Ana Sayfa / Yazarlar / Meriç, Akıldan Gönüle, Bilgiden İrfana Ermiş Bir Dervi̇şti̇

Meriç, Akıldan Gönüle, Bilgiden İrfana Ermiş Bir Dervi̇şti̇

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bir mülakatında (Bkz : Safa Mürsel vd.) ‘bir aydının namusunu muhafaza etmesi son derece güçtür’ diyordu. Cemil Meriç, dergiler için kullandığı ifadesiyle, ‘hür tefekkürün kalesi’ idi. Muhakemat’ı onlarca kez okumuş biri olarak, Mukaddime’de neden Bediüzzaman hazretlerinin oldukça ‘iddialı’ bir dil kullandığını, Meriç’in bu yorumundan sonra anlayabilmiştim. Osmanlı ilim (medrese) geleneğinde, ilim minderine çıkacak olanların, böylesi bir iddianın sahibi olmaları halinde, Muhakemat’ın önsözündeki gibi bir dil kullandıklarını söylemiş Meriç.

Onlarca sayfa okunuyormuş kendisine. Merhum Meriç, o güçlü hafızasına aldığı ‘malzeme’yi kısa bir sürede tasnif ediyor ve onların kavrayabileceği şekilde özetleyip, yorumluyormuş.

Meriç’in bilinmeyen yönlerinin keşfi ise, Dücane Cündioğlu’na nasip oldu. Bir yazısında (Yeni Şafak, 5 Ağustos 2006) belirttiği üzere, “bugün ‘Cemil Meriç’ dendiğinde akla gelen, 70’li, 80’li yılların Meriç’idir; 60’lı yılların Meriç’i henüz keşfedilmeyi bekliyor. 40’lı ve 50’li yılların Cemil Meriç’inden hakkıyla haber veren bir kaynağı, evet, bir tek kaynağı bugün değil tespit, tahayyül bile mümkün değildir ne yazık ki. Neden? Çünkü Meriç, hâlâ çocukça ilgiler tarafından tüketilmektedir de ondan. Tercüme ve tenkid edebiyatımıza katkıları açısından nisyana terk edilen Meriç’i, meçhulün karanlıklarından çıkarmak için bugün elimizde bir ‘Cemil Meriç Haritası’ bulunsaydı ne iyi olurdu, ama yok!”

Cemil Meriç’in ‘eser’leri arasında biri var ki, kıymeti anlatmakla bitmez: Ümit Meriç. Sadece birikimi ile değil zarafeti ve imanı ile de bize sürekli ders veren Ümit Meriç hanımefendiden bir Cemil Meriç yorumu bekleme hakkımızı mahfuz tutuyoruz. Cemil Meriç, benim kuşağımı, ‘Bu Ülke’siyle, ‘Kırk Ambar’ıyla, ‘Mağaradakiler’iyle, ‘Umrandan Uygarlığa’sıyla ve ‘Bir Facianın Hikâyesi’yle özellikle etkilemiş bir düşünce adamı idi. Daha çok ansiklopedistler gibi, bize, Doğu’dan, Batı’dan, Uzak ve Ortadoğu’dan, tarihten, gelenekten, edebiyat, sosyoloji, tarih ve felsefeden bilgiler, belgeler, anekdotlar, yorumlar aktarmakla kalmadı, duruşu, tecessüsü, ilgileri ve yaklaşım biçimi ile de dersler verdi.

O zamanlar (seksenli yılların ilk yarısı) ‘Türkoloji’ öğrencisi idim. Edebiyatı, sosyoloji, felsefe, tarih ve tasavvuftan yalıtılmış, ideolojik kalıplara hapsolmuş bir öğretici kuşağın kılavuzluğunda okuyorduk. Oysa Cemil Meriç, bizi, sağır ve cahili olduğumuz nice yerli-yabancı dünyaya ısrarla çağırıyordu. Sadece bunu yapmıyordu. Onun, o zamanlar sadece yüceltilen bir değerimize, Yaşar Kemal’in Demirciler Çarşısı Cinayeti’ne ilişkin yazısını okuduğumda nasıl bir tecessüse ve eleştiri biçimine sahip olduğunu hayretle görmüştüm. Eleştiri geleneğimizin (varsa böyle bir şeyimiz) bu, en güzel örneğini öğretmenlik yıllarımda, öğrencilerime defalarca okuttum.

MERİÇ, AKILDAN GÖNÜLE, BİLGİDEN İRFANA ERMİŞ BİR DERVİŞTİ..
Adalet Ağaoğlu’ndan Attila İlhan’a, Celal Nuri’den Nazım Hikmet’e, Marks’tan Ahmet Midhat Efendi’ye, kadim Hint bilgeliğinden sofestailiğe, Bediüzzaman’dan Peyami Safa’lara, Tarık Buğra’lara, müthiş bir alaka alanı, bir merak ve dikkat, bir zihinsel çaba, bir tenkit, bir teyakkuz… Bu, sadece Cemil Meriç’te gördüğümüz, önyargısız, insaflı, yorucu, bir o kadar da yol gösterici aydın tavrıdır. Bu tutum, o çok önemsediği ‘aydın namusu’ gereğidir ve ülkemizde oldukça zayıf olan bu meziyetin güçlenmesine hayli hizmet etmiştir. Bu anlamda Meriç’in, kendine has, biricik bir “eda” olduğu mutlaka söylenmelidir.
“Mahkemede Marksist olduğumu haykırdığım zaman, tek işçinin elini sıkmış değildim” diyen Meriç, bir otobüs yolculuğunda yanındaki öğretmenin, ‘sen yabancısın, bizden değilsin!’ uyarısını aldığında ömrün kırılma noktasındadır: “Konya yolculuklarımda ilk defa olarak başkası ile temas ettim. Başkası, yani, kendi insanım. Kaderin karşıma çıkardığı genç üniversiteli “sen bizden değilsin” dedi. “Sen bizden değilsin!” Evet, ben onlardan değilim. Ama onlar kimdi? Uçurumun kenarında uyanıyordum. Demek boşuna çile çekmiş, boşuna yorulmuştum. Bu hüküm hakikatin ta kendisi idi. Tanzimat’tan bu yana Türk aydınının alın yazısı iki kelimede düğümleniyordu: aldanmak ve aldatmak. Senaryoyu başkaları hazırlamıştı. Biz sadece birer oyuncuyduk. Nesiller bir ütopyanın kurbanı olmuşlardı. Ama bu ütopya sonuna kadar yaşanmadıkça, gerçeği görebilir miydik?”

Kültürden İrfana… O’nun yorgun, çaba ile, çalışma ile geçen çileli ömrünün özeti bu idi. Şöyle diyordu: ‘İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.’ Bundan daha güzel bir armağan olabilir mi?

Kitaplar arasında geçen, bilgiyle, kelimelerle, nakille dolu bir hayatın böylesi bir bilgelik bahçesine ermesinden daha güzel ne olabilir? Meriç, akıldan gönüle, bilgiden irfana ermiş bir dervişti. ‘Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel’ deyişi bundandır. Kitabın ise, ‘istikbale yollanan meçhul’ olduğunu biliyordu. Ondan kalan kitapların en muhteşeminin Jurnal oluşu bundandır.

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Her şeyi biliyorum iddiasına girip de tartışmalara girme!

Sevgili davetçi kardeşim, her şeyi biliyorum iddiasına girip de sosyal medya üzerinden tartışmalara girme! Tartışmalar …

Kapat