Ana Sayfa / Uncategorized / İki Arada Bir Derede ya da Dağdan Gelip Bağdakini Kovmak / M. Nuri BİNGÖL

İki Arada Bir Derede ya da Dağdan Gelip Bağdakini Kovmak / M. Nuri BİNGÖL

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mehmet Nuri BİNGÖL

mneminler5@mynet.com

İki Arada Bir Derede ya da Dağdan Gelip Bağdakini Kovmak

Hikmetli mesel çoklarınca bilinir.

Devekuşuna:
“Gel, yük taşı…” demişler, bizim meşhur kuşumuz kasıla kasıla ve büyük bir kibirle kanatlarını olabildiğince uzun göstermeye çalışarak;
“Ben yük taşıyacak kadar alçalmadım daha, hem taşıyamam da… Çünkü bir kuşum” der.
Bu sefer üstelemişler açıkgöz hayvana; “hırsızı inine kadar kovalamak” deyimini yaşamak istercesine…
“Eğer kuş olduğunu söylüyorsan, o zaman bu uzun kanatlarla uç da görelim.”
Bizim bedbaht, kendini akıllı sanan ve kibrinden, tefahurundan, “ene”sinden dolayı tuzağı göremeyen zavallı hayvan, bu sefer de başka türlü konuşmuş:
“Yok öyle yağma, ben aynı zamanda bir deveyim, şeklimi ve hâlimi görmüyor musunuz?” diye kargaları bile güldürecek cevap vermiş.
Cemiyet hayatımızda bu tip insanların gittikçe çoğaldığını fark etmek, -başkasını bilmem ama- beni oldukça düşündürüyor.
***
Sayfalarına müracatla şereflendiğimi hissettiğim Münazarat isimli eserin bir sayfasında Bediüzzaman Hazretleri, şöyle bir soruyla karşılaştığını beyan ediyor.
“Sabi-yi müteşeyyih ile hakiki ehl-i kalbi nasıl fark edeceğiz?”
Yani “çocuklaşmış şeyh” ile hakiki bir kalp ehlinin arasındaki farkı soruyorlar Üstad’a. Verdiği cevap ve yaptığı açıklama pek mânidar, İslam Âlemi’nin hâla kanayan yarasına neşter atma mânasındadır:
“Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe’ni (gereği) tevâzu’ ve mahviyettir. (alçakgönüllülüktür) Tekebbür ve tahakküm değildir. Demek tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihtir. (Demek insanlara kibirlenen ve onları aslında olmayan faziletinin ve anlayışının esiri gören kişi ya da grup, gerçek bir şeyh değil, ancak çocuklaşmış bir zihniyettir.) Siz de büyük tanımayınız.” (Nursi Said, Münazarat, 24)


Yine aynı sayfanın devamında, açıklanan bu durumun sebebini soruyor o muhitin reisleri:
“Neden tekebbür küçüklük alâmetidir? (Gurur ve başkasına tafra atma neden küçüklüğün göstergesidir?)
“Zira her bir insan için, içinde görünecek ve onunla nâsı temâşâ edecek (insanları seyredecek) bir mertebe-i haysiyet ve şöhret vardır. (bir haysiyet ve şöhret derecesi vardır) İşte o mertebe eğer kamet-i istîdadından daha yüksek ise (kabiliyet ve feyzinin boyundan daha yüksekteyse); o, o seviyede görünmek için (yani “olmadığı mânanın sahibi”ymiş gibi görünmek için) tekebbür ile (ona buna tafra atarak) ona uzanıp tetavül ve tekebbür edecektir. (uzanmaya çalışıp, gurur içine girecektir.) Şayet kıymet ve istihkakı daha bülend ise (kendisinin feyiz ve iman boyu o pencereden daha yüksekse), tevâzu ile tekavvüs edip (eğilerek alçakgönüllülük gösterip) ona eğilecektir. (Nursi Said, Münazarat. S.24)


Üstad’ın dediği ve izah buyurduğu kimselerin cemiyete en büyük zararı ise, bu tavrı din adına yapıyormuş gibi göstermesi, terim mânasıyla (ıstılahî tabiriyle) “bid’a” içine girmesidir.
Bahsettiğim sayfanın bir ilerisinin şöyle devam ettiğini çok dostum bilir:
“Sual: Şimdiki şeyhlerden ne istersin? (Dikkat buyurun, günümüzden bahsediyor.)
Şeyh’in lügavî mânası aşikar; efendi, seyyid. Kendini “efendi” yerine koyan ya da bir grup mariyle koyduran kişi de, demek ki bir tarikat şeyhi, mesabesindedir.

İlave eder Üstad
“Cevap: Dâima onların demdemelerinin mevzuu (gevezeliklerinin konusu) olan ihlâsı (Allah rızasına uygun ameli); hem de tekke denilen mânevileşmiş kışlalarda, tarîkat denilen ruhanîleşmiş askerlikte ona murabıt oldukları (onu yapmaya mecbur oldukları) cihad-ı ekberi (Hadis’in hükmünce, nefisle mücadeleyi) ve terk-i iltizam-ı nefsi (nefsinin kötü isteklerini bırakmayı); hem de onların şiârı olan, zühdün mânası olan terk-i menâfi-i şahsiyeyi (şahsi çıkarını terk etmeyi); hem de dâima iddiasında bulundukları ve mizac-ı İslâmiyetin mâyesi (dinimizin temeli) olan muhabbeti (sevgiyi) isterim. Zira onlar, bizi istihdam ederek (kullanarak) ücretlerini almışlar. Şimdi bize hizmet etmek borçlarıdır.”


[Çok zaman Bediüzzaman hazretlerinin, böylesi çocuklaşmış bid’a taraftarlarına karşı kullandığı “Beni tehdit ile vazgeçiremezler. Hem dünya, hem âhiret hayatımı, her ikisini de elime almışım, tek hayatlı olanlar meydanıma çıkmasın!” (Şahiner Necmettin, B.T. Bediüzzaman Said Nursi, 31) ifadesinin sebebini anlayamıyordum. Ne zaman ki Hazret’in Münazarat’taki “bid’a taraftarı müteşeyyihler” için dediklerini okuyunca, bu hücumunun sebebini de kavradım.]


Peygamberimiz Efendimiz’in ( A.S.M) buyurduğu gibi “ateşe götürücü dalaletin ta kendisi olan bid’a” bu sapkınlık, biraz da yazının başında verdiğimiz misale benzemiyor mu?

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Mahzun Mabed’den Mesrur Mabed’e-3 / M. Nuri BİNGÖL

Mehmet Nuri BİNGÖL mneminler5@mynet.com Mahzun Mabed'den Mesrur Mabed'e -3 Ayasofya Camii’nin camiye tebdili İslami bir …

Kapat