Ana Sayfa / Yazarlar / Mahalle Baskısı

Mahalle Baskısı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mahalle Baskısı

Son yıllarda “Mahalle baskısı” lafını kullanmak moda oldu..

Kimse bu lafın ne anlama geldiğini, bu lafı kimin, neden ortaya attığını, ne maksatla kullanıldığını, fatdalı mı, zararlı mı olduğunu merak etmiyor, sorgulamıyor..
Sakız gibi çiğneniyor, papağan gibi tekrar ediliyor..

Mahalle baskısı ifadesi;
bu toplumun örfünü, adetini, milli kimliğini, kültürel genetiğini bozmak isteyenlerin uydurdukları zehirli, zararlı bir söylem..

Kızlar! Mahalle baskısını kırın..
Gençler, mahalle baskısından kurtulun..
Ne yapalım?
Canınız ne istiyorsa onu yapın.
Hayvanlar gibi sokakta sevişin..
Zararlı da olsa, yasak da olsa, suç da olsa, günah da olsa canınızın istediğini yeyin, için..
Nerde akşam, orda sabah yatın kalkın, istediklerinizle düşüp kalkın..

Ana baba ne der, diye endişe etmeyin.
Ayıp mıdır, günah mıdır, yasal mıdır, suç mudur diye düşünmeyin, dert etmeyin.
Polis ne der, amca ne der, teyze ne der diye endişe etmeyin..
Dini değerleri, milli değerleri, örfî, ahlakî değerleri, hukukî değerleri takmayın.
Zincirleri kırın..
Kimse size karışamaz, kimsenin size karışmasına izin vermeyin..
Gelin bize, hayatınızı yaşayın.
Sokak hayvanları gibi hür olun, hür yaşayın..

Mahalle baskısı lafını üreten beylerin kasdettiği şey tam da budur..
Ama yazık ki biz hiç böyle düşünmedik, böyle anlamadık..
Böyle düşünmemize izin de verilmedi aslında..

Mahalle baskısı, toplumsal oto kontrol sistemidir..
Köyde, mahallede var olan, milleti millet, insanı bir fert yapan değerler bütününün korunması, yaşanması, yaşatılması, gelecek nesillere akrarılması çabasıdır..

Her canlı organizmanın kendini koruma içgüdüsü vardır.
Refleks denen bir şey var; yüzüne yumruk, gözüne sinek yaklaşsa insan refleks olarak kendini savunur..
Vücuda mikrop girse onunla mücadele edecek bağışıklık sistemi vardır.
Mikrobun vücuttaki hoyratlığına, tahribatına karşı vücutta “mahalle baskısı” görevi yapacak sistem olmazsa, çalışmazsa üç gün sonra tabutu boylar insan..

Milletler, medeniyetler ve devletler de kendilerini tarihin mezarlığında görmek istemiyor;
Var olmak istiyor, yükselmek, yücelmek istiyorlarsa değerlerini koruma, gelecek kuşaklara aktarma reflekslerini, koruma iç güdülerini canlı tutmak, çalıştırmak zorundadırlar..
Bunun adı da hukuktur, yasal/anayasal sistemdir, milli kimliktir, şehir kültürüdür, kurum kültürüdür, mahalle kültürüdür, aile terbiyesidir..

Ana babanın çocuğunu ahlaksızlıktan, ahlaksız arkadaştan koruma çabası;
Köyün, kentin, mahallenin milli-manevi değerlerini koruma, çocuklarını milli-manevi, kültürel değerler ile yetiştirme;
devletin anayasal, yasal sistemini koruma, vatandaşını suç ve suçludan koruma çabası ve refleksi vardır.
Ve bütün bu koruma cabaları tam anlamıyla “mahalle baskısı” olarak tanımlanabilir, tanımlanmalıdır.

Ama yazık ki bütün bu olmazsa olmaz değerler “mahalle baskısı” kavramının içine sokulup adeta çöpe atılmak isteniyor, kınanıyor, ayıplanıyor, aşağılanıyor..

Ne acıdır ki biz de bu sinsi, kalleş, pis algı oyununu göremiyoruz..
İyi bir iş yapıyoruz zannederek, marifet zannederek mahalle baskısı lafını kullanıyoruz, mahalle baskısından, elalem ne der algısından kurtulmak gerektiğinden bahsediyoruz..
Sen iyi bir şey yapıyorken elalem seni kınıyorsa elbette takmazsın, takmamalısın.

Ama kötü bir şey yapmaya niyetlenen genç bir kardeşimizin kendi kendine vicdan muhasebesi yaparak yahut bir dostunun;
“bu yaptığın duyulursa elalem ne der, polis ne der, kanun ne der” diye yaptığı uyarıyı dikkate alıp o yanlıştan vazgeçmesi kadar doğal ve güzel bir şey olabilir mi?

Mahalle baskısı kötüyse madem, kimse oğluna karışmasın, kızına karışmasın..
Bu ayıptı, bu günahtır, bu yasaktır, bu suçtur demesin, egitmesin, öğretmesin.
Yanlış yaptığında uyarmasın.
İsteyen istediği haltı ulu orta yesin öyle mi?
Sürüyü koruyan köpekleri kovalım, kurtlar, çakallar kuzuları teker teker avlasın, öyle mi?
Askeri, polisi kovalım, mafyalar, misyonerler, ajanlar, örgütler, düşmanlar çocuklarımızı ellerimizden alsınlar, çalsınlar, insanlıktan çıkarsınlar, tepe tepe kullansınlar, kanlarını emip ruhlarını sömürsünler öyle mi?

Devlet memuruna, patron işçisine karışmasın..
Hiç bir yerde hiç bir kural olmasın, kimse kimseyi denetlemesin, asker polis, zabıtanın işine son verilsin, mahkemeler kaldırılsın, hapishaneler kapatılsın, anayasa, yasalar rafa kaldırılsın uygulanmasın, öyle mi?.

Mahalle baskısı oluyor diye lugatımızdan, hukuk sistemimizden, örfümüzden, töremizden suç, yasak, yanlış, ayıp gibi kelime ve kavramları da atalım öyle mi?
Hiç bir suç cezalandırılmasın,
Hiç bir ayıp kınanmasın,
Hiç bir değerimiz korunmasın öyle mi?

Biz ne dediğimizi, ne istediğimizi biliyor muyuz gerçekten..
Asıl mahalle baskısını kim yapıyor biliyor musunuz?
Nesillerimizi ve milletimizi değersizleştirmek, dini, milli, ahlakî, insanî degerlerimizi bizden çalmak isteyenler bu kavramla bize mahalle baskısı yapıyorlar ama o kadar ustaca, i kadsr sinsice yapıyorlar ki anlamıyoruz. Sivrisinek kan almak için hortumunu damara sokmadan önce uyuşturucu bir madde salgılar, kanımızı o şekilde emermiş. Biz sineğin isirmasini farkettigimizde çoğu zaman sinek karnını doyurmuş olurmuş..
Bunlar da öyle.
Nesillerimizi, değerlerimizi çalmadan önce böylesi süslü kelime ve kavramlarla, algı oyunlarıyla bizi uyuşturuyorlar.
Olup biteni farkettigimizde iş işten geçmiş oluyor çoğu zaman..

Çocuğuna terbiye, ahlak öğretmek, insan gibi yetiştirmek isteyen ana babaya;
Sevdiği, değer verdiği konu komşusunun, köyünün, kasabasının, arkadaşının çocuğunun yanlışını görünce uyaran, nasihat eden teyzeye, amcaya;
Aaa. Ne kadar ayıp.
Sen gençlere mahalle baskısı yapıyorsun deyip susturmaya, sindirmeye çalışanların pis niyetletini anlayamıyor muyuz?

Yapmayın Allah aşkına..

08.04.2023
Orhan Salcı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İnsan, Mekan ve Duygu

İnsan, Mekan ve Duygu Bilal CAN Modern insan; şehirlere, yerleşim yerlerine yahut genel olarak mekânlara …

Kapat