Gözle görülmez bir mikrop neler gösterdi bize.
Müslümana, kafire, münafığa…
Sanki 2. Nuh (a.s.) Tufanı gibi umumî bir bela musibet.
Ne mal-mülk, ne güç -kuvvet beş para etmedi.
İnsan oğlu anladı.
Anlamayan da var elbette. Gaflet ve dalalete isyan ve küfre devam eden var tabi.
Günahların çoğu karantina vb sebeble işlenmesine mani olundu.
Bu cihetiyle hayr oldu.
Lakin Kâbe tavafsız ve cemaatsiz (çok az bir cemaatle) Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa ve âlem-i İslâmın camileri cemaatsiz kapalı, Ramazan-ı Şerifde camiler teravih ve cumalardan mahrum.
Ve ilk defa iftarsız, teravihsiz, bayramlaşmasız bayram…
İslâm tarihinde böyle bir şey yok.
Çok hüzünlü bir 3 aylar geçti.
Ha, açıktan oruç yiyen de olmadı gibi bu sayede.
Çoğunlukla evde kalıp günahlardan uzak ferdi tefekkür ve ibadet ile meşgul olundu.
Bu durumda tebliğ, ikaz, ders alan veren oldu mu? TV’lerde oldu mu? Çok az.
Maalesef ve maattessüf..
Musibet-i âmme ekserin hatasından gelir. Bundan ders alıp tevbe edilmezse devam eder.
Musibetler mükâfatın mukaddemesidir.
Son sözü yine asrın imamı Bediuzzaman Said Nursi (r.a) hazretlerine bırakalım.
“Ruh-u insanî gayr-ı mütenahî ihtiyaçlara giriftar, gayr-ı mütenahî elemlere mahaldir.
Gayr-ı mahsur lezzetlere iştihalıdır.
Gayr-ı mahdud âmâli beslemektedir.
Hattâ kalbin dalaletiyle beraber ruhtan fışkıran şefkat, gayr-ı mütenahî elemleri tazammun ediyor.
Binaenaleyh “Ben neyim?
Ne kıymetim var ki, benim için kıyamet kopsun, mizan vaz’edilsin, hesab görülsün?” demeye hakkın yoktur.
Ey kemal-i gurur ile dalalet kürsüsünde oturan!
Hayatına mağrur olma.
Zira o hayat, bir mugalata ile kaimdir.
Şöyle ki: O kürsüde oturan dâll, zeval ve fenanın dehşetini düşünüp korktuğu zaman saadet-i ebediye ihtimaline kaçar, tekâlif-i diniyenin terkinde de âhiretin olmayacağı ihtimaline kaçar.
(Mesnevi-i Nuriye – 147)
Gayr-ı mahsur lezzetlere iştihalıdır.
Gayr-ı mahdud âmâli beslemektedir.
Hattâ kalbin dalaletiyle beraber ruhtan fışkıran şefkat, gayr-ı mütenahî elemleri tazammun ediyor.
Binaenaleyh “Ben neyim?
Ne kıymetim var ki, benim için kıyamet kopsun, mizan vaz’edilsin, hesab görülsün?” demeye hakkın yoktur.
Ey kemal-i gurur ile dalalet kürsüsünde oturan!
Hayatına mağrur olma.
Zira o hayat, bir mugalata ile kaimdir.
Şöyle ki: O kürsüde oturan dâll, zeval ve fenanın dehşetini düşünüp korktuğu zaman saadet-i ebediye ihtimaline kaçar, tekâlif-i diniyenin terkinde de âhiretin olmayacağı ihtimaline kaçar.
(Mesnevi-i Nuriye – 147)
Ve keza “Musibet taammüm ettiğinde, elem hafif olur.
Ben de emsalim gibiyim.” diye yine yük altından kaçar.
Fakat musibet âmm olduğundan, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur.
Çünki kendisi gibi akrabası, ahbabı da o musibete dâhildir.
Çünki insanın ruhu, ebna-yı cinsiyle alâkadardır.
Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla olur.
Ey şek cephesinde, gaflet gölgesinde istirahata çekilen bîçare!
Gaflet serinliğinde, şek içinde zevkettiğin lezzeti lezzet sanma!
O zehirli baldır.
Az bir zaman sonra cehennemî bir azaba inkılab edecektir.
Eğer âlâmın lezaize, nârın nura inkılab etmesi emelinde isen, evkat-ı hamsede rüku ve sücud kancasıyla gururun hortumunu bük, sık, başını kır, imanı doldur.
Sonra âyâta tefekkür ile taate devam eyle ki, şek ve gaflet perdeleri yırtılsın.
Bu dalalat acılığından, necatın halâveti tavazzuh ile münacat lezzeti ortaya çıksın.”
(Mesnevi-i Nuriye – 148)
Ben de emsalim gibiyim.” diye yine yük altından kaçar.
Fakat musibet âmm olduğundan, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur.
Çünki kendisi gibi akrabası, ahbabı da o musibete dâhildir.
Çünki insanın ruhu, ebna-yı cinsiyle alâkadardır.
Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla olur.
Ey şek cephesinde, gaflet gölgesinde istirahata çekilen bîçare!
Gaflet serinliğinde, şek içinde zevkettiğin lezzeti lezzet sanma!
O zehirli baldır.
Az bir zaman sonra cehennemî bir azaba inkılab edecektir.
Eğer âlâmın lezaize, nârın nura inkılab etmesi emelinde isen, evkat-ı hamsede rüku ve sücud kancasıyla gururun hortumunu bük, sık, başını kır, imanı doldur.
Sonra âyâta tefekkür ile taate devam eyle ki, şek ve gaflet perdeleri yırtılsın.
Bu dalalat acılığından, necatın halâveti tavazzuh ile münacat lezzeti ortaya çıksın.”
(Mesnevi-i Nuriye – 148)
Hayırlı neticeler olacak inşaallah.
Selam ve dua ile saygılar.
- Her Şey Çıplak - 7 Eylül 2024
- Yangın Var… - 18 Ağustos 2024
- Neler Oluyor? - 14 Haziran 2024
- Zulüm - 13 Mayıs 2024
- Kadınlar - 24 Nisan 2024
- Seçim - 6 Nisan 2024
- Seçim; İsraf, Ses ve Görüntü Kirliliği - 9 Mart 2024
- Mi’rac ve Mehmed Feyzi Efendi (rha) - 6 Şubat 2024
- Emekliler Yılı mı? - 22 Ocak 2024
- Bir Yılın Muhasebesi - 2 Ocak 2024