Ana Sayfa / Yazarlar / Krallığı Bırakıp Osmanlıya Vezir Olmak / Vehbi KARA

Krallığı Bırakıp Osmanlıya Vezir Olmak / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Krallığı Bırakıp Osmanlıya Vezir Olmak

Preveze Deniz Muharebesi, 28 Eylül 1538 tarihinde kazanılmış en büyük deniz zaferimizdir. Bu vesile ile hem Büyük Amiral Barbaros Hayrettin Paşa’yı hem de onun çok önemli bir vasfını anlatmaya çalışacağım. Yıldönümünü henüz yaşadığımız bu savaşa bir bakalım.

Mataban Denizi de denilen İon denizinin kuzeyinde ve Adriyatik’in güneyinde yer alan Preveze Limanı önünde dillere destan bir savaş gerçekleşmişti. Papa 3. Paulus’un çabaları ile bir araya getirilmiş Haçlı Donanmasına Amiral Andrea Doria kumanda ediyordu. Fakat Osmanlı kaptanları ve leventleri Barbaros Hayrettin Paşa’nın yönetiminde Haçlı donanmasını mahvı perişan etmişti. Bu deniz muharebesi sonucunda Akdeniz’de Osmanlıya kafa tutacak bir donanma kalmadı ve deniz hâkimiyeti sağlanmış oldu.

Müslümanların Hac yolunu kapatıp zarar veren ve haraca boğan İspanyol, Venedik ve Ceneviz donanmalarına hadlerinin bildirilmesi gerekiyordu. 1537’de, büyük bir Osmanlı donanması önce Venediklilerin elinde bulunan Sire, Egine, Aniye, bara, İstendil, Kerpe, Çoban ve Nakşa adalarını fethederek Nakşa Dukalığını ortadan kaldırdı. Daha sonra yine Venediklilerin elinde bulunan Korfu Adasını kuşattı ve bir İspanyol toprağı olan İtalyan çizmesinin güney ucundaki Calabria’yı vurdu.

Akdeniz’de İslam hâkimiyetinden rahatsız olan Papa, Şubat 1538’de, Barbaros Hayreddin Paşa’yı durdurmak için bir Haçlı donanması kurmayı başarmıştı. Bu güne kadar emsali görülmemiş büyük bir donanma Osmanlı Devletini tehdit ediyordu.

Barbaros Hayrettin Paşa’nın komutası altında 122 kadırga ve galyot ile 12.000 levent vardı. Papalık donanması ise çok daha büyük olup 112 kadırga, 50 kalyon ve 140 barka olmak üzere 300’den fazla (bazı kaynaklara göre 600 savaş gemisi) ve 60.000 asker bulunuyordu.

Haçlı donanmasının kumandanı, o sıralar Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarklen’in hizmetinde olan Cenevizli Amiral Andrea Doria idi.

Haçlılar önce Preveze kalesi yakınlarında karaya asker çıkarmayı denedi. Ancak peş peşe kayıp vermesi üzerine Korfu adasına çekildiler. O esnada Barbaros, Kefalonya adasını fetih ile meşguldü. Burayı aldıktan sonra Preveze’ye gelmişti.

Şafak sökerken Türklerin üzerine doğru geldiğini gören Doria çok şaşırmıştı. Turgut Reis, 6 büyük galyotla beraberdi ve sol kanat kıyıya iyice sokulmuştu. Sayıca az Osmanlı kuvvetlerinden böylesine cesur bir saldırı beklemeyen Doria, ancak 3 saat sonra demir almak ve savaşa hazır olmak için emir verebildi.

Rüzgârın olmaması Doria’nın zararınaydı. Zira muazzam silahlara sahip Venedikli devasa sancak gemisi rüzgârsızlık yüzünden kıyıdan açıkta hareketsiz kalmıştı. Haçlı gemileri Sancak Gemisi Galeone di Venezia’nın yardımına koşmak için çabalarken, Osmanlı kadırgaları tarafından etrafı sarılan gemi, çetin bir çarpışmada ele geçirilmişti.

Preveze’de rüzgâr esmeye başladığında Haçlı donanması harekete geçti. Ancak rüzgar yön değiştirip Osmanlı Donanmasının arkasına geçince kendilerini bir anda sis bulutunun içerisinde ve Osmanlı donanmasının hemen önünde bulmuşlardı. Hayrettin Paşa, 40 gemilik bir filo ile Haçlı Donanmasına orta cepheden saldırarak nişan ve hizalarını bozdu ve düşman donanmayı iki cepheye böldü. Haçlı Donanması, bu beklenmedik taarruz neticesinde hedef düzeni bozulup ağır hasarlar alınca geri çekilmek zorunda kaldı. Aldığı ilk hasardan sonra Korfu adasına dönen Haçlı Donanması, savaş düzenlerini değiştirerek tekrar saldırıya hazırlandılar. 

Bu kez üç saf halinde yatay olarak taarruza giriştiler. Donanmanın ilk safında en güçlü savaş gemileri olan Kalyonlar ve Karakalar, ikinci safında Kadırgalar, üçüncü safında ise küçük gemiler bulunuyordu. Bu düzende hızlı sonuç almak için tasarlanmıştı. Zira tüm savaş gücü topyekün taarruza geçecek, hamleler tek seferde yapılacaktı.

Haçlı Donanmasının çekilmesiyle hareket alanı genişleyen Osmanlı Donanması artık daha rahat hareket edebiliyordu. Haçlı Donanmasının ilk safında yer alan Venedik Kalyonları Osmanlı Donanmasının kendisine çok yaklaşması ve yoğun ateş altına girmesiyle arkasında bulunan Andrea Doria’nın gemilerinden yardım istedi. Ancak yardım gelse bile Osmanlı Donanmasına çok yaklaştığı için hareket kabiliyeti ve önceliğini kaybetmişti.

Barbaros Hayrettin, bizzat hareket ederek Venedik Kaptanının bulunduğu gemiyi kuşattı. Onlarca gemiyi batırıp 29 gemiyi ele geçirdi ve üç bin Haçlı askerini esir aldı. Andrea Doria, ağır güçlerinin kısa süre içerisinde vurulup bir çoğunun da sağlam halde Osmanlı Donanması tarafından ele geçirildiğini görünce zor durumda olan müttefiklerine bile yardım etmeden geri çekilerek Kofu adasına doğru kaçtı.

Barbaros Hayrettin Paşa, onlarca gemiyi batırmış, 29 gemiyi sağlam halde ele geçirmiş buna karşın hiçbir gemisi batmamış sadece 400 şehit vermişti. Yine de geri durmadı ve Andrea Doria’yı yakalamak üzere yola çıktı.

Önce Korfu Adasına sonra da Avlonya’ya gitti ancak kışın yaklaşması sebebiyle geri dönerek Preveze’yi Turgut Reis’e emanet edip İstanbul’a döndü. Kanuni Sultan Süleyman, Boğdan seferinin dönüşünde Preveze Zaferinin haberini almış, bu zaferi fetihnameler ile ülkesine duyurmuştur. 

Fatih Sultan Mehmet’in  Sipahilerinden olan Yakup Ağa’nın oğlu olan Barbaros Hayrettin Paşa, bu savaştan önce Cezayir Padişahı idi. Yavuz Sultan Selim Han’ın İslam birliği düşüncesi ile padişahlığı ve krallığı bırakıp Osmanlı’ya vezir olmuştu. İşte Preveze zaferi ile İslam’a hizmetini bu şekilde göstermiş oldu.

Sultan Selim Han’ın:

“İhtilaf ü tefrika endişesi,

Kûşe-i kabrimde hatta bî karar eyler beni,

İttihadken savlet-i adayı def’a çaremiz,

İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni…”

Dediği gibi ittihat etmeyi birleşerek İslam düşmanlarına karşı mücadele etmeyi amaç edinen bu kahraman zat, makam ve mevkileri elinin tersiyle geri çevirmişti. İşte “ülkücülük” denilen şey bu olsa gerektir. Sorarım şimdi ülkücü geçinen kardeşlerime “hangi biriniz Gazi Barbaros Hayrettin’e yetişebilir”. Zira ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…

Bazı okuyucuların aklına bu “ülkücülük nereden çıktı” diye bir soru gelebilir. Günümüzde yaşanan 15 Temmuz darbesinin kaynağını belirlemek açısından önemli gördüğüm bu olayı  arz ederek yazıya nihayet vereyim.

Donanma savaş gemilerinde görev yaparken bir 2. Komutan, Barbaros hakkında terbiyesizce laflar etmişti. Ben daha üsteğmen rütbesinde iken benden çok kıdemli olan bu kişiye ağır laflar söyledim. Kısaca Barbaros’a korsan demenin çok ayıp olduğunu, tarihimizi bilmeden böyle konuşmanın ne kadar kötü olduğunu dile getirdim. “Hangi biriniz krallığı bırakıp vezirliği kabul eder?” Diye sorarak zavallı 2. komutanın üzerine yürümüş işte “gerçek ülkücü Barbaros Hayrettin Paşa’dır” demiştim.

1990’lı yıllarda irtica yaygarası çok meşhurdu. Hele hele donanma gemilerinde Güven Erkaya gibi hınzırlar sayesinde dine dindarlara küfretme moda olmuştu. Lakin benim bu “ülkücü” çıkışım karşısında donup kalmışlardı. Açıktan namaz kıldığım gibi oruç tutmaya yasak getirildiği halde oruç tutardım. İslam’a laf söylenince celallenir rütbe, askerlik demeden gerekli sözleri sarf ederdim. Bana “disiplinsizlik ediyorsun” diyemiyor hatta iftar vaktinde “Allah kabul etsin” diye iltifat ediyorlardı. Demek ki onların anlayacağı lisan başkaymış.

Bu kavga ve mücadele tam 15 yıl sürdü. Benimle baş edebilmek için gemi komutanları bizzat kendileri ilgileniyor bir kusur bulup hapse tıkmak için gayret ediyorlardı. Belli ki diğer üstlerim ve sicil amirlerim tesir edemiyordu. Fakat ne ilginçtir pek de güzel görevlerin ardından 28 Şubat 1996 tarihine kadar bu şekilde bahriyede çalıştım. Sonunda başörtüsü bahanesi ile bir Askeri Şura kararı ile ordudan atmaya muvaffak oldular. Yine denizlerde bu sefer ticaret gemilerinde rızkımızı aramaya başladık. Elbette Preveze Gazisi Hayrettin Paşa’yı hiç unutmadan ve onu örnek alarak denizci olmaya çalıştık. Haza min fazli Rabbi…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Abdullah YEĞİN Ağabeyin Mahkeme Müdafaası

 Abdullah YEĞİN Ağabeyin Mahkeme Müdafaası Asliye Ceza Mahkemesi Yüksek Makamına            …

Kapat