Mahmut Bey Camii


KASTAMONU KASABA KÖYÜ CANDAROĞLU MAHMUT BEY CAMİİ (ÇİVİSİZ CAMİ)* 

CANDAROĞLU MAHMUT BEY KİMDİR?

Candaroğlu Mahmut Bey’in kişiliği konusunda herhangi bir yazılı kaynağa rastlanmamaktadır. Babası Candaroğlu Hanedanı’ndan 5. Bey olarak tahta çıkan Adil Bey, 1342-1366 yılları arasında hükümdar olmuş ve 1366 yılında ölümü ile yerine diğer oğlu Celaleddin Kötürüm Beyazıt geçmiştir.Candaroğlu Mahmut Bey hükümdarlık mevkiine geçememiş, babası yerine geçen ağabeyi Kötürüm Beyazıt’e “serasker” olarak görevde bulunmuştur.

İki yüzyıla yakın bir süre devam eden egemenlik döneminde Candaroğulları başta Kastamonu olmak üzere hakim oldukları beldelerde günümüze kadar gelebilen çok sayıda eser bırakmışlardır. Bu eserlerin içinde en önemlilerinden biri de kuşkusuz “Emir Mahmut Camii” olarak da bilinen “Mahmut Bey Camii”dir.

MAHMUT BEY CAMİİ

Dış mimari ifadesi ile sade bir görünüme sahip olan bu küçük caminin önemi, cami iç mekânında görülen ahşap işçiliği ve süsleme sanatının bir şaheseri olmasındandır.

Anadolu’da, sayıları pek az olan ahşap direkli, Selçuk dönemi camilerinden biri olan Mahmut Bey Camii, Kastamonu il merkezinin 20 km kadar kuzey batısında bugünkü Kasaba Köyü içindedir. Bazı kaynaklarda “Kasaba Örenciği” veya “Ilısu” gibi isimlerle anıldığı da bilinen Kasaba köyünde bulunan başka bir cami, mescid ve iki hamam kalıntısı, köyün, XIV. Yüzyılda önemli bir yerleşme merkezi durumunda olduğunu göstermektedir.

Caminin önünde, önü dışarıya açılan bir son cemaat mahalli yer almaktadır. Kayıtlarda son cemaat yerini bitişik birtakım yapılarla, okul binasının olduğu, Candaroğlu Mahmut Bey’in annesi ile bazı akrabalarının mezarlarının da bitişik hazirede yer aldığına dair bilgiler mevcuttur.

Bu hazirede mevcut bir türbe yıkılmış ve içinde Mehmet Bey’e ait olan lahitler 1940’lı yıllarda Kastamonu Arkeoloji Müzesine getirilmiştir. Lahit taşı kitabelerinden Candaroğlu Mahmut Bey’in 1370 yılında vefat eden oğlu Mehmet Bey’e ait olduğu anlaşılmaktadır.

Mimarisi ve süsleme sanatı ile ilgili ilk tespit çalışmaları, Türk Tarih Kurumu adına, Mahmut Akok tarafından 1945 yılında yapılan Mahmut Bey Camiinin, kareye yakın bir dikdörtgen biçimindeki planı, kalın taş duvarlarla çevrilidir. Giriş aksının sağında yer alan tek şerefeli minare, yapıya sonradan eklenmiş izlenimi vermektedir.

Kesme taştan yapılan tek şerefeli minaresi camii esas yapısı ile mimari benzerlik ve bütünlük göstermemektedir. Yapıya yanaşma şekli ve esas camii bünyesinden ayrı konumu ile sonradan yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim köyün yaşlı kişileriyle yapılan konuşmalarda ilk minaresinin deprem sonucu yıkıldığını ve 1945 yılında bu minarenin yapıldığını ifade etmişlerdir.

Giriş kapısının üstünde yer alan, küçük mermer üzerine oyulmuş Arapça kitabeden merhum Adil Bey oğlu büyük emir Mahmut Bey’in, hicri 768 (miladi 1366) senesi Ramazan ayında, caminin yapımını emrettiği öğrenilmektedir.

Mahmut Bey 776 hicri-1374 miladi tarihli vakfiyesinde Kasaba Köyündeki arazisini caminin giderlerine karşılık olarak vakfetmiştir. Mermerden yapılmış söveler, eşik ve lento ile sınırlanan giriş boşluğu içinde yer alan iki kanatlı ahşap kapı bu küçük köy camiinin önemli bir sanat eseri sayılmasına neden olan elemanlarından birini teşkil eder.

Kapının marangozluğunda kullanıla teknik, üzerindeki süslerde yer alan motifler ile girift yazılar, kapıyı inşa eden ustanın, Kastamonu şehrindeki İbn-i Neccar Camii kapısını inşa eden usta olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmeyen, ancak yaptığı işlerde yer alan tarihlerden, 1350-1367 yılları arasında yaşadığı kesin olarak belirlenen Nakkaş Mahmut oğlu Abdullah, İbn-i Neccar Camii kapısı ile Mahmut Bey Camii kapısını yaptığı tahmin edilen, XIV. Yüzyılda yaşamış, Ankara’lı büyük Ahşap ustalarından biridir. Üzerinde yazı bulunmayan ve pek az parçası kalmış olan minberin de aynı ustanın eseri olduğu tahmin edilebilir.

Cami iç mekanı, beden duvarları içinde alt ve üst olmak üzere iki sıra halinde yer alan, toplam 12 küçük pencere ile aydınlanmaktadır. Yaklaşık olarak 9m. X 12m. Boyutlarındaki cami, ahşap kirişleme tekniği ile inşa edilmiş, giriş duvarından mihrap duvarına doğru uzanan iki ana kirişe oturan tali kirişler üzerine yatırılmış kalaslardan oluşan düz bir tavan ile örtülüdür. Yanlardan ve ortalardan bindirmelerle desteklenen ana kirişler, stalâktitli ve tahta çıkma başlıklı dört yuvarlak ahşap direk tarafından taşınmaktadır.

Gerek ana kirişler ve de gerekse tali kirişler ile bindirmelerin alt köşeleri pahlanmış, kirişlerin ortalarına kabartma motifler işlenmiş, ana kirişlerin iki yanları çıtalar, pervazlar ile süslenmiş, tavan kaplamasını oluşturan kalasların kenarları yıldız şeklinde oyulmuştur. Ahşap yapı sanatının bir şaheserini oluşturan bu yapısal elemanlar ile bu elemanların üstünü örten çeşitli tonlarda kırmızılar, çividi ve havai maviler, altın rengi ve daha kirli tonlardaki sarılar, beyaz ve siyah renklerin kullanıldığı nakışlar, Mahmut Bey Camii’nde son derece zengin bir iç mekân oluşturmaktadır.

İçeride sekiz metre yüksekliğinde dört adet ağaç sütun vardır. Ağaç sütun başlıkları da korint üslubu denilen teknik ile süslenmiştir.

Mihrap alçı olup geometrik ve nebati motiflerle süslüdür. İki yanında taştan hareketli kontrol sütunları vardır.Son cemaat mahallinin ortasında iç kesimde kalan kapının üzerinde, kemer içindeki (68 X 48 cm) dikdörtgen panoda kitabesi yer almaktadır.

 

1.     VE ENNE’L MESACİDE Lİ-İLAHİ FELA TED’Ü MEA’LLAHİ EHADEN

2.     EMERE Bİ İMARETİ HAZİHİ’L MESCİD İL MÜBAREKET İ’ŞŞERİFETİ

3.     EL-EMİR ÜL KEBİR MAHMUD BİN EL MERHUM ADİL BEY

4.     TABE SERAHÜ HARREREHÜ Fİ RAMAZAN EL MÜBAREK SENE SEMANİN VE SİTTİNE VE SEB’A NİYE

Manası; “Mescitler Allah’a mahsustur. Orada Allah’tan başkasına ibadet edilmez. Bu mübarek camiinin yapılmasının 768 H (M.1336) yılının ramazan ayında merhum Adil Bey’in oğlu Büyük Emir Mahmut Bey emretti. Allah onun yattığı toprağı güzel etsin”.

(170 X 100) cm ölçülerindeki ahşap işli kapısı nadir ahşap eserlerden biridir. Kapının süslemeleri kabartma tarzında, yazı, nebati ve geometrik motiflerden meydana getirilmiştir.


Kapılardan sağ kanadının üzerindeki dikdörtgen içinde;

“VE E’NEL MESACİDE Lİ’LLAHİ FELATED’Ü MAALLAHÜ AHADEN

Sol kanadın üzerindeki dikdörtgen içinde;

“GALELLAHÜ TEBAREKE VE TEALA” yazılıdır.

İki kapıyı birleştiren ortadaki büyük pervazın üst kısmındaki uzun bölümde;

“AMELE ABDULLAH BİN MAHMUT EN NAKKAŞ” ismi geçmektedir.

Kapı üzerindeki benzer süslemeleri; Kastamonu İbn-i Neccar (Eligüzel) Camii, Ankara Ahi Şerafeddin Camii ve Ankara Ahi Elvan Camii’nde de görülmektedir.

Caminin ahşap işli, sanat şaheseri kapısı 1977 yılında hırsızlıkla çalınması sonucu bulunduktan sonra Kastamonu’da Liva Paşa konağı Etnografya Müzesi’nde teşhire konulmuştur.

Planı kitlesi ile küçük ve sade fakat süsleme sanatı ve iç mekanı bakımından büyük ve zengin bir mimari ifadeye sahip olan Mahmut Bey Camii, altı yüz yıldan beri ayakta duran, beylikler dönemi ahşap direkli camilerin en seçkin örneklerinden biridir.

Daha önce Köy Tüzel Kişiliği malı iken 2000 yılında Vakıfların mülkiyetine geçen caminin 2006 yılı içerisinde onarım ve restorasyon projesi hazırlanmış ve Anıtlar Kurulunca onaylanmıştır.

Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğünün 2007 yılı içerisinde onarım ve restorasyonunu yapacağı eserler arasında yer almaktadır.
———–
*Erdal ARSLAN-Araştırmacı yazar

 

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Yöresi Geleneksel Maşrapa Konuşturma ve Keloğlanın Evlenmesi Oyunu

Maşrapa Konuşturma Oyunu: Köy dışından yabancı misafir geldiğinde kadınlar arasında oynanan bir oyundur. Oyunbaşı, öncelikle …

Önceki yazıyı okuyun:
Vehhabi de Şia da Risale-i Nur’u okuyor

Vahhabi de Şia da Risale-i Nur’u okuyor Emekli müftü Mehmet Arslan’la (Hacı Hoca) yapılan röportajdan …

Kapat