Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Mi’rac ile Gelen Hediyeler / Mehmet Paksu

Mi’rac ile Gelen Hediyeler / Mehmet Paksu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mİ’RAC İLE GELEN HEDİYELER

Her sene Recep ayının 26’sını 27. geceye bağlayan gece olan Miraç Gecesi bir ebedî saadet müjdesidir. Peygamberimiz (a.s.m.) Miraç’ta kâinat ötesi bir yüceliğe erişti, Rabbiyle buluştu. Bir anda gitti ve döndü. Çünkü zaman ötesine geçti. Zamansız ve mekânsız âlemleri gördü ve yaşadı.

Yüce Allah’ın kendisine verdiği selamı, hem kendi üzerine aldı, hem de “Selam salih kullarının üzerine de olsun” diyerek ümmetini de Miraç’ta andı ve hatırladı. Böylece Miraç’ı bütün ümmetiyle beraber tattı.
 
O zamandan bugüne veli kullar, ruh ve kalp ayağıyla, kendi birikimlerine göre o aydınlık yolda yürüdü ve yürüyor.
Miraç o kadar büyük bir mucize, o kadar geniş ve derin bir hadisedir ki, kulluğun temeli, ilahî yakınlığın ve rahmetin açık bir yoludur.
 
Peygamberimiz (a.s.m.) Miraç’tan beş hediyeyle döndü. Bu hediye sadece Müslümanlara, mü’minlere gelmedi; bütün insanlara geldi. Çünkü Peygamberimiz (a.s.m.) insanlık adına “Âlemlerin Rabbi”yle buluştu. O Allah’ın huzurunda iken bizim elçimizdi, Miraç’tan döndüğünde de içimizde Allah’ın elçisiydi.
 
Miraç’ın birinci hediyesi
İnsanın sonsuz ihtiyaçları, sayısız düşmanları vardır. Fakat buna karşı aciz, fakir, perişan durumdadır.
Oysa insanın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak, bütün düşmanlarını alt edecek sonsuz kudret sahibi “Birisi” vardır. İnsan O’nu tanır, O’na yaklaşır ve O’na kul olursa bu geçici dünya konağında cennet adayı bir misafir olarak yaşar.
Peygamberimiz (a.s.m.) Miraç’ta bütün iman esaslarını; melekleri, ahireti, cenneti ve Allah’ın cemalini, güzelliğini gözleriyle gördü ve geldi bize haber verdi. Bizim de bu nimetlere ulaşacağımızı haber verdi.
 
Miraç’ın ikinci hediyesi
Peygamberimiz (a.s.m.) Miraç’tan Kâinatın Sahibinin, Âlemlerin Rabbinin razı olacağı ve seveceği şeylerin neler olduğu müjdesini getirdi.
 
İnsan saygı duyduğu, iyiliğini gördüğü bir büyüğüyle görüşmek ister, onu sevgisini kazanma yollarını arar, der ki: “Keşke yolunu bulsam, doğrudan o zatla görüşsem de, benden ne istiyor anlasam, onun hoşuna giden şeyleri bilsem.”
 
Bunun gibi bir insan da, “Ne yaparsam Allah beni sever, nasıl hareket edersem Allah’ın hoşnutluğunu kazanırım?” diye Rabbinin razı olacağı şeyleri merak eder.
İşte Peygamberimiz (a.s.m.), Miraç dönüşü Allah’ın nelerden razı olacağı haberini getirdi. Allah ile nasıl buluşacağımızı, nasıl görüşeceğimizin yollarını anlattı. Bu da namazdır.
Yüce Yaratıcı ile beraber olmanın en güzel yolu, O’nun razı olacağı en tatlı vesile, beş vakit namazda huzura çıkmaktır.
 
Miraç’ın üçüncü hediyesi
Peygamberimiz (a.s.m.) ebedî saadetin definesini gördü, anahtarını alıp getirdi, insanlara ve cinlere hediye etti. Bu müjdenin önemini şu örnekten anlıyoruz:
İdam sehpasına çıkarılan bir adam ipi çekileceği bir anda affedilse, bir de padişahın sarayının yanında kendisine bir saray verilse ne kadar sevinir.
 
İşte insan da öldükten sonra yok olma gibi bir tehlike ile karşı karşıya kaldığı bir anda Peygamberimizin (a.s.m.) getirdiği bu müjde ile sonsuz bir sevince ulaşır.
Aynı sevinci bütün insanlar ve cinler sayısınca düşürülse müjdenin azameti daha açık büyüyecektir.
 
Miraç’ın dördüncü müjdesi
Peygamberimiz (a.s.m.) bize Allah’ın nur cemalini görme hediyesini getirdi. Kendisi Rabbinin cemalini gördüğü gibi, cennette de mü’minlerin göreceği müjdesini verdi.
Bir insan çok sevdiği birisini görmek için, onun yolunda her şeyini feda eder, gerektiğinde canını bile göze alır.
İşte, gördüğümüz ve göremediğimiz bütün güzeller ve güzellikler O’nun eseridir, bütün nimetler O’ndan geliyor, hayat ve hayatla gelen ne kadar güzel şey varsa hepsi O’nun güzelliğinden kaynaklanıyor. Bütün aşklar, sevgiler, muhabbetler ve saadetler O’nun katından bize ulaşıyor.
Bunun içindir ki, Allah’ın cemalini görmek cennetin bütün nimetlerini gölgede bırakıyor.
 
Mirac’ın beşinci müjdesi
Cenab-ı Hakk’ın en nazlı sevgilisinin insan olduğu Miraç’la anlaşıldı. İnsan aciz, zayıf ve muhtaç bir varlık iken, Allah ile yakınlık kurunca öyle bir makama ulaştı ki, bütün kâinat üstünde bir mertebe kazandı.
 
Nasıl ki rütbesiz düz bir ere, “Sen paşa oldun” dense dünya çapında bir sevince ulaşır. Bunun gibi, sürekli ayrılık acısı çeken, yok olma korkusuyla endişeler içinde kıvranan bir insana da, “Sen öldükten sonra yok olmayacaksın, ebedî bir cennete gideceksin. Hayalinin hızında, ruhunun genişliğinde, kalbinden geçen her şey önüne gelecek, o âlemde Rabbinin cemalini göreceksin” müjdesinin verilmesi her şeyin üstünde bir rütbe kazandırır.
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kur’ân ve Sünnet Perspektifinde Nur Talebelerinin Namaz Tesbihatı

KUR’AN VE SÜNNET PERSPEKTİFİNDE NUR TALEBELERİNİN NAMAZ TESBİHATI   Tesbihat, Allah ile kul arasındaki irtibatı …

Önceki yazıyı okuyun:
Son Şahitlerden Kemal Ural vefat etti

Son Şahitlerden Kemal Ural vefat etti  İnnâ Lillâhi Ve İnnâ İleyhi Râciûn Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin …

Kapat