Korkuyu Yönetebilmek

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Korkuyu yönetebilme sanatı

Allahım!

Hz. Muhammed’in (asm), Senin katındaki sırrı ve O’nun Sana

olan mânevî yakınlığı hürmetine

korkumu emniyete çevir,

hatalarımı sil, hüzün ve hırsımı gider, benim destekçim ol.

Efendimiz Muhammed’e öyle bir salat ve selam et ki

o salat ile bizi bütün korku ve âfetlerden kurtar. Âmîn.

 

KORKUNUN TABİATI

İnsan cevap bulamadığı yerde korkuya düşer. Kaçmak veya mücadele etmek şeklinde tepkiler verir. Zaman zaman hayatı felce uğratan bu duygu insan için büyük bir engel hâlini alır. Problem korkuya sâhip olmakta değil, onu doğru yönetememektedir. Doğru yöntemlerle korku kullanıldığında mutlu ve huzurlu bir hayat kendisini gösterecektir.

Korku, Cenâb-ı Hak tarafından insan tabiatına konulan güçlü ve önemli bir duygudur. Hayatı korumak, var olmak, ayakta kalmak ve varlığı devam ettirmek gâyesiyle verilmiştir. Bilerek ve irade edilerek insanın yaratılış hamuruna konulmuştur. Tesadüfler sonucu insanlık dünyasına girmiş değildir. İnsanoğlu ile beraber dünyaya gelmiştir. Öncelikle var olan bu duygu ile yaşamamız gerektiğini kabullenmeliyiz. Doğru yönetildiği ve bilinçli yaklaşıldığı sürece korku, hayata hizmet eden mükemmel bir duygudur.

Yüce Allah’ın korku duygusunu insana vermesinin şüphesiz çok hikmetleri vardır. Bu duygu sâyesinde aldığımız tedbirlerle varlık kazanırız. Birçok güzelliklere sâhip olup onların kaybolmasına engel oluruz. Çalışmanın, başarının ve sevdiklerimizi korumanın bir temel sebebi de çeşitli korkulardır. Eğer bu duygu olmasaydı, tehlikeler karşısında sakınmayıp maddî-mânevî birçok şeyimizi kaybedebilirdik. Öyle ise korku insanı yücelere taşımak için bir basamak veya bir kanat olması için verilmiştir. Yoksa hayatı azaplı bir hâle çevirmek ve insana çelme atmak ya da engel olmak için verilmemiştir.

KORKUYU YÖNETMEK

Korku, Yüce Allah tarafından tüm canlılara verilen bir duygudur. Tüm canlı varlıklar farklı şeylerden korkarlar. Korkunun kimden geldiğini ve niçin verildiğini bilmek doğru yönetmenin ilk adımıdır. Bu duygu doğru algılanmalıdır. Bu his varlığımızı korumak gibi en büyük amaca hizmet etmektedir. Bir şeyin nereden geldiği ve hangi amaca hizmet ettiğini bilmek çözümün en önemli bir adımıdır.

Korkuyu aşabilmenin en yararlı yolu onu bilmektir. Ona karşı bilinçli olmaktır. Bilgi ve tecrübe korkuyu yener. Tamamen korkusuz olmak mümkün olmasa da korkuyu yönetmek mümkündür.

Cenâb-ı Hak insanlara, hayatlarını devam ettirebilmeleri için üç temel duygu vermiştir. Doğru-yanlış, hak-bâtıl, yararlı-zararlı olan şeyleri ayırt edecek akıl yeteneğini, maddî-mânevî tüm ihtiyaçları karşılamak için şehvet duygusunu, zararlı şeyleri def etmek için de gazap hissini vermiştir. Bu üç duygunun da ölçülü ve dengeli kullanımı insandan beklenmektedir. Aşırılıklara kaçmak insan için sürekli sıkıntılar meydana getirmiştir. Mesela doğruyu yanlış göstermek için aklını kullanmak veya lâkayt kalıp düşünmeyi sevmemek âdeta akıldan istifa etmek aklın aşırılıklarıdır. Helal-haram demeden her şeyi talep etmek veya hayata küserek helal olanlara karşı da isteksiz davranmak şehvet duygusunun aşırılıklarıdır. Dünya-âhiret hiçbir şeyden korkmadan insan haklarına tecâvüz etmek veya her şeyden korkmak da gazap duygusunun aşırılıklarıdır. Demek korku gazap duygusunun doğru kullanılmamasından doğmaktadır. Bu duyguyu kullanmamakta aşırılığa kaçan insanlar korkarlar. Öyleyse korkuyu yönetmek için cesaret duygusunu ölçülü bir şekilde kararlılıkla kullanmalıyız.

İnsanlar çok farklı şeylerden korkarlar. Bunları farklı başlıklarda toplamak mümkün ise de şu dört temel başlıkta toplanabilir:

1. Fiziksel korkular (yüksekten, ateşten korkmak gibi): 
Takıntı yapmamak şartıyla hayatı korumaya hizmet eden bu tür fiilî korkular iyidir. Aksi takdirde hiçbir şeyden sakınılmadan hareket edilecek olsa daha büyük tehlikeler baş gösterecektir.

2. Ruhsal/psikolojik korkular (yalnız kalmak, karanlıktan korkmak gibi):
Daha çok kuruntudan kaynaklanan korkulardır. Bu korku bilmemekten, büyütmekten, zararlı görmekten beslenir. Sanki yüksekte duran bir insanın zararlı zannettiği şeyi görmesiyle düşmesine benzer. Bilmek, küçük görmek, iç yüzünü öğrenmek bu korkunun üstesinden gelmenin en güzel yoludur. Cesaretle ve kararlılıkla üstüne gitmek problemi çözecektir. Mesela hafif açık duran bir kapının arkasında birinin olduğunu zannetmek ve bunu büyütmek yerine kalkıp bakmakla olayı çözmek insanı birçok kuruntulardan kurtaracaktır. 
Vesvese/kuruntu tarzında olan korkular ise önem vermemekle, büyütmemekle ve zararlı zannetmemekle üstesinden gelinebilir. Aynadaki ateşin, yılanın ve pisliğin yakmaması, ısırmaması ve insanı kirletmemesi gibi hayal aynasındaki kötü düşünceler de insana bir zarar vermez. İtikadını bozmaz. Vesveseden gelen bu tür korkular üzerinde durmamak, değer vermemekle aşılır.

3. Zihinsel korkular (risk almaktan korkmak gibi): 
Bu konuda Bedîüzzaman Haz­retleri’nin başından geçen ve olayı çözen mükemmel örnek vardır. Bir zaman -Allah rahmet etsin- mühim bir zât kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul’dan köprüye geldik. Kayığa binmek lâzım geldi. Araba yok. Sultan Eyüb’e gitmeye mecburuz. Israr ettim.
Dedi: “Korkuyorum; belki batacağız.”
Ona dedim: “Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?”
Dedi: “Belki bin var.”
Ona dedim: “Senede kaç kayık gark olur?”
Dedi: “Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz.”
Dedim: “Sene kaç gündür?”
Dedi: “Üç yüz altmış gündür.”
Dedim: “Senin vehmine (kurun­tu yaptığın) ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz.”
Hem ona dedim: “Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?”
Dedi: “Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır.”
Dedim: “Ecel gizli olduğundan, her bir günde ölmek ihtimali var. Öyleyse, üç bin altı yüz günde her gün vefatın muhtemel. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et” dedim.
Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim. Kayık içinde ona dedim: “Cenâb-ı Hak havf damarını (korku duygusunu) hıfz-ı hayat (hayatı korumak) için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm (acıklı) ve azap yapmak için vermemiştir. Havf (korku) iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne (tedbir alarak) bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azâba çevirir.”

4. İlahî korkular (Allah korkusu, cehennem korkusu gibi):
Allah korkusu bir zâfiyet değil, bir kemaldir. İnsanı Allah’ın şefkat kucağına atar. Bir çocuğun annesinden korkup onun şefkatli sinesine sığınması gibi. Tevbe kapısından İlahî rahmetin kapısından girenler için cehennem varlığı hayattan aldığı lezzeti bozmaz. Belki varlığı ile o lezzeti artırır. Zîra mazlumların, mâsumların ve mağdurların haklarının verildiğini ve zâlimlerin lâyık oldukları cezayı bulmaları değil korku, belki bir lezzet verir. Hem İlahî rahmetten ümit kesilmez. Bu rahmet insana kâfidir. Allah tevbe için kalkan elleri boş çevirmez. Allah’ın rahmetine teslim olmalı.

Korkuları yönetmek için biraz zamana ihtiyaç vardır. Kararlılıkla üstüne gitmek gerekir. Birkaç denemede başarısız olunduğunda vazgeçmemelidir. Bilinç ve bilgi ile kararlılığımızı desteklemeliyiz.

KORKU VE PSİKOLOJİ
Sorunları çözmede olayların doğru algılanması oldukça önem arz etmektedir. Yanlış anlamlandırılan problemler çözülemediği gibi daha karmaşık bir hâle girerler. Doğru teşhis edilen hâdiseler doğru kavramsallaştırılır. Doğru kavramlar doğru düşüncelerin oluşumuna hizmet eder. Doğru düşünceler ise doğru tavır almayı ve strateji geliştirmeyi sağlar. Atılan doğru adımlar istenilen sonuçları verir. Doğru belirlenmiş temel ilkeler insanları çoğu zaman doğru sonuçlara götürecektir. Kabul edilen temel ilkelerin hatalı olması hâlinde birçok yanlış sonuçlar meydana gelecektir.

Bedenin düzenli bir hayata alıştırılması insanı birçok korkulardan kurtarır. Dağınık bir hayat kısa vâdede câzip görünse de psikolojik birçok korkuları da beraberinde getirir. İnsanın birçok şeyden korkmasına ve ruhu bu yükün altında ezilmesine sebep olur.
Allah inancı insan ruhunda, kalbinde ve vicdanında en büyük bir dayanak noktası olur. En büyük olaylara karşı insanı dirençli hâle getirir. Bu inanç cesaretin kaynağı olur. Korkmak yerine hayretle ve ibretle bir lezzet almasına yardım eder. Çünkü hiçbir şeyin başıboş olmadığını, her şeyin dizginlerini Allah’ın tuttuğunu, bütün varlığın İlahî birer memur olduğu dersini inancından alır. İnançtan mahrum olanlar ayrılık, ölüm, kavuşamama gibi birçok acıklı korkularla karşı karşıya kalmak zorunda olurlar.

Korkularımızın emniyete dönüşmesi için Yüce Allah’a duâ etmeyi unutmamalıdır.  
Allahım! Hz. Muhammed’in (asm), Senin katındaki sırrı ve O’nun Sana olan mânevî yakınlığı hürmetine korkumu emniyete çevir, hatalarımı sil, hüzün ve hırsımı gider, benim destekçim ol. Efendimiz Muhammed’e öyle bir salat ve selam et ki o salat ile bizi bütün korku ve âfetlerden kurtar. Âmîn.


İrfan Mektebi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Önceki yazıyı okuyun:
Rahmet’e Liyakat / M. Nuri BİNGÖL

Mehmet Nuri BİNGÖL mneminler5@mynet.com Rahmet’e liyakat Gökyüzünde bir ses doğup içime ağdı. “Kendin ettin...” Camları …

Kapat