Ali Tayyar Ağabey vefat etti. Allah rahmet eylesin. Âmîn!
Ali Ağabeyin Ağlayarak Anlattığı Bediüzzaman Ziyareti
ALİ TAYYAR (1932 – 2021)
Ali Tayyar Ağabeyimizi 10 Ağustos 2009 tarihinde, Isparta’da, kendi evinde ziyaret ettik. Kameramızı açtığımızda, isteğimiz üzerine kendisini kısaca şöyle tanıttı:
“1932 yılında Konya’nın Ereğli Kazasının Pınarkaya (eski adı Divaz) Köyünde doğmuşum. Mesleğim çobanlık, çiftçilik. 2002 senesinde Isparta’ya taşındım, yerleştim.” Ali Ağabey şöyle devam etti: “Ben Üstad’ımı çocukken duymuştum. Babam Nakşibendî Tarikatı’nın Mevlana Halid-i Bağdadî kolundandı. Annem-babam ehl-i kalp insanlardı. Babam bize eski kitaplardan ‘Hazreti Mehdi gelecek, dünyayı ıslah edecek’ diye okurdu. Ben oniki, onüç yaşlarında daha çocukken babam böyle okudukça ‘Yâ Rabbi! Beni ona asker et…’ diye ağlardım. Risale-i Nur bana nasip olunca, mübarek Üstad’ımı beş kere ziyaret ettim.”
Ali Ağabey bize çok orijinal hatıralar anlattı. Hz. Üstad’a yaptığı mesajlarla dolu beş ziyaretini metne bırakıyorum. Nurculuk suçlamasıyla tutuklanınca, -kanaatimce- hukuk tarihine geçebilecek, Hukuk Fakültelerinde ders olarak okutulabilecek muhteşem bir müdafaa yapıyor ki şimdiden okuyucularımın dikkatlerini çekmek istiyorum. Şöyle başlıyor Ali Tayyar:
“Hâkim Bey! Biz göçeriz, koyuncuyuz. Bizim meralarımız orman. Sizin orman memurlarınız var. Sizin memurlarınızın önünde, yarıçapı iki metre gelen asırlık ağaçları yazın yakardık biz. Bu ağacın lavları mı daha yüksek olacak, yoksa diğerininki mi diye yakar, kahkahalarla keyif içinde seyrederdik. Biraz sonra asırlık ağaçlar kül olur giderdi…”
Böyle devam eden savunma, bir çobanın bir hâkime verdiği ders tarzında biter ve Ali Ağabey ilk celsede beraat eder.
Muhterem Ali Tayyar ağabeyimiz “Annem-babam ehl-i kalp insanlardı” demişti bize. Gördük ki hem anneden, hem babadan aldığı irsiyetle kendisi de ebeveyninden kat kat ziyade aşk ve iştiyak adamı. O gür sesiyle Allah dedikçe, Resulullah dedikçe, Üstad dedikçe haykırıp ağladı hep Ali Ağabey. Gözyaşlarını tutamıyordu. Şevkle, coşkuyla konuşuyor, sanki o günleri yeniden yaşıyordu… Yanında çok duygulu anlar yaşadık…
Hatıraları hazırlarken, tashih ederken, fotoğraflarken Ali Ağabeyin oğlu Mefhar Tayyar kardeşimin çok yardımları oldu. Kendisine teşekkür ediyorum.
Ali Tayyar Anlatıyor:
1952 senesinde Diyarbakır’a asker olarak gittim. Orada ilk defa Risale-i Nur’la tanıştım. 1953’de elime ilk geçen risale Beşinci Şua oldu. Denizli’nin Çal Kazasının Süller Köyünden halen hayatta olan asker arkadaşım Ömer Temizel vardı, bize tarikat dersi verecekti. Bizim tarikattan haberimiz yoktu. O izine gitmişti, babasına anlatmış, “Benim arkadaşlarım var, onlara tarikat dersi vereceğim” demiş. Babası da “Oğlum Hazreti Mehdi çıktı, şimdi tarikat zamanı değil, al şu kitabı onlara oku” demiş. Osmanlıca Beşinci Şua… Yeni yazı Risale yok daha..
Kaynak: Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor – 6
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024