Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Yazıları / Kastamonu’da Yabancı Öğrenciler ve 94 Yıl Önce Gelen Mektup / Mustafa Eski

Kastamonu’da Yabancı Öğrenciler ve 94 Yıl Önce Gelen Mektup / Mustafa Eski

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yabancı öğrenciler neden önemli?

Mustafa ESKİ

Üniversitelerimizde yabancı uyruklu öğrencilerin sayısı her geçen gün artıyor. Hangi üniversitede ne kadar öğrenci olduğunu bilmediğimiz için rakamlara dayalı bir analiz yapma imkânımız bulunmuyor.

Kastamonu Üniversitesi’nde birkaç yıl öncesine kadar yabancı uyruklu öğrenci yoktu. Son birkaç yıldır bu konuda önemli bir rakama ulaştık. Bugün itibarıyla Kastamonu Üniversitesi’nde 1700 dolayında yabancı öğrenci okuyor. Bu sayıya kolayca ulaşıldığı sanılmasın; dışa dönük ciddi gayret gerekli. Başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Seyit Aydın olmak üzere yöneticilerimizi gönülden kutluyorum. Eminim, önümüzdeki yıllarda bu sayı daha da artacak. Yabancı öğrenci konusu bir devlet politikası olmalı. Dışa açılmak sadece ticaret yapmakla olmaz. Ne kadar çok öğrenci olursa gelecekte dışardaki dostlarımızın sayısı o kadar artar, bu gerçeği görelim.

Yabancı öğrenciler bir üniversite, hatta bir şehir için neden önemlidir? Bu soruya değişik cevaplar verilebilir. Elbette işin ekonomik boyutu her zaman birinci önceliktir. Misafir öğrenciler, ailelerinden gelen paraları bulundukları şehirde harcar ve yerel ekonomiye katkı sağlar. Özellikle İngiltere ve ABD gibi ülkeler her yıl binlerce öğrenci çekiyor. Dil öğrenmek, lisans ve lisansüstü öğrenim görmek çok cazip geliyor. Adeta bir sektör oluşturmuşlar.

Türkiye bu konularda geç kaldı. Ülkemizi yabancı öğrenciler için cazip duruma getirelim. Kaliteli eğitim kadar uygun ekonomik ortam da çok önemli. Batılı ülkelerde hayat pahalı olduğu için dar gelirli öğrenciler zorlanıyor. Ülkemizin tercih edilmesi için bazı sebepler var. Bir defa çevremizdeki coğrafya ile önemli ölçüde soy ve din birliğimiz var. Sonra, Batı’ya göre Türkiye daha ucuz. Dil, din, örf ve âdetler hatta tarihsel geçmiş gibi kültür yakınlığımızı da hesaba katalım.

Daha fazla öğrenci çekmek için üniversitelerimizin kapasitesini hızla artırmalıyız. Bu konuya sadece ekonomik açıdan bakmayalım. Öğrenciler en az dört yıl öğrenim görecek. İçlerinden lisansüstü çalışma yapanlar da mutlaka çıkar. Ülkelerine döndüklerinde bizim doğal elçimiz olur; zamanla siyasal ve ekonomik mevkilerde görev alırlar. Gönül yakınlığı ilişkilerimizi daha sağlıklı kılar.

Öğrencilerin alacakları eğitimin kalitesi kadar göstereceğimiz ilgi de önemli. Türkiye’den mutlu ve memnun ayrılmalılar. Burada hepimize görev düşüyor. Türkiye’den diploma alan bir öğrenci, ülkesine döndüğünde “ben Türkiye’de okudum” diyecek. Onların çocukları, torunları da “annem, babam; nenem, dedem Türkiye’de okumuş” diyecek. Yani üç nesil Türkiye’yi konuşacak. Belki bunların devamı da gelecek. Eğitim uzun vadeli bir yatırım; sabır ister, sonuçları da hemen görülmez.

1921 yılında, henüz savaş ortamı sürerken, Buhara’dan Türkiye’ye 20 kadar öğrenci davet edilmiş. Rusların savsaklaması neticesinde kafile ancak 1922’de gelebilmiş. Öğrenciler bir yıl Kastamonu’da kalmış, sonra Bursa’ya nakledilmiş. Halk onları çok sevmiş. Ayrılırken veda mektubu yazıp Açıksöz gazetesine göndermişler.

Bugün bizler yabancı uyruklu öğrenciler için ne yapıyoruz? Sadece üniversite yönetimi değil hemşerilerimizin de bu konuda düşünceleri, programları olmalı. Şehrimizi, kültürümüzü sevdirelim; güzel duygularla ayrılsınlar. Fazla yoruma gerek yok; aşağıdaki mektubu okuyun, kendinize vazife çıkarın. Zira 94 yıl önce yaşanmış güzel bir örnek var burada.

“Kastamonulu muhterem milletdaşlarımıza arz-ı şükran,

“Birbuçuk senedir sevgili Kastamonumuzun pek muhterem müesseseleri bulunan Dârülmuallimin ve Sultânî mekteplerinin âguş-i şefkatinde yaşadık. Muâmele-i ubuvvet ve muâvenet-i üstâdânelerini zerre kadar bizden esirgemeyen sevgili muallim beylerimizin ilim ve irfanından birçok istifadeler ettik. Mektep dâhilinde kardeşçe yaşadığımız oğullarınızın, hakkıyla göstermiş oldukları müessir uhuvvet, şayân-ı takdir ve şükrânımızdır.

İlk geldiğimizde Türkçe’ye hiç vukufumuz yokken, yerli kardeşlerimizin bize göstermiş oldukları gayret ve muâvenetleri sayesinde az bir zaman zarfında kesb-i ittilâ’ edebildik. Kardeşlerimiz mütâlaalarda ve gerek sâir boş zamanlarda lisan hususunda bize oldukça yardım ettiler. Kendileri için kıymetli olan vakitlerini bize sarf ederek bilemediklerimizi bize öğretmeye çalıştılar. Bilhassa kardeşlerimizin bu husustaki muâvenetlerinden çok müteşekkir ve ebediyyen unutmayacağiz.

Mektep müessesesi dâhilinde geçirdiğimiz mes’ut hayat böyle olmakla beraber, mektep haricinde de her nereye gitti isek hüsn-i muâmele ve misafirperverlik gördük. Bu birbuçuk sene zarfinda sevgili Kastamonu’da geçirmiş olduğumuz mes’ut hayatın bize bırakmış olduğu hâtırâlara karşı olan şükran borcumuz hakkında birkaç satırlık teşekkürnâme ile değil sütunlarca makale yazsak yine bitiremeyiz. Hülâsa, Türkiye’de tahsil hâtırâtımızın serlevhasını, altın yazılarla yazılması değerli olan Kastamonu hâtırası teşkil ediyor. Bütün Anadolu’da bulunan Türk kardeşlerimizle aramızdaki samimiyet ve alâkanın mebdei ve sertâc-ı iftihârı Kastamonu hayatıdır diye addediyoruz. İşte bu birbuçuk senelik Kastamonu’da geçirmiş olduğumuz tahsil hayatında büyüklere baba ve küçüklere sevgili kardaş diyecek kadar sizinle merbutiyet kesbetmişizdir. Sizin bu, gönüllerden unutulması mümkün olmayan muhitiniz, bizim saf ve temiz kalbimizde ebediyyen yaşıyor ve yaşayacaktr.

Evet, memleketinizde birbuçuk sene tahsil gördük ve birçok istifadeler ettik. Maârif Vekâleti’nin emri mucibince eski pâyitahtınız olan yeşil Bursa’ya gidiyoruz. Yarın o güzel beldeye girerken mukaddes câmilerimizin semâya yükselen muallâ kubbelerini, sivri uçlu minarelerini gördükçe kim bilir ne kadar seviniriz. İşte bu birbuçuk senedir sine-i şefkatinde yaşadığımız sevgili Kastamonu’dan uzaklaşıyoruz. Bunun için çok müteessiriz. Fakat yine hepimizin ruhu daima birdir. İnşaallah ankarîbizzaman bizim tahsilimiz hitâm bularak memleketimize avdetimizden sonra, gerek siz ve gerek biz elbirliği ile çalışır ve kendimize has olan azim ve sebâtımız sayesinde hepimiz Anadolu ve Türkistan’da sevgili bayrağımızın şânını i’lâ eyleriz. İş bu teşekkürnâmemize hatme olarak şimdiye kadar Kastamonu’dan gördüğümüz ebedî ve unutulmaz iyiliklere karşı olan teşekkürâtımızın kabulünü istirham ederek size derin ve ebedî hürmetlerimizi takdim eyleriz ve sizden ayrılacağımız için kemâl-i teessürle sizi Ulu Tanrı’ya ısmarlarız, sevgili baba ve kardeşlerimiz. Kastamonu Dârülmuallimini ve Lisesindeki Buharalı talebe nâmına Dârülmuallimin’den 461 Buharalı Orhan Hamdi”(*)

————————-

(*)Açıksöz gazetesi, 24 Eylül 1923, sayı: 884.

Kaynak: Kastamonu Gazetesi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Seyyid Kurtşeyh Dede ve Devrekâni

SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ Ülkemizin her köşesi tarih, kültür ve medeniyet barındırmakta. Tarihte önemli …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kalbten Kabre Hafız Mustafa Kocayaka / Mustafa ORAL

Hâfız Mustafa Kocayaka’nın kabrinde bir karanfil varmış. Kanayan rengiyle her sabah Hesna Şener diye ağlarmış… …

Kapat