Ana Sayfa / Yazarlar / Kuyu Dibindeyim / Hasan ERDOĞAN

Kuyu Dibindeyim / Hasan ERDOĞAN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mehmed Feyzi Efendi R.aleyhin; “Ben kuyu dibindeyim, onlar minare şerefesinde. Kuyu dibinden minare şerefesine müdahale edilmez.” derlerdi. Bunu Üstad Bediüzzaman Hz. R.a.ın vefatından sonra Nur cemaatinde “ben” diye orta çıkan, “vâris” ve “halife”lik iddiasıyla ortaya çıkan ayrılık-gayrılıklar için söylerlerdi. Bunu “Biraz da kinayeli söylüyorum. Kastamonu’da da Mehmed Feyzi var, bir soralım demediler, zincir çekip, ziyarete gelenlere mani olmaya çalıştılar” derlerdi.

Üstadın r.a. vefatından bu yana 57 yıl geçti hâlâ bu durum devam ediyor. Mesleğimizin ana düsturu olan İHLAS-UHUVVET-İTTİHAD ve İRTİBAT bir türlü tesis edilemiyor. Bu yüzden cadde-i Kübra olan nur mesleği Türkiye’de ve âlem-i İslam’da tam revaç ve ferec bulmadı. Bunda en son “FETO” fitnesi gibi iç-dış çok maniler var. Hala şu feto konusunda bile tam ittifakla cephe alıp nur mesleğinde tam ittihad edemiyoruz. Bu yüzden ZİLLET  devam ediyor. Eder, çünkü bu dünyada ADETULLAH kanunu cari olduğundan, biz ahlak-ı İslamiye ile numune-i imtisal ol(a)madıkça  asrın Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur’u anlayıp-anlatıp-yaşamadıkça bu pek mümkün görünmüyor. Evet çok güzel gelişmeler var. Dünyaya neşroluyor. Fakat sahabe, hususan ashab-ı suffa gibi “VAKIF” ve “VÂKIF”lar yetişmedikçe, Üstad hz.r.a.nin yanındaki “ağabeyler” gibi olmadıkça bu uzar gider.

Evet Üstad r.a.hz.leri 1506’ya kadar galibane gidecek bu hizmete beşaret veriyor. Lakin meşrutiyet zamanında vezicane ve kerametle  buyurduğu; ”Osmanlı Avrupa’ya hamiledir, Avrupa da İSLAMİYETE hamiledir” beşaretinin birinci kısmı tahakkuk etmiş, fakat ikinci kısmı yüz küsur yıl geçmiş hâlâ gerçekleşmemiş olması bizim eksikliğimizden kaynaklandığı kanaatındayım. Acizane ve haddim olmayarak… Ve ben kendimi de bu noktada eksik ve nakıs görmekle beraber bu acı ve acıtıcı hususu zikretmek zorundayım. 

Ha, yukarıda M.Feyzi Efendi r.aleyhin “kuyu dibindeyim” buyurduğu gibi, ben de kuyu dibinin dibinin dibindeyim. O zaman böyle iletişim yoktu. Şimdi var. Ben de elimin yettiği dilimin döndüğü kadar yazıyor ve söylüyorum. Te’sir Allah c.c. dan. O da ihlas ve samimiyete bağlı. Fitneye sebep olmadan vicdanımdaki sesi paylaşıyorum. Herkes bunu paylaşmak zorunda değil. Ama elini vicdanına koyup hakkaniyetle okuyanlar bu hissiyatımı paylaşacaktır. 

ÇARE BELLİ. Dert BELLİ. Bu DAVA KUTSİ. 

Bu yolda; CANDAN-CAHDAN-MALDAN geçme var. İHLAS-İTTİHAD-FEDAKÂRLIK ve FERAGAT  var.

Biz o mübarek Üstadın r.a. ve ağabeylerin çektiği çile, meşakkat,ve medrese-i Yusufiyeleri görmedik,
 duyduk. O fedakar, vefadar, hasbi, vehbi, muhlas, fenafil ihvan ağabeyler gibi olamadık çoğumuz. Ben dahil… 
ALLAH c.c. onlar gibi olmayı nasib eylesin cümlemize amin.

BİR MUSİBETİN YILDÖNÜMÜ

Bu gün benim de İstanbulda yaşadığım 17 Ağustos 1999 depreminin 18 yıldönümü. O zaman çoklar uyandı. Tekrar böyle bir musibet ve ikazla uyanmaktan ALLAH c.c.’a sığınırız.
Rasulullah Efendimiz (A.S.M.)in buyurdukları gibi.”Y a Rab! Senden sana sığınırım” AMİN.VESSELAM.

Yazar : Hasan ERDOĞAN

1957 Kastamonu doğumlu. İlk orta lise öğrenimini Kastamonu'da, yüksek öğrenimini Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Tv Bl.1975-1981'de tamamladı. 1979'da sıkıyönetim ve Ecevit zamanında tutuklandı. 12 gün Kastamonu Cezaevinde, 60 gün Mamak Askeri Cezaevinde zahiren suçsuz yattı. Ve siyaseti bırakıp bir tarikata bağlanma kararı aldı. 1979 sonbaharında M.FEYZI Efendi r.aleyh'i ve dolayısıyla Risale-i Nur'u ve dershaneleri tanıdı. 12 eylül darbesinde sonra NURCU'LUKTAN tutuklandı. İnayet-i İlahi ile 4.gün tahliye edildi, 6.6.1981'de o dönemdeki ilk beraat ve eserlerin iade kararını aldı. Askerlik görevini Kıbrıs'ta sakıncalı Asteğmen olarak tamamladı. Yongapan. A.Ş muhasebede işe başladı. Askerde evlendi 3 kızı 1 oğlu oldu.1989-1990 arası 3 donem Kastamonu Meslek Yüksek Okulu'nda işletme finansmanı ve borçlar hukuku dersi verdi. 1991'de gazeteciliğe başladı, sarı basın kartı aldı. 1994-1996 yıllarında İstanbul'da Samanyolu Tv'de çalıştı. Uyuşamayıp ayrıldı. Ve cep telefonu bayiliği yaptı. Biricik oğlu M.FEYZI'nin 13.5 yaşında vefatıyla 2003'te ticareti bırakıp bir nevi inzivaya çekildi. Kısa süreli bazı gazetelerde çalıştı. Çeşitli makaleleri yayınlandı. "Hür adam" filminde fahri danışmanlık yaptı. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Tv Sinema dalinda Yüksek lisans yapıyor. M.FEYZI Efendi r.aleyh'den duyduklarını kitap ve belgesel, Bediüzzaman Said Nursi hazretleri r.a film ve dizi yapma gayretinde.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Seddi Zülkarneyn ve Yecüc Mecüc / Vehbi KARA

Birçok tefsirci ve tarihçi, Kuran’da geçen Seddi Zulkarneyn ve Yecüc, Mecüc üzerinde durmuş, çeşitli açıklamalarda …

Kapat