Ana Sayfa / Yazarlar / Mirac’ın Seyir Trafiği

Mirac’ın Seyir Trafiği

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mirac’ın ikinci bölümü hakikat-ı miraç üçüncü bölümü de hikmet-i miraç acaba hikmet ile hakikatın ne farkı var. Hakikat-ı miraç, şöyle tarif edilir: “Zat-ı Ahmediyenin (asm) meratib-i kemalatta seyr ü sülûkundan ibarettir.”

Seyr ü süluk kelimesi peygamberimizin zamanında farklı anlaşılmış, çünkü henüz tarikatler olmadığı için kelimenin tarikatların zuhurundan sonra kazandığı anlamla bağlantısı yoktur. Sonradan kelime tarikat terminolojisine girmiştir, bir anlamda tahsisî bir hüviyet kazanmıştır. Peygamberimizin seyrü süluku bu tahsisi anlamın dışındadır. Bir kelime grubu da meratib-i kemalat kelimesidir. Kemalatın mertebeleri nedir acaba?

Bir insan merdiven çıkarken her geçtiği basamaktan sonrasına yükselmiş olarak gelir, peygaberimiz kemalatın mertebelerinde sürekli yükselmiştir, demek, onun seyrü sülûku bir akış uructur. Bir adım sonra bir adım önceye göre mâfevk ama bir önce de bir adım sonraya madundur, çünkü artık aşılmıştır.

Sözlükte “yola girmek, yolda yürümek; (bir şey) başka bir şeyin içine nüfuz etmek, katılmak, intikal etmek” anlamlarına gelen sülûk kelimesi tasavvufta “insanı Hakk’a ulaştıran tavır, amel, ibadet, fiil, hareket ve davranış tarzları” mânasında kullanılmıştır. Sülûk, “yol” anlamına gelen ve terminolojide benzer çağrışımlara sahip olan tarîk ve tarîkat kavramlarından daha kapsamlıdır. Tarikat, belli bir şeyh etrafında toplanmış mürid ve muhiblerden oluşan tasavvufî bir cemaati ifade ettiği halde sülûkte böyle kurumun varlığı şart değildir. Sülûk kelimesi, ilk dönem tasavvuf klasiklerinde dinî hayatla ilgili bütün fiilleri kapsayan geniş bir kullanıma sahipken XII. yüzyılda tarikatların ortaya çıkmasından sonra daha çok “Hakk’a ulaşma yolunda belli tasavvufî âdâb ve erkânın uygulanması” anlamını kazanmıştır. Sülûke bir tasavvuf terimi olarak ilk defa Abdülkerîm el-Kuşeyrî’nin Tertîbü’s-sülûk adlı eserinde rastlanmaktadır. Sülûk, tarikatlar sonrası dönemde genellikle aynı anlama gelen seyr kelimesiyle birlikte (seyrüsülûk) kullanılmıştır.

Seyrettirmek, göstermek, temaşa ettirmek, kat’-ı meratib ettirerek, gösterdiği, çıkarmak, bu filler mertebeleri kat ederken kullanılan fiiller, bir gezdirmek, göstermek sırasındaki fiiller seyr ü sülûku izah eder.

1 “Yani Cenab-ı Hakk’ın tertib-i mahlukatta tecelli ettirdiği ayrı ayrı isim ve ünvanlarla (bunlar seyahatın ayrıntısı, Bediüzzaman Miraç bahsinde çok şey biliyor, ama işte böyle konuşuyor, hep merak etmişimdir; Miraç hadislerini bir ayrı kitap şeklinde bulmak ve okumak, ama bulamadım. Çünkü oradaki acib şeyleri merak ediyorum, fantastik mi, fantasmagorik mi, çünkü bizim gözümüzün algısına zıt şeyler, onları ancak Allah özel kuluna göstermiş. Tertib-i mahlukat mahlukatın düzeni, herşeyin yerli yerine konması öncesi planlama safhası, bu dünyevi bir şey ama onun gördükleri bu tertib-i mahlukatın perde arkası yaratılışın perde arkasını görmüş, isimlerin fiile dönüşüğü yerde dönüşmenin seyyal süresini görmüş, artist sahneye çıktı mı herşey artık şekil kazanmıştır, o vakaların sahnelerin hazırlanış anlarını görmüş. Kader kaleminin A – 4’teki yazılım anlarını, cızırtıları görmüş. Necip Fazıl’ın yol onun varlık onun gerisi hep angarya… Mülk Onun, Nebî Onun, gösteren O, gören O, sen de ‘yaşadım’ de, ada sahillerinde dolaş.

Tertib-i mahlukatta tecellî ettirdiği ayrı ayrı isim ve ünvanlar, bu bizim akıl rasathanesinin kapalı olduğu bir alan, oku oku anlarsın. İnsan özel şeyleri çok yakın mukarribine gösterir, bize gösterdiği elma ağacı, armut ağacı.)

2- Saltanat-ı Rububiyetinde teşkil ettiği devair-i tedbir ve icadda (icad ve tedbir daireleri, yaratılış öncesi sınırsız terbiye faaliyetlerinin, yaratılış tedbirlerinin ve icadın varlık öncesi zamanında oluşturulmasını görmesi, varlıkların yaratılmasının bir tedbir ve akabinde icadı var, bu tedbir ve icadın görülmesi, bize adres tarif ediyor, ama biz şöyle müşahhas şeyler görmek istiyoruz, bunları bazı âlimler anlatmışlar)

3- Ve o dairelerde birer arş-ı rububiyet ve birer merkez-i tasarrufa medar olan bir sema tabakatında gösterdiği âsâr-ı Rububiyeti birer birer o abd-i mahsusa göstermekle (devair-i tedbir daireleri, tedbir daireleri, öyle ya şu gördüğümüz âlemdeki herşey bir takım tedbirler ile düşünülüp sonra icra ediliyor. Çok şey görmüş bu sadece gördüğünü söylemesi.)

O abdi hem bütün kemalat-ı insaniyeyi câmi hem bütün tecelliyat-ı ilahiyeye mazhar hem bütün tabakat-ı kainata nazır Saltanat-ı Rububiyetin dellalı Ve marziyat-ı ilahiyenin mübelliği ve tılsım-ı kainatın keşşafı yapmak için (bu ifadede yapmak için dediğine göre cami, mazhar, nazır, dellal, mübelliğ, keşşaf olmuş da sonra mı yapmak için fiilini kullanıyor Bediüzzaman yani miraca çıkmadan bunlar yoktu da yapmak için mi çağırdı.)
Burak’a bindirip

4 – Berk gibi semavatı seyrettirip

5 – Kat-ı meratib ettirerek

6- Kamer-vârî menzilden menzile

7- Daireden daireye ve Rububiyet-i ilahiyeyi temaşa ettirip

8- O dairelerin semavatında makamları bulunan

9- Ve ihvanı olan enbiyayı birer birer göstererek (herşeyi gösterdikten sonra Kãb-ı Kavseyn makamına çıkarmış, ve akabinde ehadiyet ve kelamına ve rüyetine mazhar etmiştir.

10- Ta kãb-i kavseyn makamına çıkarmış

11-Ehadiyet ile kelamına ve rüyetine mazhar kılmıştır. (Burak’a bindirmek, semavatı seyrettirmek, mertebeleri katettirmek, temaşa ettirmek, göstermek, kãbı kavseyne çıkarmak, ehadiyet ve kelamına ve rüyetine mazhar etmek)

Miracın safahatı çok zengin, yıllar aldığı söyleniyor, elbette bu kadar çok daireyle alakadar olan bir seyahat çok uzun olacaktır. Semavatın rububiyet uluhiyet, kãbı kavseyn, yüzyüze mülâkat semtlerinin zaman birimi bizim bize mahkum zaman birimimizle alakalı değil, dönmüş hâlâ yatağı sıcak. Bizim kölemiz zaman nerede, idrakimizin anlayamayacağı zaman nerede.?

Bediüzzaman anlatırken bir merdiven çıkmakta olan bir insanı anlatır gibi bahsi şekillendirir. Yukarıda tam dokuz fiil var, göstermek fiilinin etrafında biçimlenen. Kuluna göstermek istediği, onun da görmesi lazım gelen o kadar çok şey var ki rububiyetin sonsuz daireleri içinde, tedbir ve icadın nasıl olduğunu seyretmek.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Nefsi Yenmek ve Koronayı Yenmek. Hangisi Zor?

Kimilerine çok klişe gelebilen söz düşüncemden bir not halinde fışkırmış ifade değil... Pek çok münevver …

Kapat