Ana Sayfa / Yazarlar / Kurban Kurbiyettir…

Kurban Kurbiyettir…

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

KURBAN KURBİYETTİR…

Ümmet Ülaması’nın dediği gibi; Kâmil bir müʼminin gönül hassâsiyeti : 

Güneşte gölge, soğukta kaftan, açlıkta ekmek ol…” düsturudur!..

Bu yönüyle de Kurban bayramı bize en çok infak fazîletini hatırlatan bir bayramdır…

Bu infakta da iki türlü istifâde söz konusudur:

Birincisi; fakir, garip ve yoksul kardeşlerimize ziyafet verilmesi,

ikincisi de din kardeşliğinin kuvvetlendirilmesidir.

 

Din kardeşliği, her zaman üzerimize farzdır.

Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurât: 49/10)

Unutmayalım ki hiçbir gölgenin bulunmayacağı kıyâmet günü

Arş-ı Âlâ’nın gölgesi altında muhâfaza edilecek olan yedi sınıftan biri de,

bilhassa zor zamanlarda Allah için birbirini severek kardeş olanlardır.

(Bk. Buhârî, Rikāk, 24).

 

Kurban dört büyük mezhepte vacip ve sünnet görülmekle, nafile ibadetler kapsamına girmektedir.

Bir Kudsî hadis’de;

“Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu: 

Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım  şeyleri  eda etmesidir.

Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer.

Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı,

 gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı olurum. (Buhârî, Rikak 38.)

Ebu’l-Kasım el-Kuşeyrî (r.a.)demiştir ki:

Kulun Allah’a yakınlığı önce imanı ile,

sonra ihsanı ile vukua gelir.

Allah’ın kuluna yakınlığı dünyada, ona lutfedeceği irfan ile…,”

sözüyle;  

Bir çok sünnet alimi,

“Nafilelerden murad, farzların ihtiva ettiği, farzları ikmal eden nafilelerdir” demişlerdir. 

Kulu Allah’ın yakınlığına ulaştıran,  dünyada ona lutfedeceği irfan ise,

kulun işiten kulağının, Rabbinin emrine münhasır olmasıdır; ”Rabbimin bana emri nedir?..” diye,

Rabbi’nin Kelâm Kitabı olan Furkan-ı Hakim’e kulak vermesidir!..

De ki: Sizi yaratan, size (şuurlu) işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur.

Ne az şükrediyorsunuz!” (Mülk-23)

Kulak Emr-i İlahi’ye münhasır olursa,

 dil zikreden  zakir olur,

şükreden şakir olur

ve dil hikmetler saçar,

kalp muhabbetle dolar,

 Ve yine Kulu Allah’ın ﷻ yakınlığına ulaştıran,

Rabbinin onun gören gözü olması ise, 

kulun gözünün  Rabbi’nin kudret kitabı olan  Kainatı Allah hesabına müşahede etmesidir.

  1. sözde dediği gibi,

“…O zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalâacısı

ve şu âlemdeki mucizat-ı san’at-ı Rabbaniyenin bir seyircisi

ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar.” (6. Söz) 

Risale-i Nur’un çok bahislerin de zikrettiği gibi,

kulun tutan eli ise, Rabbinin tekvin sıfatlarındaki,

sanat-ı marifetini  gözlere ve gönüllere serer,

Sözgelimi;  tıbba çalışır, Şafi’nin tecellisine ayna olur,

 mühendisliğe çalışır, Hakim’in tecellisine ayna olur. 

İyilik, şefkat, merhamet gösterir Rahim’e,

Adalet gösterir, Adl’e,

Nezafetile  Kuddus’e ,

İlim öğrenir Alim’  İsm-i Şerifi’nin tecellisine ayna olur!..

Kulun ayağı olması”  ise;

kulunu hak yolun da –sırat-i müstakim’de- yürütüp,  Hakk’a vasıl olacak, namaza niyaza uçurur,

helal sa’ye koşturur, hayra, hasanata ulaştırır!..

Ebu’l-Kasım el-Kuşeyrî (r.a.) sözün burasın da devamla demiştir ki:

Allah’ın ﷻ kuluna yakınlığı ahirette de, RIDVAN ile vukua gelir.

Bu ikisi arasında Allah’ın ﷻ çeşitli nimetleri, ikramları ayrıca tecelli eder.” 

Demek ki; Sünnet Alimlerinin ittifaki görüşüne göre;

“Kul farzları eda eder, namaz, oruç,

KURBAN, vesaireye bağlı nafileleri yapmaya devam ederse,

bununla Allah’ın  muhabbetine  yakınlığına, yani  kurbiyete   ulaşır!..”

Zaten mü’minler de Kurban ibadeti yerine getirilirken

şu ayet-i kerime ile Efendimiz’in yaptığı bu  duayı okurlar.!..

 

“Ey Rabbim bu Senden ve yine Sanadır.

Namazım, kulluğum,

kurbanım,

ölümüm ve hayatım eşi benzeri olmayan âlemlerin Rabbi Allah ﷻ içindir!…

 Ben bununla emrolundum ve teslim olanlardanım!..” (En’âm-162)

 

Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakının

ve (sizi) O’na (yaklaştıracak) vesile arayın;

O’nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Maide/35)

 

Katâde’(r.a) : “O’na boyun eğerek ve onu hoşnut edecek ameller işleyerek ona yaklaşın.

” Bu konuda müfessirler arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur (İbn Kesir Tefsîr)

Bu çerçevede dar anlamda ismi ile müsemma olan,

ibadet niyeti ile bir hayvanı kesmek kurban olmakla birlikte,

geniş anlamda; kişiyi Allah’a yaklaştıran,

sevap kazanmaya vesile olan bütün niyet

ve davranış biçimleri kurbanı yani vesileyi ifade eder.

 

Kafirlerin üzerinde daha çok müşahede ettiğimiz,

İnsanın nefsinde haset, kin, şiddet

ve adavet damarlarının husulü olan kan dökme tabiatı,

izale edilmedikçe, insanların bu asabiye damarları hep çalışır!..

Nasıl ki, Hac ibadetimiz de 

Şeytan taşlarken, aslında ona tenezzül eden nefsimizi taşlamakdayız,

Aynen öyle de; 

kulluğumuzun basamak taşları olan, metanet, sükûnet, hilim, fedakârlık

ve faziletimizin,‘yakîn mertebelerin de’  manisi olan bu damarların ıslah edilmesi 

ve hayra çevrilerek

teslimiyet, merhamet ve cömertlikle, Muhabbetullah’a  vasıl ve vesile olması için,

Rabbimiz, KURBAN kesmeyi, bizlere ibadet olarak emretmiştir!..

Hz. Enes’ten rivayetle kendi kurbanını kendi kesen Efendimiz’in de

sünneti olması hasebiyle,

 KURBAN bizatihi bizim müşahedemiz de kesilmeli,

akan kan merhamet ve şefkatle müşahede  edilmelidir!..

“Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.


O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes!..”

(Kevser-1.2)

 

Kim imkanı olduğu halde kurban kesmezse mescidimize yaklaşmasın

(İbne Mace, Edahii 2)

ve

Ey insanlar!

Her sene, ev halkına kurban kesmek vaciptir”

(Tirmizi, edahi, 18)

hadisleri gereğince,

kurban kesmek – hanifi mezhebine göre- vaciptir.

Peygamberimiz ‘ﷺ in kurban kesmeyi hiç terk etmediği unutulmamalıdır.

“Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ﷻ ulaşmaz,

fakat mü’minlerin takvaları Allah’a ﷻ  ulaşır.” (Hacc-34)

 

Kurban ibadetinin şuuruna varmayanların payına kurbandan sadece  ET,

İbrahimvari  olanların payına da CENNET düşer!.. 

Zira;

Allah ﷻ ancak müttakiler den –kurbanı- kabul eder”. (Maide-27)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bayram

MÜSLÜMANLAR  TEŞRİK TEKBİRLERİ İLE TAVAFTAKİLERE AZİM BİR HALKA OLUR!.. Evet, eğer namazların arkasında, hususan bayram …

Kapat