M.Nuri BİNGÖL |
“MEDENİYET DEDİĞİN TEK DİŞ”Lİ UCÛBEYİ SAVUNMAK SİZE Mİ KALDI?..
Bazı mefhumlar o kadar zahir ve bahir ki izaha lüzum olmadığı halde, “hakiki vukuatı kaydeden tarih”le “ hâl-i hazır”a “ahvel” veya “şâş” bakıldığından – tekrarına, kendi nefsimin ıslahı için ihtiyaç duyuyorum.
Bunlardan bir Sahib-i Dehr Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin –ra- şu ifadeleri:
“Bütün kemâlâtın üstadı ve üç yüz yetmiş milyon nefisleri bir tek nefis hükmüne getirebilen ve hakikî bir medeniyetle ve müspet ve doğru fenlerle teçhiz edilmiş olan ve hiçbir kuvvet onu kıramayacak bir mahiyette bulunan hakikat-i İslâmiyettir.”( Hutbe-i Şamiye, 35)
Nedir “hakiki bir medeniyet”?
İslam Alemine yepyeni sınırlar çizerek, Siyon yıldızlı devlet misali “çıbanbaşı” üretmek için “menşei hariçte” komiteleri silahlandırıp kadın-çocuk-yaşlı demeden, silahsız masum insanları katletmelerini teşvik eden Batı medeniyeti; ya da Üstad’ın bir diğer tabiriyle “mimsiz medeniyet” mi?
Saddam ve Esed katilinin katliamlarına göz yumarak “zamanı gelinceye kadar” masum insanları “itlaf” etmesini “arzulayan” ya da zehirli gazlarla, modern silahlarla onları teşvik edip “ hedefe vardıklarında” önce Saddam’ı safdışı eden, ileride de – stratejileri bu adamların- Esed’e yol verecek olan kapital sistem mi?
Yakın tarihimize gömülen – elhamdullillah- darbeler hazırlansın diye on binlerce gencin ölümünü seyredip sonra “kurtarıcı” gibi ortaya çıkan, bu şekilde “bizim masum” dini grupların kimilerini bile “süfyan komitesi”nin bu oyununa “mudhike” yapan derin oyuncaklar mı?
Yüzbinlerce muhafazakâr ve Emr-i İlahi farzlarını yapmaktan başka gayeleri olmayan; açık diyelim, şimdiki – savcılık ve MGK tarafından resmileştirilen ve bizce de tam yerinde bir şekilde isimlendirilen – FETÖ tarafından “açığa düşürülen” insanların âhını alan “ılımlı ve rafizi gibi” mânalandıran reformist anlayış mı?
Yoksa Üstad Hazretleri’nin çok yerde beyan ettiği gibi “tar u taze iman esasları” mı?
Binlerce misallerden bir misal:
“İnşaallah istikbaldeki İslamiyet’in KUVVETİ ile medeniyetin mahasini galebe edecek, zemin yüzünü PİSLİKLERDEN temizleyecek.” ( Hutbe-i Şamiye, 36)
Demek ki zemin yüzü hala pisliklerle dolu.
Bir iddiacının –ve de yaşı büyük mesleken selef “nakamil” birinin – dediği gibi Avrupa temizlenmiş de, “Müslümanlar” – sanki kendisini dahil görmüyormuş gibi- tamamen bozulmuş??? Sanki içlerindeki terör örgütlerini kurup başımıza saran ve lojistik ve askeri olarak onları desteklemiyorlarmış gibi…
Bazen aklıma takılmıyor da değil:
“Acaba bazıları dünyada değil de ayda mı yaşıyorlar?” diye…
“Hakiki medeniyet” tabirini anlamak için koca külliyatı taramaya da lüzum yok. Eski adı Yesrib olan şehrin Medine’ye inkılap ettirilme sebebini düşünmek bile kafi.
Mâlum: Medine “medeniyet ya da medeniyetliler şehri” demek!
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024