Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / “Kütüb-i Sitte Muhtasarı / Hazreti Muhammed’in Sözleri ve Halleri” – IX

“Kütüb-i Sitte Muhtasarı / Hazreti Muhammed’in Sözleri ve Halleri” – IX

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

“Kütüb-i Sitte Muhtasarı / Hazreti Muhammed’in Sözleri ve Halleri” Kitabı – 9

Yazar: Ömer SEVİNÇGÜL

BÖLÜM 036-040

036. CEMAAT, SAF, İMAM, İKTİDA…

‘Bu bölümde, namazı cemaatle, yani topluca kılmanın, düzgün bir biçimde omuz omuza vererek dizilmenin, imama uymanın önemini, tarzını ve sevabını bildiren hadislere yer verilmiştir. Cemaat, aynı maksat için, konumuz itibariyle söylersek, birlikte namaz kılmak üzere toplanan insanlar demektir. İmam, “öncü, lider, rehber, yol açıcı, namaz kıldıran kimse, büyük âlim, fikir ve mezhep önderi” gibi manalara gelir. Müslümanların yöneticisine ve hadis, fıkıh gibi bilim dallarında öncülük edenlere de “imam” denir. Burada “namaz kıldıran kişi” manasında kullanılmaktadır. İslâm dininde özel bir sınıf yoktur. Bu sebeple, imamlık etmek belli bir insan grubuna özgü değildir. Yapabilen her mümin imam olabilir. İmamda aranan özellikler hadislerde belirtilmiş ve fıkıh kitaplarında ayrıntılı biçimde açıklanmıştır. İktida, imama uymak demektir.’

733. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, şu üç kimseye rahmet eder: Namaz kılmak üzere saf tutana, geceleyin namaz kılana, orduya katılıp cihad edene.”
(Ebû Said radıyallahu anh. İbni Mâce) 

734. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim, müezzini işitir de kendini engelleyen bir özrü olmaksızın cemaate katılmazsa, namazı kabul edilmez!”
“Neler özür sayılır?” diye sordular.
“Korku veya hastalık! “ buyurdu.
(İbni Abbas radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 
‘Kabul edilmez ifadesi, hadis âlimleri tarafından “tam bir namaz olarak kabul edilmez” diye yorumlanmıştır.’

735. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sahabelerinde bir gerileme görmüştü.
“İlerleyin! Bana uyun! Sizden sonrakiler de size uysunlar! Bir kavim gerilemeye devam ederse, Allah da onları geriletiverir!” buyurdu.
(Ebû Said radıyallahu anh. Müslim) 

736. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı namazıyla sabah namazıdır. Eğer bu iki namazdaki hayrın ne olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa onları kılmaya gelirlerdi.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

737. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Köyde ya da kırda üç kişi olur da orada cemaatle namaz kılınmazsa, şeytan onlara galip gelmiş demektir. Size cemaatle namaz kılmanızı tavsiye ederim.”
(Ebû Derda radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

738. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“İki kişi ve daha fazlası bir cemaattir.”
(Ebû Musa radıyallahu anh. İbni Mâce) 

739. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Namazdan bir rekate yetişen namazın tamamına yetişmiş sayılır.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 
‘Yetiştiği kısmı imamla birlikte kılar, yetişemediği kısmı tek başına tamamlar.’

740. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını ibadetle geçirmiş gibi olur. Sabah namazını cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş gibi olur.”
(Hazreti Osman radıyallahu anh. Müslim) 

741. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cemaatle kılınan namaz, ayrı kılınan namazdan yirmiyedi kat üstündür.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

742. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim kırk gün, iftitah tekbirini kaçırmadan cemaatle namaz kılarsa, kendisine iki kurtuluş yazılır: Cehennemden kurtuluş! Münafıklıktan kurtuluş!”
(Enes radıyallahu anh. Tirmizî) 

743. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişinin cemaatle kıldığı namaz, evinde ve işyerinde kıldığı namazından yirmi beş kat daha sevaptır. Kişi, güzelce abdest alır, mescide gider. Bu gidişte gayesi sadece namazdır. Her adımında bir kat derecesi yükseltilir, bir günahı dökülür. Namazdan sonra namaz yerinde kaldığı süre boyunca melekler onun için bağışlanma diler, “Allahım onu bağışla! Allahım ona merhamet et! Allahım onun tevbesini kabul buyur!” derler.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

744. Bazı sahabeler, mescitten uzakta olan yerlerini bırakarak mescide yakın bir mahalle yerleşmek istediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara, “Namaza gelip giderken attığınız adımların sevabını hesaba katmıyor musunuz?” dedi.
Bunun üzerine yerlerinde kaldılar.
(Enes radıyallahu anh. Buharî) 

745. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Karanlıkta mescide gidenlere müjde ver, onlar kıyamet günü tam bir nura kavuşacaklar!”
(Büreyde radıyallahu anh. Tirmizî) 

746. Evi mescide gayet uzak olan bir adam vardı. Buna rağmen bütün namazlarını mescitte kılardı. Kendisine, “Bir binek alsan da karanlık ya da sıcak zamanlarda binsen olmaz mı?” dediler.
“Evimin mescide yakın olmasını istemiyorum. Mescide yürüyerek gidişimin, sonra da evime yürüyerek dönüşümün sevap olarak yazılmasını diliyorum” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, onun bu sözünü işitince, “Allah, bu isteklerinin hepsini yerine getirdi!” buyurdu.
(Ubey İbni Ka’b radıyallahu anh. Müslim) 

747. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Safları düzgün tutun! Omuzlarınızı bir hizaya getirin! Aradaki boşlukları kapatın! Saf düzeltici kardeşlerinize karşı nazik olun! Arada şeytan gedikleri bırakmayın. Kim safa kavuşursa Allah da ona kavuşur. Kim de saftan koparsa Allah da ondan kopar.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

748. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazda omuzlarımıza eliyle dokunur, “Düzgün durun, düzensiz durmayın! Sonra gönüllerinizde de karmaşa ve aykırılık olur!” buyururdu.
(Ebû Mesûd radıyallahu anh. Müslim) 

749. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Erkek saflarının en hayırlısı birinci saf, en kötüsü son saftır. Kadın saflarının en hayırlısı son saf, en kötüsü ön saftır.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim) 

750. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Benim hemen arkama akıl ve dirayet sahibi olanlarınız dursun. Sonra onları takip edenler, sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenler dursun. Çarşıların karmaşasından da sakının!” 
(İbni Mesûd radıyallahu anh. Müslim) 

751. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Siz de Rableri katında saf tutan melekler gibi saf tutmak istemez misiniz?” buyurdu.
Biz, “Melekler nasıl saf tutarlar?” diye sorduk.
“Onlar ön safları tamamlar, safta düzgün dururlar” buyurdu.
(Câbir İbni Semûre radıyallahu anh. Müslim) 

752. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Üç kişi namaz kılacaksa içlerinden biri imam olsun! Kur’an’ı en iyi okuyan imam olmaya daha layıktır.”
(Ebû Said radıyallahu anh. Müslim) 

753. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sizden kim halka namaz kıldırırsa, namazı kısa tutsun. Çünkü, cemaatte zayıf, sakat, hasta ve ihtiyaç sahibi olanlar bulunur. Tek başına kılarken dilediği kadar uzatsın.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

754. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ben, uzun tutmak arzusuyla namaza başlarım. Derken, bir çocuk ağlaması işitirim. Çocuğun ağlaması sebebiyle annesinin duyacağı acıyı bilir, namazı uzatmaktan vazgeçerim.”
(Enes radıyallahu anh. Buharî) 

755. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Şu üç kişinin namazı kulaklarından öteye geçmez: Kaçak hizmetçi, kocası geceyi kendisine dargın olarak geçiren kadın, halkının nefretini kazanmış imam.”
(Ebû Ümame radıyallahu anh. Tirmizî) 

756. Muaz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle birlikte namaz kılar, sonra gelir, halkına imamlık yapardı. Bir gece yine namaz kıldı, sonra halkının yanına geldi, onlara imam oldu. Bakara suresini ‘en uzun sureyi’ okumaya başladı.
Bir adam cemaatten selâm verip cemaatten ayrıldı. Namazını tek başına kılarak çekip gitti.
Adama, “Niyetin nifak çıkarmak mı! “ dediler.
Adam, “Vallahi hayır! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanına gidip Muaz’ın yaptığını bildireceğim” dedi.
Dediğini de yaptı. “Ya Resûlullah, biz sulama devesi besleyen insanlarız. Gündüz çalışırız. Muaz sizinle yatsıyı kıldı. Sonra bize gelip Bakara suresiyle namaz kıldırmaya başladı” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Muaz radıyallahu anha yönelerek, “Ey Muaz, sen fitneci misin! Şems, Duha, Leyl, Âla surelerini ‘kısa sureleri’ oku!” buyurdu.
(Câbir radıyallahu anh. Buharî) 

757. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“İmamlar sizin için kılarlar. Doğru kılarlarsa sevabınızı alırsınız. Hatalı kılarlarsa, bu onların aleyhinedir, siz sevabınızı alırsınız.”
(Ebû Hureyre radıyallalhu anh. Buharî) 

758. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“İmam sorumluluk yüklenen, müezzin de kendisine güvenilendir. Allahım, insanlarımızı irşad et, müezzinleri bağışla!”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

759. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Üç şey vardır, onları yapmak kimseye helâl olmaz:
Kişi, bir cemaate imamlık yapar da yalnız kendisi için dua edip cemaati hariç bırakırsa onlara ihanet etmiş olur.
Kişi, izin almadan bir evin içine bakamaz, bakarsa ev halkına ihanet etmiş olur.
Küçük abdesti sıkışan kişi, bundan kurtulup hafifleyinceye kadar namaz kılamaz.”
(Sevban radıyallahu anh. Tirmizî)

760. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sizin için hayırlı olanınız ezan okusun, kurra olanınız da imam olsun!”
(İbni Abbas radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 
‘Kurra, iyi Kur’an okuyan kişidir.’

761. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cemaate, Kur’an’ı en iyi okuyan kimse imam olur. Eğer okumada eşitseler sünneti en iyi bilen imam olsun. Sünneti bilmede eşitseler, önce hicret eden imam olsun. Hicret etmekte de eşitseler, yaşça büyük olan imam olsun.
Misafir kimse ev sahibine imamlık etmesin. Birinin emri altında olan, amirine imamlık yapmasın.
Misafir, ev sahibinin izni olmadan evin baş köşesine oturmasın!”
(Itban İbni Malik radıyallahu anh. Müslim) 

762. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Siz mescide geldiğinizde, imam hangi hâl üzere olursa olsun ona hemen uyun, onun yaptıklarını yapın!”
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Tirmizî) 

763. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“İmam, kendisine uyulmak için vardır. O tekbir getirdi mi siz de tekbir getirin. Rükuya gidince siz de rükuya gidin. “Semiallahu limen hamideh: Allah kendisine hamdedeni işitir” deyince, “Rabbena lekelhamd: Rabbimiz, hamdler sanadır!” deyin. O ayakta namaz kılarsa siz de ayakta kılın, oturarak kılarsa siz de oturarak kılın.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

764. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sizden biri, rüku ve secdede başını imamdan önce kaldırınca, “Ya, Allah beni diriltirken başımı eşek başına çevirirse..!” diye korkmuyor mu!”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

765. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazda okuyordu. Bazı ayetleri okumadı. Bir adam namazdan sonra bu durumu kendisine iletti.
Resûlullah ona, “Niye bana hatırlatmadın!” buyurdu.
(Müsevver İbni Yezid radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

766. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlara şunu buyurdu:
“Sizden kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, erkekler başlarını kaldırıncaya kadar başını yerden kaldırmasın! Böylece erkeklerin avretlerini görmekten korunmuş olur.” 
(Esma radıyallahu anha. Ebû Dâvud) 

767. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir mazereti sebebiyle oturarak namaz kılıyordu. Ayakta durarak namaz kılan bir kısım sahabeler ona uydular. Namazı bitirip selâmı verince şöyle buyurdu:
“İmam, kendisine uyulan kişidir. O ayakta namaz kıldırıyorsa siz de ayakta kılın, oturarak kıldırıyorsa siz de oturarak kılın. İmam eğilmedikçe eğilmeyin, başını kaldırmadıkça siz de başınızı kaldırmayın.”
(Enes radıyallahu anh. Buharî) 

768. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte namaz kılıyordum. Sol tarafına durmuştum, perçemimden tutarak beni sağ tarafına çekti. 
(İbni Abbas radıyallahu anh. Buharî) 

769. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kamet getirildiğini duydunuz mu namaza yürüyün! Sakin olun, vakarlı davranın, koşuşmayın! Yetiştiğiniz yerden itibaren kılın, kaçırdığınız kısmı tamamlayın!”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

770. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Namazın bir rekatine yetişen, o namaza yetişmiş demektir. Kılamadığı kısmı ‘selâmdan sonra’ tamamlar.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Nesaî) 

771. “Ya Resûlullah, sel sebebiyle mescide gidemiyorum. Uygun bir zamanınızda evime gelip namaz kılsanız da orayı mescit yapsam!” dedim.
“İnşaallah gelirim!” buyurdu.
Bir gün Ebubekir radıyallahu anh ile birlikte geldi. “Nerede namaz kılmamı istersin? “ diye sordu.
Evin bir köşesini gösterdim. Orada namaza durdu, biz de arkasında saf tuttuk. Bize iki rekat namaz kıldırdı.
(Itban İbni Malik radıyallahu anh. Buharî) 

772. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sefer sırasında, soğuk ya da yağmurlu gecelerde müezzine şöyle söylemesini de emrederdi: “Dikkat! Namazınızı yerinizde kılacaksınız!”
(İbni Ömer radıyallalhu anh. Buharî) 

037. CUMA NAMAZI…

‘Cuma, “toplanma, haftanın en kutlu günü, haftada bir kılınan farz namaz” demektir. Her kitabî dinin önemli bir günü vardır. Yahudilerinki cumartesi, Hıristiyanlarınki pazar, Müslümanlarınki ise cuma günüdür. Gerçi, Allah’a her zaman ibadet etmek gerekir, ama bazı özel zamanların bulunması da hayatın ritmine uygundur. Sene içinde ramazan ayı neyse, hafta içinde de cuma günü odur. Kur’an’daki surelerden birine Cuma adı verilmiştir. Surede, Müslümanların toplanıp bir araya gelmelerinin önemine de bir atıf vardır. Bu bölümde yer alan hadislerde cuma gününün ve namazının önemi kuvvetle vurgulanmış, bu namazın nasıl kılınacağı anlatılmış, gerekli bilgiler veciz bir biçimde verilmiştir.’

773. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma günü, günlerin efendisidir. Allah katında da en önemli gündür. Kurban ve Ramazan bayramı günlerinden bile daha önemlidir. Bu günün beş özelliği vardır: Allah, Âdem aleyhisselâmı cuma günü yarattı, cuma günü yeryüzüne indirdi, ruhunu cuma günü aldı. Cumada bir kabul saati vardır. Kul, o saatte ne isterse kendisini verilir, yeter ki haram olmasın. Kıyamet cuma günü kopacaktır. Bütün mukarreb melekler, gökyüzü, yeryüzü, rüzgâr, dağ, deniz hepsi o günden ürperirler.”
(Ebû Lübabe radıyallahu anh. İbni Mâce) 

774. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma, en hayırlı günlerinizden biridir. O gün bana salavatı çok okuyun. Zira salavatlarınız bana arzedilir!”
(Evs radıyallahu anh. Ebû Dâvud)

775. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, cuma günü ya da gecesi ölen Müslümanı kabir fitnesinden korur.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Tirmizî) 

776. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma namazına üç tip insan katılır: Kişi vardır, namaza katılır, boş konuşur. Namazdan yana nasibi o konuşmadır!
Kişi vardır, namaza gelir, dua eder. Allah dilerse onun istediğini hemen verir, dilerse vermez.
Kişi vardır, namaza gelir, sadece dinler, sessizce durur, müminlerin arasından yararak geçmez, kimseye eza vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cumaya ve fazladan da üç güne kadar günahlarını affettirir. Nitekim, Allah celle celâlühu şöyle buyurmuştur:
“Kim bir iyilikle gelirse, ona onun on katı verilir.”
(İbni Amr radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

777. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden şunları işittim:
“Cuma günü şeytan çarşılara bayraklarıyla erkenden gider. Bir engel çıkartarak insanları cumadan alıkoymaya çalışır. Melekler de erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar. Gelenleri, birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu durum imam hutbeye çıkıncaya kadar sürer.
Mescide gelen, imamı görünce uygun bir yere oturup onu dinleyen, kendisi konuşmayan kişiye iki pay sevap verilir.
Kişi uzakta kalır, imamı dinleyemiyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve konuşmazsa bir pay sevap alır.
Eğer imamı görüp dinleyebileceği bir yere oturur, fakat boş konuşur, sessiz kalmazsa, ona iki pay vebal yazılır.
Eğer dinleme ve görme imkânnı olmayan bir yere oturur, boş konuşur, sessiz kalmazsa, ona bir pay vebal vardır.
Arkadaşına “Sus!” diyen kişi bile boş konuşmuş sayılır. Boş konuşan sevaptan mahrum kalır.
(Hazreti Ali radıyallalhu anh. Ebû Dâvud) 

778. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma günü gelince, melekler mescidin kapılarına dizilirler. İnsanları mertebelerine göre yazarlar. Bu mertebeler önce geliş sırasına göredir. İmam minbere çıktı mı defteri kapatır, hutbeyi dinlerler.
Namaza erken gelen bir deveyi sadaka vermiş gibidir. Ondan sonra gelenler bir sığırı sadaka vermiş gibidir. Onun ardı sıra gelenler bir koyunu sadaka vermiş gibidirler.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. İbni Mâce) 

779. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma günü, kim güzelce yıkanır, iyice temizlenir, iyi elbiselerini giyer, güzel koku sürünür, sonra cuma namazına gider, mescitte boş söz etmez, oturan iki kişinin arasına girmezse, o cuma ile önceki cuma arasındaki günahları affedilir.”
(Ebû Zerr radıyallahu anh. İbni Mâce) 

780. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, önemsemeyerek üç cuma namazını terk eden kişinin kalbini mühürler!”
(Ebû Ca’d ed-Damri radıyallahu anh. Tirmizî) 

781. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma namazını özürsüz olarak terk eden kişi bir dinar sadaka versin. Bu kadar parası yoksa yarım dinar sadaka versin!” 
(Semûre radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

782. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma namazı, bütün Müslümanlara cemaat içinde yerine getirmesi gereken bir vecibedir. Köle, kadın, çocuk ve hasta olmayan her Müslümanın bu namazı kılması gerekir.” 
(Tarık İbni Şihab radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

783. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Güneş, cumadan daha hayırlı bir gün üzerine ne doğdu ne de battı. Bu günde duaların kabul edildiği bir an vardır. O anda kim bir hayır isterse ona kavuşur. Kim bir şerden sakınmayı talep ederse ondan korunur.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî) 

784. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden şunu işittim:
“Cumadaki icabet saati, imamın minbere oturduğu an ile namazdan çıkması anına kadar geçen vakittir!”
(Ebû Musa radıyallahu anh. Müslim) 
‘İcabet saati, yani cuma gününün dualara karşılık verilen gizli zamanı.’

785. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma namazının bir rekatına yetişen cuma namazına yetişmiş olur.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Nesaî) 

786. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem iki hutbe okurdu. Minbere çıkınca oturup ezanı dinlerdi. Müezzin ezanı bitirince kalkar, bir hutbe okur, sonra tekrar oturur, bu sırada konuşmazdı. Sonra kalkar ikinci hutbeyi okurdu.
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

787. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma günü, imam hutbe okurken, sen arkadaşına, “Sus!” desen boş lâf etmiş olursun.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

788. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Hutbe sırasında hazır bulunun. İmama yakın bir yere oturun. Uzak durmayı sürdüren kişi cennete girse bile orada da geri kalır.”
(Semûre radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

789. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin mescidine gelmiştim. O sırada hutbe veriyordu.
“Ya Resûlullah! Dinini bilmeyen bir yabancıyım. Size dinimi soruyorum!” dedim.
Bunun üzerine, hutbesini bırakarak yanıma geldi. Onun için getirilen demir ayaklı bir sandalyeye oturdu. Allah kendisine ne öğrettiyse onlardan bana da öğretmeğe başladı.
Sonra tekrar minbere çıktı, hutbesini tamamladı.
(Ebû Rifa radıyallahu anh. Müslim) 

790. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin namazı da, hutbesi de vasattı.
(Câbir İbni Semûre radıyallahu anh. Müslim) 
‘Vasattı, yani ne çok uzundu ne de çok kısa, ne kadar olması gerikiyorsa o kadardı.’

791. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle hitap etti:
“Ey insanlar! Ölmeden önce Allah’a tevbe edin! Zorlu meşguliyetler gelmeden önce güzel işler yapın. Zikirler ederek, sadakalar vererek Allah’a karşı borcunuzu ödeyin ki, rızkının bolalsın, hâliniz düzelsin, başarılı olasınız.
Bilesiniz, Allah benim içinde bulunduğum şu makamda, şu günde, şu ayda, bu yıldan kıyamete kadar devam etmek üzere, cuma namazını farz kılmıştır.
Kim bunu ben sağken ya da benden sonra, sultan adilken ya da zalimken, hafife alarak ya da inkâr ederek terk ederse, Allah onun iki yakasını bir araya getirmesin! İşine bereket vermesin!
Bilesiniz! O kimsenin tevbe etmedikçe ne namazı, ne zekatı, ne haccı, ne orucu, ne de kabule değer bir iyiliği vardır. Kim de tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder.
Bilesiniz! Bir kadın bir erkeğe imamlık yapamaz! Bir bedevi de muhacire imamlık yapamaz! Facir de mümine imamlık yapamaz! Ancak fasık zor kullanır mümin de onun silahından korkarsa, bu durumda imama uyar.”
(Câbir radıyallahu anh. İbni Mâce) 
‘Facir, günah işleyen, şehvette sınırı aşan kimsedir. Fasık ise, günahkâr, ibadet etmeyen, günahtan sakınmayan, inandıklarını yapmayan diye tanımlanır.’

792. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hutbe verdi mi, gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya, “Düşmanınız akşama ya da sabaha size baskın yapacak!” diye tehlikeyi haber veren komutan gibi, “Ben size, kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zaman da peygamber gönderildim!” der, şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi:
“Bilesiniz! Sözlerin en hayırlısı Kur’an’dır. Yolların en güzeli Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi de bidatlardır. Her bidat dalalettir!”
(Câbir radıyallahu anh. Müslim) 
‘Bidat, dinde olmayıp da dine sonradan giren uygulama, sünnete aykırı olan âdet demektir.’

793. Ammar radıyallahu anh, bize hitaben güzel bir konuşma yapmıştı. Minberden inince kendisine, “Keşke hutbeni biraz daha uzatsaydın!” dedik.
Bize şu cevabı verdi: “Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi dinledim, şöyle buyurdu:
“Kişinin namazı uzun, hutbeyi kısa tutması fıkhının ‘anlayışının, ilminin’ alâmetidir. Öyleyse, hutbeyi kısa, namazı uzun tutun!”
(Ebû Vail radıyallahu anh. Müslim) 

794. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, cuma namazından önce dört rekat nafile namaz kılardı, bu dört rekatın arasında selâm vermezdi.
(İbni Abbas radıyallahu anh. İbni Mâce) 

795. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir cuma günü minberde şöyle buyurdu:
“Sizden biri, cuma günü giymek üzere, iş elbisesi dışında iki parçalı bir elbise alırsa bundan dolayı ona vebal yoktur!”
(Abdullah İbni Selâm radıyallahu anh. İbni Mâce) 

796. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma günü mescitte uykusu gelen kişi yerini değiştirsin!”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Tirmizî) 

797. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Cuma günü hiçbiriniz kardeşini kaldırıp da onun yerine oturmasın! Önce gelenlere, “Lütfen yer açar mısınız!” desin.”
(Câbir radıyallahu anh. Müslim) 

798. Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte cuma namazını kılar, sonra kaylule yapardık.
(Sehl radıyallahu anh. Buharî) 
‘Kaylule, öğle uykusu demektir. Yarım saatlik kaylûle iki saatlik gece uykusu kadar fayda verir.’

038. TEHECCÜD VE VİTİR NAMAZI…

‘Teheccüd, geceleyin kılınan nafile namazların umumi adıdır. Gece namazının sonundaki tek rekatlı namaza ise vitir denir. Gündüz namazlarının sonu olan akşam namazının farzı tekli olduğu gibi, gece namazlarının sonu da tek rekatlıdır. Bazı âlimler, iki rekat kılındıktan sonra selâm vermeyip bir rekat daha kılmakla vitir olacağını söylemişler, bazı âlimlerse, tek rekat namaz caizdir, vitir tek rekatlı namazdır demişlerdir. Müzzemmil suresindeki “Ey örtüsüne bürünüp örtünen! Gece biraz uyuduktan sonra kalk! Gecenin yarısını uykusuz geçir. Dilersen bu miktarı biraz daha azaltabilirsin. Ya da uyanık kalma süreni biraz daha artırabilirsin. Bu zaman zarfında, gerek kelimelerin söylenişine, gerek mananın inceliklerine dikkat ederek Kur’an oku! Sana, büyük sorumluluk gerektiren ağır bir söz indireceğiz. Gece kalkışı hem daha etkili, hem de okuma bakımından daha elverişlidir. Oysa gündüzleyin seni alıkoyacak nice işler vardır. Rabbinin adını an! Kendini her şeyden uzak tutarak yalnız ona yönel!” ayetlerinde Peygamber Efendimize vitir namazı emredilmiştir. Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme farz, ekser âlimlere göre ümmetine sünnettir. Vacip diyen âlimler de olmuştur. Efendimiz, vitir dahil her gece on bir rekat namaz kılardı.’

799. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah size bir namazla yardım etti! O sizin için kızıl deve sürülerinden daha hayırlıdır. Bu namaz, vitirdir. Allah onu sizin için yatsı namazı ile şafağın sökmesi arasına koydu.”
(Harice radıyallahu anh. Tirmizî) 

800. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Gece namazınızın sonu tek olsun.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

801. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Gece namazı ikişer ikişerdir. Gece namazını bitirirken bir rekat daha kıl. Bu, gece namazlarının vitr ‘tek’ olmasını sağlar.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

802. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, vitir namazının birinci rekatında Âlâ suresini, ikinci rekatında Kâfirun suresini, üçüncü rekatında İhlas suresiyle Felak ve Nas surelerini okurdu.
(Aişe radıyallahu anha. Tirmizî) 

803. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Gecenin sonunda kalkamamaktan korkan vitrini gecenin başında kılsın. Gecenin sonunda kalkmayı uman vitrini gecenin sonunda kılsın. Çünkü, gecenin sonunda kılınan namaz şahitlidir, melekler onda hazır bulunurlar. Bu yüzden de daha faziletlidir.”
(Câbir radıyallahu anh. Müslim) 

804. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Vitir her Müslümana haktır. Dileyen beş rekatla, dileyen üç rekatla, dileyen de tek rekatla vitir namazını kılsın.”
(Ebû Eyyub radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

805. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şu sözünü üç kere tekrar etti:
“Vitir namazı haktır. Kim bunu kılmazsa bizden değildir ‘bizim sünnetimize uymamaktadır’!”
(Büreyde radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

806. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her gece vitir kılardı. Gecenin evvelinde de kıldı, ortasında da kıldı, sonunda da kıldı. Ömrünün son zamanlarında gecenin sonunda kılardı.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

807. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nafile namazların her iki rekatında bir selâm verir, bir rekatla da vitir namazı kılardı.
(Aişe radıyallahu anha. İbni Mâce) 

808. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vitrin ilk iki rekatında selâm vermezdi.
(Aişe radıyallahu anha. Nesaî) 

809. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vitrin ilk iki rekatında selâm verirdi. O sırada bazı ihtiyaçlarının görülmesini isterdi.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 
‘Bazı raviler “ikinci rekatın sonunda selâm verirdi” derken, bazıları “vermezdi” diyor. Her ikisi de haktır. Zira Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem iki şekilde de vitir kılmıştır.’

810. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vitri kılarken şu duayı okurdu:
“Allahım! Gazabından rızana sığınırım. Cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Seni sana yakışır biçimde sena edemem. Sen kendini nasıl sena ediyorsan öylesin!”
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Tirmizî) 

811. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Bekir radıyallahu anha, “Vitri ne zaman kılarsın?” diye sordu.
O, “Gecenin başında, yatsıdan sonra!” diye cevap verdi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ey Ömer, sen ne zaman kılarsın?” diye sordu.
Ömer radıyallahu anh, “Gecenin sonunda!” diye cevap verdi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ey Ebû Bekir, sen sağlam olanı tutmuşsun! Ey Ömer, sen de kuvvetli olanı tutmuşsun” buyurdu.
(Câbir radıyallahu anh. İbni Mâce) 

812. Vitir namazı farz namaz gibi kesin değildir. Ancak, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah tektir, teki sever, öyleyse ey Kur’an ehli, vitri kılın!” buyurmuştur.
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Tirmizî) 

813. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ayakları kabarıncaya kadar gece namazı kılardı.
Kendisine, “Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetti ya!” denildi.
“Şükredici bir kul olmayayım mı?” buyurdu.
(Muğire radıyallahu anh. Buharî) 

814. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan salihlerin âdetidir. Rabbinize yakınlık vesilesidir. Günahlardan koruyucudur. Kötülükleri affettirir. Bedendeki hastalıkları giderir.”
(Bilâl radıyallahu anh. Tirmizî) 
‘Dindar, iyi halli, her bozukluktan arınmış olan, emredileni yapan ve yasaklanandan kaçınan kişiye salih kişi denir.’

815. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Biriniz uyuyunca şeytan onun ensesine üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düğüm yerine eliyle vurarak, “Üzerine uzun bir gece olsun, yat!” dileğinde bulunur.
Adam uyanır da Allah’ı anarsa bir düğüm çözülür. Abdest alacak olursa bir düğüm daha çözülür. Namaz kılarsa bütün düğümler çözülür. Böylece canlı ve hoş bir ruh haliyle sabaha erer. Aksi hâlde, kararmış bir ruhla ve uyuşuk bir bedenle sabaha erer.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

816. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Gecede bir saat vardır. Bir Müslümanın dünya ya da ahiretle ilgili isteği o saate rastlarsa, Allah onu ona verir. Bu saat her gecede vardır.”
(Câbir radıyallahu anh. Müslim) 

817. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Süleyman aleyhisselâmın annesi, oğluna, “Ey oğlum! Geceleyin fazla uyuma! Zira geceleyin fazla uyku kişiyi ölümden sonraki diriliş gününde fakir bırakır” demiştir.”
(Câbir radıyallahu anh. İbni Mâce) 

818. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da uyandıran, hanımı nazlanınca yüzüne su serpen kula rahmetini bol eylesin!
Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası nazlanınca yüzüne su serpen kadına da rahmetini bol eylesin!”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

819. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gece namazını hiç terk etmezdi. Hastalanır ya da kendini iyi hissetmezse oturarak kılardı.
(Aişe radıyallahu anha. Ebû Dâvud) 

820. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin gece namazı on rekat idi. Bir rekat da vitir kılardı. Sabahın sünnetini iki rekat kılardı. Böylece hepsi on üç rekat olurdu.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

821. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatsı namazından boşaldığı vakitten tan atana kadar on bir rekat namaz kılardı. Her iki rekatta bir selâm verirdi. Bir rekatla vitir yapardı.
Bütün rekatlerında secdeleri uzun tutardı. Bir secdesi esnasında elli ayet okuyabilirdiniz.
Müezzin sabah namazının birinci ezanını tamamlayınca kalkar, hafif iki rekat namaz kılardı.
(Aişe radıyallahu anha. İbni Mâce) 

822. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, gece namazı için kalkınca şu duayı okurdu:
“Allahım, Rabbimiz! Hamdler sanadır. Sen yeryüzünün, göklerin ve onlarda bulunanIarın ayakta tutanısın, bütün övgüler yalnızca senin içindir. Sen göklerin, yerin ve onlarda bulunanların nurusun, övgüler yalnızca sanadır. Sen de haksın, vaadin de haktır. Sana kavuşmak da hak, sözün de hak. Cennet haktır, cehennem de haktır. Peygamberler haktır, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de haktır. Kıyamet haktır.
Allahım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Hasmına karşı senin delilinle dava açtım. Hakkımı aramada seni hakem ettim. Önden gönderdiğim ve arkada bıraktığım hatalarımı affet. Gizli işlediğim, aleni yaptığım, benim bilmediğim, senin benden daha iyi bildiğin hatalarımı da affet! İlerleten de sensin, gerileten de. Senden başka ilâh yoktur.”
(İbni Abbas radıyallahu anh. Buharî) 

823. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin gece namazını hep ayakta kıldığını gördüm, başka şekilde kıldığını hiç görmedim. Bu hâl yaşlanıncaya kadar devam etti. Yaşlanınca oturarak kılmaya başladı. Okumasında otuz kırk ayet kalınca kalkar, onları ayakta okuyup secdeye giderdi.
(Aişe radıyallahu anha. İbni Mâce) 

039. NAFİLELER…

‘Nafile kelimesi terim olarak, “bir mecburiyet olmaksızın, sevap umularak Allah rızası için yapılan ibadet” manasına gelir. Namaz gibi orucun, haccın, zekatın da nafilesi vardır. Nafile namazlar da iki türlüdür: Bir kısmı farz namazın önünde ve sonunda yer alır. Bunlara “sünnet” demek âdet olmuştur. Bir kısım nafileler ise müstakildir. Kuşluk, istihare, tesbih namazları bu türdendir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve onun güzide sahabeleri nafile namazları evlerinde kılarlardı. O zamanlar mescitte sadece farz namaz kılınırdı. Bu bölümde, farz namazdan önce ve sonra kılınan nafilelerle ilgili hadislere yer verilmiş, öbür nafileler bir sonraki bölüme bırakılmıştır.’

824. Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme,
“Evdeki namaz mı, yoksa mesciddeki namaz mı daha üstün?” diye sordum.
“Evimi görmüyor musun, mescide ne kadar yakın! Benim nazarımda farz namazlar dışındaki namazları evimde kılmam mescitte kılmamdan daha üstündür” buyurdu.
(Abdullah İbni Sa’d radıyallahu anh. İbni Mâce) 

825. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişinin evindeki nafile namazı, benim şu mescidimde kılacağı nafile namazdan üstündür.” 
(Zeyd İbni Sabit radıyallahu anh. Tirmizî) 

826. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri kalkar namaz kılardı. İnsanlar onun karaltısını görürlerdi. Onlar da geceleri kalkıp ona uyarak, onun gibi namaz kılmaya başladılar. Bu durum iki gece tekrarlandı.
Üçüncü gece de aynı şey olunca, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yerinden kımıldamadı. Sabah olunca bu durumu konuşup sebebini sordular. Resûlullah, “Gece namazının size farz olmasından korktum!” buyurdu.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

827. Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi yirmi kere göz ucuyla izledim, akşamın farzından sonra kılınan iki rekatla, sabahın farzından önce kılınan iki rekatta Kâfirun ve İhlas surelerini okuyordu.
(İbni Mesûd radıyallahu anh. Nesaî) 

828. Dostum Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, bana her ay üç gün oruç tutmamı, her gün iki rekat kuşluk, her gece yatmadan önce vitir namazı kılmamı tavsiye etti.
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buharî) 

829. İbni Ömer radıyallahu anh, cuma günü bir adamın cumanın farzından sonra mescitte iki rekat daha namaz kıldığını gördü, onu bundan men etti. “Cuma namazını dört rekat mı kılıyorsun!” dedi.
Kendisi cuma günü evinde iki rekat namaz kılar, “Resûlullah böyle kılardı!” derdi.
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

830. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, abdest alınca iki rekat namaz kılar, sonra mescide giderdi.
(Aişe radıyallahu anha. İbni Mâce) 

831. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sünnette gelen on iki rekat namaza kim devam ederse Allah ona cennette bir ev yaratır. Bunların dördü öğleden önce, ikisi öğleden sonra, ikisi akşamdan sonra, ikisi yatsıdan sonra, ikisi de sabahtan öncedir.”
(Aişe radıyallahu anha. Tirmizî) 

832. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem öğleden önce dört, öğleden sonra da iki rekat kılardı.
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Tirmizî) 

833. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim, günlük farzın dışında on iki rekat namaz kılarsa, cennette onun için bir saray yapılır. Bunun iki rekatı sabahın farzından önce, iki rekatı öğleden önce, iki rekatı öğleden sonra, iki rekatı ikindinin farzından önce, iki rekatı akşamın farzından sonra ve iki rekatı da yatsının farzından sonradır.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. İbni Mâce) 

834. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle birlikte iki rekat öğleden önce, iki rekat öğleden sonra, keza iki rekat cumadan sonra, iki rekat akşamdan sonra, iki rekat yatsıdan sonra nafile namaz kıldım. Akşam ve yatsıdan sonrakiler evinde idi. 
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 
‘Farz namazdan önce ve sonra kılınan namazlar hususunda hadislerin rivayetler farklıdır. Meselâ, Hazreti Aişe radıyallahu anhanın hadisinde öğleden önce dört rekat denilirken Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhın ve Ebu Hureyre radıyallahu anhın rivayetlerinde iki rekat denilmiş. Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bazen iki, bazen dört kılmış olabilir. Sahabe hangisine şahit olduysa onu rivayet etmiştir. İkincisi, Hazreti Aişe radıyallahu anha validemiz kuşluk namazının iki rekatını da kastederek öğleden önce dört demiş olabilir.’

835. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Gece ve gündüz namazları ikişer ikişerdir.”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Tirmizî) 

836. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Her iki rekatta bir selâm verilir!”
(Ebû Said radıyallahu anh. İbni Mâce) 
‘Bazı müçtehit imamlar bu minval üzere fetva vermişlerdir. Bu fetvaya göre, nafile namazlar iki rekatta bir selâm verilerek kılınır.’

837. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“İmam, farz namazı kıldığı yerde nafile namaz kılmamalı.”
(Mugire radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

838. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim iki rekat kuşluk namazını sürekli kılarsa, denizlerdeki köpüklerden çok bile olsa, Allah onun günahlarını affeder.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî) 

839. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sabah namazının iki rekatını vaktinde kılamayan kişi onu güneş doğduktan sonra kılsın.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî) 

840. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Namaz için kamet okundu mu farzın dışında namaz kılınmaz.”
(Ebû Hureyre radıyallalhu anh. Müslim) 

841. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sizden biri cumayı kıldı mı, ondan sonra da dört rekat kılsın.”
(Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim) 

842. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, tan atmadan önce iki rekat namaz kılar, “Şu iki sure ne kadar güzel! İhlas ve Kâfirun!” derdi.
(Aişe radıyallahu anha. İbni Mâce) 

843. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hutbe verirken bir adam girdi. Resûlullah adama, “Namaz kıldın mı?” dedi.
Adam, “Hayır!” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Öyleyse iki rekatını kıl!” buyurdu.
(Câbir radıyallahu anh. Buharî) 

844. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ikindiden önce iki rekat nafile namaz kılardı.
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

845. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kuşluk namazını her kılışında mutlaka ben de kıldım.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

846. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, nafilelerden hiç birine, sabah namazını iki rekatlık nafilesi kadar şiddetli ilgi göstermemiştir.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

847. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sabah ve ikindi hariç, her namazın arkasından iki rekat nafile namaz kılardı.
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

848. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabahın iki rekat nafilesini kılınca, uyanıksam benimle konuşurdu, uyuyorsam müezzin namaz için kamet getirinceye kadar yatardı.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

849. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Namazlarınızdan bir kısmını evlerinizde kılın, sakın onları kabirlere benzetmeyin!”
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

850. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mescitte namaz kılan kişi evi için de bir pay ayırsın. Allah, evde kılınan namaz için de bir pay takdir etmiştir.”
(Câbir radıyallahu anh. Müslim) 

851. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir Benîabdileşhel mescidinde akşam namazı kıldırmıştı. Cemaat, farzı bitirince nafile namaz kılmaya başladı.
Bunun üzerine, Resûlullah, “Bu namazı evlerde kılmanız gerekir!” buyurdu.
(Ka’b İbni Ucre radıyallahu anh. Nesaî) 

852. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Tur suresindeki “Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra dahi tesbih et!” ayetindeki “idbaressücud” ifadesiyle dile getirilenin sabahın farzından önceki iki rekat nafile namaz olduğunu, Kaf suresinde geçen “edbaressücud” ibaresiyle de akşamın farzından sonraki iki rekat nafile namaz kastedildiğini söylemiştir.
(İbni Abbas radıyallahu anh. Tirmizî) 

853. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, binek üzerindeyken, yönü hangi istikamete dönük olursa olsun tesbih ediyor, nafile namaz kılıyor, başıyla imada bulunuyordu.
(İbni Ömer radıyallahu anh. Buharî) 

854. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemın evinde, kendisiyle birlikte akşam namazından sonra iki rekat nafile namaz kıldım.
(İbni Ömer radıyallahu anh. Tirmizî) 

855. Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sormuştum, o da, “Kişinin evinde kıldığı namazı nurdur, öyleyse evlerinizi nurlandırın!” buyurdu.
(Hazreti Ömer radıyallahu anh. İbni Mâce) 

040. BAYRAM, DUHA, HACET, İSTİHARE, KÜSUF, TESBİH, TERAVİH NAMAZLARI…

‘Bayram namazları iki rekattır. İmamı Azam radıyallahu anha göre vacip, ekser imamlara göre sünnettir. Duha namazı sabahla öğle arasında kuşluk vakti kılınır. Hacet namazını, kişi Rabbine bir ihtiyacı için yakarmadan önce kılar. Husuf ve Küsuf namazlarının vakti ay ve güneşin tutulmasıdır. İstihare namazı, bir işin hakkında hayırlı olup olmadığını isteyen kişi tarafından kılınır, sonra dua edilir. Teravih namazı ramazan ayında kılınır, asgarisi iki, azamisi yirmi rekattır. Bu namazların dışında başka nafileler de vardır. Nafile namazlar kılınmazsa günah olmaz, ama sevaptan mahrum kalınır, kârdan zarar edilmiş olur.’

856. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü iki rekat namaz kıldırdı. Ne bunlardan önce ne de bunlardan sonra başka namaz kıldırmadı. 
(İbni Abbas radıyaIlahu anh. Buharî) 

857. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize, bayram namazları için genç kızları, çadırda kalan genç bakireleri ve hayızlı kadınları da çıkarmamızı emretti. Hayızlıların da katılmaları Müslüman cemaati görmeleri, dualarında hazır bulunmaları içindi. Bunlar, namaz yerinin dışında kalacaklardı.
(Ümmü Atiyye radıyallahu anha. Buharî) 

858. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.
(İbni Ömer radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 

859. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bayram namazına katıldım. Resûlullah, hutbeden önce ezansız ve kametsiz namaz kıldırdı. Sonra Bilâl radıyallahu anha dayanarak kalktı. Allah’tan korkup ona itaat etmek hususunda bir konuşma yaptı. İnsanlara bazı hakikatleri hatırlattı. Sonra kadınlar bölümüne geçti. Onlara da aynı şekilde öğütler verdi.
(Câbir radıyallahu anh. Buharî) 

860. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle birlikte defalarca bayram namazı kıldım, ne ezan okundu ne de kamet getirildi. 
(Câbir İbni Semûre radıyallahu anh. Müslim) 

861. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle birlikte namaz yerinde hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi. Kurbanlık koçunun bulunduğu yere gitti, kurbanını kendi eliyle kesti. Keserken, “Bismillâhi vallahu ekber. Bu benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenlerin adınadır!” dedi. 
(Câbir radıyallahu anh. Tirmizî) 

862. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi. 
(Enes radıyallahu anh. Buharî) 

863. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bayram namazına yaya gitmen, evden çıkmadan önce birşeyler yemen sünnettendir.”
(Hazreti Ali radıyallahu anh. Tirmizî) 

864. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ne kadar da ısrarcısınız! Neredeyse bu teravih namazının size farz kılınacağını sandım. Namazı evlerinizde kılmalısınız! Farzın dışında, kişinin en hayırlı namazı evinde kıldığı namazdır.”
(Zeyd radıyallahu anh. Buharî.) 

865. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ne Ramazanda, ne de öbür aylarda, geceleri on bir rekattan fazla nafile namaz kılmazdı.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî.) 

866. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kimin Allah’a ya da herhangi bir insana ihtiyacı hasıl olursa, önce güzel bir abdest alsın, sonra iki rekat namaz kılsın, sonra Allah’a senada bulunsun, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme salât okusun, sonra şu duayı okusun:
“Halîm, kerim olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Hamd âlemlerin Rabbine aittir. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek sebepleri yaratmanı istiyorum. Her türlü günahtan koruman için yalvarıyor, her nevi iyilik hususunda zenginlik, her türlü günahtan kurtuluş diliyorum.
Rabbim! Affetmediğin hiçbir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Hangi amelden razıysan onu ver. Ey Rahîm olan, bana en ziyade rahmet gösteren Rabbim!”
(Abdullah İbni Ebi Evfa radıyallahu anh. Tirmizî) 

867. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bize öğrettiği hâcet duası şudur:
“Hamdin tamamı Allah içindir! Ondan yardım dileriz. Ondan af isteriz. Nefsimizin şerlerinden, amellerimizin kötülerinden ona sığınırız. Allah kime doğru yolu göstermişse onu saptıracak yoktur. Allah kimi de saptırmışsa, onu da doğru yola eriştirecek kimse yoktur. Şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed onun kulu ve elçisidir.
“Ey iman edenler, Kendisi adına birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’ın ve yakınların haklarını yerine getirememekten sakının! Allah sizi her an gözetlemektedir!”
“Ey inananlar! Allah’tan nasıl sakınılması gerekiyorsa öylece sakının! Ölürseniz, mutlaka Allah’a teslim olmuş bir hâlde can verin!”
“Ey inananlar! Allah’tan korkun da dürüst konuşun! O zaman işlerinizi düzeltir, günahlarınızı bağışlar. Kim Allah’a ve Elçisine itaat ederse, büyük bir başarı kazanır.”
(İbni Mesûd radıyallahu anh. Ebû Dâvud) 
‘Son üç paragraf bazı ayetlerin mealleridir.’

868. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize, Kur’an’dan sure öğretir gibi her işte istiharede bulunmamızı öğretirdi. Şöyle buyururdu:
“Biriniz bir iş yapmak isteyince, iki rekat nafile namaz kılsın, sonra şu duayı okusun: Allahım, senden hayır istiyorum, çünkü sen bilensin. Senden iyilik yapmak için kudret istiyorum, zira sen vermeye kadirsin. Rabbim, yüce lütfunu da talep ediyorum. Sen her şeye kadirsin, ben acizim. Sen bilirsin, ben cahilim. Sen gayıbları bilirsin.
Allahım, sana malum, bu iş benim dinim, hayatım ve sonum için hayırlıysa, bunu bana nasip et ve yapmamı kolaylaştır. Sonra da onu hakkımda mübarek kıl. Bu iş benim dinim, hayatım ve akibetim için zararlıysa, onu benden çevir, beni de ondan çevir. Hayır ne ise bana onu takdir et, sonra da bana onu sevdir!”
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu duayı ettikten sonra yapacağı işi söylerdi.
(Câbir radıyallahu anh. Buharî) 

869. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında güneş tutulmuştu. Hemen kalkıp halka namaz kıldırdı. Namazda okumayı uzun tuttu. Sonra rükuya gitti, rükuyu da uzun tuttu. Sonra başını kaldırdı, bu sırada uzun okudu, ancak bu okuyuşu öncekinden daha kısa idi. Sonra tekrar rüku yaptı ve rükuyu uzattı, ancak önceki rükudan kısa idi. Sonra başını kaldırdı, sonra secdeye gidip gidip iki secde yaptı. Sonra kalkıp, birinci rekatte yaptıklarını aynen yaptı. Sonra selâm verdi.
Bu arada güneş de açıldı. Sonra kalkıp halka hitab etti. “Bilin ki, güneş ve ay bir kimsenin ölümü veya hayatı için tutulmaz. Onlar Allah’ın ayetlerinden iki ayettir, kullarına gösterir. Bunların tutulduğunu görünce namaz kılın!” dedi.
(Aişe radıyallahu anha. Buharî) 

870. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, amcası Abbas radıyallahu anha dedi ki:
“Ey Abbas, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapmayayım mı? Sana bağışta bulunmayayım mı? Sana ikram etmeyeyim mi? Sana şu on hasleti hatırlatmayayım mı? Eğer sen bunları yaparsan, Allah senin bütün günahlarını, öncekini sonrakini, eskisini yenisini, hata sonucu yapılanı kasden yapılanı, küçüğünü büyüğünü, gizlisini açığını yani hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır:
“Dört rekat namaz kılarsın, her bir rekatta Fatiha suresi ve bir sure okursun. Birinci rekatta okumayı tamamladın mı, ayakta on beş kere “Subhanallahi velhamdülillâhi ve lâilahe illallahu vallahu ekber” dersin. Sonra rüku yapıp, rükuda aynı kelimeleri on kere söylersin, sonra başını rükudan kaldırır aynı şeyleri onar kere söylersin. Sonra secde edersin, secdede onları onar kere söylersin. Sonra başını secdeden kaldırır onları onar kere söylersin. Sonra tekrar secde edip aynı şeyleri onar kere söylersin. Sonra başını kaldırır, bunları on kere daha söylersin. Böylece her bir rekatte yetmiş beş defa söylemiş olursun. Aynı şeyleri dört rekatta yaparsın.
Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere yap. Haftada yapamazsan ayda bir kere yap. Ayda olmazsa yılda bir kere yap. Yılda da yapamazsan hiç olmazsa ömründe bir kere yap.”
(İbni Abbas radıyallahu anh. Tirmizî) 

Önceki bölüm

“Kütüb-i Sitte Muhtasarı / Hazreti Muhammed’in Sözleri ve Halleri” – VIII

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Risâle-i Nur’da Ramazan Bayramı Bahisleri

RİSALE-İ NUR’DA RAMAZAN BAYRAMI BAHİSLERİ 28. Lema 10. Nükte Nev-i beşerin ağlanacak gülmelerine, endişe-i istikbal …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Din Edeptir” (Haddini Bilmek)

Nur talebeleri aleyhinde (yine de hizmeti için Rabbülalemin razı olsun) konuşan bir alime cevap olarak …

Kapat