Ana Sayfa / Yazarlar / Kozmoğrafya, astronomi bahisleri

Kozmoğrafya, astronomi bahisleri

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bediüzzaman eserlerini gözlemler üzerine kurmuştur, Kur’an mukaddes kitabımızda birçok ayette semavata dikkat çeker, ünlü eseri Ayet ül Kübra bir sema yorumu ile başlar. Ayet tüsebbihü helüssemavatı val ardi ve men fihinne“ Bu ayeti şöyle yorumlar, “ Bu ayet-i muazzama gibi  pek çok ayat-ı Kur’an’iye bu kainat halıkını bildirmek  cihetinde her vakit ve herkesin en çok hayretle bakıp  zevk ile mütalaa ittiği en parlak bir sahife-i tevhid olan semavatı  en başta zikretmelerinden , “Yani Kur’an‘da böyle pek çok ayat-ı kuraniye vardır, çünkü  semavat  her vakit, herkesin , en çok hayretle bakıp zevk ile mütalaa ettiği bir sahife-i tevhiddir” Bu birinci makamın birinci basamağı hep gökyüzü ve sakinleri ile ilgilidir, tamamen bir  astronomi ile ilgili tevhid dersidir. Bu basamak tamamen yıldızlarla ilgilidir. Hiçbir tevhid iması olmayan astronomi derslerine mukabil Bediüzzaman bu dersi tamamen ilahi bir perspektiften izah etmiştir, çünkü Bediüzzman’ın bir gayesi  kozmik dünyanın tabii diye yutturulan olaylarını yorumlamaktır. Necip Fazıl da otuz yıl gözyüzüne uçurtma uçuran çocuklar gibi anlamsız bakmıştır.

Tam otuz yıl saatim çalışmış ben durmuşum –gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum

Hala çocuklarımız gökyüzüne bakamayan uçurtma uçuran ünlü şair gibi bakıyorlar.

Bediüzzaman ikinci basamakta, fezayı anlatır, daha sonra bulutu  Bak bulutu nasıl anlatır. “ Zemin ile asuman ortasında muallakta durdurulan bulut gayet hakimane  ve rahimane  bir tarzda zeminbahçesini sular ve zemin ahalisine ab-ı hayat getirir ve harareti yani yaşamak ateşinin şiddetini  tadil eder ve ihtiyaca göre her yerin imdadına yetişir” Daha oralara gelemedik, yüz yıl geçti aradan, bu şekilde çocuklarımıza ilim adamlarımıza gökyüzüne bakmayı öğretemedik.Hala kırık dökük hatıralarla uğraşıyoruz, hayranları için güzel de , toplumun ihtiyacı bunlar mı ?

Vur kazmayı dağa ferhat

Çoğu gitti azı kaldı

Kişne kırat kişne kırat

Çoğu gitti azı kaldı

Bizim at hala kişniyor bir türlü koşamadı, bizim ferhat dağı deliyor yüz yıldır daha delemedi, çalışan yok veya var.

Sonra rüzgarı  anlatır, peşinden yağmuru anlatır, şimşeğe bakar, bir de şu cümleye bak astronomi okuması tevhid parantezinde “ Sonra gözünü çeker aklına bakar, kendi kendine der ki atılmış bir pamuk gibi bu camid şuursuz bulut elbette bizleri bilmez ve bize acıyıp  imdadımıza kendi kendine koşmaz ve emirsiz meydana çıkmaz ve gizlenmez.” Kastamonuda olmadık zulümleri yaşarken bunları ormanda dolaşırken kağıtlara yazmışlar, daha  polis kağıtları alıp yırtmış onun akabinde agaç kovuklarına koymuş talebeleri oralardan almışlar.

Sonra havayı , zerrelerini  yağmuru daha ayrıntılı anlatır. Sonra gök gürültüsü ve şimşeği anlatır.Allah’ın şu iktidarlara akıl ver iman ver bunları anlatsınlar şu siyasilere , memleket kültür ve din bunalımından nasıl çıkacak. Sıra yeryüzüne gelir çünkü o da semanın ahalisindendir.Bedi üzzaman “ Kalpleri ve akılları Risale-i Nur’a musahhar yap “ diyor.Biz de bunu dua olarak yapalım, belki bir gün olur.

Pencerelerde de semadan bahseder, “ Nasıl göklerde  hatta kozmoğrafyanın itirafıyla dahi gayet büyük neticeler için gayet muntazam hareketler bir Kadir-i Zülcelal’in  vücud ve vahdetini  ve kemal-i rububiyetini gösterir. Burda hazret başka bir yol izler.

Yine burada altıncı pencerede bulutları anlatır. “ Hem nasıl cevvi semadaki bulutlardan  mühim hikmetler  ve gayeler ve luzumlu faideler ve semereler için tavzif edilen  ve gönderilen katreler katreler adedince  yine o Sani-i Hakim’in  vücubunu ve vahdetini  ve kemal-i rububiyetini gösterir.

Ondokuzuncu pencere yine semavat ile ilgilidir. Sani-i Zülcelal semavatın ecramına  o kadar hikmetler manalar takmış ki  güya celal ve cemalini ifade etmek  için semavatı güneşler aylar, yıldızlar kelimeleriyle  söylettirdiği gibi  cevv-i semada olan  mevcudata  dahi öyle hikmetler ve manalar ve maksatlar  takmış ki güya  o cevv-i semayı  berkler şimşekler raadlar  katreler kelimeleriyle  intak ediyor, ve kemal-i hikmet  ve cemal-i rahmetini gösteriyor.“

Yirminci pencerede  rüzgarlar, bulutlar ve göğe  bakılmasını amir cümlelerdir

Şimdi rüzgarlara bak kı

Şimdi bulutlara bak

Yirmi birinci pencere güneş ile ilgilidir Kuran-ı azimüşşan ona bir ayet tahsis etmiştir, Bediüzzaman da ona bir pencere. Bu pencere tam astronomi dersidir” Şu kainatın lambası olan güneş  kainat. Saniinin  vücujduna ve vahdaniyetine güneş gibi parlak  ve nurani bir penceredir. “

Dersin sonunu astronomiciye tarizle bitirir. “ Ey kozmoğrafyacı efendi , hangi tesadüf bu işlere karışabilir, hangi esbabın eli buna ulaşabilir. Hangi kuvvet buna yanaşabilir. ? Haydi sen söyle .

Yirmi ikinci pencere , yeryüzü yani küre-yi arz ile lgilidir.  Arzın yaratılışından uydurulmuş yaratılış hikayesini tashih ederek konuşur.Asrnonomi jeoloji dersi iç içe.

Otuz üç pencere ve Ayet ül Kübra  yer  yer astronomi dersidir, Bediüzzaman’ın astronomi dersleri tafsil edilse bir astronomi kitabı çıkar , ha gayret .Amerika katısıdır hala keşfedilemedi. Bahadıoğlu ! böyle üoturmaklaolmaz dışarı çıkalım! Demiyş ve çıkmış.

Yunus Emre

Ahdim odur şehre varam feryadı figan koparam

Bediüzzaman

Sokaklarda dellallarla bağırılıp satılması gerekir

İyi cennete geldin de Ayet ül Kübra’ yı kaç kişiye verdin veya anlattın.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Anne Kucağı – Baba Ocağı

ANNE KUCAĞI – BABA OCAĞI      “Üç dua vardır ki kabul olunmalarında şüphe yoktur. Bunlar: mazlumun, …

Kapat