Ana Sayfa / Yazarlar / Muhlisâne İbadet

Muhlisâne İbadet

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

MEYİLLERİ HAKKA YÖNLENDİREN VE RİYADAN ARINDIRAN,
ŞÜPHESİZ; MUHLİSANE BİR İBADETTİR;
Bir fakih, bez parçaları toplamış, sarığın içine ezip büzerek yerleştirmişti.
Bu suretle kavuğunun büyük ve iri görünmesini,
halkın kendisine rağbet ederek onu baş köşeye oturtmasını,
saygı göstermesini istiyordu.
Eski elbiselerden parçalar keserek, onlarla sarığını büyütmüştü.
Sarığının dışı, cennet elbiselerine benzemekteydi…
fakat içi, münafık gönlü gibi rezil, çirkin bir şeydi.
Parça parça bezler, yünler, deriler… hep o sarığın içine gömülmüştü.
Bir sabah çağı, bu şatafatla bir şeyler elde etmek üzere medreseye giderken,
hırsızın biri de dar bir yolda her türlü hilelere başvurup bir şeyler yapmak üzere bekliyordu.
Fakih, o yola sapınca hemen başından kavuğunu kaptı,
işini başarmak için koşup gitmeye başladı.
Fakih arkasından bağırdı:
“oğul, sarığı çöz de öyle götür!
Böyle dört kanatla uçar gibi gidiyorsun ama götürdüğün hediyeyi bir aç da gör!
Onu, elceğinizle bir aç, ovala da sonra götür, sana helal ettim!”
Hırsız, kaçarken sarığı çözer çözmez içinden yola yüz binlerce bez parçası dökülüverdi!…
-O bir şeye yaramaz, o olmayasıca…
sarığından kala kala hırsızın elinde ancak bir arşın doğru düzen bezceğiz kaldı!
Hırsız, elindekini yere vurup;
“A, aşağılık adam, bu hileyle beni işimden gücümden ettin” dedi.
(Mevlana-Mesneviden Seçmeler)
“Bakalım o geleceğinde şüphe olmıyan gün için kendilerini topladığımız
ve hiç kimseye zulmedilmiyerek herkese
her ne kazandıysa temamen ödendiği vakit nasıl olacak?..”
(Âl-i İmrân, 25)
“Akaidî ve imanî hükümleri kavî ve sabit kılmakla meleke haline getiren, ancak ibadettir. Evet, Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadetle, vicdanî ve aklî olan imanî hükümler terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır. Bu hale, âlem-i İslâmın hâl-i hazırdaki vaziyeti şahittir.
Ve keza, ibadet, dünya ve âhiret saadetlerine vesile olduğu gibi, maaş ve maâde, yani dünya ve âhiret işlerini tanzime sebeptir ve şahsî ve nev’î kemâlâta vasıtadır ve Hâlıkla abd arasında pek yüksek bir nisbet ve şerefli bir rabıtadır.”
( İşârâtü’l-İ’câz)

İtikat ve İnancımız üzerinde İmani hükümleri sağlam ve duyarlı olarak oturtmak, ancak duygu ve hislerimizi duyarlı birer meleke haline getiren ibadetle olur.

Kul emir ve yasaklar dairesinde görünürken, işin batınında da aklen kendi doğrularının iddasında ise,

hak ve hakikatın arayışında değilse,

İmanının gereği olan kalbi tercihlerini,
arzu ve istekleri doğrultusunda tasarruf ederek,

inandığı gibi yaşamanın iradesini gösteremezse,

İhsan edilen sayısız lûtfun şükrünü,
hamdini,
samimi bir edep ve adaletle,
devamlı,
sürekli kendini yenileyen,
gelişteren geniş bir ibadetle,
vicdanen tasdik etmezse,
yaptığı ibadetin eserleri ve tesirleri zayıf kalır!..

Ve insanın sayılamayacak, gizlenemeyecek, kendine has, çok farklı derecede meyilleri vardır.
Ve sınırları olmayan emeller sahibidir

Ve öyle acaib bir yaratılışı vardır ki, sanki bütün varlıklara ve âlemlere fihriste olarak yaratılmıştır.

İşte böyle bir insanın o yüksek ruhunu ferahlatan, genişleten, neşelendirip hayat sevinci ve huzuru veren, şüphesiz ibadettir;

İstidadlarını inkişaf ettiren, ibadettir;
Meyillerini hakka yönlendiren ve kusur ve noksanlıktan arındıran, ibadettir;
Hakiki Emellerini gerçekleştirme vesilesi olan yine ibadettir;

Fikirleri geliştirip, bir tefekkür değerine ulaştıran, ibadettir;
Şeheviye ve gazabiye kuvvelerini hadd altına alan,(sınırlandıran ) ibadettir;
Zahirî ve bâtınî uzuvlarını ve duygularını kirleten tabiat paslarını( kesretten uzaklaştırıp vahdete yönelterek) izale eden, ibadettir;

İnsanı Rabb’i Rahim’i tarafından ihsanla takdir edilen;
Şahsi kemalata eriştiren,
mü’minlik mertebelerine yetiştiren,

ibadettir

Abd ile Mabud arasında en yüksek ve en latif olan nisbet, ancak ibadettir.

-Zira- İbadetin ruhu, ihlastır.!..

Demek ki;
Allah’ın emirlerini yapmaktan
ve yasaklarından sakınmaktan ibaret olan ibadetle,
vicdani ve akli olan imani hükümler tasdik edilip yaşanmazsa;

Din “RİYA”dan ibaret kalır!.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Peygamberimizin (asm) Gençliği ve Hılfu’l-Fudûl

Önceki bölüm için tıklayınız Peygamberimiz (a.s.)ın Hılfu'l-fudûl'e Girişi ve Hılfu'l-fudûl'ün İcraatından Bazı Örnekler Peygamberimiz (a.s.)in …

Kapat