Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Kastamonulu Şeyh Said Efendi

Kastamonulu Şeyh Said Efendi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Şeyh Said Efendi (1834-1889)

Şeyh Said Efendi uzun süren şeyhliği döneminde kendisini çevre halkına sevdirmiştir. Kendisine intisap edenler arasında 1882 ile 1891 yılları arasında Kastamonu’da valilik yapmış olan, Sultan II. Abdülhamit’in eski sadrazamlarından Abdurrahman Nurettin Paşa da bulunmaktaydı. Bir miraç gecesinde Abdurrahman Paşa dergâha bir miktar para ve biraz mum bağışında bulunmak istemiş, ancak dönemin şeyhi olan Said Efendi bu bağışı yanlış anlaşılır düşüncesiyle reddetmiştir.139 Yine Kastamonu’daki vazifesi sırasında Abdurrahman Paşa Kastamonu vilayetine bağlı Bolu’ya bir denetleme görevi için gelmiştir. Bolu ulemasından kendisini ziyaret edenler arasında şöhretini duyduğu İbrahim Şevki Efendi’yi göremeyince bizzat kendisi onu ziyarete gitmiştir. İbrahim Şevki Efendi Abdurrahman Paşa’yı Bolu’da icazet aldığı kendi şeyhi olan Mudurnulu Halil Rahmi Efendi’ye göndermiştir. Bir süre bu şeyhe bağlı kalan Abdurrahman Paşa’nın bu şeyhin vefatı üzerine de tekrar İbrahim Şevki Efendi’ye intisap ettiği ve vefatına kadar da Kastamonu şehri ile alakasını kesmediği kaynaklarda zikredilmektedir. 140 Ancak bazı araştırmalarda bundan farklı bilgiler karşımıza çıkmaktadır. 141 Mesela Mudurnulu Halil Rahmi Efendi hakkındaki araştırmalarda ölüm tarihinin çok daha eski, (1867-68) yılı olduğu görülmektedir.142 Bu durumda Abdurrahman Paşa’nın intisap ettiği ilk zâtın İbrahim Şevki Efendi olduğu anlaşılmaktadır.

Genellikle Mehmet Said Efendi ve İbrahim Şevki Efendi dönemlerinde Şeyh Şâbân Veli Dergâhı’na devlet adamları tarafından oldukça itibar gösterildiği bilinmektedir. Keza bu şeyhler döneminde, Kastamonu valisi Abdurrahman Nurettin Paşa’dan başka Vali Pertev Paşa ve Sadık Paşa ile vali yardımcılarından Kudsîzade Mehmet Akil gibi devlet görevlilerinin de bu dergâha intisap ettikleri, vefatlarından sonra dergâh haziresine defnedildikleri görülmektedir.143

139 Yücer, a.g.e, s. 129.
140 Yücer, a.g.e, s. 129.
141 Maden, Eğilmez,
142 Serdar Uğurlu, “Mudurnu’da Tasavvuf”, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, (e.y.), C. VI, Sayı: 15, 2018, s. 914-915.
143 Turhan Karadere, “Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi”, https://www.kastamonur.com/eyh-aban-i-vel-kuellyes/, e.t. 15. 6.2021.

Şâbâniye Tarikatı’nın devlet ile ilişkilerinin genelde iyi yönde olduğunu görmekteyiz. Özellikle Said Efendi döneminde devlet makamları ile aralarında gelip giden bazı belgelerden bunu anlayabilmekteyiz. 1845 senesinde çevrede bulunan evlerden çıkan lağımların türbenin önünden akması üzerine devlet bu işe el atarak bazı tamirler ve düzenlemeler yapmıştır. Çevrede bulunanların bu işi karşılayacak paralarının olmaması ve dergâhın vakıf gelirlerinin bu tamirin giderlerini karşılamaya yetmemesi üzerine devlet tarafından gerekli tamirler yapılmıştır. Bu tamirler sırasında toplam 57. 627 kuruş tutan masrafın tamamı Evkaf-ı Hümayun tarafından karşılanmıştır.144 Tamirin bitiminden sonra ana giriş kapısı üzerine “Şükriyâ tamirine yaz sende bir tarih-i tam, dergâh-ı bâlâyı kıldı Han Abdülmecid 1261” şeklinde bir yazı konulmuştur.145

Bu geniş kapsamlı tamiratı padişahın emriyle dönemin kaymakamı Salih Ağa yapmıştır. Dergâhın etrafı ile beraber, buradaki camii ve yapılar genel bir tamirden geçmiş, dağ tarafından gelecek sellere karşı da hendek açılmıştır.146 6 Şubat 1871 tarihli bir belgede dergâhta yine tamir işlemlerinin olduğu görülmektedir. Burada tamirat için Sultan Beyazıt Vakfı’na da bir miktar paranın verilmesi istenmiştir. İstenen meblağ 57. 500 kuruştur.147 Ayrıntılarda Şeyh Şabân-ı Veli Dergâhı’nın çok eski olduğuna ve kudsiyetine dikkat çekilmektedir Bu tamire 1869 senesinde başlanmıştır. Öncelikle parası tamirde harcanmak üzere yıkılan yerlerden çıkan enkaz satılmıştır. Enkazdan elde edilen gelirin haricinde gerekli olan 57. 500 kuruşun 1870 yılının bütçesinden karşılanıp karşılanamayacağı dâhiliye nezaretine sorulmuştur. Burada yazılan yazıda daha önce kullanılan tamir

144 Maden, Eğilmez, a.g.m, s. 55. BOA, EV.SRG, 308/172.(1261-1845).
145 Maden, Eğilmez, a.g.m. s. 56.
146 Maden, Eğilmez, a.g.m. s. 55.
147 “Atufetlü Efendim Hazretleri. Kastamonu’da kâin Şaban-ı Veli sırrahü’l-celî hazretleri dergâhının ziyâdesiyle harap olmasına mebnî hedmiyle keşfi mûcebince hâsıl olacak ittihâzı esmânından başka sarfı lazım gelen elli yedi bin beş yüz guruşun cennet-mekân Sultan Bayezid Hân hazretleri vakf-ı şerîfine masraf hayır olunmak ve seksen altı senesi bütçesi tertibine idhâl kılınmak üzere inşası ibtidaına dâire-i evkâf-ı hümâyûn nezâret-i celîlesi vekâletinin takrîri leffen arz ve takdîm olundu. Müşârun-ileyh Şaban-ı Veli hazretleri meşâhir-i e’izze-i kirâmdan olarak dergâh-ı mezkûr ise züvvâr ve dervîşân meksûf bir hânkâh-ı kadîm olduğuna mebnî iʻmâr ve ihyâsı taraf-ı eşref-i hazret-i mülûkâneye isticlâb ve daʻvât-ı hayriyeyi mûceb olacağından ve istiʻmâl edilecek enkâzından başka sarfı lazım gelen mebâliğin vakf-ı şerîf-i müşârun-ileyhten tesvîyesi dahi muvâfık emsâl göründüğünden ber-mûceb-i takrîr muktezâsının nizâmet-i müşârun-ileyhiye havâlesi hakkında her ne vechile emr-ü fermân hazret-i pâdişahi şeref-sünûh ve südûr buyrulur ise ona göre hareket olunacağı beyânıyla tezkîre-i senâviri terkîm kılındı efendim.” BOA, İ.D.H. 627/ 43602. (1287-1871).

masraflarında Sultan Beyazıt Vakfı’nın hizmetlerine, tekkenin manevi yönden değerine ve bu işe vesile olmanın faziletine değinilmiştir.148 Başlayan inşaatla tekkenin yanına harem ve selamlık bölümü eklenmiş, ayrıca tekkenin ihtiyaçları için samanlık ve ahır gibi bölümler yapılmış, abdest ve çamaşır yıkamak için yeni odalar, misafirler ve şeyhler için odalar inşa edilmiştir.149 Burada yapılan işlemler sonucu toplam gider 79. 200 kuruşa yükselmiştir. Fazladan ortaya çıkan bu gider hakkında üst makamlar bilgilendirilip israf değil ihtiyaçtan dolayı bu giderin oluştuğu belirtilmiştir.150

1876 senesinde Şeyh Şaban Veli Hankâhı’nın bir kere daha taammiyesinin arttırılması için müracat olmuştur. 8. Aralık 1876 tarihli belgeden anlaşıldığı gibi tekkeye gelenler, ya da fakirler için ayrılan yemek parasına dikkat çekilmektedir. Padişaha yazılan dilekçede taamiyenin 200 kuruşa arttırıldığı takdirde buna vesile olacağı için kendisinin de sevaptan nasipleneceği belirtilmektedir.151

Basılı nüshası günümüze ulaşmayan, 1876 yılında Said Efendi’nin bir de risale yazdığı anlaşılmaktadır. Said Efendi Şeyh Şaban Veli menakıbı konusunda yazdığı bu risalesinin basımı için izin istemiş ve muvaffak olmuştur. Risalenin basımına izin verildiği resmî belgeden anlaşılmaktadır. Belgeden anlaşıldığına göre risalenin basılmasına izin verilmiş, ayrıca risalenin üç nüshasıda maarife gönderilmiştir.152

Said Efendi döneminde dergâhın Kuzyaka nahiyesi üzerinde bulunan İsmailli Köyü’nde vakıf arazileri bulunmakta olup buraları Osmanlı döneminde Yuva toprağı olarak bilinmekte idi. Burada bulunan araziden alınan öşür hususunda köyün ileri

148 Maden, Eğilmez, a.g.m, s. 57.
149 BOA, EV.MKT, 1496/57. (1286-1870).
150 Maden, Eğilmez, a.g.m, s. 57-58.
151 “Atufetlü efendim Hazretleri: Şâbân-ı Veli hazretlerinin Kastamonu’da vak’i dergâh-ı şerifinin taammisinin kifayetsizliği cihetiyle mâlûlat ve akarın şehri iki yüz guruş kaime-i istidâtın dair Evkâf-ı Hümâyun nazâret-i celilesinden mebus takrir arz ve takdim kılınmış ve suret-i Mârûz-ı cânib-i seniyyü’l-cevânib hazreti hilâfet penâhi isticlab deavat-ı hayrın maksadına mübteni bulunmuş olmağla muvaffık-ı irade-i İyânetâde-i cenâb-ı mûlûkâne buyurulur aliyeyi ber-mûcib takdir-i ifây-ı nazâret-i mûşârun ileyhine havale edileceği beyanıyla tezkire-i şenâviri takdir olunur efendim. Fi on iki zilkâde sene 92. BOA, İ.D.H. 712/49841. (1292-1875).
152 “Kastamonu’da medfun Şâbân-ı Veli kuddise sırrehu menakıbını hâvi risalesinin tabhı Mehmet Said Efendi’nin arzu iylediği Kastamonu mutasarrıflığından işa’r olduğundan kâr ve zararı tarafına ait olmak ve matbuadan üç nüshasını maarife göndermek ve tabh olunacak matbuanın ismi ve mahallesi ve tabhın ismi ve maarifin ruhsatıyla basılacak tabhın tarih-i tab’ı nesne-i matbuasının üzerine yazılmak, serâiti ve meclisi maarifin kararıyla iş bu ahid name takdir kılınmıştır. Fi:18. Zil-hicce 92 ve fi: 28 kanun-i evvel sene 1291. (milâdi: 8 Ocak 1876)” BOA, MF. M.K. T. 33/18. (1291-1876)

gelenleri ile birtakım anlaşmazlıkların olduğu görülmüştür. Bunun üzerine devlete akseden bu problemler nedeniyle Şeyh Said Efendi vaziyeti üst makamlara raporlamıştır. Bu olaydan Şeyh Said Efendi suçsuz bulunmuştur.153

Şeyh Said Efendi döneminin son olayları yine bir tamir üzerine olmuştur. 1885 senesinde türbenin saçak bölümünde bir tamire ihtiyaç duyulmuştur. Burada Şeyh Şâbân Veli vakfının bu iş için elinde olan para miktarı yeterli gelmediği için diğer vakıflardan da yardım istenmiştir. Bunun için kurşuna ihtiyaç duyulmuş ve kurşun hâli hazırda Kastamonu’da bulunmadığından İstanbul’dan istenmiştir. Bu iş için İstanbul’dan 462 kıyye (yaklaşık 600 kilo) kurşun gönderilmiştir. Toplanan 2827 kuruş tamirat için kullanılmış ve dergâhın saçakları tamir olunmuştur.154 

Said Efendi 1834 yılında oturduğu şeyhlik makamında çok uzun yıllar kalmıştır. 1889 senesinde vefat edene kadar dergâhta tam 55 sene şeyhlik yapmış oluyordu. Yaşadığı dönem içinde gerek devlet makamları gerekse halk tarafından büyük hürmet gören birisi olmuştur. Zafir Bey imzalı bir arşiv belgesinden bunu açıkça anlayabilmekteyiz.155

153 “Şeyh Şaban-ı veli kuddüs-i sırrahü’l-âlâ hazretlerinin dergâh-ı âlilerine merbût Kuzyaka nâhiyesine tâbiʻ İsmail divânında vâkiʻ olan arâzi-i mefkûfesinin hududu emr-i âli-i asafîleri üzere civarı bulunan Kara ahâlilerinin muʻayyen ve müteʻaddidlerinden tahkîk ve tedkîk olunup ârâ eyledikleri sınırın bir tarafı Karasu Nehri diğer tarafı Sermeddin divânı deste yolu ve bir tarafı o yolun esfel adlı yolu ve bir tarafı Kuloğlu tarla ve cebel ortasıyla mahdûd olup işbu sudûrun dâhilinde bulunan arâzi-i mefkûfenin işretini mâru’z-zikre dergâh-ı âlinin post-nişini reşâdetlü eş-şeyh Mehmed Said Efendi’nin ahz-u istifâ edip zikr olunan hududun hâricinde olarak gerek arâzi-yi mîriye ve gerek diğer vakıf arâziye asla müdâhale etmeyeceğini cümlesi beyân edip ol-vechile tanzîm etmiş oldukları mazbata dahi merbûten hâk-pâ-yı asafîlerine takdîm kılındı. Dive karyesinde vâki arâzi kılınmadan ihracı arâzi-yi mîriyenin asma yollarının baʻzıları celp olunarak uhde-i tasarruflarında bulunan mezkûr arâzi-yi mîriyenin işretini kanʻatı taraf verdikleri sual ve isticvâb olunarak cevaplarında mîri tarafına iʻta eylediklerini ve mümâ-ileyh şeyh efendinin kendilerinden arâzi-yi mîri için asla öşr mutâlebesinde bulunmadığını beyân ve ifâde eyledikleri Dive karyesi ahâlilerinin baʻzılarıyla mümâ-ileyh şeyh efendi meyânesinde tekevvün eden münâzaa istihmâr üzerine verilen senevât-ı şerʻiyede dahi tefsîlen mestûr olduğu muhât-ı âli-i hıdiviyyeleri buyruldukta er hâlde icrâ-yı icâbı reʼy-i vâlâ-yı hazreti vilâyet-penâhilerine menût olmağla ol-bâbda ve her hâlde emr-i ferman hazret-i menlehü’l-emrindir. Fi 24 rebiü’l-evvel sene 89. BOA, ŞD. 1641/11. Vr. 5. (1289-1872).
154 Maden, Eğilmez, a.g.m, s. 56.
155 “Kastamonu’da defîn-i hâk-ı ıtırnâk olan Şaban-ı veli kuddüs-i sırrahü’l-âli hazretlerinin dergâh-ı feyz-i  penâhîleri post-nişini şeyh Hafız Said Efendi hazretleri hürmet ve riʻâyet-i lâyıkanın ifâsı ifâde olunmuş deyu hazret-i reâya-ı lâzımenin icrâsı ifâsı icâbından bulunmuş olmağla kılındı. Mümâileyh hakkında ihtirâmât-ı lâyıkanın ifâsı husûsuna himmet buyrulması sebâkında şifre. Halktan Zâfir Bey bendeleri imzasıyla”. BOA, H.R. M.K.T, 212/ 1. (1274-1857).

Kaynak: Mehmet ÇARIKÇIOĞLU, II. Abdülhamit Döneminde Kastamonu’da Tasavvufî Hayat (Yüksek Lisans Tezi)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Seyyid Hasan Efendi

Müftü es-Seyyid Hasan Efendi 1083/1673 yılında Kastamonu Müftüsü olarak görev yapan es-Seyyid Hasan Efendi, aynı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Tecellîde Tekrar Yoktur

TECELLİDE TEKRAR YOKTUR. “Yine O’nun âyetleri’ndendir: Göklerin ve Yerin yaradılışı ile dillerinizin ve benizlerinizin muhtelif …

Kapat