KUR’ÂN’A ‘BEŞER SÖZÜ’ (HAŞA) DİYE BAKMAK
VE ÖYLE MUHAKEME ETMEK, BATILIN NAZARINI ESAS ALMAK DEMEKTİR.
“Sen Kur’ân’ı pek âli, çok parlak görüyorsun.
Bîtarafâne muhakeme et, öyle bak.
Yani, bir beşer kelâmı farz et, bak.
Acaba o meziyetleri, o ziynetleri görecek misin?”
Hakikaten
ben de ona aldandım, beşer kelâmı farz edip öyle baktım.
Gördüm ki,
nasıl Bayezid’in elektrik düğmesi çevrilip söndürülünce
ortalık karanlığa düşer; öyle de, o farz ile,
Kur’ân’ın parlak ışıkları gizlenmeye başladı.” (26. Mektup)
“Gözün muzlim nehar-ı ebyazı, muzîi
leyle-i süveydâ ile mezc olmazsa basarsız olduğu gibi,
fikret-i beyzâda süveydâ-i kalb bulunmazsa, basiretsizdir.” (Hakikat Çekirdekleri)
“Gözün gündüze benzeyen beyazı,
geceye benzeyen siyahlığıyla beraber olmazsa, göz, göz olmaz,” yani görmez!..
Öyle ise; ‘Süveydâ-i kalp’ kalbin üzerinde, gözün görmesini sağlayan bir siyah noktadır ki;
Mü’min için bir basiret nuru,
Kafir için ise siyah bir nokta; herşeyi yutan bir kara delik gibidir!..
“Eğer kat’-ı intisaptan ibaret olan küfür, insanın içine girse,
o vakit bütün o mânidar nukuş-u esmâ-i İlâhiye karanlığa düşer, okunmaz. Zira, Sâni unutulsa,
Sânie müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz, adeta başaşağı düşer.” (23. Söz)
O vakit anladım ki, benimle konuşan şeytandır; beni vartaya yuvarlandırıyor.
Kur’ân’dan istimdad ettim…
Birden, bir nur kalbime geldi, müdafaaya kat’î bir kuvvet verdi!..” (26. Mektup)
“Kitap kendilerine geldiği zaman, o inkarcılar onu inkâr etmişlerdir.
Oysa o, eşsiz bir kitaptır.
Ona ne önünden ve ne de ardından hiçbir bâtıl girmez.
O, hikmet sahibi ve hamde lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir.” (Fussilet: 41-42)
Ey Şeytan!
Tarafsız muhakeme, iki taraf ortasında bir vaziyettir…
Halbuki hem senin, hem insandaki senin şakirtlerinin,
dediği o tarafsız muhakeme ise,
muhalif olan inkarcı tarafın safında olmak demektir.
Çünkü
Kur’ân’a beşer sözü (haşa) diye bakmak
ve öyle muhakeme etmek, batılın nazarını esas almak demektir.
Batıla taraf olmak ise KÜFRE taraf olmak demektir!..
Zira
“Nur-u fikir, ziya-yı kalble ışıklanıp mezc olmazsa,
zulmettir, zulüm fışkırır.” (Hakikat Çekirdekleri)
‘Ziya-yı kalb’,
ruhun da mekanı olan kalbin sürur ve ışığı olan ‘İman’dır!..
“Nur-u fikir’ ise, fikrin o imanın ışığı ile nurlanmasıdır!..
Nursuz fikrin NAZAR’ı da istikametsiz ve BASİRET’sizdir!..
O vakit;
“O mânidar âli san’atların ve mânevî âli nakışların çoğu gizlenir.
Bâki kalan ve gözle görülen bir kısmı ise,
süflî esbaba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder.
Herbiri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar!..” (23. Söz)
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024