Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Kastamonulu Kıraat Âlimi Hâfız Ömer AKÖZ Hocaefendi

Kastamonulu Kıraat Âlimi Hâfız Ömer AKÖZ Hocaefendi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

KASTAMONULU KIRAAT ÂLİMİ HAFIZ ÖMER AKÖZ *
* Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖZDEMİR
(Kastamonu Üniversitesi)
* Mehmet UZUN (Milli Eğitim Bakanlığı)

DOĞUMU VE TAHSİL DÖNEMİ
Hafız Ömer Aköz, 27 Haziran 1889 (1305) yılında499 Kastamonu’da doğdu. Babasının adı Osman Efendi, annesinin adı Zâhide Hanımdır. Dedesinin ismi İbrahim, dedesinin babasının ismi Mehmed’dir.

Hıfzını ve Rüşdiye tahsilini Kastamonu’da yaptı. İstanbul’a geldiği ilk yıllarda Ramazan aylarında Tekirdağ’a gitti. Fındık Hafız lakabıyla ma’ruf bir kişinin talebesi olan Tokatlı Hoca Osman Efendi’den kıraat eğitimi aldı. Ders arkadaşları arasında Hafız Sadık, Hafız İdris, Hafız Hasan, Hafız Abdurrahman, Hafız Sami ve Hafız Hilmi Efendiler vardır.501

Kastamonu’da Nûmâniye Medresesi müderrisi Ahmed b. Süleyman Efendi’den 12 Rebiülevvel 1330 tarihinde icazet belgesini aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı müşavere heyeti 22/8/1944 tarihli kararı ile Hafiz Ömer Aköz’e Kastamonu müderrislerinden Ahmed b. Süleyman tarafından 1330 hicri yılında verilen icazetname ilmi silsile ve senetleri itibariyle usulüne uygun bulunmuş, bu icazetnâme ile yüksek öğrenimini tamamlamış sayılarak tayin ve terfi de esas olarak kabul etmiştir.

Hafiz Ömer Aköz, İstanbul’a gittikten sonra 27 Zilhicce 1331 ‘de (27 Kasım 1913) Debbağ Yûnus Camii imam-hatibi Hasan Sabri Efendi’den aşere takrîb ve İbnü’I-Cezerî’nin Tayyibetü’n-Neşr’ini okuduğuna dair icazetnamesini aldı. Kastamonu’ya döndüğünde müderris Kırkbeşzâde’nin derslerine devam etti.

499 Abdülkadiroğlu, Abdülkerim, “Aköz, Ömer Fazıl”, İsam Kütüphanesi DİA Maddeleri Dökümantasyon Belgeleri.
500 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşiv Belgeleri.
501 Abdülkadiroğlu, “Aköz, Ömer Fazıl”, İsam Kütüphanesi DİA Maddeleri Dökümantasyon Belgeleri; Küllüoğlu, Rafet, Mehmet Feyzi Efendi’den Feyizli Sözler, Cihan Yayınlan, İstanbul 1996, s. 52.
502 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşiv Belgeleri.

Abdülkadiroğlu, Abdülkerim, “Aköz, Ömer Fazıl”, DİA, II, 284, İstanbul 1989; Özel, Mustafa, “Son Dönem Osmanlı Tekir Tarihinden bazı Portreler I”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sayı: XV, İzmir 2002, s. 94.

Kıraat İlminin yanında fıkıh, ferâiz9 matematik, astronomi alanında da iyi yetişmiş bir âlim olan Ömer Aköz, aynı zamanda hattat ve meşhur bir hatipti. Arapça, Fransızca ve Farsça’yı iyi biliyordu. 

Hâfız Ömer Efendi, gönül âleminde cereyan eden velâyet sırlarını ve ermişlik nurlarıno, büyük âlim, mütehassıs ve mürşit Erbilli Muhammed Esad Efendi vasıtasıyla elde etmiş ve rabbanî bir lütufla altın silsilenin halkalarına eklenmiştir.

YAPTIĞI GÖREVLER

a-İlmiye Teşkilatı
Kastamonu DârüI’I-Hilâfe Medresesi ihzâri sınıf muallimliği, İptidâ-i hâriç 3. Sınıf riyâziyyât, cebir, hendese ve Kur’ân-l Kerîm muallimliği, DârüI’I-Hilâfe Medresesi çefsir, fıkıh ve Kur’an-ı Kerim muallimliği, İmam Hatip Mektebi Kur’an-ı Kerim muallimliği, İstanbul Mushaflar ve Dini Tetkik Heyeti Azalığı, İstanbul Mushaflar ve Dini Eserler Tetkik Heyeti Reisliği

İstanbul İmam Hatip Okulu’nda Kur’an-ı Kerim, Arapça, Fıkıh derslerine girmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 30/4/1952 tarihinde İstanbul İmam Hatip Okulunda ibadet ve akâit dersleri için görevlendirilmesi talep edilmiş, ancak İstanbul Mushaflar ve Dini Eserler Tetkik Heyeti başkam olan Ömer Aköz’ün uhdesinde imamlık görevi de bulunduğundan İmam Hatip Okulundaki dersler asli görevini aksatacağı beyan edilerek Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından muvafakat verilmemiştir.508

b- Din Hizmetleri
Posta Telgaf Nezâreti imamlığı (1329-1332), Kastamonu Nasrullah Camii hatipliği ve Sinan Bey Camii imamlığı (1931-1936), Beylerbeyi Abdullah Ağa Camii İmamlığı (1936), Büyük Selimiye Camii imamlığı(1936-1938), Fatih Camii başimam ve hatipliği (1938-1952).

Mushaflar ve Dini Eserler Tetkik Heyeti Reisi Mustafa Asım Bilal’in 1946 yılında vefatı üzerine aynı heyette aza olarak görev yapan Ömer Aköz heyetin başkanı olarak atanmıştır. 1952 yılında vefatına kadar bu görevine devam etmiştir. 1951 yılında hac farizasını yerine getirmiştir.510

KIRAAT İLMİNDEKİ KONUMU
Hafiz Ömer Aköz’ün Kırâat-ı Seb’a hocası, Selimiye Camii imamı Hafız Hasan Efendi’dir. Ta’lim-i Kur’an hocası Tekirdağlı Hafız Hüseyin Efendidir. Hüseyin Efendi, Kasımpaşa Reisü’l-Kurrâsı  idi. Altlbuçuk senede ayın secavedinden ayın secavendine Âsım Kıraati, Hafs rivayeti ile hatmini tamamlamıştır. Mâide Suresine kadar tahkik ile, devamını hadr İle okumuştur. Hatmin sonuna doğru tekrar tahkik ile okumuştur. Raf-ı savt, hafd-ı savt (temsilî kıraat) ve dudak ta’liminde hocasının takdirini kazanmıştır.511

Hafız Sabri Efendi’nin hocası İstanbullu Hafız İsmail Hakkı et-Tevfik b. Mehmed, kıraat silsilesinin Mısır Tananya’ya dayanması sebebiyle Mısır tarîkini temsil ettiğinden, Hasan Sabri Efendi’den ilim alan Hafız Ömer Aköz, Mısır ile İstanbul tariklerini birleştirmiştir. Asım’ın kıraatı ve Hafs’ın rivâyeti üzerine okumuştur. Tayyibe metninin hafızasında olduğu bilinmektedir.512 

Hafız Ömer Aköz, Osmanlılar zamanında, bir Ramazan ayında Ravza-i Mutahhara’da mukabele okumak için Medine’ye gönderilenler arasında yer almış,513 Dolmabahçe Sarayı Camii’nde selamlık hatipliği yapmış ve Sultan Reşad kendisine sırmalı cübbe vermiştir.514 Kur’an-ı Kerim’i kıraat-ı seb’a üzere tilâveti meşhurdur. Kendisinden ilim alan öğrencilerini maddi ve manevi himayesi, ilmî bilgi bakımından dirayeti, vakarı ile şöhret olmuştur. Diyanet İşleri Başkanı Ahmed Hamdi Aksekili ‘nin talebi ile hatimle teravih namazı kıldırmak ve mukabelede bulunmak için Ankara’da bulunmuştur.515 Cumhuriyetin ilanından sonra Kur’an öğretme izni verilen dokuz hocadan birisi de Hafiz Ömer Aköz’ dür.516

Hafız Ömer Aköz, İslâm Türk Ansiklopedisi’nde yedi kıraat imamlarından biri olan Âsım b. Behdele ve Kurrâ imamlar Âsım b. Damra ile Âsım b. Ebi’s-Sabbah maddelerinin yazarıdır. Burada verdiği bilgiler, kendisinin kıraat ilmindeki vukufiyetini ve dirayetini açıkça göstermektedir.517

ÖĞRENCİLERİ
Hafiz Ömer Aköz’den Kastamonu’da ta’lim okuyanlar ve hıfzını tamamlayanlar arasında Hafoz Muhammed Feyzi Şallıoğlu, Hafız Tevfik Yakamercan, Hafız Muhiddin, Hafız Abdurrahman, Hafiz Abdullah

Küllüoğlu, Mehmet Feyzi Efendi’den Feyizli Sözler, s. 52, 218-219.
Abdülkadiroğlu, “Aköz, Ömer Fazıl”, İsam Kütüphanesi DİA Maddeleri Dökümantasyon Belgeleri.
Abdülkadiroğlu, “Aköz, Ömer Fazıl”, DİA, II, 284, İstanbul 1989.
Küllüoğlu, Mehmet Feyzi Efendi ‘den Feyizli Sözler, s. 52, 218.
Abdülkadiroğlu, “Aköz, Ömer Fazıl”, İsam Kütüphanesi DİA Maddeleri Dökümantasyon Belgeleri. 5161932-1939 yıllan arasında Kur’an öğretimi İçin verilen diğer hocalar Ömer Ödem (Fatih Camii), Hasan Akkuş, Necati Bilgin, İsmail Bayrı, İdris Okur, Mehmet Hilmi Bilge, Said Çayırlı, Mustafa İlter Bkz. Koç, Ahmet, “Eğitim Tarihimizden Hatıralar Işığında Kur’an Hocalığı”, http://www.tidef.comffiles Erişim: 24/03/2014.
Bkz. İslâm-Türk Ansiklopedisi, Âsar-l İlmiyye Kütüphanesi Neşriyatı, s. 556-558, İstanbul 1941.

Abdülkadiroğlu (Bayram Hoca), Tosyalı Hafız Said, Şekercizâde Hafız Emin bulunmaktadır.

İstanbul’da bulunduğu sırada da birçok öğrenci yetiştirmiştir. Kendisinden Kıraat ve Arapça okuyan başlıca öğrencileri; Hasan Akkuş, Abdurrahman Gürses, Rahmi Şenses, Selimiye İmamı Mustafa, Ali Rıza Sağman, Mahmut Bayram, Salih Şeref, Fikri Aksoy, Mustafa Göl, Hasan Gökdemir, Osman Yüceokur, Dülgerzâde İmamı Tevfik, Osman Zeki, Ali Rıza Altunbay, Saim Özel, Talat Özyapan, İstanbul Hukuk Müşaviri Tevfik Bey, Cihangir imamı Mustafa Tüzün, Emin Saraç, Bahaeddin Saraç, Harun Soydaş, Fikret Karamercan, Mehmet Ali San, Rıza Çöllüoğlu, Yakup İskender, Mehmet Tufan Arslan, Niyazi Tosyalıoğlu, Abdülhalim Öztürk, İhsan Özen, Osman Zeki Mollamahmutoğlu’dur.

HAFIZ ÖMER AKÖZ’ÜN ÖĞRENCİSİ MEHMET FEYZİ ŞALLIOĞLU İLE TANIŞMASI VE ARALARINDAKİ HOCA TALEBE MÜNASEBETİ
Mehmet Feyzi Efendi’den ilim ve feyiz alan öğrencisi Musa Özdağ’ın “Feyizler Sultanı Mehmet Feyzi Efendi” adlı eserinden bu mevzuyu özetle iktibas ediyoruz:
“Sinan Bey Camiînde öyle tatil, öyle âhenkli ve öyle heybetli bir ezan okunuyordu ki hiç sormayın! Çocuk yaşta olan Mehmet pür dikkat gönlünün bütün eczası ile bu ilâhî nameyi dinledi. Bu çağrıya icabet edip namazı eda ettikten sonra İmam Efendi – “Oğlum, senin adın ne?” diye sordu. O, “Mehmet. Benim adım Mehmet…” diyebildi. Hafız Efendi “Senin adın Muhammed demek!” diyerek, Mehmet’in gerçek olan adını telaffuz eyledi ve iltifatlarına şöyle devam etti:
“Aferin oğlum! İşte böyle olmalı; Müslüman’a beşikten mezara kadar ilim lazım, irfan lazım. Tabii ki bunun için de evvela Kur’an’ı öğrenmeli ve O’nu güzelce anlamalı. Bak benim güzel oğlum Muhammed! Ben seni pek sevdim. Artık buraya devamlı gel. Ben seni böyle hep bekleyeceğim…”

Bundan sonra adı geçen muhterem zâtın öğretisine cân u gönülden aralıksız devam etmek gerekiyordu. O da böyle yaptı. Önceleri mümkün olduğu kadar hiçbir kimsenin dikkatini çekmeden, caminin bir köşesinde bütün dikkatiyle Hoca Efendi’nin okumasını, hal ve hareketlerini izlemeye devam. etti. Fırsat bulunca ilim, feyiz ve bereket sultam saygıdeğer efendisi Hâfiz Ömer’in yanına gidiyordu. Genç yaşında kazandığı derin bilgisi ötesinde, sahip olduğu mükemmel huyu ve ulvî şahsiyeti, İmam Efendi üzerinde apayrı bir etki bırakıyor ve O’na son derece farklı bir hayranlık duymasını sağlıyordu. Emsali arasında kendisine yakınlık açısından bir benzerinin bulunmadığım ona “Meleğim” diye ifade ediyordu.
İlkokulu bitirmesi neticesinde Mehmet, hocası gibi hâfiz olmaya karar verdi. Çünkü hâfızlık, ilmin yansıydı. Hemen sevgili ve saygıdeğer hocasına koştu, düşüncelerini ve hâfiz olma konusundaki kararını iletti. Ömer Efendi de, öğrencisinin bu özentisinden ve bu yöndeki kararından gayet memnun oldu. Memnuniyetini, bu konudaki tebrik ve takdirini, sevgili talebesinin alnından öperek gösterdi.

Kur’an-ı Kerim’i açıktan okumak ve bir başkasına okutmak yasaklanmıştı. Fakat şartlar ne olursa olsun Ömer Efendi, talebesinin arzusunu geri çeviremezdi. Hâfız Ömer Efendi hem âlim, hem mütefekkir ve hem de pek zeki bir insandı. Hâfızlık konusunda Mehmet’le beraber, enteresan bir çalışma takvimi belirlediler. Bu takvime göre Mehmet, önceden hazırlayacağı ezberlerini, caminin bir köşesinde akşam vakti ile yatsı namazı arasında hocasına dinletecekti. Tabi ki durum, bir üçüncü kişinin farkına varmasını sağlamaksızın gizlice gerçekleştirilecekti. Öyle de yaptılar. Mehmet namazını kılmak için camiye gelğiği zaman, namaz bitiminde cemaatin tamamen çıkıp gitmesini bekledi. Herkesin evine köyüne çekip gittiği kesinlikle belirlendikten sonra, ışıklar söndürülür ve dış kapı, arkasından kapatılarak kilitlenirdi. Daha sonra İmam Hâfız Ömer Efendi, mihrapta kıbleye yönelik bir vaziyette otururdu. Bu durumda dışardan birisi onu sıkı bir denetime tabi tutarak araştırmaya kalkar da camdan izlemeye kalkışacak olursa, bu durumda onun sessizce mushaf okuduğunu veya zikir, istiğfar ve duada bulunduğunu sanacaktı. Mehmet’in yeri ise, dışardan bakanların göremeyeceği bir mevkide, müezzinlerin bulunduğu mahfildeydi. Mehmet burada kıbleye doğru oturur ve hocasının işitebileceği bir ses tonuyla ezberlediği yerleri okurdu. Bazen şu veya bu nedenle okuyamayıp biriktirdiği birçok cüzü aynı anda bir gecede okumak zorunda kalırdı. Bu durumda ezberler, belirlenen vakitte tamamlanamadığı için, dinletme işi yatsıdan sonraya da sarkardı.519

HAFIZ ÖMER AKÖZ’ÜN KASTAMONU’DAN AYRILMASI
Hafiz Efendinin birçok hasetçisi vardı. Emsal olanlar, manevi erginliğin ve doygunluğun doruğuna erişemezlerse, birbirlerini asla çekemezler. Biri, diğerini gözünün önünde yok etmedikçe rahat edemez. Derken zamanın müftüsü de tezgâhlanan oyuna geldi. Bir defasında müftünün miras taksimi konusunda yaptığı bir hesap hatasını Hafiz Ömer, doğru hesap şu şekilde olmalıdır, diyerek ikaz etmişti. Ömer Efendi’ye değişik türde baskılara ve haklarını kısıtlamaya girişti. Ömer Efendi, çevresinde kimseden korkmayan yiğit bir kimseydi. Ancak İmam Ömer Efendi, durumu fazla depreştirmeden, kaderine razı oldu ve kederini içine gömdü. Hemen hazırlandı ve kendisini çoktandır bekleyen İstanbul’un yolunu tuttu. Diyânet İşleri Başkanlığı’nın il ve ilçe bazındaki müftü ve hoca dostları, onu derhal lâyık olduğu imamlık, hatiplik ve Kur’an-ı Kerim’in okunmasıyla ilgili olan en üst hizmet makamlarına getirdiler.520

519 Bkz. Özdağ, Feyizler Sultanı Mehmet Feyzi Efendi, s. 26-54. Özdağ, Feyizler Sultanı Mehmet Feyzi Efendi, s. 48-49.

Araç Kazasında yörenin eşrafindan Lütfi Şen isminde muhterem bir beyefendi vardı. Hâfız Ömer Efendi’yi çok sever ve sayardı. Zaman zaman ona olan hasretini gidermek için ziyarete gelirdi. İmam Hâfız Ömer Efendi’yi İstanbul’a uğurlarken, Lütfi.Efendi kendisine yaklaşmış ve merak içerisinde hafif bir sesle: “Efendim! Kastamonu’yu yalnız ve yüzüstü bırakıp gidiyorsunuz; nereye böyle?” diye sormuştu. Hâfız Ömer Efendi onun bu sorusuna şu cevabı vermiş ve herkese bilmeleri gereken önemli bir sım duyurmuştur: “Kastamonu’yu yalnız ve yüzüstü bırakıp gitmiyorum; yerime Mehmet Efendi ‘yi bırakıyorum.521

KURUM ÂMİRİNİN 1/9/1951 TARİHİNDE HAFIZ ÖMER AKÖZ HAKKINDA YAZDIĞI SİCİL RAPORU
“Zekâsı ve kavrayışı iyidir. Kanunlara, nizamlara ve ta’limatlara riayeti ve bunlara vukufu vardır. Vazifesine müdavimdir. İntizamlı, gayretli ve sair halleri iyidir. İş sahiplerine ve amirlerine karşı muamelesi nezaketlidir. Mahiyeti üzerinde nüfuza ve muvaffakiyetli idareye sahiptir.
İlmiye mesleğinde ve bu hususta ödevini yapmaya kudreti vardır. Vazifesine ait hâdiseler karşısında isabetli, tereddütsüz kararlar verebilir. İnzibâti ceza görmemiş ve işten el çektirilmemiştir. Vatanım sever, teceddüde ve terakkîye taraftar, cumhuriyete sâdıktır.

Ahlakı güzel, mütevazıdır. İmtizacı ve teşrik-i mesâi kabiliyeti iyidir. Müstakimdir. Şahsî menfaatine düşkün değildir. Kinci, garazkâr, yalancı değildir. Hafif meşrep değildir. Vakarını muhafaza eder. İçki, kumardan beridir. Evlidir. Harcamalarında ölçülüdür. Kendisinin ve eşinin mahrem sicile geçecek halleri yoktur.

Muaşeret adabına riayet eder. Temiz ve muntazam giyinir. Hürmet-i celbe muvaffak olur. Korkusu, tereddüdü yoktur. Cesareti teşebbüs fikri, azimkârlığı iyidir. Resmi ve şahsi gailelerden dolayı bir füturu yoktur. Vazifesine ehildir. Daha üst vazifeye muktedirdir. Dini ilimlerde hususiyle kıraat ilminde daha ziyade muvaffakiyet gösterebilir.”522

ÖĞRENCİLERİNİN HOCALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Hafız Mehmet Feyzi Şallıoğlu:

“Hafız Ömer Aköz, Kastamonu’da gayr-i resmi olakik Kur’an ta’lim ettirmiş, sonra bazı engeller oluşmuş, daha sonra da camide açıktan ta’lim okutmuştur. Biz ders okurken Mukaddeme-i Cezeriyye’yi ezberlememizi emretmişti. Bize kendi hattı ile birer nüsha yazıvermişlerdi. Vakarlı, izzet-i ilmîyeyi koruyan bir zat idi. Dayısı Hacı Merdân-ı Veli Efendi dergâhında müteaddit defa hatimle teravih kıldırmıştır. Manevi yönden de mükemmel idi. İstanbul hafızları kendisine “Üstad-ı Küll” derlerdi.

521 Özdağ, a.g.e., s. 50.
522 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşiv Belgeleri.
Küllüoğlu, Mehmet Feyzi Efendi ‘den Feyizli Sözler, s. 219-220.

Hafız Rıza Çöllüoğlu:
‘Ömer Aköz’ün başimamlığı sırasında Fatih Camii’ne tayin oldum. 17-18 yaşlarında olmama rağmen onun nöbetini iple çekerdim. Çok tatlı Kur’an-ı Kerim okurdu. Devamlı hatimle namaz kıldırırdı. Onun ölümüyle Fatih Camii birçok özelliğini kaybetti. Saat gibi işlerdi. Orada vazife ihmali mümkün değildi. Ya ayrılacaksın ya da vazifeye iyi devam edeceksin. Çünkü kendisi öyleydi. Kol saati yoktu. Kışın soğuğunda yatsıdan sonra gece saat 12’ye kadar da bizi okuturdu. Çok sert bir insandı. Dersi ezberden vermezsen kıyameti koparırdı. İmam-Hatiplerin kuruluşunda çok emekleri oldu o insanların. Esâd Erbilî Hazretlerine müntesipti.”

Hafız Abdurrahman Gürses:
”Âh! O bir sabâ rüzgârı idi. Öylesi bir daha esmez ve aslâ yeri doldurulmaz.

Hafız Fikri Aksoy:
“Üstadım Hafiz Ömer Aköz Hoca Efendidir. 1941’den vefat tarihi olan 1952’ye kadar bana çok himmet ve büyük teveccüh gösterdi. İlk önce imtihana hazırlayarak Hırka-i Şerif Camii imamlığına tayinimi yaptırdı. “Takribi’ dersleri yamnda Arapça, fıkıh, ferâiz, tecvitten Cezerî’yi Kıraatten Tayyibe’yi, Ulum-u Diniyye ve Kur’aniyye’yi öğretti.525

MİLLİ ŞAİR MEHMED ÂKİF’TEN HAFIZ ÖMER AKÖZ’E MEKTUP”
Bismillahirrahmanirrahim
Eh Fi’llâhim,
Nâm-ı pâkini anmak için hiçbir vesileyi fevt etmiyorum. Bu ezeli teârüf ebediyyen devam edecektir ve inşallah hayatımın en mes’ud günleri meclis-i irfan ve fazlınızda geçecektir. Burada Sebil’i çıkarabilmek pek büyük fedakârlıklara ihtiyaç gösteriyor. Bununla beraber inayet-i Hakla maksadımıza nail olacağız. Kastamonu’daki yârânın kâffesine, hususiyle Hacı Hafız Efendiye, Hoca Şükrü Efendiye arz-ı hürmet eder ve oradaki ailemi evvela Cenab-ı Hakk’ın siyânetine, sonra da senin dest-i emanetine tevdi ederim iki gözüm kardeşim. 22 Kânûnusâni 1337 (22 Ocak 1921 ) Mehmed Âkif

VEFATI
İstanbul Mushaflar ve Dini Eserler Tetkik Heyeti Reisliği ile Fatih Camii Başimamlığı görevini aynı anda yürütmüştür. Bu görevleri yürütürken 10 günlük iznini memleketi Kastamonu’da kullandığı sırada 17 Temmuz 1952 yılında bindiği otobüsün Çankırı yakınlarında kaza yapması sonucu vefat etmiştir.527 Vefatından bir gün önce Kastamonu’da Bayram Hoca’nın oğlu Prof. Dr. Abdülkerim Abdülkadiroğlu’nun Hâfızllk merasiminde hazır

Karadere, Turhan, http://www.kastamonur.com/iqdç;ş.Erişim: 15-03-2014. e ut.netjforum/turki e-ha ariesturkey(70002-fikri-aksqy.html Erişim: 15-03-2014
526 Günaydın, Yusuf Turan, “Mehmed Âkifin Mektupları”, Hece Aylık Edebiyat Dergisi, yıl:
2, sayı: 133, Ocak2008, s.496.
527 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşiv Belgeleri.

bulunmuş, Cuma günü de Nasrullâh Camii’nde hutbe okumuştur.

Merhumun kabri, İstanbul Edimekapı, Necatibey Mezarlığı I. Ada kapı girişinin hemen sağında ve mezarlık mescidine on metre uzaklıkta yer almaktadır. Kabrin hemen yakınında Sultanüşşüerâ Fâdıl Mahmut AbdülBâki’nin kabri bulunmaktadır.

Kaynakça
Abdülkadiroğlu, Abdülkerim, “Aköz, Ömer Fazıl”, DİA, II, 284-285, İstanbul 1989.
“Aköz, Ömer Fazıl”, İsam Kütüphanesi DİA Maddeleri

Dökümantasyon Belgeleri.
Diyanet İşleri Başkanlığı Arşiv Belgeleri.
Günaydın, Yusuf Turan, “Mehmed Akif’in Mektupları”, Hece Aylık Edebiyat Dergisi, yıl: 2, sayı: 133, s.440-520, Ocak 2008.
Özdağ, Musa, Feyizler Sultanı Mehmet Feyzi Efendi, Kutlu Bilgi Yayınlan, Kastamonu.2010.
Özel, Mustafa, “Son Dönem Osmanlı Tefsir Tarihinden bazı Portreler F’, Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sayı: XV, s.61-96, İzmir 2002.
Karadere,Turhan, http://www.kastamonur.com/index. Erişim: 15-032014.
Küllüoğlu, Rafet, Mehmet Feyzi Efendi’den Feyizli Sözler, Cihan Yayınları, İstanbul 1996.
h!!p://www.forumankebut.net/forum Erişim: 15-03-2014.
Özdağ, Feyizler Sultanı Mehmet Feyzi Efendi, s. 91.

Kastamonu Üniversitesi
11. ULUSLARARASI ŞEYH ŞA’BÂN-I VELÎ SEMPOZYUMU “KASTAMONU’NUN MANEVİ MİMARLARI” 4-6 Mayıs 2014

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Mustafa Vahdetî Efendi

Hafız Mustafa Vahdeti Efendi   XVIII. yüzyılın sonlarında Şeyh Şaban Veli Tekkesi’nin başına on üçüncü …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Müslümanlardaki Fakirliğin Nedenleri / Vehbi KARA

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Müslümanlardaki geri kalmışlığın ve fakirliğin nedenini M. Kamâl gibi birinin olmayışına …

Kapat