluk ve çocuğu ve bazı nüfuzlu hanedan tarafından olunan şefaate binaen cezası kâfi görülerek
salıverilmiştir. Hacı Mustafa, Mehmed Emin Rauf paşanın Kastamonu mutasarrıflığı sırasında bazı arkadaşlarile Mısır’a kaçmış ve arkasından kardeşi Kör Hacı Ahmed de Mısır’a gitmiştir ki takriben 1242 senesi sonlarında yani 1826 haziran ayındadır. 

Mısırdan avdet tarihi belli olmayan Hacı Mustafa bu gaybubet esnasında biraderile beraber hacc etmiş ve iptida kendisi ve bir müddet sonra da
kardeşi Hacı Ahmed Kastamonu’ya dönmüşlerdir. Bunlar Mısırdan dönerlerken Mehmed Ali’nin oğlu ve Mısır kuvvetleri kumandanı İbrahim paşadan talimat almışlardır. İki kardeş memlekete geldikten sonra hacdan dönen hacı-

[I] Dolap 7, sandık 215, 1 numaralı hattın melfufu.

ların ellerinde de İbrahim paşanın propaganda kağıtları bulunmakta idi. İşte bu propagandaların ve İbrahim paşanın emri ile hareket eden Tahmisci oğullarının gayretlerile bu isyan tertip olumuştur.

Tahmisci oğullarına ve bu isyanın ilk şekline ve Kastamonu mütesellimi Mehmed Emin aga tarafından alınan tertibata dair Tatar Abdülkerim’in ifadesi aynen şöyledir:

(Kastamonu sancağı timarlı süvarilerinden iken bundan akdem Derseadette mütecasir olduğu cünhasına mebni üzerinden timarı ref’ile babı seraskerîde dokuz mah tomrukta durarak badehu halasolan Tahmisci Oğlu Hacı Mustafa ve karındaşı olup bu defa Mısır canibinden ve İbrahimi Leim tarafından Mısır valisi Mehmed Alinin oğlu İbrahim Paşa Kastamonu’ya gelmiş olan Kör Hacı Ahmed ve Hidayet bayrakdar nam mefsedetkârlar mülga takımdan (yeniçerilerden) birkaç mefsedetpîşe ile ittifak ederek muhassıllık hazinesi hizmetinde müstahdem Salih efendi ve yine İbşir Zade Hacı Mehmed efendiyi memur oldukları maslahattan keffiyed ile konaklarına gitmedikleri halde cümhur edüp telef edeceklerini haber gönderdikte bir gûna fesat zuhur etmemek mülahazasile mumaileyhima hizmetlerinden çıkarılmış ve bunların böyle tahakkümâne hareketleri gittikçe fesadı müeddi idügünden ve livai mezkûrun kazaları ayanları mütesellim ağa ile müttefik bulunduklarından tahririne mebni tevabiatlarile beraber Kastamonuya gelmiş olan Ayandon Ayanı Deli Hacı Ahmed oğlu Mahmud ağa ve Taşköprü Ayanı Ahmed bey ve
Kinoboludan Şişman Mehmed ağa fesedei merkumeye nüshupend ederek, bu sizin niyetiniz vehameti akibeyi muciptir deyu merkumuna haber gönderdiklerinde içlerinde teferrüt dâiyesinde olan merkum Mustafa, dahili dairei ittifakları olan takımdan kırk elli kadar müsellah edepsiz ile çarşıya çıkıp· bütün dükkanları herkese cebren kapattırıp başına bir takım etraki bî idrâk cemedüp mütesellim konağına hücum eylediklerinde kazalardan gelen ayanlar vilâyetimizi yağma edecekler diyerek fesad âmiz kelamlar ile Ayanların taşraya gitmelerini teklif ve ağavatı mumaileyhim dahi böyle vakitle bu nasıl sözlerdir deyu bayağı tüfek atılmak derecelerine geldikte merkum Tabmisci Oğlu Mustafa ve rüfekası işte Arabistan’dan hacılar da geldi, tam mezak ‘iera olunacak vakitlerdir diyerek bütün bütün fesat taraflarına sapmış olduklarından vücuhü vilayet olanlar mütesellim ağaya ve Ayanlara itizar yollu aman beldemiz ahalisi şayet bu bapta tedibe müstahak olurlar deyu vaki olan tavassut ve ricalarına mebni cemiyet dağılmış ise de eşkiyayı merkumun emin olamadıklarından içlerinden Hidayet bayraktarı kavasbaşı ve diğer bir ayakdaşlarını tüfekci başı etmek üzere mütesellimi mumaileyhe ibram ve ısrar ve mumaileyh dahi çarnaçar şimdilik sureti mümaşat izhar etmiş olduğu ve merkum Tahmisci Oğlu Mustafanın karındaşı Kör Hacı Ahmed bundan yedi sekiz sene mukaddem Mısır tarafına firaren gitmiş ve Hacı Mustafa dahi müddeti medîde Mısırda eğlenmiş ve bu defa Mustafa, izharı fesat için gelmiş ve hacılar geldikten sonra fesatları artmış olduğu ve Kastamonu sancağı kazaları Ayanları ve bilcümle vücuh ve ehli ırzları mütesellimi mumaileyh ile yekdil ve yek cihet iseler de fesedei merkumun kırkar, ellişer adam ile gezmekte olduklarını tatarı merkurm ifade ve beyan eyledi[*]

Tatar Abdülkerim’in bu ifadesi de gösteriyor ki Tahmisci vak’ası Mısır valisinin tahrikile tertip edilmiştir. Halbuki hükûmet bunu Tahmisci Oğlunun muvaffak olamıyarak firarından sonra anlayabilmiştir; yukarıda söylediğimiz gibi hükumet bu isyanı iptida sabık Kastamonu mütesellimi olup lstanbulda bulunan Memiş Ağanın tertip ile o suretle mütesellimliği elde eylemek istediğini zanneylemişti. Nitekim sadrıazam kaymakamının mabeyne yazdığı tezkerede sabık mütesellim kapıcı başılardan Memiş Ağanın pek hasta olduğundan bahsedildikten sonra: (Hamdelillahiteâlâ sayei mekârim vâyei hazreti şahanede Kastamonu gailesi hüsnü indifa ve suret bulmuş ve Tahmisci Oğlunun fesadı İbrahim Paşanın ifsadı mahsusasından neş’et ederek mumâileyh Memiş Ağa’nın parmağı olmaması şakii merkumun sureti firarından anlaşılıyor gibi olmuş) mütaleası dercedilmiş ve bu suretle Memiş 
Ağa büyük bir ittihamdan kurtulabilmişti[1]. Mütesellim Emin Ağa âciz ve iradesiz bir adam olduğundan elinde isyan bastıracak kadar kuvveti varken
işi ciddi tutmamış ve asilerin tekliflerine mümaşat ederek isyanın büyümesine sebeb olmuştur. Kastamonu’dan gelen mahzarlara göre güya isyanın
asakiri mansure zâbitanından bazılarının sokaklarda ehli ırz güruhuna münasebetsiz hallerden ileri geldiği yazılmış ve bu halden müteessir olan halkın camiye toplanmak istediği ve mütesellimin de bu edepsizliğe cür’et edenleri tedip ile işi bastırdığı şeklinde gösterilmiştir.[2] Halbuki Tah·

[•] Dolap 7, sandık 215, iki numaralı hattın melfuJu.
[1J 1 numaralı iradenin merbutu vesika.
[2] Mütesellim Mehmed Emin Ağanın tahriraüle lstanbula gönderilen mahzarlardan
alınan hülasa. [İki numaralı hattın melfufu)

misci oğlu Hacı Mustafa Tosya’ya gönderdiği buyruİtusunda kıyamın sebebini [zahiri sebebi] Kalyoncu bedeliyesinin tevziindeki yolsuzluk olarak göstermektedir. [1]

Tahmisci Oğlunun buyrultusuna göre Kastamonu mütesellimi ile hâkim, müfti ve saire davete gitmek bahanesite Kastamonu’dan çıkıp Devrekani’ye çekilmişler ve oradan üç beş bin kadar atlı ve piyade kuvvet alarak Kastamoni kasabası kenarına gelip muharebe etmek istemişler ve muvaffak olamıyarak Taşköprü’ye gelmişler ve oradan da yine külliyetli bir kuvvetle hareket eylemişlerse de yine muvaffak olamayıp kaçmışlar ve Cemaziyelahir 25 Pazar günü Çankırı’ ya gitmişlerdir. Çankırı mütesellimi Hacı Ömer Ağa İstanbul’a gönderdiği ayni tarihli bir tahriratta hadisenin kolaylıkla bastırılamadığı ve mütesellim, hakim, müfti ve sair isimleri malum eşrafın Çankırı’ya geldikleri ve Kastamonu ve isyancılar tarafından alınan havadise göre âsilerin cemiyetlerini kuvvetlendirmekte oldukları ve hatta bazı vesayayı hâvi olarak Tahmisci oğlunun Tosya kazasına buyrultu gönderip bu
buyrultunun Tosya’dan kendisine irsal olunup bunun aynen takdim edildiği yazılmıştır[2]. Buyrultu sureti makalenin sonuna konmuş ve fotoğrafisi de aldırılmıştır. Bundan başka yine aynı mealde olarak Çankırı nâibi de ilam göndermiştir. 

Tahmisci oğlunun Tosya’ya doğru el atması üzerine orada bulunan bir tahsildar Tosya’da cereyan eden bütün hadisattan bahs ile Çankırı mütesellimini tenvir ediyordu; Tahmisci oğlunun Tosya’ya gönderdiği buyrultuyu bu tahsildar Çankırı mütesellimine göndermiş eşkiyanın çok ve etrafın hâli olduğundan bahs ile talimat istemiştir. Yine bu adamın 1248 Cemaziyelahir 23 tarihile gönderdiği diğer bir mektubunda da Kargı’ya doğru kaçtığı duyulan Kastamonu müteselliminin arkasından Tahmisci Oğlunun üç dört bin asker çıkarmış olduğu ve Sinop’tan gelen topları elde etmek için asker sevkettiği ve Kastamonu kazalarının hep kendisine itaat ettiği ve Tahmisci Oğlunun üç beş güne kadar Çankırıya gideceğim futuhat bendedir dediği ve Kastamonu mütesellim ve eşrafının Çankırıda durması iyi olmadığı yazılmaktadır. [3]

[1) Makalenin sonundaki buytultu suretine bakın.
[2) 1 numaralı hattı bümayunun melfufu olan vesika.
[3] Bir numaralı hattın melfuflarından üç vesika.

Tahmisci oğlu, mütesellimi kaçırdıktan sonra kendi mutesellimliğini ilan eylemiş, etraf kazalara hep buyrultular göndermiş ve kendisine mütesellimlik beratının yani mütesellim olduğuna dair vesikanın Konya’da bulunan Sadrıazam tarafından gönderildiğini işaa eylemiştir[1]. Tahmisci oğlu bu kıyam haraketini etraf vilayetlere de sardırmak istemiş ve bu suretle bilhassa garbe doğru Viranşehir, Bolu sancaklarına da sirayet ettirmek üzere bu iki liva hududu üzerine üç koldan askerle iki top göndermiştir.

* * *

Tahmisci oğlu hadisesi iptidadan mevzii ve Kalyoncu bedeliyesinin fazla tevziinden dolayı yapılmış bir kıyam veyahut bu bahane ile o taraflardaki Yeniçerilerin bir gayretkeşlikleri zannedilmişti; halbuki işin içyüzü çok başka
olup metbuu Osmanlı hükumetine karşı Mısır valisinin isyanı ile alakadar idi.

Mehmed Ali, iyice hazırlanup kıyam ettiği zaman elde ettiği gayrı memnunlar vasıtasile Anadolu’da da yer yer isyan çıkararak hükumeti şaşırtmak
istemişti; nitekim Suriye’yi istilâ için hazırladığı tertibatta muvaffak olmuş ve Ağa Hüseyin Paşa kumandasile üzerine sevkedilen kuvvetleri de (1248 Muharrem, 1832 Haziranda Halep ile Humus arasında mağlûp ettikten sonra Konya’ya kadar gelmiş ve burada havanın sisli ve dumanlı ve karlı bir gününde Sadrıazam Reşit Mehmed Paşa ile Mısır kuvvetleri kumandanı İbrabim paşa arasında yapılan harpte İbrahim paşa kuvvetleri 
bozulmuşken, Sadrıazamın kendi askeri zannile Mehmed Ali kuvvetleri arasına düşerek esir edilmesi Osmanlı kuvvetlerinin dağılmasını mucip olmuştu [1248 Recep 1832 Kanunuevvel]. Bundan sonra lbrahim paşa
şimale doğra yürümüş ve Kütahya’ya kadar ilerlemiştir. İbrahim Paşa Anadolu’da her tarafa buyrultular göndermiş ve hatta lstanbul’a kadar gitmeği kurmuş ve valileri içtimaa davet etmiş, tahtının tehlikeye girdiğini gören Mahmut II de Ruslara müracaat eylemişti.

İşte görülüyor ki Tahmisci oğlu Hacı Mustafa isyanı ve aşağıda bir vesikasını koyduğumuz Halil beyin lbrahim paşa tarafından Bozok ve Çankırı mütesellimi olması hep bu 1248 senesi Muharremile Reeep ayı yani 1832 senesi Haziran ayile İkinci kanun ayları arasındadır.
Tahmisci oğlu Hacı Mustafa ile kardeşi, tam zamanında isyanı hazırlayarak

[1) Bir numaralı iradeiseniyenin melfufu 1218 ramazan 21 tarihli Kastamonu kadısı olup Safranbolu’da bulunan Mehmet Emin efendinin taktim ettiği arizeden.

tekmil Kastamonu sancağını ele geçirmek için faaliyete geçip muvaffak olmağa başladıkları sırada yine Mısır ordusu kumandanı İbrahim paşa tarafından Çankırı, Bozok mütesellimlikleri maden emanetleri, Yeniil voyvodalığı ve aşiret reisliği, Pehlivanlı beyi Halid beye verilmiş ve o da
faaliyete geçmiş ve etrafa buyrultular göndermeğe başlamıştı[1].

Hatta korkaklığına mebni Çankırı mütesellimliğinden azledilen Hacı Ömer Ağanın[2] yerine vekil olan Hacı Mehmed Memiş Ağa Viranşehir mütesellimi Hüseyin Ağaya yazdığı 21 Ramazan 1248 tarihli tezkerede:
«… Mesmuu âlîleri buyrulduğu üzere müddeti vafireden beru sâbık Pehlivanlı beği Halid Bey, Kengari sancağı İbrahim Paşa tarafından uhdeme ihale olundu deyu bizleri derecesiz tazyik ve taciz edip her ne hal ise bu 
günlere gelinceye kadar şudur, budur denilerek imrarı vakit olunmuş ise de bu günlerde, sureti bu defa tarafı devletlerine isbal kılınan bir kıt’a buyrultularile mübaşiri vurudbirle buyrultularında muharrer değil ise de mübaşiri merkum bir kıt’a ilam ve mahzar matlubiyle tazyik ve tacize sur’at ve leyte velealle ile ilam ve mahzardan sarfı efkãr birle bir kaç katır isbalile mübaşiri merkum şimdilik her nekadar def’olunmuş ise de sancakı mezkûrun zâti vâlâlarına ihalesi ve Kastamonu tarafına asker sevkolunacağı mesmû’ oldukta bizleri derecesiz tazyikten başka maazallahüteala etvarı nârevâya
mücâseret edeceği ve merkum [Halid Bey] bertaraf olmadıkça Kastamonu üzerine asker sevkinde suubet derkâr olacağı beyan edilmektedir[3].

Bir taraftan İbrahim Paşa Konya, Niğde, Kayseri, Kütahya taraflarına el atmış Anadolu memleketlerine propaganda kağıtları göndermiş[4].

[1] Aynı dosya ve vesikalar arasında.
[2) Çankırı mütesellimi Hacı Ömer Ağa Bozok, Çankırı ve etraf kazalara İbrahim Paşa tarafından mütesellim tayin olunan Halid Beyin verdiği ayak patırdısı üzerine korkarak memleket eşrafile birlikte Halid Beyle mülâkaat için yola çıkmış ve fakat bir kaç saat gittikten sona görüşmeden avdet etmiş ve bu suretle mütereddit ve mütelevvin bir tavır alan Hacı Ömer’in orada bulunması eşkiyanın galebesini mucip olacağından ve Çankırı’da dahi bir isyan çıkacağına mebni azlolunup yerine Viranşehir ayanı ilaveten Çankırı’ ya ayan olmuş ve Hacı Memiş Ağa adında biri de mütesellim vekili tayin edilmiştir. (4 numaralı irade dosyasındaki zarflı mektuplardan).
[3] Dolap 7, sandık 215 bir numaralı iradeye merbut vesikalardan. 
[4] Lütfi tarihi C 4 sahife 42

İstanbul yakınına kadar sokulmuş ve diğer taraftan da Kastamonu, Tosya, Bozok ve havalisi onun adamlarının ellerine düşmüş olup Kütahya’ya kadar gelmiş olan İbrahim Paşa’nın bu tarafta bulnmasından dolayı vaziyetin Osmanlıların aleyhine dönmüş olacağı tabiidir; fakat hükümet Tahmisci oğlu isyanını bastırmak üzere Ankaralı Hacı Mes’ut Ağa gibi müdebbir bir adamı bu korkunç işin bastırılmasına memur ederek büyük bir tehlike atlatmıştır.

Mes’ut Ağa derhal Recep ayı sonlarında veya Şaban iptidalarında yani İbrahim Paşanın Konya muharebesini kazanıp ilerlediği sırada sur’atle
Viranşehir’e ve Safranbolu’ya gelmiş ve hemen ora ayanından Hasan Çavuş Zade Hüseyin Ağa ile Oğlu Musa beyi beş altı yüz ve Gerede Ayanı Hacı Ahmed Ağayı üç dörtyüz askerle celbetmiş ve Sinop ve Cide AyanIarına da kuvvetle gelmelerini yazmış; Tahmisci Oğlunun Kastamonu sancağının garp hududuna gönderdiği sergerdelerden Eligüzel Zade Mehmed Bey ve Hacı Kahraman Ağa kendilerine verilen teminat üzerine dehalet
etmişlerdir. Hacı Mes’ut Ağa bundan başka Bolu sancağı mütesellim vekili Tahir bey ile Bolu livası askerini ve yine o tarafta olan miriliva Bekir
Paşa kumandasındaki Asakiri mansureyi, top ve topçu askerlerini halkın kuvvei maneviyelerini arttırıp, asiler tarafına düşürmemek için Çankırı ve Tosya taraflarına göndermeğe lüzum görmüştür[1]. Vaziyet hakikaten Osmanlı hükumeti hesabına korkunçtu; İbrahim Paşanın propagandacıları halkı adam akıllı elde ediyorlardı. Bu hususta bir fikir edinmek için makalenin sonuna bir suretini koyduğum Mergüze kazasından cevap olarak Viranşehir Eşrafına gönderilen mektubu okuyup; bu kaza halkı, kendilerine yapılan nasihatı dinlemedikleri gibi İstanbul’dan Kastamonu mütesellimliğine tayin edilip gelen Hacı Mes’ut Ağayı da almak üzere geleceklerini tehdit makamında söylüyrlardı.

Hacı Mes’ut Ağanın tertibi veçhile; Hasan Çavuş Zade Hüseyin Ağanın oğlu Musa Bey, Araç tarafındaki Tahmisci Oğlu kuvvetleri üzerine sevkedilmişti. Tahmisci Oğlu kuvvetleri Arac’ın Kaya boğazını kule ve tabyalarla tahkim ederek yedi sekiz bin kuvvet yerleştirmişlerdi. Musa Bey bunlarla yaptığı harpte galebe etmiş ve tahminen bin kadar asi kuvveti ve Tahmisci Oğlu askerinin sergerdesi olan Cin Ali

[1] Dolap 7, sandık 215, dört numaralı iradeye merbut vesikalardan.

Oğlu Mehmed Emin esir düşmüşler ve Mehmed Emin’in Oğlu Hasan da elde edilmiştir. Müsademede ölenlerin arasında mülga yeniçeri ocağı halkından
otuzbeş kadar sergerde de vardı; hatta bunlardan kırsakallı biri yeniçeri ocağı ustalarındandı. Bu müsademenin 1248 ramazan 20 yani 1833 şubat ayında vukua geldiği Musa Beyin babasına gönderdiği mektuptan anlaşılıyor[1]

Musa Bey Kaya Boğazı çarpışmasında muvaffak olduktan sonra Araç’a gelmiş ve oradan da kalkıp Tahmisci Oğlunun kule yapıp talikim ettiği (Hurucviran) çiftliği üzerine yürümüş, oradaki sergerdeler de mukavemet edemiyerek perişan olmuşlar ve sonra 23 ramazanda Kastamonuya üç saat mesafede Karacaviran ve Kavacık taraflarına hareket etmişti.[2]

Musa Beyin babası Hasan Çavuş Zade Hüseyin Ağa, Oğluna gönderdiği mektupta Tahmisci Oğlunu diri olarak yakalamasını ve şehrin ehli ırzına yani muhalefet etmiyenlerine zarar verilmemesini tavsiye etmiştir.

Vesikalar burada bitiyor; Kastamonu’nun zaptına ve Tahmisci Oğlunun ne olduğuna dair malamatımız yoktur. Bir numaralı vesikalar arasında sadrıazam kaymakamının yazdığı bir arz tezkeresinde Tahmisci Oğlunun kaçtığı ve ibaredeki karineye göre İbrahim Paşa tarafına gittiği ihtimal dahilindedir.

* * *

Bu Tabmisci Oğlu vesikaları arasında suretini aşağıya koyduğum tezkere, halkın hükümet memurları tarafından çektikleri sıkıntıyı ve İbrahim
Paşaya tarafdar olmalarının sebebini göstermek itibarile nazarı dikkati celb etmektedir. Viranşehir eşrafı tarafından Mergüze kazası halkına yazılan bir mektupta Tahmisci Oğlu tarafdarlığını terkeylemeleri tavsiye olunmuştu.

Mergüze muhtarı Mehmed Emin ve diğer iki arkadaşı buna şu cevabı vermişlerdi:

[1] Bir numaralı iradeye merbut vesikalardan. Kaya boğazındaki askerin kumandanı Cin oğlu Mehmeddir, Mehmedin oğlu Hasan Binbaşı ve tüfekci başı Hidayet, kavas başı ve Saçlı toru vesair binbaşıları da ileri gelen diğer kumandanlar arasında bulunuyorlardı. İptida 19 Ramazan Cumartesi günü piştar olarak hükumet kuvvetlerinden tüfekçi başı İbrahim ve Binbaşı Osman ağalar 500 süvarı ve 500 piyade ile ileri sevkedilmişler ve
arkadan da Musa Bey asıl kuvvetle kalkup pek erkenden [seher vakti] üzerlerine hücum ile
tabye ve kuleleri alınmış ve esir edilen başbaşıIarı Cin oğlunun cebinden bazı muhabere pusulaları çıkmıştır.
[2] Dört numaralı iradenin melfufu.

«Devletlü, inayetlü, merhametlü veliyünniam efendim Sultanım Hazretleri;
Hemvâre avnibâride müstedam olasınız; kaldı ki benim efendim hizmetinde mukim olduğumuz elhac Mustafa ağa hazretleri [Tahmisci Oğlu) Mısır valisi devletlü, inayetlü merhametlü İbrahim Paşa efendimizin emrile olduğu ve kendu sancağınız ahalilerinin vesair sancakların ve sizlerin malumunuzdur ve fukaradan, yem ve yiyecek habbei vâhide hiç birşey matlup değildir ve kaldı ki memleket vücuhları bizleri sair niyet ile muradımız yoktur ve bu hususta
memleket içinde dahil eğer ulema ve eğer ağniya ve eğer fukara ve kariye fukaraları bir kimsenin bir akçe ve bir habbe zarar sevdasında değildir, bir iyilik dahi inşaallahutaâlâ zayi olmaz; illâ Derseadet tarafından gelen mütesellimi almak için külli asker ve külli tetimmat ile yola revan olduk; varmak üzereyiz. Evvelallah malumı seadetleri buyruldukta sırran değil aşikardır; kahbelik olmasın efendim) (1)
Elhac Halil, Kartolu Zâde
Elhac.. Hasan, 
Mehmed Emin Muhtarı Mergüze

Mısır valisinin kim olduğunu bile bilmeyen Mergüze muhtarı ile arkadaşlarının sözleri, senelerdenberi gördükleri tazyikin aksi tesiri idi. Osmanlı memurlarına parasız yem, yiyecek vermesi elindeki yiyeceğine kadar her bir şeyin parasız alınması halkı bîzar etmişti. İbrahim Paşa ve adamlarının halkın bu ıztırabını nazarı dikkate almaları muztarip bir kitleyi derhal onun tarafına çekivermişti.

Bu hal Osmanlı hükümetinin de nazarı dikkatini celbeylemiş ve 1248 Rebiyülevvel tarihile vilayetlere gönderilen fermanda İbrahim paşanın bu
propagandalarına aldanılmaması tavsiye edilmiş idi[2]. Sevkiyat dolayısiyle

[1] Fotografı alınmıştır.
[2] Bu fermanda Mehmed Ali Paşa ve oğlunun Adana ve havalisine kadar geldiği ve bunların vardıkları mahallerde ohaliyi kendilerine ısındırmak için icab eden muaveneti yaptıkları ve ahalinin bu sahte hale aldanmamaları ve sadrıâzam Reşid Mehmed Paşanın yirmi binden ziyade asakiri mansure ve daha bir çok Arnavut ve sair askerle sefere memur kılındığı (ve bu şakilerin yalanına aldanıp çizgiden çıkanlar olursa sonra peşiman olacaklarını cümlenin gûşı huşlarına ilkaya müsareat birle haini merkurmların öyle neşreyledikleri yalanlara aala kulak) asılmaması mülayimane bir tarzda eyalet ve sancaklara tamim edilmiştir.

halkın ve köylünün ellerindeki zahire vesair eşyası cebren veya pek ufak bir bedel ile alınmak yüzünden mutazarrır olanlar pek çoktu. İşte bu yolsuzluğu kaldırmak isteyen hükumet, 1248 Muharreminde vilayetlere
gönderdiği fermanda ahalinin sevkiyat esnasında zarar görmemeleri için kazalar tarafından tedarik edilecek zahirenin bedelleri verilerek alınması için her alaya mübayaa memurları tayin edilmiş olduğunu ve bunların peşin alış veriş ederek parayı tamamen verecekleri beyan edilmekte idi[1].

Görülüyor ki Tahmisci Oğlu kendisine menfaat ve mevki temin etmek için Mısır valisinin emeline hizmet etmiş ve hükümet memurlarının ve mütegallibenin tazyikinden bıkan halk onun tarafına dönmüş ve bu hadise az zaman içinde birdenbire büyüyüvermiştir. İşte Tahmisci oğlu vakasının iç yüzü budur.

[1] Kütahya mahkemei şer’iyesi sicillerinden. 

1937 Birincikãnun 23

Balıkesir Saylavı
O. Prof.
İ. H. Uzunçarşıloğlu

 

Tarih Semineri Dergisi 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Yöresi Geleneksel Maşrapa Konuşturma ve Keloğlanın Evlenmesi Oyunu

Maşrapa Konuşturma Oyunu: Köy dışından yabancı misafir geldiğinde kadınlar arasında oynanan bir oyundur. Oyunbaşı, öncelikle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İnsan Bozulmadıkça…

“İNSAN BOZULMADIKÇA, ÂLEMİN NİZÂMI BOZULMAZ.” İnsanın Yaratıcısına karşı görev ve sorumlulukları var, insanın insana karşı …

Kapat