“Milliyetçi, sadece kendi milliyetçiliğini haklı bulur!”
“Milliyetçiliği ayak altına alanların” söylem-eylem tutarlılığından ziyade, milliyetçiliği her hal ve şartta ‘yüz tevil ile’ başlarına taç edinenlerin bu yolla sergilemekte oldukları adalet-vicdan-izan katsayılarına dikkat kesilmeli aslında.
Örneğin bakmalı: Türk milliyetçiliğine İslam adına ve ‘müspet milliyetçilik’ kılıfıyla yıllardır cevaz verenler, sıra ‘Kürt müspet milliyetçiliği’ gibi bir ucubeye geldiğinde de aynı “teşvik ve takdir” yaklaşımını sergileyebiliyorlar mı acaba?
Ki eğer buna cevapları ‘amasız-fakatsız’ evetse, bir milliyetçiliğin başka bir milliyetçiliği de savunması gibi yaman bir çelişkiye; şayet hayır ise, bu kez de“Unsuriyet ve milliyet esasları adaleti ve hakkı takib etmediğinden zulmeder. Adalet üzere gitmez” diyerek, milliyetçi bir zihnin -tam da hassası olduğu adaletsizlik gereğince- bir bakıma ve sadece kendi milliyetçiliğini haklı görebileceğini belirten Bediüzzaman’ı tasdike imza atmış olacaklardır onlar ve o ‘herşeyden anlayan’ kimi kalemler…
02.2013
- Mutluluk İçli Köftede midir? - 19 Haziran 2024
- Sen misin Haddi Çiğneyen? - 10 Mart 2024
- Varoluşu Fanilikte Aramak! - 11 Eylül 2023
- Eski(mez) Normal ve Yeni Anormal… - 10 Haziran 2023
- Goethe ve Mahzun Eseri “Batı-Doğu Divanı” - 2 Nisan 2023
- O “uymaz özellikler” - 2 Kasım 2022
- ‘Bilmediğiniz Durumlar Var’ Sapması - 17 Aralık 2021
- Sıradan, sırası gelmiş bir gün… - 16 Kasım 2021
- ‘Bu yolda da kaza olur mu hiç?’ - 9 Temmuz 2021
- “Hangisini seçmeli?” - 8 Haziran 2021