İslâm düşünce tarihinde İbn’ül Arabi ile İmam-ı Rabbani’nin görüş ayrılıkları
1. Endülüs’te doğan ve Hicri 638 yılında (1240) Şam’da vefat eden, taraftarlarınca Şeyh’ul Ekber olarak adlandırılan “Vahdet-i Vücut” nazariyesinin sahibi Muhyiddin İbn-ül Arabi ile ondan 400 sene sonra Hindistan’ın Sirhind şehrinde yaşayan İmam-ı Rabbani arasında varlık konusunda bazı görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı şöyledir:
İbn-ül Arabi ve taraftarlarına göre evren Allah’ın isim ve sıfatlarının gölgesidir. Bu gölge ile asıl aynıdır. Birbirinden farklı değildir.
Rabbani’ye göre de âlem gölgedir; ancak asıl gibi değildir. Hiçbir şeyin gölgesi onun aslı olamaz. Dolayısı ile bir şeyin gölgesi onun aslının varlığının işaretidir. Gölge hayal değildir. Aslının varlığına delildir. (1)
2. İbn-ül Arabi ve taraftarlarına göre tasavvufta varılacak en son nokta ve tek gerçek “Vahdet-i Vücut”tur. (Varlığın birliğidir. Bu nedenle “La Mevcude İllallah” Allah’tan başka hiçbir şey yoktur” derler.)
Rabbani’de ise Vahdet-i Vücut telakkisi manevi sarhoşluk anlamındaki sekr halinde söylenen aşırı sevgiden kaynaklanmaktadır. “Her şey O’dur” diyenler evrende var olan şeylerin O’nun zuhuratı olduğunu kastetmektedirler.(2)
Rabbani bu görüşe katılmamakta ve ahiretin teklif yeri değil ceza ve mükafat yeri olduğunu söylemektedir. (4)
Rabbani bu görüşü kabul etmemekte ve azabın daimî olacağını söylemektedir.
Rabbani ise ahirette Allah’ın cihetsiz ve keyfiyetsiz olarak görüleceği kanaatindedir. Aksi halde onun görülmesi inkâr edilmiş olmaktadır. (6)
Rabbaniye göre ise melekler velayet bakımından insanlardan üstün olmakla beraber nübüvvet bakımından insanlardan üstün değildirler.
Rabbanî’ye göre ise Hz. Muhammed kuldur ve sınırlıdır. Allah ise sınırsızdır. İbn-ül Arabi ve taraftarlarının bu sözü sekr (cezbe) ve suret ile hakikati karıştırmaktan kaynaklıdır.
İmam Rabbani Ahmed-i Sirhindî bu görüşü de kabul etmez.
İmam-ı Rabbanîye göre putlar ve Allah’tan başka tapılan diğerleri batıl ilahlardır. En büyük ibadet onları inkâr etmektir.
İmam-ı Rabbani ise Zat (Allah) mertebesinden sonraki ilk mertebe “Taayyün-i Hubbî”dir. Ayrıca Hakikat-ı Muhammediye’den önce Hakikat-ı Kâ’be, Hakikat-ı Kur’an ve Hakikat-ı Salat gelmektedir.Ebubekir Aytekin
1 Necdet Tosun, Rihle Dergisi, Yıl 4, Sayı 14, Haziran 2012, S. 14-20
2 a.g.m.
3 a.g.m.
4 a.g.m.
5 Hz. Musa’ya Tur Dağında tecellisi gibi…
6 a.g.m.
7 Daha geniş bilgi için adı geçen makaleye bakılabilir.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024