Ana Sayfa / Yazarlar / Kendi Eğitim Sistemimizin Yeniden İhyası Üzerine / Prof. Dr. Âdem Tatlı

Kendi Eğitim Sistemimizin Yeniden İhyası Üzerine / Prof. Dr. Âdem Tatlı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Prof. Dr. Âdem Tatlı

Yaklaşık iki yüz yıldır büyük sadmeler geçiren Türk Millî Eğitimi üzerinde yeni çalışmaların yapılacağı haberi, efkar-ı umumiyete büyük heyecan meydana getirdi. Bu asil ve necip milletin geleceğini ve mevcudiyetini doğrudan alakadar eden eğitim konusunda yapılacak çalışmanın,  eğitim sisteminde senelerdir beklenen ve arzulanan köklü reformun bir habercisi olarak görüyoruz.

Bilindiği gibi bir milletlerin bekası ve geleceği, fertlerinin alacağı eğitime bağlıdır. Bilgili ve faziletli, fedakâr, uhuvvet ve kardeşlik ve sosyal yardım duygularına sahip, milletinin menfaatini kendi menfaatinden üstün tutan şahıslardan meydana gelen milletlerin istikbali parlaktır.

Bu milleti maddî ve manevî topyekûn ayağa kaldıracak bir eğitim sistemi aslında uzaklarda değil hemen yakınımızda, kendi içimizde ve bin yıllık şanlı geçmişimizdedir.

Asırlardır hasreti çekilen faziletli insanların yetişmesi için;

  • Eğitimde akıl ile kalbin, ilim ile inancın birlikte ele alınmasında zaruret vardır. Fertlerin ilim ve irfan ile, ahlak ve fazilet ile donatılması, kalp ve ruhlarının, akıl ve hissiyatlarının ulvi gayelere yönlendirilmesi, eğitimin temel gayesi olmalıdır. Aklın nuru, kalbin ziyası faziletin de esası ilme bağlıdır. Maneviyatsız ilim şüphe ve tereddüde yol açar. Maddiyatsız ilim de tassuba sebep olur.

Ders kitaplarında bilimsel konuların takdiminde sebepler doğrudan işi yapan fail olarak kabul edilmekte ve her şey tabiatın veya tesadüfün eseri olarak nazara verilmektedir. Yani Yaratıcı devreden çıkarılarak, O’nun yerine tabiat ve sebepler İlâh şeklinde gösterilmektedir.

İşte böyle bir eğitimle yetişen genç, kâinatta kendisinin başıboş ve sahipsiz olduğunu, her şeyin gelişigüzel hareket ettiğini, kendisinin de hiç bir kimseye karşı sorumluluğunun bulunmadığını düşünmektedir. Bu da gençliği dinsiz, inkârcı, sefih, helal, haram, emir ve yasak tanımayan serkeş, itaatsiz, nefsinin istek ve arzularına tâbi hale getirmektedir.

Cemiyette en şiddetli isyanların, en büyük zulümlerin ve şiddetli azgınlıkların ve inkârların sebebi böyle bir eğitim sistemidir.

Bunun yerine bilimin verileri; fiilde fâili, sanatta sanatkârı, eserde ustayı ve nimette mün’imi, yani nimeti vereni gösterecek tarzda takdim edilmelidir.

Bu bakış açısını kazanan ve varlıklara Allah hesabına bakan gençler, iyiliğin kimden geldiğini bilecek, O’na karşı teşekkür ve minnettarlık hisleri de gelişecektir. Kendisinin başıboş olmayıp, bir gaye için yaratıldığını, yaratanına karşı vazifesi ve sorumluluklarının bulunduğunu anlayacak ve hayatını disiplin altına alacaktır.

  • Müfredatın kazanımlar kısmında; tevhit dili, tevhit inancı ve tevhit mesajının verilmesi istenmelidir.
  • Dini eğitim Anaokulu’ndan itibaren başlatılmalıdır.
  • Kitaplarda, menfi milliyetçilik ve ırkçılığın zararları çok iyi anlatılmalı, ayrımcılığın zararları akıl, mantık, tarih, din ve bölge gerçekleri açısından işlenmelidir.
  • Kitaplar, ateizmi esas alan pozitivist felsefeden ve şüpheci düşüncelerden arındırılmalıdır. Kâinata mânâ-yı harfiyle ve Allah hesabına bakmak esas olmalıdır. Nimete bakıldığı zaman Mün’im, san’ata bakıldığı zaman Sâni, sebeplere bakıldığı vakit Müessir-i Hakikî zihne ve fikre gelmelidir. Bunun için fennî konular tevhit inancı ile yoğrularak verilmelidir.
  • Kitaplarda geçmişle geleceğin köprüsü olan millî dil kullanılmalı, uydurukça kelimeler yer almamalıdır.
  • Din dersleri orta öğretimde mecbur olmalı, hangi dini tercih edeceği seçime bırakılmalıdır. Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersleri ile Din dersleri, farklı inanç ve kanaatte olanlara hoşgörü ile bakacak ve karşıdakini tekfir etme yoluna gitmeyecek tarzda şekillendirilmelidir.
  • Ders kitaplarında kültürümüze ve inancımıza uymayan ahlakı bozucu müstehcen resimlere yer verilmemelidir. Kitaplarda seçilen resimler Anadolu insanını yansıtır tarzda olmalı. Mesela, anne resminde sadece tesettürsüz olan değil, bütün renkleri yansıtır tarzda olmalıdır.
  • Ders kitapları Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kurulacak komisyonlara bizzat hazırlatılmalıdır.
  • Müfredata göre hazırlanmış kitapları ders verecek öğretmenlerin hizmet içi eğitim kurslarıyla intibakı sağlanmalıdır.
  • Yabancı dildeki kitaplar, kendi ülkemizde ve kendi kültürümüze göre hazırlanmalıdır.
  • Felsefe ve sosyoloji gibi sosyal dersler ve müfredatı, fertlere emniyet ve asayişi temin edecek müsbet davranışı kazandıracak şekilde tanzim edilmelidir.
  • Hayata ümitle ve lezzetle baktırmak için ders konuları; “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır” bakışını kazandıracak tarzda işlenmelidir.
  • Müslüman âlimlerin icatlarına kitaplarda yer verilmelidir.
  • İsraf sefahatin, sefahat sefaletin kapısıdır”. Hakikatince kitaplarda, israf, iktisat, kanaat, şükür gibi kavramlar sıklıkla işlenmelidir.
  • Ders kitaplarında hayatın bir “mücalede” değil, “yardımlaşma” olduğu ifadesine ve manasına yer verilmelidir.
  • Bâtılı iyice tasvir etmek sâfi zihinleri idlâldir.” Kaidesince, fena şeylerle meşguliyet fena tesir eder, fena iz bırakır. “Menfilikleri öğrenerek mücadele edeceğim” gibi saf bir niyetle başlayıp menfi şeylerle meşgul ola ola dinî bağları ve dinî salâbet ve sadakati eski haline nazaran gevşemiş olanlar olmuştur. İnanç konusunda böyle olduğu gibi, sigara ve uyuşturucu bağımlılığı ve ahlakî olmayan bir takım davranışların ve kötü alışkanlıkların tasviri teşvik edici hükmüne geçmektedir. Bu bakımdan ders kitaplarında menfilikleri tasvir etmeden müsbeti verilmelidir.
  • Karma eğitimin öğrenci gelişim özelliklerine aykırı olduğu, sınıf yönetimini zorlaştırdığı, motivasyonu düşürdüğü, cinsel problemler ve istismara, disiplin problemlerine sebep olduğu bilimsel olarak tespit edilmiştir. İnsanlara kız, erkek ve karma olmak üzere okul seçme tercihi sunulmalıdır.

Toplumumuz böyle eğitim almış gençlere asırlardır hasrettir. Ümit ederiz ki kendi eğitim sistemimizin kısa sürede yeniden ihyası ile bu hasretimiz sona erer.

Nurdan Haber

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kastamonu Şehir Merkezinin Teşekkülünde Ticaret Yapılarının Rolü

KASTAMONU ŞEHİR MERKEZİNİN TEŞEKKÜLÜNDE TİCARET YAPILARININ ROLÜ Dr. Z. Kenan BİLİCİ Sanat tarihi yazıcılığının, sanat …

Kapat