Mukabele nedir? Mukabele okumanın kaynağı nedir? Mukabele okunurken hoca nasıl takip edilmelidir, sesli mi dinlemeli, tekrar etmek gerekli mi? Teyip, video, televizyon veya radyodan takip ederek mukabele yapılmış olur mu?
Mukabele: karşılaştırma, yüzleştirme, karşılık verme; aralarındaki farkı ortaya çıkarmak için metinleri mukayese etme; Ramazanda hafızların cemaat huzurunda Kur’an okumaları.
Edebiyat terimi olarak mukabele; aralarında tezat ve tekabül bulunan şeyleri bir ibarede bulundurma diye tanımlanmıştır (Tâhiru’l-Mevlevî, Edebiyat Lügatı, 102).
“Mukabele”, Kur’an tarihi ile ilgili bir terimdir. Cibril (a.s)’ın her sene Ramazan ayında gelip Kur’an’ı Hz. Peygamber (s.a.s) ile karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder.
Kur’an’ın Allah tarafından indirildiği şekilde muhafazası, âyet ve sûrelerin tertibinin doğru olarak tesbiti ve bunun kontrolü için Cibril (a.s) her sene Ramazan ayında, bir rivayete göre Ramazan ayının her gecesinde, Hz. Peygamber (s.a.s)’a gelirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) Kur’an âyetlerini Cibril’e okurdu. Buna “arz” denir. Aynı âyetleri, mukayese için, bir de Cibrîl (a.s) okurdu ki buna da “mukabele” denir.
Kur’an, Hz. Peygamber’e âyet âyet nazil olduğundan her âyetin yeri, hangi sûrenin neresine yazılacağı Cibril (a.s) tarafından bildirilirdi. Rasul-i Ekrem de vahiy kâtiplerine bu şekilde yazdırır, hafızlar da buna göre ezberlerdi. Kur’an böyle özel bir itina ile ezberlenir ve yazılırken; Cibril (a.s) her senenin Ramazanında Rasul-i Ekrem’e gelir, nâzil olan âyetler müdârese ve tekrar arzedilmek suretiyle takrir edilirdi (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid Terc, VII, 316).
Cibrilin Peygamber’e Kur’an’ı her sene muâraza etmesinin gayesi, Allah’dan Peygambere vahy ettiği Kur’an’ı kendisindekiyle karşılaştırmasıdır. Bunu da bakî kalanın kalması, nesholunanın gitmesi için bir pekleştirme, sabitliğini ebedî kılma ve bir koruma olarak yapıyordu. Bu maksat için Hz. Peygamber, ömrünün son yılı içinde Kur’an-ı Cibril’e iki defa arz etti. Cibril de Kur’an’ı onunla böylece iki kere mukabele etti.
“Mukabele”, Kur’an’ın yazılması ve hafızlar tarafından ezberlenmesi dışında her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir “koruma garantisi” niteliği taşımaktadır. Bu “Zikri (Kur’ân’ı) biz indirdik, O’nun koruyucusu da elbette biziz” (el-Hicr, 15/9) âyetinin Asr-ı Saâdet’te gerçekleşmiş bugün de devam etmekte olan bir mucizesinden başka bir şey değildir.
Kur’an’ın Ramazan’da nâzil olması (el-Bakara, 2/185), Kur’an okumanın özellikle Ramazan’da kat kat mükâfatlandırılacağı müjdesi, müslümanların bu ayda en çok Kur’an’la meşgul olmalarına sebep olmuştur. Bu sebeple “Kur’an ayı” olan Ramazan’da cami ve evlerde “mukabele”ler okunur, hatimler yapılır.
Aslı, Cibril (a.s)’ın Kur’an’ı Hz. Peygamber’e, doğru tesbiti ve korunması için, okuması olan “mukabele”, müslümanlar arasında köklü bir gelenek halinde günümüze kadar gelmiştir. Bu gelenek bugün de bütün canlılığıyla sürdürülmektedir. Kur’an okuma bilsin, bilmesin, müslümanlar dinlemek suretiyle huzur bulmakta ve sevap ummakta; okuyan hafızlar, özellikle Kur’an ezberlemeye (hıfz) çalışan genç Kur’an kursu öğrencileri de cemaat huzurunda okuyarak egzersiz yapmış olmaktadırlar. Mukabele suretiyle Kur’an okuyup dinlemenin başkalarını Kur’ân okumaya teşvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhî bir sükûnet meydana getirmesi, sevap kazandırması gibi bir çok faydası vardır. Ancak para karşılığında okumak ve okutmak caiz değildir.
Osmanlılar zamanında da özellikle ikindi namazından sonra mukabele okunurdu.
Kur’an, hükümleri öğrenilip anlaşılmak ve tatbik edilmek için gönderilmiştir. Bu bakımdan “mukabele”, okunan âyetlerin kısa açıklaması yapılarak dinleyenleri bilgilendirmek açısından iyi bir fırsattır. Ehil kişiler tarafından belli bir program dahilinde bu uygulanırsa İslâmî bilgi ve kültür düzeyinin yükselmesine önemli katkıda bulunabilir.
“Mukabele”nin İslâm hukukundaki anlamı Mecellenin “Kavaid-i Külliye, bölümündeki bazı maddelerde ifade edilmiştir.
İslâm hukukunda “zarara zararla mukabele yoktur.” Buna göre kişiler arasında, meşrû müdafaa dışında, mukabele bi’l-misil yani verilen bir zarara aynıyla mukabele yoktur. Bu, ferdî intikam almaya ve kavgaya yol açar, toplum düzenini bozar. Zarar görenin dava açma ve zarar için tazminat isteme hakkı vardır.
“Uğradığı zarar izale olunur” (Mecelle Md. 20) ve tazmin ettirilir.
“Bir kimse diğerin malına kıymetçe bir gûnâ noksan getirse, noksan-ı kıymetini zâmin olur” (Mecelle, md. 917).
Ancak, tecavüz eden kâfirlere karşı mukâbele-i bi’l-misil olmak üzere müslümanlar savaş açabilirler:
“Haram ayı, haram aya karşılıktır. Hürmetler, karşılıklıdır. Kim size saldırırsa, onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın Allah’tan korkun, bilin ki Allah (günahlardan) korunanlarla beraberdir” (el-Bakara, 2/194).
Yani Mukabele edilmesi âyetle hangi zamanda olursa olsun saldırıya cevap verilmesi emredilmiş olmaktadır. Zaten haram ayında savaşma yasağı İslâm’da kaldırılmıştır. Saldırıya benzeri ile karşılık verilmesi, İslâm’ın izzeti için gereklidir.
Halit ÜNAL
***
Mukabele okunurken hocayı takip etmek nasıl olmalıdır? Sesli olarak takip etmek şart mıdır?
Mukabele okunurken okuyan hocayı takibedenlerin dil ile okumaları şart değildir. Yalnızca dinlemeleri yeterlidir. Bununla birlikte dil ile de takip betmek isterlerse kendi duyabilecekleri kadar bir sesle tekrar etmelidirler.
Kur’ân okumasını bilen birisi okuyanı takip etmekle, bilmeyen de sadece dinlemekle Kur’ân-ı Kerim’i hatmetmiş olur mu? Teyb veya videodan okunan Kur’ân’ı, Kur’ân’dan takip ederek veya sadece dinlemekle hatim yapılır mı?
Kur’ân mukabelesi âdeti ilk olarak Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ile Hz. Cebrail’in Kur’ân’ı karşılıklı okumaları, birisinin okuyup diğerinin dinlemesi tarzında başlamıştı. Hadiste Peygamberimiz (a.s.m.) ile Hz. Cebrail’in Kur’ân mukabelesi için “Fe-yüdârisuhû” ifadesi kullanılır. Bu ibareyi Buharî mütercimi Aynî şöyle açıklar:
“Kur’ân-ı Kerim’i Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmla Hz. Cebrail karşılıklı okurlardı. Bu okuyuşu daha sonra Kur’ân hâfızları devam ettirmişlerdir. Yani, meselâ on âyet birisi okur, diğeri dinler, on âyet de birisi okur, diğeri dinlerdi; bu müşterek bir okumaydı.”(1)
Bugün cami ve mescitlerimizde ise bir veya birkaç hâfız her gün bir cüz’ü paylaşarak okuyor; okumasını bilen Müslümanlar Kur’an’dan takip ediyor, bilemeyenler de sadece dinliyorlar. Ramazan’ın son gününde de 30. cüz okunarak Kur’ân hatmedilmiş oluyor.
Burada sadece Kur’ân okuyan hâfızlar değil, hem Kur’ân’ı takip edenler hem de bir ay boyu muntazaman dinleyenler Kur’ân’ı hatmetmiş sayılıyorlar ve sevabını alıyorlar.(2)
Teyp ve videodan Kur’an dinlemeye gelince, bazılarınca bunun hatim yerine geçmeyeceği ifade edilmektedir. Şu var ki, bu aletler Kur’ân’ı doğru okumamızda bize yardımcı olarak kullanılabilir. Bu gibi vasıtalarla Kur’an dinleyen kimseler, zamanla Kur’an okumayı da öğrenip hatimlerini bizzat kendileri okumaya çalışmalıdırlar.
Ancak Kur’an-ı Kerim nurani olduğundan onu teyp, radyo, bilgisayar ve televizyondan takip ederek veya dileyerek Kur’an’ı bitirenlerin de inşallah hatim sevabı alacağını ümit ederiz.
Örneğin aynada yansıyan güneşin ışıkları, ısı ve renkleri de aynen güneşin özelliklerini taşımaktadır. Bunun gibi Kur’an’ın değişik aletlerde yansıyarak okunması da onun özelliklerini taşıyabilir.
Kaynaklar:
1. Umdetü’l-Kari, 1:75.
2. Mehmed Paksu, Çağın Getirdiği Sorular.
Sorularl İslâmiyet
- Mevlid Kandili Hakkında - 14 Eylül 2024
- Mi’rac Gecesi Hakkında Yazılar, Bilgiler - 6 Şubat 2024
- Abdest İçin Uygun Bir Yer Bulamayan Kadın Teyemmüm Ederek Namazını Kılabilir mi? - 9 Ağustos 2023
- Kurban Kanını Başa/Alına, Arabaya, Eve Sürmek Doğru mudur? - 27 Haziran 2023
- Terviye ve Arefe Günü Yapılabilecek İbadetler Dualar; Sorularla Kurban İbadeti - 25 Haziran 2023
- Kurban ve Kurban Bayramı - 23 Haziran 2023
- Büyük Fırsat: Zilhicce’nin İlk On Günü; Leyali-i Aşere - 17 Haziran 2023
- Bi-iznillah (Allah’ın izniyle) Demek Şirk mi? - 1 Haziran 2023
- Rüşd ve Rüşd Yaşı - 6 Mayıs 2023
- Şevval Orucu Hakkında - 21 Nisan 2023