XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Kastamonu’daki ticari yapıların, dolayısıyla ticaretin görünümü Vilayet Salnameleri aracılığıyla çizilebilmektedir. Kastamonu’da 1286H./1869-70M. yılında 10, 1321H./1903-4M. yılında ise 46 han bulunmaktadır. 1310H./1892-3M. yılında kentte birer arpa, un ve pamuk kapanı vardır. 1892 yılında 26 olan firın sayısının 1903 yılında 31’e ulaştığı bilinmektedir. 1869 yılında 1238 olan dükkan, mağaza ve
kahvehane sayısı, 1903 yılında 2000’e ulaşmıştır. İstatistiki bu bilgiler, özellikle han ve dükkan sayıları, Kastamonu’da ticaret yaşamının bir Anadolu kenti için azımsanmayacak düzeyde canlı olduğunu göstermektedir.
XIX. yüzyıl sonlarında Avrupa’nın tiftiğe talebinin azalmasıyla, birim fiyatinın 1/2 liradan 10-12 kuruşa düşmesi Kastamonu’yu ekonomik açıdan sarsmıştır. Nitekim dönemin Istanbul gazetelerinde bile, Kastamonu’nun Anadolu’nun başka merkezlerine oranla ticari açıdan geri kaldığını kaydeden haberler yer almaktadır. 1306H./1888-9M. yıldan bir süre önce İnebolu Şosesinin açılmasıyla dışarı ve İstanbul’a ihraç imkanıyla tiftikten kaynaklanan zararın giderilmesi ümidi artmış, bu yol sayesinde Istanbul ve diğer yerlere zahire, hindi, yumurta, tavuk gönderilmeye başlanmıştır.
Kentin ekonomik açıdan temelini oluşturan küçük sanayi ve el sanatları ile uğraşanların, çoğunlukla dışarıdan gelen hammaddeyi işleyip ürün haline getirip, satışını da kendilerinin yaptığı, bunun dışında bazı malların dışarıdan getirilip halka satıldığı anlaşılmaktadır. Kastamonu’nun önemli alışveriş merkezleri arasında Bedesten, özellikle XVIII. yüzyılda kumaş, alacabez, bogasi ve benzer malların satıldığı yer olarak görülmektedir. Taşralı tüccarların getirdikleri mallar buradaki esnaf eliyle halka satılmaktadır. Bu dönemde kente Tavas, Kayseri ve diğer kentlerden gelen tüccarların mallarını esnafa değil, doğrudan mahalle aralarında halka satmaya çalışmaları dava konusu olmuştur.
Kentteki meyva pazarının, XVIII. yüzyıl başlarında Sultan Bayezid vakfı Kapan Hanı’na bağlı olarak çalıştığı bilinmektedir. 1134H./1721M. yılında kente taşra kazalarından gelen yaş meyve ve sebzenin “Yemiş Pazarı” denilen, olasılıkla bu kapanda pazarbaşı, yiğitbaşı ve ihtiyarlar tarafindan tartılıp, bakkal ve manavlara kapasitelerine göre dağıtıldığı bilinmektedir.
Kentte pamuk ve ürünleri ticareti yapıldığına dair çok saygı sayıda sicil vardır. Bunlardan ilki 1113H./1701M. yıllına ait olup, Kastamonu pazarında satılan “penbe” (pamuk) ipliğinin Kirpas Damgası’na dahil olduğu için, eskiden olduğu gibi satılan iplikten damga vergisi alınması emrini içermektedir. II. Bayezid Kervansarayı’nın Penbekapanı adıyla da anılması, bu yapının bir dönem pamuk ticaretinin merkezi olduğunu göstermektedir. Kastamonu’ya getirilen pamuğun eskiden beri Kastamonu pazarında satılmasına karşın, 1119H./1707M. yılında tüccarın mahalle ve köylerde bu malı satmalarının esnafı mağdur ettiği bilinmektedir.
Kastamonu’da 1101H./1689M. yılında “mizan-ı harir (ipek)” ticaretinin önemli yer tuttuğu, 1125H./1713M. yılında kente tütün getirilip satıldığı bilinmektedir. Kentte “Kışla Panayırı” adıyla anılan bir panayırın yılda bir kez düzenlendiği, bunun 1301H./1883M. yılının Haziran ayının dokuzunda açıldığı öğrenilmektedir. Bu panayırın çevre yerleşmelerle ticari bağlantıda önemli rolü olduğu düşünülebilir.
Anadolu kentlerinin hemen tümünde olduğu gibi Kastamonu’da da tarih boyunca ticari faaliyetler, bulundukları sokaklara adlarını vermişlerdir. Kastamonu’da bugün dahi sokak adlarına bakarak, çoğunluğu sona ermiş geleneksel ticari faaliyet ve zenaatların yoğunlaştıkları bölgeleri tesbit etmek mümkün olmaktadır;
Günümüzde Bedesten’in kuzeyinde Terziler Sokağı, kuzey bitişiğinde ise Attarlar Çarşısı ve Nalburlar Çarşısı yer almaktadır. Yine Bedesten’in kuzey-batısında Sarraflar Çarşısı bulunur. Keçeciler Yanık Han’ın doğu bitişiğindeki yolun adıdır. Döğücüler Caddesi, Yanık Han’dan Topçuoğlu Camisi’ne giden yol üzerindeyken, Çilingirler Caddesi Belediye Caddesi’nin Güney, paralelindedir. Reisülküttab Hanı’nın batısındaki yol, halen İplikçiler Yolu olarak anılır. Belediye Caddesi’nden Yeni Hamam’a giden yol ise, Kuyumcular Caddesi olarak adlandırılmaktadır. Ovalıpazarı Mescidi’ne giden yol Pirinç Pazarı, Belediye’nin güneyindeki Bakırcılar’dan Mahkemealtı Camisi’ne çıkan yol ise, Kömürpazarı adını taşır. Arabapazarı da aynı adlı hamamın batısında yer almaktadır. Geçerliliklerini yitirmeleri veya çağdaş teknolojinin sağladığı olanaklar nedeniyle, adı geçen zenaatların büyük bir kısmı, arkalarında sokak adlarından başka bir iz bırakmadan Kastamonu’dan ve tarihten silinmişlerdir. Bir bölümü ise, ya türünün son örneği olarak yaşam savaşı vermekte, ya da kentin bugün için daha elverişli bir kesiminde faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Kaynak:
Kemal Kutgün Eyüpgiller, Bir Kent Tarihi: Kastamonu
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024