Ana Sayfa / Yazarlar / Kermes

Kermes

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kermes

Kermesten sadaka niyetiyle baklava, börek alıp yiyen biri soruyor sadakam geçerli mi diye.

Allah ibadetlerinizi kabul etsin. Bu kimsenin yaptığı baklava, börek almaktan ibarettir. Bunun sadaka olması için karşılıksız olması gerekir. Menfaat karşılığında yapılan ibadet ibadet olmaktan çıkar. Riya karışan ibadet makbul olmadığı gibi, para ve mal karşılığında yapılan işler de makbul olmaz.

Bu yapılan şey asla sadaka değildir. Şeytanın igvası ile kermes kazığı yemektir. Şeytan dünyaperest ve nefisperest insanları böyle yönlendiriyor. Karnı genişlere cazip geliyor.

İhlas azalması neticesinde kermes fırsatçılığı ortaya çıkar. Müslüman bir toplumda samimiyet ve kermes makusen mütenasibtir.

Bu bid’at bize batıdan geldi. Batı insanı karşılıksız bir şey vermediğinden dolayı onlar böyle bir şey icad ettiler. Başka türlü yardım toplayamadıkları için kermesi icad ettiler. Biz de onları taklid edip almışız. Halbuki bizde zekatlar ve sadakalar karşılıksız verilir.

Ebu Bekirlerin, Ömerlerin, Osmanların, Alilerin olduğu yerlerde kermes olmaz. Onlar mallarını karşılıksız verirlerdi.

Kermeste nedense satışı kadınlar yapıyor. Cemaatin haremlik selamlık hassasiyeti bir anda kayboluyor.

Kermes konuşmaları:

-Kermeste yedik yedik sevab kazandık.

-Hem istediğin kadar yiyorsun hem de çok sevab kazanıyorsun.

-Kermese katılıp İslama hizmet etmek ne kadar lezzetli ne kadar tatlı bir şey.

*Efdal olan şekliyle;

Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka verip bu ibadetinden dolayı dünyevi karşılık beklememek gerekirken şimdi bazıları sağ eliyle para verirken sol eliyle baklava yiyerek sevab kazanmayı umuyorlar.

Bu zamandaki insanlar:

“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.” veya

“Kaz veriyorsak hiç olmazsa tavuk yiyelim.” diyorlar.

Sonra da: “Karşılıksız vermek Allah’a mahsustur.” deniyor.

Tebessüm sadakadır. Fakat maddi menfaati için memurun amirine tebessümü riyadır, müdahanedir, dalkavukluktur. Asla sadaka değildir.

Tasaddukta İhlâs 

İhtiyaç sahibi bir fakire verdiğin sadakadan sonra karşılığında aldığın her şey sadakanın sevabını yok eder. Taat karşılığında ücret almak riyadır, haramdır. Fakire para verdim karşılığında bana kağıt mendil verdi. Bu sadaka geçerli midir diye soruluyor.

Allah ibadetlerinizi kabul etsin. Bu kimsenin yaptığı kağıt mendil satın almaktan ibarettir. Bu şekilde bir alış veriş İslamda bilinen sadaka kavramına uymuyor. Bunun sadaka olması için karşılıksız olması gerekir. Fakire para verdikten sonra ona eşyanı taşıtırsan o verdiğin para sadaka olmaz hamal ücreti olur. Menfaat karşılığında yapılan ibadet ibadet olmaktan çıkar. Riya karışan ibadet makbul olmadığı gibi, para veya mal karşılığında yapılan itaatta makbul olmaz. Binaenaleyh bu kimse mendil aldı ve birine yardım etti. Burada yardım etme sevabını niyetine göre alır. Fakat bu yaptığı amel sadaka değildir. Fakir gururu ile şeytan kazığı yemektir. Şeytan fakirleri böyle yönlendiriyor. Gurur ve kibirle hareket ediyorlar. Güya minnet etmiyorlar. Eğer mendil veriyorsa mendilin parasını verin ve bunun sadaka olmadığını bilin. Aslında fakir şöyle düşünmelidir: “Allahu Teala beni fakir, onu zengin yarattı. Fakat ne onun zenginliği ne de benim fakirliğim Allah katında bir üstünlük vesilesi olamaz. Üstünlük takva iledir.”

Bu inançta olan bir müslüman asla gurura ve kibre düçar olmaz. “Ahir zamanda Allah Allah diyen kalmayacak” hadisinin bir işareti de bu olsa gerek. Artık dilenenler “Allah rızası için” demiyor. Yanından geçenlere sürekli söyledikleri: “Mendil alır mısın? Kalem alır mısın?” gibi sözler. Böyle devam ederse bir zaman sonra “Allah rızası için” bir şey isteyen kalmayacak! Karşılıksız sadaka verenler de azalacak.

Burada aynı zamanda gurur, kibir ve nifak var. Hem diyor ben fakirim. Benden kalem al, mendil al. Hem diyor sen bana sadaka vermedin. Ben sana mal sattım. Böylece ikili davranıp minnet etmemiş oluyor. Bu durumda hem ucuz malı pahalı alıyorsun hem de sadaka vermekten mahrum kalıyorsun.

Zekatı Kimlere Verelim

Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: “Zekatlar ancak fakirlerin, miskinlerin, zekat memurlarının, kalbleri müslümanlığa ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalanların hakkıdır.” (Tevbe: 60.)

Günümüzde beş sınıfa zekat verilebilir. Sekiz sınıftan bazısı sakıt olmuş bazısı da mümkün görülmemektedir. Bu sınıflardan kalbleri İslama ısındırılmak istenenler icma ile bugün ortadan kalkmıştır. Zira Cenab-ı Allah İslam dinini gerektiği kadar güçlendirerek herhangi bir kimsenin kalbini İslama ısındırmaya gerek bırakmamıştır. Bu meselede ashab-ı kiramın icması vardır. Köle ve zekat memuru da zamanımızda ve bölgemizde mümkün görülmemektedir.

El- Hasıl: Bugünkü şartlar içinde zekat verilecek kimseler şunlardır:

1-Fakir

2-Miskin

3-Borçlu

4-Allah yolunda olan (Mücahidler ve İlim Talebeleri)

5-Yolda kalan

*Zekat memuru mü’minlerin emiri tarafından tayin edilir.

*Veliyyü’l- emrin, memur eylediği kimseye, zekat toplamak üzere gidip gelmesinden dolayı, görevi devam ettiği müddetçe, ihtiyaçlarına kafi gelebilecek miktarda, topladığı zekattan, bir maaş verilir. (F. Hindiyye 1. Cilt, 620. Sh.)

Borcu Zekata Saymak

Namaz, zekat, oruç, hacc, umre, ihram, tavaf, kurban, itikaf, sadaka-i fıtr gibi ibadetlerde niyet şarttır.

Borcunu tahsil edemeyen bazı kimseler alacaktan ümit kesince zekatıma saydım diyorlar. Bu elbette zekat yerine geçmez. Zira zekatın farzlarından biri niyettir. Zekat verilecek olan şey ana maldan ayrılırken niyet edilmelidir.

Akşama kadar aç kalan bir kimse, öğleden sonra oruca niyet etse sahih olmaz.

Hidaye’de şöyle denilmektedir: “Zekat ödenirken veyahut ödenmesi gereken miktar ana maldan ayrılırken zekat niyeti getirilmezse zekat ödenmiş olmaz. Çünkü zekat bir ibadet olduğu için onda niyet şarttır.” (El- Hidaye 1. Cilt, 219. Sh.)

(Cevher İnci Altın)

———————————————–

Nefisler

Kerli ferli adamların bulunduğu sofralar.

İsrafattan fışkıran kusuntular, safralar.

Zenginlerden birbirine türlü türlü tafralar.

Ekmek için değil nefis için bütün kavgalar.

Abdullah Öztürk

Saadet

Bugünler sayılı günler.

Gelip geçici günler.

Bu anlar adetli anlar.

Kul saadeti ahirde anlar.

Dünya ziynetini açar.

Nefisler naçar bakar.

Gafletten nedamet akar.

Kul gerçeği ahirde anlar.

Abdullah Öztürk

Kulum

Ne liyakat, ne sadakat.

Yere serilmiş bir çulum.

Ne terakki, ne mükafat.

Sadece aciz bir kulum.

Abdullah Öztürk

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

2 Yorumlar

  1. avatar

    Allah razı olsun.

  2. avatar

    Bilgi ne kadar önemli Allah razı olsun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Âkif Filmi

Akif Filmi Yazıdan önce bir istirham, ve rica. Sayın Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, Akif …

Kapat