Ana Sayfa / Yazarlar / Miraç’tan Önce..

Miraç’tan Önce..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bu gece, Miraç mucizesinin sene-i devriyesi hükmünde olan bir mübarek geceyi idrak ve ihya edeceğiz inşaallah. 

Buruk, mahzun bir kandil gecesi olacak.
Açık söylemek gerekirse, camilerimizin cemaatsizliği yüreğimizi burkmuyodu. Adeta yarışırcasına cami yaptıktan sonra, ezanları duyduğumuz halde camileri boş, garip, mahzun bırakmaya alışmıştık.
Fakat dün, namazsız geçen cuma günü hepimizin yüreğimizi burktu, içimizi yaktı.
Bu gece camiler, dünkü cuma vakti gibi yine ıssız, ışıksız, ibadetsiz, namazsız, cemaatsiz bomboş olacak..

Son haftalarda dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını nedeniyle tüm ülke adeta karantinaya alınmış durumda. Camilerimiz bu yüzden kapalı..

Bu durum, bana Mirac Mucizesi’nden önce Peygamber Efendimiz ve bir avuç müslümanın maruz kaldıkları abluka ve boykot günlerini hatırlattı.
Tam üç yıl..
Mekke müşrikleri tam üç yıl boyunca müslümanları Ebu Talib’in mahallesine hapsetmiş, onlarla her türlü alışverişi yasaklamışlardı.
Adeta mülümanları toptan yok edip, kendilerince sorunu kökten halletmek istemişlerdi.
Müslümanlar açlıktan ölmemek için ağaç yapraklarını, kurumuş derileri ateşe tutup yemek durumunda kalmışlardı.

Müşrikler, “bu günlerde konforundan birşeyler kaybetmemek için marketlere saldıranlar, stoklar yapanlar gibi” bolluk içinde, lüks ve konfor içinde yaşarken müslümanlar yaşlısıyla, çocuğuyla, kadını ve erkeğiyle açlıktan ölmeye başlamışlardı.

Bir kurtçuk müşriklerin Kabe duvarına astıkları;

“1) Haşim ve Muttaliboğulları ailelerinden kız alınmayacak.
2) Haşim ve Muttaliboğulları ailelerine kız verilmeyecek.
3) Haşim ve Muttaliboğullarına hiç bir şey satılmayacak.
4) Haşim ve Muttaliboğullarından hiç bir şey satın alınmayacak.”

şeklindeki dört maddelik boykot, abluka kararlarının “Allah” lafzı dışındaki tüm metnini kemirince, boykot sessiz sedasız ortadan kaldırılmıştı.
Allah bir kurtçukla zalimlerin oyununu bozmuştu.
Üç yıl süren boykot bitmişti ki, Peygamberimizi ve müslümanları derinden üzen, yaralayan, sarsan vefatlar peşpeşe vuku buldu.
Peygamber Efendimizin oğulları Kasım ve Abdullah ve takibeden aylarda Ebu Talip ve Hz Hatice annemiz ardarda vefat ettiler.
Hüzün yılıydı bu yıl.
Peygamber Efendimiz sav hüznünü; “Ey dağ! Benim başıma gelen şey, senin başına gelseydi, dayanmaz yıkılırdın.” sözleriyle ifade ediyordu.

Son günlerde dünyada ve ülkemizde yaşanan hadiseler, Mirac Mucizesi gibi fevkalade bir olayı hazırlayan günleri andırıyor diye düşündüm.
İslam coğrafyası yüz yıldır acımasız bir muhasaraya-ablukaya mahkum.

Filistin, Doğu Türkistan-Uygur, Arakan, Hindistan birer açık hava hapishanesi.. Suriye, Yemen, Afrika’nın bir kısmı Nazi kampları benzeri toplu infaz, soykırım alanları haline gelmiş..
Mekke müşriklerinin abluka kararını kemiren kurtçuklar gibi, bu virüs, dünyayı ezmek, sömürmek için anlaşan beşli çetenin anlaşmalarını kemiriyor belki.
Evet, hüzün yılı, hüzün asrı yaşıyor müslümanlar.

Bu hastalık bizi evlerimizde ablukaya aldı, camilerimizi ablukaya aldı. Belki canlarımızı, ciğerparelerimizi aldı, alacak..
O günkü müslümanlar gibi yaprak yiyecek, kurumuş derileri yiyecek kadar aç değiliz hamdolsun. Üç yıldır da ablukada değiliz ve olmayız inşaallah.
Mirac gibi mucizelere mazhar olmak için böylesi ağır, acı imtihanlara tabi tutulmak gerekiyor belki.
Ders almak, ibret almak, alemlerin Rabbi’ne yönelmek, O na sığınmak, kulluğumuzu, aczimizi hatırlamak gerekiyor belki.
Şartlar ne olursa olsun Allah’la beraber olmak gerektiğini yeniden hatırlamak gerekiyor.
Ve belli ki, yükselmek için yüceler yücesi olan Allah’a kul olduğumuzu hatırlamamız, tevbe etmemiz, secdede baş ve boyun eğmemiz gerekiyor.
Elli senelik bir ömürde kazanılabilecek hayır kapılarının açıldığı bu geceyi ihya ederek, (bireysel ve toplumsal) geçmiş elli yılda biriktirdiğimiz günah kirlerinden, günah yüklerinden, günah virüslerinden arınmamız gerekiyor.

Yine birey ve toplum olarak gelecek elli yılımızı ve hatta ebedi hayatımızı kurtarmak adına nefis muhasebesi yapmak,
doğru yollar bulmak, hayırlı-doğru kararlar almak,
hayırlı ve doğru yoldan ayrılmamak adına
muazzam bir gece..
Bu gece, öncesindeki şatları itibariyle 1441 yıl önceki “o gece”ye çok benziyor.

Fert fert, devlet, millet, ümmet olarak maddi manevi yükselmemize, yücelmemize vesile olması duamla,

Mirac kandilimiz-gecemiz mübarek olsun..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İsrâ Sûresi’nden 11 Emir

İsrâ Sûresi denilince akla sadece bu sûrenin "Kulunu geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek …

Kapat