Ana Sayfa / Yazarlar / Köpeklerin öldürülmesi ile ilgili hadis hakkında

Köpeklerin öldürülmesi ile ilgili hadis hakkında

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla, öldürme emri bildiğimiz köpekler için tahsis edilmiş bir emir değildir. Bu emir bütün yırtıcı hayvanlarla ilgilidir. Buharî ve Müslim’in sahihinde şöyle bir hadis vardır:

“Beş tane hayvan “fasık”dır ki, Mekke’nin harem bölgesinde de öldürülebilir. Bunlar; fare, akrep, karga, çaylak ve yırtıcı köpektir.” (bir rivayette: kişi ihramda da olsa bunları öldürebilir.) (Buhârî, Bedu’l-halk, 16; Müslim, Hac, 9: 66-72).

Bazı rivayetlerde yılan da vardır. Hadiste geçen anahtar kelimeler şunlardır: Fasık: Bu kelimenin sözlük anlamı; yoldan sapmaktır. Fasık adam, Allah’ın emir ve yasaklarının belirlediği çizginin dışına çıkan kimse demektir. Bu hayvanlara “fasık” adının verilmesi, bunların insanlara, diğer canlılara v.s. ye zarar vermekle, hayvanlar aleminin büyük çoğunluğunun yolundan dışarı çıkmaları sebebiyledir. (bk. Nevevî, Şerhu Müslim, ilgili hadisin şerhi).

El-Kelb el-Akur: Yırtıcı köpek demektir. Gördüğümüz kadarıyla bütün rivayetlerde köpek için bu vasıf kullanılmıştır. Bu da öldürme emrinin normal köpekler hakkında olmadığı, köpeğin köpek olduğu için böyle bir cezaya hedef olmadığını göstermektedir. Nitekim İmam Nevevî, bu hadisi açıklarken, şu görüşlere yer verir:

“Cumhura/âlimlerin büyük çoğunluğuna göre, hadiste geçen ‘el-Kelb el-Akur’ (yırtıcı köpek) kelimesi, bütün yırtıcı hayvanlar için geçerlidir. Çünkü köpeğin vasfı olarak geçen ‘el-akur’ kelimesi, yırtıcı anlamına gelir. Buna göre, hadiste geçen ‘yırtıcı köpek’tabiri, aslan, kaplan, kurt gibi genellikle yırtıcı hayvanlardan sayılanların hepsi için geçerlidir.” (bk. Nevevî, Şerhu Müslim, ilgili hadisin şerhi).

Hz. Peygamber (a.s.m)’in Ebu Leheb’in oğlu Utbe için ettiği beddua meşhurdur.

“Allah’ım! Ona köpeklerinden bir köpeği musallat et!”

diye beddua etmiş ve bir gece bir aslan gelip kervanın arasında bulunan Utbe’yi alıp parçalamıştı. (bk. İbn Battal, Şerhu’l-Buharî-el-Mektebetu’ş-Şamile, VIII/80).

İmam Malik de şöyle der: İhram’da olan bir kimse, kendisine eziyet veren hayvanları/haşereleri öldürmesi caizdir. Eziyet etmeyenleri öldürmesi ise caiz değildir. (el-Mektebetu’ş-Şamile, IV/252). İmam Malik’e göre, hadiste söz konusu edilen “yırtıcı köpek”ten maksat; aslan, kaplan, sırtlan kurt gibi insanlara saldıran, parçalayan her türlü yırtıcı hayvanlardır. (İbn Kudame, el-Şerhu’l-Kebir; el-Mektebetu’ş-Şamile, III/302).

Aslında Malikilere göre, yırtıcı kurt gibi insana saldıran, eziyet eden bütün hayvanlar “yırtıcı köpek” anlamındadır ve öldürülmeleri caizdir.Fakat eziyet etmeyenleri öldürmek asla caiz değildir. (İbn Kudame, a.g.e; el-Mektebetu’ş-Şamile, IV/14). Ünlü âlimlerden İbnu Abdilber’e göre, zararlı olmadıkça hiçbir köpek öldürülmez. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.m), canlıları silaha hedef yapmayı yasaklamıştır. Üstelik köpeğe su vermenin faziletiyle ilgili hadis mevcuttur.

Hadiste “Her ciğer sahibine su vermenin ecri vardır.” buyurulmuştur. Ayrıca her tarafta bunca âlim dine aykırı fiillere işlere göz yummayan uyanık kimseler olduğu halde, köpekleri öldürme adeti yoktur. Ben, Müslümanların hiçbir fakihinin, köpek beslemeyi adaleti cerh eden, şahitliğe mani olan bir hal görmedim. Sadece Şafii mezhebi, ihtiyaç olmadığı halde köpek beslemeyi haram saymıştır” der. (Canan, Kütübü sitte,13/ 516)

Söz konusu hadis şöyledir: Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s.m) şöyle buyurdu:

“Bir adam yolda yürürken çok susadı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine girip su içti. Dışarı çıktığında susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: ‘Bu köpek de benim gibi susamış’ deyip tekrar kuyuya indi, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeğe su verdi. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve kendisini affetti.” Hz. Peygamber (asm)‘in yanında bulunanlardan bazıları:

‘Ey Allah’ın resûlü! Yani hayvanlar(a yaptığımız iyilikler)için de bize bir ücret var mı?’ dediler. Allah’ın Resûlü:

‘Evet! Her yaş ciğer (sahibi olan canlılara yapılan iyilikler) için bir ücret vardır.’ buyurdu.”( Buhârî, Şirb, 9, Vudu, 33; Müslim, selam, 153; Ebu Dâvud, cihad, 47).

Diğer bir rivayette ise Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

“Kötü yolda olan bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkarıp onunla onu suladı. Bu yüzden bağışlandı.”(Müslim, Tevbe, 155).

Bu hadislerden de açıkça anlaşıldığı gibi, İslam’da Allah’ın yarattığı bütün canlılara karşı merhamet esastır. Hanefî mezhebinin meşhur fıkıh kaynağı el-Mebsut’ta şu görüşlere yer verilmiştir:

” Hadiste ifade edilen yırtıcı köpek”ten maksat kurt, aslan gibi eziyet veren yırtıcı hayvanlardır. İmam Şafinin dediği gibi, hadiste anlatılan şey şudur: Zararlı, saldırgan olan yırtıcı hayvanlardan başkasını öldürmek caiz değildir.” (el-Mebsut- el-Mektebetu’ş-Şamile V/159).

Nitekim, Şafii mezhebenin ünlü bilgini İbn Hacer el-Heytemi, yırtıcı köpeğin öldürülmesi konusunda şunları söyler:

“Yırtıcı köpeği aç bırakarak ölüme terk etmek caiz değildir. Bilakis, öldürülecekse, mümkün olduğunca en güzel bir şekilde öldürmek gerekir.” (bk. Tuhfetu’l-Muhtac; el-Mektebetu’ş-Şamile, IV/252).

El-Beycermî’nin ifadesi bu konuda daha açıktır:

“Yalnız faydalı olan köpekler değil, zararı olmadığı, saldırgan ve yırtıcılığa soyunmadığı sürece bütün köpeklerin canı muhteremdir, dokunulamaz.” (Haşyetu’l-Beycermî Ala’l-Menhec; el-Mektebetu’ş-Şamile, I/474).

Buna göre Peygamber Efendimizin (asm) öldürülmelerine izin verdiği hayvanlar, vahşi, yırtıcı ve saldırgan hayvanlardır.

Konuyla ilgili önemli bir hatırlatma:

İslam dinine saygının ve imanın bir gereği olarak Kur’an ve Sünnete şöyle –üç kategori halinde- bakmak gerekir.

Önce ayetlere bakış tarzımızı belirleyelim:

a. Bu ayet Allah’ın kelamıdır.

b. Allah bundan neyi kast etmişse onun o muradı haktır.

c. Allah’ın muradı şu olabilir, şu da olabilir. İlk iki maddede tereddüt etmek din ve imanla bağdaşmaz. Son şıktaki düşünce ise, bir tefsir, bir yorum konusudur ve farklılık göstermesi, işin tabiatının gereğidir. Bu husus, aynı zamanda İslam’ın, insanın ilmî özgürlüğüne ve aklına verdiği değerin de bir ifadesidir. Hadis konusunda bir farklılık söz konusudur.

Yukarıdaki (a) şıkkında Kur’an için söylediğimiz hüküm, burada az da olsa bir farklılık göstermektedir. Çünkü, bir çok hadisin sübutu Kur’an gibi kesin değildir. Onun için her hadis için “Bu söz kesin olarak Allah’ın Resulünün sözüdür.” diyemeyiz.

Fakat şuna dikkat etmek lazımdır ki, Hz. Peygamber (a.s.m)’in üslubuna ciddi aşinalık peyda eden, sözün altının bakırından ayıracak kadar uzmanlaşmış büyük hadis âlimlerinin “Bu hadis kesin olarak sahihdir, doğrudur.” dedikleri konularda tereddüt göstermek doğru olmaz. Hz. Peygamber (asm)’e ait olmayan bir sözü ona nispet etmek ne kadar çirkin ise, onun mübarek ağzından çıkan bir sözü -hikmetini araştırmadan, öğrenmeye çalışmadan- sırf kendi aklına uymadığı için, onun olmadığını veya olamayacağını söylemek de o kadar çirkindir. Ya bizim beğenmediğimiz o söz gerçekten Hz. Peygamber (a.s.m)’e ait ise… ( b) şıkkındaki hüküm hadis/sünnet için de aynen geçerlidir.

“Hz. Peygamber (a.s.m)’in bu sözle maksadı neyse, onun muradı hak ve doğrudur.” demek, imanın gereğidir. (c ) şıkkı burada da aynen geçerlidir. Hadis veya sünnet farklı yorumlanabilir. Şüphesiz, farklı yorum veya tefsir dediğimiz şey, cehaletin, şeytanın veya nefsin keyfine göre değil, ilim, akıl, iman ve edebin arzusu doğrultusunda olmak zorundadır. Onun için bizim gibilere düşen, doğrudan Kur’an ve hadislerden hüküm çıkarmamak, işi ehline sormaktır.

sorularlaislamiyet

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Yorumlar

  1. avatar
    İlhan ilgün

    … Utbe İbn-i Ebî Leheb hakkında şöyle beddua etti:
    ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺳَﻠِّﻂْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻛَﻠْﺒًﺎ ﻣِﻦْ ﻛِﻠﺎَﺑِﻚَ

    Yani: “Yâ Rab! Ona bir itini musallat et.” Sonra Utbe sefere giderken, bir arslan gelip, kafile içinde onu arayıp bulmuş, parçalamış. Şu vakıa meşhurdur. Eimme-i hadîs, nakl ve tashih etmişler.
    Mektubat – 147 görüldüğü gibi burda da it,yırtıcı hayvan olarak betimleme.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Atıf Ural Ağabey Haşir Risalesi’nden bir bölüm okuyor

Kapat