Ana Sayfa / Yazarlar / Manda ve Himaye Kabul Ediliir!?

Manda ve Himaye Kabul Ediliir!?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.
Erzurum’da kapısının önüne sürekli çöp atılan yengemiz bir uyarı yazısı yazıp duvarına asar; “buraya çöp dökülüür?”

Buraya çöp dökülür mü, ayıp değil mi demek ister. Ancak konuştuğu gibi yazdığı için okuyan buraya çöp dökülür diye anlar ve kapı önü iyice çöp yığını olur.
deneme bonusu
Erzurum ve Sivas Kongrelerinin 102. yılını idrak ettik geçtiğimiz haftalarda.
23 Temmuz-7 Ağustos Erzurum; 4 Eylül 1919 Sivas Kongreleri.
Bu iki Kongrede tarihi bir karar alınmıştı:
“Manda ve himaye kabul edilemez..”

Aradan yüz iki yıl geçti.
Geriye dönüp bakıyorum..

Askeri, siyasi olarak mandayı kabul etmemek için Kurtuluş/İstiklal Harbine girişildi, tüm yokluklara rağmen ve yok olma pahasına tam iki yıl yaz kış, gece gündüz savaşıldı.
Dünya milletlerine örnek olacak eşsiz, emsalsiz bir mücadele verildi ve zaferler kazanıldı..

Yazık ki ilerleyen yıllarda devlet adamlarımızın, milletimizin, cahil sandığımız köylümüzün, yaşlımızın, kadınlarımızın bu iradesini, kararlılığını sanat, spor, edebiyat, kültür, medeniyet, eğitim, akademi ve medya  camiasında göremedik, halen göremiyoruz.

Bu gün spor deyince Antik Yunan ve Roma’dan kalma ve o medeniyetlerin devamı olan batılı devletlerin oluşturduğu  federasyonların kabul ettiklerinden başka yerli ve milli hiç bir sporu spor olarak kabul edemiyoruz, icra edemiyoruz.
Unuttuk, unutulmaya terk ettik.

Yine kökü, ruhu antik Yunan ve Romadan alınmış, tanım ve tarifini batılıların yaptıkları, onların kabul ettikleri dışında yerli ve milli bir sanat tarifimiz, sanat algımız, sanatsal faaliyetlerimiz kalmadı, yok.
Kendi sanatlarımıza sırt döndük, terkettik, unuttuk, unutturduk, yok ettik..

Plastik sanatlar, ritmik sanatlar, görsel sanatlar vb hepsi batılıların tanımları.
İçeriği batılılar tarafından doldurulmuş tanımlar..
Resim, heykel, opera, bale, müzik..
Ebru yok, hat yok, minyatür yok, tezhip yok.
Mimari ve müzik bizde de var ama bizde olan tarzlar sanattan sayılmıyor, literatüre bile giremiyor.
Sanat musikimizi, halk müzigimizi, pek çok enstrümanı yasaklamayı bile denediğimiz günler olmuş..

Edebiyat denilince batılı edebi akımlardan, edebi tarzlardan başka yerli ve milli edebiyat türlerini kabul edemez olmuşuz.
Yerli ve milli edebiyat tarzlarımızı, edebi eserlerimizi, edebiyatcılarımızı zevkle çöpe atmış, yerine batıdan edebiyat tarzları, edebiyat akımları, söz sanatları almışız. Batılı edebiyatçıları rehber edinmişiz.

Toplumun her katmanından yüz kişi seçip
yirmi sporcu adı say desek..
Yirmi şarkıcı, müzik grubu say desek,
Yirmi bilim adamı, yirmi mucit say desek,
Yirmi devlet adamı, siyaset adamı say desek, adı verilenlerin tamamına yakını batılı isimler olacak.

Bu kişilerden yüz temel eser listesi sayması istenilse yine tamamına yakını  batıdan, batılı yazarlardan olur-oluyor, olacak.
İlkokul mezunundan akademisyenine kadar bu ülkedeki hemen herkes en çok ve hatta sadece batılı yazarları bilir, batılı kitapları, eserleri okur, onları alır-satar, onları tavsiye eder olmuş..

Yerli ve milli şiirimizi asağılamaktan, dışlamaktan, okumamaktan, okutmamaktan zevk alır olmuşuz.
Aruz gibi muazzam, emsalsiz, erişilmez bir tarzı asağılamayı marifet saymışız.
Halk şiirimizin zirve eserlerini; manilerimizi, ninnilerimizi, gazel, koşma, taşlama, destanlarımızı bir anda terketmiş, terkettirmişiz.

Masallarımızı unutmuş, masalcılık geleneğimize sırt dönmüşüz..
Masal okuma-anlatma gereği duyduğumuzda da yerli ve milli olanları değil, batılı masalları  tercih etmişiz.

Şair, yazar, düşünür, filozof vb deyince hep batıda aramış ve hep batıda bulmuşuz.
Doğu’da ilim yok, Doğu’da fikir yok, Doğu’da fen yok, Doğu’da felsefe yok, Doğu’da edebiyat yok, şiir yok, sanat yok, fen yok, felsefe yok, olamaz..
Varsa yoksa Batı ve Batılı..
Bunun adı tam anlamıyla mandacılık değil midir?
Başta anlattığım fıkradaki gibi, bizim Avrupa görmüş ama Anadolu görmemiş sözumona aydın tabakamız Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararları doğru okuyamamış, doğru anlayamamış  sanki..
“Manda ve himaye kabul ediliir?” denilmiş gibi anlamış ve anladığı gibi hayata geçirmeye azmetmiş gibi bir hal var ülkemizde.
O gün bu gündür hal bu..
Oysa o gün, bu gündür.
Yani manda ve himaye hiç bir şekilde kabul edilemez denilecek gün tam da bu gündür.

Mandacılığın tanımına kısaca bir göz atıp bitirelim..
Mandacılık: “.. az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Birleşmiş Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik.”

Bizim spor, sanat, kültür, edebiyat, akademi camiamız, medyamız  açıktan ya da hal dilleri ile Batıya dönüp tam olarak;
“Biz ilkel, barbar bir milletiz.
Sanattan, spordan, edebiyattan, eğitimden, fenden, felsefeden, kültürden, medeniyetten anlamayız..
Bizi muasır medeniyetler seviyesine siz ulaştırabilirsiniz.
Bizim elimizden tutun, bize yol gösterin, yol yordam öğretin, bizi bu sahalarda siz eğitin, siz idare edin, siz yönetin.
Zamanı geldigine karar verdiğinizde, muasır medeniyet seviyesine ulaştığımıza kanaat getirdiginizde bağımsızlığımızı da lutfedersiniz.
Ne zaman?
Tam olarak size benzediğimiz zaman..

Sanatta, edebiyatta, kültür ve medeniyette, ilimde, felsefede, duyguda, düşüncede tam olarak onlara benzediğimiz zaman biz biz olur muyuz?

Merhum Aliya ne demişti?
“Savaş, yenildiğimiz zaman değil, düşmana benzediğimiz zaman kaybedilir”
Kaybettik mi bilemiyorum ama kaybetmek üzereyiz.

Kültür, sanat, edebiyat, medeniyet ve akademik camiamızın Sivas Kongresinden yüz iki yıl sonra yeniden ve ve tüm samimiyetiyle “Manda ve himaye kabul edilemez” diyecek yüreği, cesareti, gayreti, hamiyeti, imanı var mıdır?

Orhan Salcı

Değer ve Birikim Sahibi Sanatkarlar, Akademisyenler, Araştırmacılar Derneği SADED Birikim Yönetim Kurulu Başkanı
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Allah Varsa Niçin Göremiyorum

ALLAH VARSA NEDEN GÖREMİYORUM  FELSEFİ YAKLAŞIMA GÖRE GERÇEKÇİ DURMUYOR?..     “Bir inkarcı, alimin birine şu …

Kapat