Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Bunları Biliyor musunuz? / Mescid-i Aksa Hakkında Pek Bilinmeyen 7 Şey

Mescid-i Aksa Hakkında Pek Bilinmeyen 7 Şey

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mescid-i Aksa Hakkında Bilmediğiniz 7 Şey! 

Betul tarafından hazırlanmıştır.
Dünyadaki üzerinde en fazla anlaşmazlık olan kara parçası sorulduğunda verilecek tek bir cevap vardır: Kudüs’teki Mescid-i Aksa. Burayı kontrol etmek üzere binlerce yıldır savaşıp ölen insanları düşündüğümüzde bunun bir abartma olmadığını anlayabiliriz.

Müslümanların kalbinde çok önemli bir yer tutar. İslam’daki en kutsal üçüncü yerdir. Burası peygamber Efendimiz’in (sav) Mirac hadisesi sırasında getirildiği yerdir. İnsanlığın bugüne kadar gördüğü en sıradışı toplanma yaşanmıştı o gün. Yaşamış bütün peygamberler bir araya gelip cemaatle Peygamberimiz’in (sav) arkasında namaz kılmışlardı.

Bütün bunlarla birlikte işte Mescid-i Aksa ile ilgili az bilinen bazı hususlar:

1. Birden fazla cami var.

Evet, aslında Mescid-i Aksa olarak bildiğimiz alan aslında birden fazla camiye sahip. Caminin en güney köşesindeki binayı Mescid-i Aksa olarak düşünüyoruz. Aslında bu Kıble Camisidir- kıbleye en yakın mescid olduğu için böyle adlandırılmış. Bütün bir tepe Mescid-i Aksa ve karışıklık olmasın diye bazen Harem-i Şerif de deniyor. Tarihi olaylarla ilişkili başka mescitler de mevcut: Burak Mescidi, Marwani Mescidi gibi.

Kaç tane peygamberin veya sahabinin burada medfun olduğuna dair kesin bir kayıt yok fakat sayıca çok olduğu bir gerçek. Mesela Hz. Süleyman büyük bir olasılıkla bu alanda medfundur, çünkü bir peygamber öldüğü zaman öldüğü yere gömülür. Hz. Süleyman da burada bir inşaatı yönetirken ölmüştü.

2. Daha önceden bir çöplük alanıydı.

Şehirde hiçbir yahudinin yaşamasına izin verilmediği günlerde Roma yerlileri mescid alanını çöplük olarak kullandılar. Hz. Ömer şehri özgürlüğüne kavuşturduğunda bizzat kendisi çıplak elleriyle çöpleri temizledi. Aynı zamanda yahudilerin yüzyıllar süren sürgününe bir son verdi ve yakınlardaki mülteci köylerinde yaşayan 70 yahudi ailesini Kudüs’e davet etti ve onlara burada yaşama hakkı sundu, çoğu kişinin hatırlamadığı bir iyilik!

3. Gazali İhyâ’yı burada yazdı.

İslami literatürdeki en meşhur kitaplardan birisi Ebu Hamid el-Gazzali tarafından yazılmış olan İhya Ulumuddin’dir. İnsan ruhunun derinliklerine dalabiliyorken Kur’an ve Peygamber öğretilerine sadık kalabilip bu dengeyi iyi tutturabildiğinden dolayı bir çok düşünce okulunun takdirle karşıladığı bir isimdir Gazzali. Çoğu insanın bilmediği ise Gazzali’nin Mescid-i Aksa’da yaşadığı ve bu kitabı da burada yazmış olduğudur. Mescitte onun eski odasını işaret eden bir yapı da mevcut.

4. Ahır, saray ve infaz yeri olarak kuruldu.

İlk haçlılar Kudüs’ü ele geçirdiklerinde müslüman nüfusun çoğunun Mescid-i Aksa’da toplandığını gördüler. 70 bin kadarını köleleştirdiler, sonra Kıble Mescidi’ni saraya, Kubbetüs Sahra’yı kiliseye, ve yeraltındaki odaları da ahıra çevirdiler. İlk katliamdan kurtulan müslümanlar mescide yakın büyük bir çarmıhın üzerinde çarmıha gerildiler. Selahaddin tarafından kırılan tek çarmıh bu oldu. Çarmıhın zemini bugün hala görülebilir halde. (Alttaki fotoğraf)

5. Efsanevi bir minbere sahip.

İslam tarihinin büyük kahramanlarından Nureddin Zengi Mescidi Aksa fethedildiğinde içine yerleştirilmesi için muazzam nitelikte bir mimber yaptırdı. Güzelliğinin yanısıra yapımında çivi veya yapıştırıcı da kullanılmadı. Ne yazık ki Nureddin Zengi bu zaferi göremedi, onun çırağı olan Selahaddin hocasının dileğini yerine getirmek üzere Kudüs’ü ele geçirdiğinde mimberi yerine yerleştirdi. Zanaatkârlar arasında hala bir efsane olarak kabul görülüyor. Ne yazık ki bir numaralı maddede bahsedilecek olan olaylardan ötürü bu mimber günümüzde mevcut değil.

6. Kubbetüs Sahra önceden çok daha farklı bir görünüme sahipti.

Büyük bir olasılıkla İslam tarihinde inşa edilen ilk kubbe olma özelliğini taşıyan Kubbetüs Sahra Emevi Halifesi Abdulmelik ibn Mervan tarafından yaptırıldı. İlk başta pirinç, kurşun veya seramik kaplı ahşap bir yapıydı. Hemen hemen bin yıl sonra Osmanlı sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlık yılları sırasında kubbeye özgün altın kaplama eklendi, binanın cepheleri de Osmanlı çinileriyle donatıldı.

7. Baştan aşağı yıkıldı

Hiç Mescidi Aksa’nın saldırıya uğraması, işgalci ordu bayrağının Kubbetüs Sahra’dan aşağı sarkıtılması ve mescidin yıkılması halinde neler olacağını tahmin ettiniz mi? Elbette Müslüman dünya buna izin vermezdi değil mi?

Bir daha düşünün!

1967 yılında Kudüs üçüncü defa müslümanların elinden çıkarak İsrail kontrolü altına girdi. İşgalci İsrail askerleri kubbeden aşağı bayraklarını sarkıttılar. İsrail daha sonra mescid üzerinde devamlı bir hakimiyetin İslam ülkeleri için bir tahrik unsuru olabileceğinin farkına vardı. Müslümanları yatıştırıp memnun hale getirmek üzere bir vakfın sembolü olan incir yaprağını kullandılar.

Ve bu işe yaradı.

1969 yılında Avustralyalı bir siyonist Nureddin Zengi’nin mimberini ateşe verdi ve Kıble Mescidi’nin baştan aşağı yaktı. Mescit alevler içinde kaldı. Müslümanlar bu en kötü kabus sahnesine uyandılar, zavallı Filistinliler her yolu deneyerek ateşi söndürmeye çalıştı. Bütün bir ümmet utanca boğuldu.

O zamandan beri mescit yeniden inşa edilip kullanılır hale getirildi. Fakat İslamı’n en kutsal üçüncü yeri Kudüs’e saldırılar hâlâ devam ediyor. Camiinin zeminine zarar veren yeraltı kazıları, izinsiz ziyaretler ve eski tapınağı yeniden inşa etme tehditleri bütün güncelliğini koruyor. Mescid-i Aksa hâlâ bekliyor.

muslimmatters.com’dan alınarak tarafımızdan Türkçe’ye çevrilmiştir. Suffagah.com

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ramazan’dan Sonra

Ramazan’dan Sonra Fatma Bayram Bazı anları sonsuza kadar durdurmak istesek de zaman -iyi ki- bizi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Peygamber İzi

Yazar: Sezai KARAKOÇ Zamandan «kadim» sökülüyor, «mucize ruhu» iğnelerle çıkarılıyor, «vahiy dirili­ği» çekiliyor; insan, eşyada …

Kapat