Ana Sayfa / Yazarlar / Mevlid Hazımsızlığı

Mevlid Hazımsızlığı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Her meslek gibi gazetecilik de ahlak gerektirir, karakter gerektirir, dürüstlük gerektirir, bilgi gerektirir, saygı gerektirir..

Art niyet, bilgisizlik, ayrıştırma, yalan, çarpıtma, algı oyunları, ayrıştırma çabaları gazeteciliği ve gazetecilik üzerinden toplumu zehirler, kirletir, çürütür, aşağı çeker, çökertir..

Bediüzzaman hz.leri “Edipler edepli olmalı.”der..
Edipler, gazeteciler edepli, insaflı, dürüst, omurgalı, bilgili, birikimli, iyi niyetli, herkese ve her kesime aynı mesafede, farklılıklara ve her türlü hakka- hukuka saygılı, objektif, makul, mantıklı, vatansever, insan sever olmalılar..

İsimini verip reklam etmeye değmeyecek bir gazetede 9 Temmuz Pazar günü Kastamonu Nasrullah Kadı Camii’nde tertip edilen Bedîüzzaman ve Mehmed Feyzi Efendi başta olmak üzere tüm din büyüklerimizin ve tüm müslümanların ruhlarına ithafen tertip edilen mevlid programı hakkında yalan, yanlış bilgilerle, ötekileşirici, ayrıştırıcı, aşağılayıcı, suçlayıcı bir nefret dili kullanılarak çirkin bir haber yapıldığını üzülerek gördük, okuduk..

Haber baştan aşağı yalan ve yanlış bilgiler üzerine inşa edilmiş.
Nasrullah Camimizin İstiklal Marşı’mızın ilk defa okunduğu Cami olduğu iddia eden gazetenin yayın-yönetim ekibi, kendilerinin sokaktaki sıradan vatandaş kadar bile tarih bilgisine sahip olmadıklarını ilan ve itiraf etmişler..
Öte yandan, Bediüzzaman Hz.lerinin mesai arkadaşı, dostu olan Mehmed Akif’in yazdığı İstiklal Marşı üzerinden Bediüzzaman düşmanlığı devşirilemeyeceğini bilemeyecek kadar da şuursuz olduklarını ilan etmişler.
Akif üzerinden Bediüzzaman düşmanlığı yapılamaz. Akif ve Bediüzzaman iki bedende bir ruh gibi birdirler, beraberdirler.
Aynı imanı, aynı irfanı, aynı sevdayı, aynı davayı yaşayan, terennüm eden iki büyük İslam kahramanıdırlar..
Akif ve Bediüzzaman hiç bir zaman karşı saflarda bulunmadılar.

Oysa İstiklal Marşı şairinin başına kimler tarafından neler getirildiğini, neden ülkesini terketmek zorunda kaldığını, kendisini ve çoluk çocuğunu kimlerin hangi gerekçelerle perişan ettiklerini, Akif’in başına gelenlerin sebep ve sorumlusunun Bediuzzaman olmadığını bilmiyorlar veya bildikleri halde perdelemek istiyorlar..

Bediüzzaman hz.lerinin hem birinci Dünya harbinde Ruslara karşı hem de İstanbul’un işgali yıllarında İngilizlere karşı kalemiyle, kelamıyla, silahıyla, canıyla, talebeleriyle nasıl mücadele verdiğini de bilmiyorlar, bilinsin istemiyorlar..

Yobaz, bağnaz, cahil, şartlanmış, kurulmuş kuru kafaların cumhuriyetin ne olduğunu, gerçek cumhuriyetçilerin kimler olduğunu, Bediüzzaman’ın nasıl bir cumhuriyetçi olduğunu bilmesini de beklemiyoruz elbette..
Bediüzzaman gerçek cumhuriyetçidir; gerçek cumhuriyetçi Bediüzzamandır..

Seksen küsur senelik hayatı boyunca vatanı işgal eden düşman ordularından, yüzde doksan dokuzu müslüman olan ülkede dine, imana düşmanlık eden azgın azınlıktan başka kimseyle mücadele etmediğini bütün millet bilir, tarih bilir..

Bediüzzaman, muhalif gördüklerinin canlarına, itibarlarına kasdetmemiş, kendisine en büyük zulümleri, ihanetleri yapanları bile affetmiştir.
Kimseyi idam sehpasına göndermemiş, kimseye yargısız infaz yapmamış, kimseyi sürgüne gindermemiş, kimsenin kusalına hakaret etmemistir..

Cami satmamış, Kur’an yakmamış, âlim asmamış, milli micadeleye hizmet eden kahramanlara bu ülkeyi zindan etmemiş, kimseyi zindanlara atmamış, kimseyi vatanından sürgün etmemiş, kimseye hayatı zindan etmemiştir..
Ülkede asayiş bozulmasın diye en temel haklarından fedakarlık etmiş, kimseye isyan etmemiş, siyasete girmemiş, iktidara talip olmamış, iktidar uğruna kimseyle şahsi, fiili mücadeleye girmemiştir..
İnandığı doğruları söylemekten de geri durmamış, savunduğu fikirlerin bedelini ödemekten de kaçmamıştır.
İçinde yaşadığımız çağda bile kendilerini modernist, cağdaş, cumhuriyetçi iddia eden ama özgür düşünceye tahammül edemeyen bağnazların saldırılarına muhatap olmaya devam etmektedir.

Ayrıca Mevlid Programında sadece Bediüzzaman anılmadı.
Davet metninde Kastamonu’da yetişmiş, Kastamonu’nun medarı iftiharı, herkesin büyük bir saygı ve hürmetle andığı, Bediüzzaman Hz.lerinin en sadık talebelerinden, arkadaşlarından ve Kastamonu milliyetçi camiasının da büyük hürmet gösterdiği Mehmed Feyzi Efendi ve bu vatana, bu dine hizmet etmiş tüm ecdadın da anıldığını, dualar edildigini haberde gözardı edilmesinin nedenini anlamakta zorlandık mı?.
Elbette hayır..
Kurgu haberler kafası kurulmuş, kurgulanmıs, programlanmış insanların elinden çıkar.

Hasılı;
İstiklal Marşı Kastamonu’da yazılmamıştır. İlk olarak Kastamonu’da ve Nasrullah Camiinde okunduğu bilgisi yalandır.
İkincisi; Bediüzzaman Cumhuriyet düşmanı değildir. Tam tersi gerçek cumhuriyetçidir.

Üçüncüsü;
Camilerde herkes gibi devlet adamları için de mevlid okunmuştur..

Dördüncüsü;
Camiler, Allah’a ve ahirete iman eden sadık müslümanlar tarafından yaptırılan, yaşatılan, Allah yoluna adanmış mekanlardır.
Camiler rejimlerin, devletlerin, şahısların, izmlerin değil, Allah’ın evleridir..

Camiler üzerinden millete sopa göstermek, üstü kapalı tehditler savurmak, milleti ayrıştırmak cumhuriyetçilik değildir..

Elbette, bütün ömrünü, hayatını, huzurunu, hasılı herseyini Allah’a, Rasulullaha, Kur’an’a, İslam’a feda eden, bu milletin dinini, imanını, irfanını, ahiretini kurtarmak için harcayan Bediüzzaman Said Nursi gibi bir İslam kahramanı için her camide mevlid okunur.
Hele Kastamonu gibi imanı sıradağlar gibi sağlam bir şehirde mutlaka okunur. Her sene okunur. Siz istemeseniz de, katılmasanız da okunur..

Ömrünün sekiz yılını Kastamonu’ya hizmetle geçiren Bediüzzaman Said Nursi Kastamonu halkının yüreğinin en müstesna yerindedir, kimsenin sökmeye gücü yetmez.

Son olarak;
Anıtkabir’de müslüman Türk milletinin yaşadığı, kanıyla suladığı, canını vererek kurtardığı vatan toprakları içersindedir..

Yazarının, niyetinin, kime hizmet ettiğinin tam olarak anlasilamadığı bu çirkin haberi yapan gazete ve gazeteci arkadaşlar Atatürk’e saygı ve vefa adına Anıtkabir’de bir mevlid programı organize etsinler, gerekli müracaatları, girişimleri yapsınlar, izinleri alsınlar, bir ilki başarsınlar, öncü olsunlar.
İlk davetiyeleri de Kastamonu’ya göndersinler..

Dünyanın ortasında, ateş çemberinin içersinde yaşadığımızı, barışa, kardeşliğe, birliğe, dirliğe ne kadar muhtaç olduğumuzu ilkokul çocukları bile biliyor, idrak ediyorken binlerce okuyucusu olan ulusal bir medya organının ayrışmaya hizmet eden bir dil kullanması çok acıdır, medya sektörümüz adına utanç vericidir.

Kastamonu’nun tanıtımına, turizmine maddi ve manevi kalkınmasına katkı sağlayan bu ve benzeri programlara karşı yapılan bu saldırı girişiminin kimler tarafından tezgahlandığının, kimlere hizmet ettiğinin araştırılması, soruşturulması gerektiği açıktır.

Yalan yanlış bilgilerle ve Atatürk üzerinden dine, dindara, alime, camiye, mevlide, Kur’an’a, Kastamonumuza, insanımıza yapılan saldırı niteliğinde, düşmanca hislerle hazırlanmış bu haberi, bu dili, bu üslûbu ve sorumlularını kınıyor, özür dilemelerini bekliyoruz..

Göl maya tutar mı?
Belki tutar..

Oğuz CANDARLI

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Zevâid Terimi

ZEVAİD ( ﺯﻭﺍﺋﺪ ) Fazlalık, ek, ilave anlamına gelen "zaid"in çoğulu. "Zade" kökünden "ziyade" mastarı; …

Kapat