1- İHLÂS SAHİBİ OLMALI
Sohbeti tesirli kılan “ihlâs”tır. Ancak samimî bir kalpten gelen sözler, kalplere yol bulabilir. Kelimelere yüklenen mânâların kalplere nakşedilerek muhâtapların şahsiyetini olgunlaştırması ve davranışlara intikâli, ancak ihlâs sâyesinde mümkün olabilir. Gerçek mânâda icrâ edilen bir mânevî sohbetin en mühim göstergesi, böyle bir tesir bereketinin görülmesidir.
2- MES’ÛLİYETİNİN ŞUURUNDA OLMALI
İstikbâle dâir en doğru yatırım, kaliteli ve ideal insanlar yetiştirmektir. Bunu hesap edemeyen toplumlar, müthiş bir felâketin eşiğine sürüklenirler. Bu sebeple hem kendi istikâmetimizi ıslah ve ihyâ edebilmek, hem de hamiyetimize muhtaç din kardeşlerimizin istikâmet üzere yaşamasına yardımcı olmak, en mühim vazifelerimizdendir.
3- AŞK, VECD VE MUHABBET DOLU OLMALI
Gerçek fetih, gönüllerin fethidir. Bu ise ancak gönüllerini aşk, vecd ve muhabbet dergâhı hâline getirebilenlerin harcıdır. Aşk, şevk ve heyecanını sürdüremeyen, donuk, câmid bir sohbetçi, tesirini kaybeder. Dolayısıyla sohbet eden kişi dâimâ etrafına enerji, rûhâniyet ve muhabbet tevzî etmelidir. Sohbetlerine muhabbet havası hâkim olmalıdır. Şunu unutmamalıyız ki, ancak kardeşlerimize muhabbet duyduğumuz kadar muhabbete nâil olabiliriz.
4- SABIRLI OLMALI
Tahammülsüzlük, şikâyet ve bezginliğin başladığı yerde hizmet biter.
.. İnce, nâzik ve derin ruhlu olmalıdır. Allah rızâsını ön planda tutmalı, kimseyi incitmemeli ve kimseden incinmemelidir. Allah için affetmeli, insanları gönül dergâhında toplayarak Mevlânâ Hazretleri gibi “Gel, gel, ne olursan ol yine gel!” diyebilmelidir. Gönül dergâhına giren kimseler de orada arınıp temizlenmeli ve engin bir huzura kavuşmalıdır.
5- YUMUŞAK BİR LİSÂNA SAHİP OLMALI
Sohbet eden kişinin sözü, yumuşak ve gönül alıcı olmalıdır. Zira hiç kimse sert sözlerden ve kabalıktan hoşlanmaz. Gönüllere girebilmenin en güzel yolu, tatlı dil, yumuşaklık ve gerçek tevâzûdur.
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…Sesini alçalt! (Bağırıp çağırarak konuşma!) Unutma ki, seslerin en çirkini, hiç şüphesiz merkeplerin sesidir.”(Lokman, 19)
6- CÖMERT OLMALI
Cenâb-ı Hak cömert kulunu sever ve diğer insanlara da sevdirir. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz insanların en cömerdi idi. Kendisinden önce ashâbını ve ümmetini düşünürdü. Kızı Fâtıma -radıyallâhu anhâ- hizmetçi istediğinde ona bâzı zikirler tavsiye edip elindeki malı şehîdlerin yetimlerine ve Ashâb-ı Suffe’ye infâk edeceğini söylemiştir. Birisi ihtiyacını arz ettiğinde yanında varsa hemen verir, yoksa borç alıp verir veya vereceğini vaad ederdi. Eline bir mal geçtiğinde onu muhtaçlara taksim etmeden huzur bulamazdı. O’nun cömertliği, anlatmakla bitecek bir cömertlik değildi.
7- MÜTEVÂZI OLMALI
Sohbet eden kişide, benlik ve iddiâ, yerini muhabbet ve tevâzûya terk etmelidir. Zira tevâzû, sözü müessir kılan bir özelliktir.
Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, insan olmak cihetiyle herkes âcizdir. Bir topluma önderlik eden de âcizdir, o toplumdaki fertler de… An gelir, peygamber bile âciz kalır. Yani herkes mutlak bir acziyet içindedir. Kâdir-i Mutlak, yalnız Cenâb-ı Hak’tır. Dolayısıyla bir toplumda baştakinin de, ortadakinin de, sondakinin de tevâzû ve mahviyet hâlinde olması zarûrîdir. Böyle olmazsa oradan çirkin bir benlik kokusu gelir ve sohbetin rûhâniyeti zaafa uğrar, heder olup gider. En büyük zarar da enaniyet sahibine dokunur.
8- MÜTEBESSİM, İNCE, NÂZİK VE DERİN RUHLU OLMALI
Gül ve çiçek manzaraları, en haşin ve nâdân bir insanı bile tebessüm ettirir. Onun için, insanlara rehberlik yapan ve sohbet eden kişiler de böyle gül tabiatlı olmalı, en katı kalpleri bile yumuşatıp, en abus çehreleri dahî gülümsetebilmelidir. Tebessüm, bir sohbetçinin tabiat-ı asliyesi hâline gelmelidir.
9- MERHAMETLİ OLMALI
İnsanlara sohbet ederek onlara hakkı ve hayrı telkin edecek bir mü’minde şefkat ve merhamet duygularının çok güçlü olması lâzımdır. Merhamet, sohbet eden kişinin kalbinde hiç sönmeyen bir ateş gibi dâimâ varlığını ve sıcaklığını korumalıdır.
10- FEDÂKÂR OLMALI
Bedeli ödenmeyen bir şeye sahiplik iddiâ etmek, abesle iştigaldir. Mü’minin bedelini ödemesi îcâb eden en kıymetli varlığı ise îmânıdır.
Bir insan bize bir şey ikram ettiğinde, ona teşekkür eder, gücümüz nisbetinde biz de ona ikramda bulunmaya çalışırız. Cenâb-ı Hak, “Hâdî” sıfatını bizim üzerimizde tecellî ettirerek bizlere en büyük nîmet olan îmânı ihsân etmiştir. Bu yüzden en başta îman nîmetini bahşeden Rabbimize sonsuz bir şükür borcumuz vardır.
11- FİRÂSET VE HASSÂSİYETLE HAREKET ETMELİ
Nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye etmeyi hedefleyen mâneviyat yolu, peygamberlerin ve evliyâullâh’ın yoludur. Dolayısıyla büyük bir titizlik, hassâsiyet ve firâset ister. Âdeta mayın tarlasında yürür gibi âzamî derecede dikkatli olmayı gerektirir.
12- KARDEŞLERİNİ YAKINDAN TANIMALI VE TÂKİP ETMELİ
Sohbet eden kişi, görüştüğü kardeşleriyle ilgilenmeli, onların karakter ve ahlâkını çok iyi bilmelidir ki, onların rûhuna tesir edecek, onlara huzur ve mânevî neşve verecek bir yol bulabilsin.
13- KARDEŞLERİNİN DERTLERİYLE İLGİLENMELİ
Sohbetçi, kardeşlerinin her hâliyle ilgilenmeli, dertleriyle dertlenmeli, sevinçleriyle sevinmeli ve onları hakîkî bir dost bilmelidir. Dostluk ve kardeşliğin hâl lisânına da âşinâ olmalıdır.
Cenâb-ı Hak, böylesine hâlis bir kardeşlik bağını temin edebilenleri sever ve onları hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Arş’ının gölgesinde gölgelendirir.
14- İLİM VE İRFÂN EHLİ OLMALI
Sohbetçilerin, sadece bilgi veren değil, insanların gönül dünyasına muhabbet ve samimiyet tohumları eken, ilgi uyandıran, ufuk açan; fıtrata, akl-ı selîme ve îmâna çağıran, usûl ve erkân öğreten önderler olması îcâb eder. Zira kalbe erişmeyen bilgi, irfâna dönüşmez.
15- HÂL EHLİ OLMALI
Mânevî eğitim, oturma işi değildir. Bilâkis o, yüksek bir enerji gerektirir. Sohbetçi, çevresine hayranlık veren bir İslâm şahsiyeti, sağlam bir karakter ve güçlü bir rûhâniyet tevzî etmelidir. Bunun için de en başta sohbetçinin kalbi, müsbet enerjiyle dolu olmalıdır. Aksi hâlde sohbet, dört duvar arasındaki kuru bir beraberlikten öteye geçemez.
16- SOHBETE HAZIRLANARAK GELMELİ
Sohbetler, mânevî yolun bir nevî üniversitesidir. Bu üniversitede kaliteli bir eğitim verilebilmesi için sohbetleri ciddiyetle, gerekli hazırlıkları yaparak ve yüksek bir keyfiyetle icrâ etmek, alınan ders ve hikmetleri de imkân nisbetinde tatbike çalışmak lâzımdır. Yani sohbeti, sırf bir okuma-dinleme faâliyetine dönüştürmemek îcâb eder.
Okumak, işin başlangıcı ve anahtarıdır. Sohbette daha ileri gidilerek duygu derinliğine girilmeli ve hâl transferi olmalıdır. Sırf okumakla kalınacak olursa, sohbet kâmil mânâda tahakkuk etmez. Zira kişi kitabı evinde kendi başına da okuyabilir. Sohbette, beraberlik ve müştereklikten doğan bir rahmet, rûhâniyet ve muhabbet iklîmi hâsıl olur ki, gönüller asıl bu sâyede irşâd olur.
17- TEMİZLİK, TERTİP VE DÜZENE DİKKAT ETMELİ
İslâm; temizlik, nezâket ve zarâfet dînidir. Müslümanların kalbî hassâsiyetleri kadar dış görünüşlerine de îtinâ göstermeleri îcâb eder. Bu bakımdan bedenleri, elbiseleri, oturdukları mekân ve yaşadıkları çevre; temizlik, tertip, nezâket ve zarâfet itibârıyla insanlığa numûne olmalı, etrâfa huzur tevzî etmelidir.
Kaynak (Çok ufak değişikliklerle) : Osman Nuri Topbaş, Sohbet ve Adabı, Erkam Yayınları
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024