Kastamonu için, Türkiye için hatta âlemi İslâm için büyük bir kayıp olan Mehmed Feyzi Efendi’nin (r.aleyh) vefatından beri 29 yıl geçti. (4 Mart 1989).
Vefatına kadar 10 yıl o eşsiz feyizli sohbetlerinde bulundum. Elhamdulillahi hâzâ min fadlı rabbı. Ne kadar şükretsem azdır.
1979 yılında zahiren ma’sum olarak hapsolunduğum Mamak Askeri Cezaevinden Ramazan ayının sonuna doğru tahliye olmuş, sudan çıkmış balık gibi günahlardan tövbe etmiş bir kul olarak bir mürşid ararken Kastamonu’da M. Feyzi Efendi rahmetullahialeyhi buldum.
NASIL TANIDIM?
1979 Yılının Ekim ayında akşam namazını Nasrullah Camii’nde kılıp Ülkü Ocağına uğradım. Orada benim bir mürşid aradığımı duyan Said Eroğlu, akrabası olan M.Feyzi Efendi’yi (r.aleyh) kastederek;
“Hadi seni Kalaycı Mehmed Efendi’ye götüreyim” dedi.
Ben de pek ummayarak; “Tamam gidelim” dedim.
Yer; dayımın oturduğu Şamlıoğlu Çıkmaz Sokak.
İki kanatlı ahşap kapıdan bahçeye oradan iki katlı kârgir, mütevazi eve girip sağdaki odaya geçtik. Odada tarifi imkansız bir manevî hava var. Az sonra kapı tıklandı ve M.Feyzi Efendi r.aleyh bastonla girdi. Yavaşca yatağına oturdu. Hürmetle elini öptüm ve dizüstü yere oturdum.
Beyaz sarığıyla beyaz sakalı ve nur yüzüyle bana Peygamber Efendimizi (A.S. M.) görmüş gibi bir hâl oldu.
“Safa geldiniz gardaşım. İlk kez mi görüşüyoruz?” dediler.
Ben heyecan ve hayretten cevab veremedim.
Said “Evet ilk defa geliyor. Gazetecilikte okuyor” dedi.
Mûtat âdeti olan “Hele konuşun” dediler.
Ne mümkün. Nurefsan gözlerine de bakamoyorum. Uzakta aradığımı yakında bulmanın heyecan ve sevinci ile sükûttan başka bir şey yapamıyorum.
“Akıl nuru kalbden alır. Kuvve-i mufekkire iman eder” mealinde Risale-i Nur’da Muhakemat’ta geçen en zor anlayabileceğim yerden sohbet oldu. Ama ben bütün maddi ve manevi duygularımla anladım. Ve mest oldum.
Yaklaşık yarım saat kadar sohbetlerinde bulunduk. Elini öperek edeble çıktık.
Çıkınca Said’e hayretle sordum:
“Kim bu zât?”
“Bediuzzaman r.a. Hz.lerinin 8 yıl hizmetinde bulunan talebesi” dedi.
Ben de “Talebesi böyle ise Bediüzzaman nasıl biri” dedim.
Kastamonu’da kitaplarını aradım bulamadım. Ankara’da Hacı Bayram Câmii civarında Sadakat Kitabevi’nde buldum. Ve “Mektubat”eserini aldım.
M. Feyzi Ef. r.aleyhin sohbetlerinden çok istifade için her gün gitmek istiyorum. Her sohbeti maddi manevi çok yaralarıma şifa oluyor. 30-40 senedir hâlâ devam ediyor. Elhamdulillahi haza min fadlı rabbi.
Vefatına kadar Kastamonu’da kalma kararı aldım. Vefatından 5 yıl sonra İstanbul’a hizmet ve hicret niyetiyle geldim. Biricik oğlum Mehmed Feyzi (rahmetullahi aleyh) İstanbul’da 13.5 yaşında vefat etti. Cenazesi M. Feyzi Efendi R.aleyhin yakınında kabristana defnoldu.
Mehmed Feyzi Efendi R.aleyhin 29. vefat yıldönümünde yazdığım bu yazılar, sohbetlerinden istifade ettiğim gibi okuyucular için devam etmeye çalışacağım inşaallah.
10 yıldan beri kitap haline getirmek için çalışıyorum, olmadı.
Burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Allah (c.c) hayırlı ve istifadeli eylesin. AMİN
M. Feyzi Efendi R.aleyh’in makamını âlî ve bizlere şefaatçi eylesin. AMİN…
- Her Şey Çıplak - 7 Eylül 2024
- Yangın Var… - 18 Ağustos 2024
- Neler Oluyor? - 14 Haziran 2024
- Zulüm - 13 Mayıs 2024
- Kadınlar - 24 Nisan 2024
- Seçim - 6 Nisan 2024
- Seçim; İsraf, Ses ve Görüntü Kirliliği - 9 Mart 2024
- Mi’rac ve Mehmed Feyzi Efendi (rha) - 6 Şubat 2024
- Emekliler Yılı mı? - 22 Ocak 2024
- Bir Yılın Muhasebesi - 2 Ocak 2024