Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Siyasette Bir Düstur: Makam Talep Etmemek

Siyasette Bir Düstur: Makam Talep Etmemek

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

SİYASETTE BİR KAİDE; MAKAM TALEP ETMEMEK

Her hususta Kur’an’a ittiba eden Bediüzzaman Hazretlerinin siyasetten içtinab etmeye dair tercihi de kitab ve sünnete istinad eder. Bilhassa kütüb-ü sittenin kitab-ül-fiten kısmında pek çok ehadisin ifadesiyle âhirzaman fitnesinde içtimaî ve siyasî sahada hâkim olan şer cereyanından uzak durmak gerektiği bildirilmiştir.

Âhirzaman fitnesinin izale edilip İslâmî hayatın iade edilmesi hususu ise, rivayetlerde tekrarla kaydedildiği ve Bediüzzaman Hazretlerinin de bu rivayetleri beyan ettiği üzere bu vazife Mehdî’den sonra gelecek zâtın ve cemaatının vazifesidir. Yani İttihad-ı İslâm’ın ordularına istinad eder. Yoksa as¬rın menfî siyasetinden böyle bir umumî ıslahat beklenilmez. Ancak ittihad-ı İslâmı ciddiyetle esas alan bir siyasî partinin vesile olması ve ittihad-ı İslâma yolu açması olabilir.

Siyasi liderlerin ekserisi, halkın itimad ettiği dinî şahsiyetleri politik maksadlarla kendi siyasi sahalarına çekip nüfuzundan istifade etmek isterler.

Kur’anda bizzat Resulullah’a hitab edip dolayısıyla dinî şahsiyetlere de ders veren bir âyet-i kerimede şöyle buyuruluyor:

Hayatperest ehl-i dalalet “(68:9) وَدُّوالَوْ تُدْهِنُ arzu ettiler ki sen müdahene etsen; taptıklarına, alçak garazlarına, haksızlıklarına ilişmesen, muvafakat etsen, diye istediler de onlara dehalet etmediğin için tekzibe kalkıştılar. Yoksa sen müdahene edecek, garazlarına revac verecek olsaydın, o suretle sen de onların dalaletlerine iştirak etmiş bulunsaydın فَيُدْهِنُونَ o vakit müdahene edeceklerdi – onlar da sana ne büyük, ne akıllı adam diyeceklerdi. Lakin sen müdahene etmeyip hakkı söylediğin, Allah’ın emrini, risaletini tebliğ eylediğin için öyle iftiraya kalkıştılar, bile bile yalan söylediler. Onun için sen onlara itaat etme, İşte büyük ahlâkın ilk umdesi budur.” (Elmalı Tefsir sh: 5271)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:

“Mühim bir suale hakikatlı bir cevaptır.

Büyük me’murlardan bir kaç zat benden sordular ki: “Mustafa Kemal sana üçyüz lira maaş verip, Kürdistan’a ve vilâyat-ı şarkıyeye, Şeyh Sünusî yerine vaiz-i umumi yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eğer kabul etseydin, ihtilal yüzünden kesilen yüzbin adamın hayatlarını kurtarmaya sebeb olurdun!” dediler.

Ben de onlara cevaben dedim ki: Yirmişer- otuzar senelik hayat-ı dünyeviyeyi o adamlar için kurtarmadığıma bedel, yüzbinler vatandaşa, herbirisine milyonlar sene uhrevi hayatı kazandırmaya vesile olan Risale-i Nur, o zayiatın yerine binler derece iş görmüş. Eğer o teklifi ben kabul etseydim, hiçbir şeye âlet olamayan ve tâbi olmayan ve sırr-ı ihlası taşıyan Risale-i Nur meydana gelmezdi.” (Şualar sh: 289)

Siyasi ve idari makama göz dikmemenin derin hikmetini ve içtimaî sükûnetin esasını tazammun eden ve siyasî ve içtimaî keşmekeşliğin esası olan “sen makamdan in ki ben çıkayım” anlayışını yok eden şu gelen hadis-i şerifler, cay-ı dikkat ve şayan-ı teemmüldür. Şöyle ki: 

” حَتَّى يَقَعَ فِيهِ تَجِدُونَ مِنْ خَيْرِالنَّاسِ اَشَدَّهُمْ كَرَاهِيَةً لِهَذَاالشَّاْنِ

Siz insanların hayırlısı, emîr oluncaya kadar emareti çok fena görenler (ve arzu etmiyen kimseler) bulursunuz.” (S.B.M. hadis: 1422)

Buhari’nin kitab-ül ahkâm, 7. babdaki bir hadiste de; yakın istikbalde, emarete harislik olacağını ve mes’uliyetlerini beyan ile ümmet ikaz edilir.

Diğer iki hadis meali şöyledir:

“Abdurrahman İbn Semure (R.A.) tahdis edip dedi ki:

Resulullah (A.S.M.) bana hitaben “Ya Abdurrahman! Emîrlik talebinde bulunma. Çünkü eğer senin istemenle sana emaret vazifesi verilirse, o vazifede Allah’ın inayetine mazhar olamazsın. Eğer sen istemeksizin bu vazife sana tevcih olunursa, vazifende Allah’ın yardımına mazhar olursun” buyurdu.”

Hem “Ebu Muse-l Eş’arî (R.A.) şöyle dedi: Ben bir kere beraberimde amcam oğullarından iki kişi ile birlikte Peygamber’in (A.S.M.) huzuruna girdim. Bu iki kişiden birisi:

-Ya Resulallah! Aziz ve Celil olan Allah’ın seni tevliye ettiği vazifelerden biri üzerine beni memur tayin et, dedi. Öbürüsü de bunun gibi bir memuriyet istedi. Bunun üzerine Resulullah (A.S.M.):

-Vallahi biz memuriyet isteyen bir kimseyi ve memuriyete haris olan bir şahsı bu işler üzerine memur tayin etmeyiz, buyurdu.” (S.M. ci:6, sh: 15-16)


ittihad.com.tr

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Önceki yazıyı okuyun:
İnsandaki Mükemmel ve Zengin Yaratılış 

İnsandaki Mükemmel ve Zengin Yaratılış  Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl …

Kapat