Ana Sayfa / Yazarlar / Merhum Taha Gültekin Hocaefendi ve Müjdeli Rüyası

Merhum Taha Gültekin Hocaefendi ve Müjdeli Rüyası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

RÜYASINDA EFENDİMİZİ (S.A.V) GÖRÜR VE SORAR;
-YA RESULALLAH! BU ASIRDA İMANIMIZI NASIL MUHAFAZA EDECEĞİZ?

“SİZ RİSALEİ NUR TALEBELERİ KORKMAYINIZ KORKMAYINIZ…”

Adı Muhammed Taha Gültekin. Hocaefendi Siirt’in meşhur ulema ve meşayihinden biridir…

Tillo’da ve Türkiye’de “Hafız Taha Hoca” olarak bilinir. 1938 Tillo doğumludur. Küçük yaşlarda Kur’ân-ı Kerim okumayı öğrenerek 11-12 yaşlarında hafız olur. Rahmetli Molla Muhammed Hocanın yanında Sarf ve Nahiv ilimlerini tahsil eder. İlmi tahsili 1961 yılına kadar devam eder ve aynı yıl askere gider. 2 sene askerlik vazifesini yaptıktan sonra Ulu Cami İmamı muhterem hoca Molla Bedreddin Sancar’ın yanında ilim tahsiline devam eder.

Gerek askerlik yaparken gerek daha sonra Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleriyle görüşme imkânı bulur. İlim tahsilini bitirip Molla Bedrettin Sancar Hocadan icazet aldıktan sonra uzun yıllardan beri talebelere ilim öğretmeye devam eder.ve binlerce talebe yetiştirir…

1956’dan beri talebelerine Risâle-i Nurları da anlatır. 1981 yılından beri Tillo’da meşhur ve tanınmış büyük zat Sultan Memduh Hazretlerinin Camii’nde imam hatip olarak şuan görev yapmaktadır…

ZÜBEYİR AĞABEYİ ZİYARET VE GÖZYAŞI…

Zübeyir abinin bir hatırasını Hâfız Taha abi şöyle anlatır:

“Bediüzzaman’ın birinci talebesi ve yardımcısı ulu çınar Zübeyir Ağabey’in iman ve Kur’ân hizmeti uğruna çektiği çile ve cefânın, “medrese-i yusufiye”deki haksızlıklardan ve zulümden kalma bir hâdisenin numûnesi… Zübeyir abi anlatmıştı; Afyon cezâevinde her birimizi ayrı ayrı tek kişilik hücrelere koymuşlardı. Hücrenin tepesinden başka ışığın gireceği yer yoktu. O zaman gaz lambaları lüks idi. Kandiller ile gece aydınlatılması yapılıyordu. Hücrenin orta yerinde tuvalet vardı, içerisi gâyet rutûbetli idi. Altı ay içinde üç defa yataklarımız çürüdü. Postallarımız rutûbetten yemyeşil oluyordu…

Bir gün hapishane ağasından birisine bana gaz lambası bulmasını söyledim. Neyse Allah râzı olsun adamcağız bana gaz lambası bulup getirdi. Gaz lambasının ışığında Kur’ân-ı Kerim okuyordum. Mahkûmlardan biri, elinde bir teneke su ile benim hücreme girip suyu boşalttı. Oradaki su başımdan aşağı her tarafımı ıslattı. Kimin bu işi yaptırdığını bilemedim. Üstümüzü başımızı nasıl yıkarsın kardeşim? Nerede kurutacaksın? Cenâb-ı Hakk’a iltica edip ‘Ya Râb! Halimizi görüyorsun; bizi bu durumumuzla namazda kabul eyle!’ diye yalvarmıştım. İşte kardeşim, oradaki ağır rutûbetten vücudumuzun her tarafını romatizma kapladı. Onun için zaman zaman bu durumlar nüksediyor. Fazla ayakta kalamıyorum…

“Zübeyir Ağabey, başından geçenleri anlatınca, bizler gözyaşlarımızı tutamadık…”

Zübeyir abinin bir kerametini de söyliyeceğim. Yukarıda bir odası vardı, orada kalıyordu. Odaya çıktım, ayrılmak üzere kendisinden hatır (müsaade) isteyecektim. “Abi müsaade ederseniz ben gideceğim” dedim. Bana dedi; (bana hiç sormamıştı ve bilmiyordu): “Siz şarklılar erken evleniyorsunuz. Şayet evli olmasaydın seni burada üç ay bırakacaktım, bize imamlık yapacaktın.”
Bu son görüşmemiz oldu, ondan sonra görüşemedik.
Oradan Ankara’ya geldim, Said abinin yanında biraz kaldım, oradan Adana’ya geldim, Abdullah Yeğin abi ile görüştüm.

***

Rüyalar mahremdir. Bazan şevke medar olsun diye söylüyoruz.
Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm’ın elini öptüm, dedim ki; “Ya Resûlallah, bu âhir zamanda, dehşetli asırda biz kendimizi nasıl muhafaza edeceğiz?”
Emretti, dedi ki; “Siz Risale-i Nur talebeleri korkmayınız…”
Bu rüyadan bir hafta sonra Van’da mahkememiz vardı, Bekir abi gelmişti. Mahkeme ta’lik edildi. Biz sonra Bekir abi ile birlikte Çorevanis (Üstadın sık sık gittiği köy) köyüne gittik. Bu rüyayı anlattım, Bekir abi çok sevindi. Tabi rüya uzundu, başka müjdeler de vardı içinde…

Şimdi Risale-i Nur mânevî saltanat makamındadır. Dünyada öyle saltanatını kurmuş ki, mânen sultandır…

Allah rahmet eylesin, âmîn!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Dağ Leylağı

Bir sabah kalkıyorum şükrünü eda edemediğim dakikaların kazasını yapmadan farzı yerine getirmenin yükümlülüğü ile seccade …

Kapat