Ana Sayfa / Yazarlar / Müspetin İslâmî Istılahı

Müspetin İslâmî Istılahı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

MÜSPETİN İSLAMİ ISTILAHI

Risale-i Nur’un metodu müspet harekettir. Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatından önce vermiş olduğu en son ders, “Müspet hareket”in olmazsa olmaz bir tavır olduğunu belirtir: “Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlahi’ye göre sırf hizmeti imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiye’ye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.” ( Emirdağ Lahikası, c 2)

“Bütün hayatımda bütün kuvvetimle asayişi (barışı) muhafazaya çalışmışım. Evet, mesleğimizde kuvvet var. Bu kuvvet dahile değil, ancak haricî tecavüze karşı istimal edilebilir. Vazifemiz, dahildeki asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Cihad-ı maneviyenin en büyük şartı da; vazife-i İlahiye’ye karışmamaktır ki, bizim vazifemiz hizmettir, netice Cenab-ı Hakka aittir; biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükellefiz.”

“Ben de Celâleddin Harzemşah gibi, benim vazifem hizmet-i nuraniyedir; muvaffak etmek veya etmemek Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir deyip ihlâs ile hareket etmeyi Kur’ân’dan ders almışım.”34

İç barışa neden bu kadar önem verir Nur risaleleri müellifi? Eğer sosyal hayat, karmaşık bir hâl alırsa  onun teskini çok zaman alır, yeniden tesisi ve sükûneti büyük gayret ister. İstibdat, terör ve anarşi ile çalkalanan sosyal bünyede sağlıklı ve sürekli  bir nurani tahsil, irfan ve gönülleri diriltme  işlemi yapılamaz. 

Kuran hakikatlerının kalp ve idraklere nakşedilmesi için içtimaî sükûn şart. Olaylara “akıl-mantık-muhakeme” zinciriyle değil, “heyecan, fizikî güç ve taraftarlık” hissiyle bakılırsa zıtlaşma şiddetlenir; şiddetli çalkantılar cemiyetin iç huzurunu, kalbî bütünlüğünü bozar. Sükûnet giderse, onun yerini anarşi, istibdat ve terör doldurur. 

“Güzel gör, hem güzel bak. Ta güzel düşünmeli:
Güzel bil, hem güzel düşün. Tâ leziz hayatı bulmalı.
Hayat içinde hayattır hüsn-ü zanda emeli.
Su-i zanla yeistir, saadet muharribi, hem de hayatın katili.” ( Lemaat)

 

YAYGIN TAHSİL AĞI

“Risale-i Nur” bütün vatan sathında yaygın ve sürekli bir yaygın eğitim mektebi  kurmuştur. Bu mektepteki eğitimin icrasında ücret istenmez. İmanı ihya metodunda,  hakkı neşreteme vazifesinde nebi ve resullere ittiba esastır. Zira bu dünya hizmet bir mekânıdır,  ücret ve karşılık alma yeri değildir. Nur risalelerinin imanı hayatlandırma ve takviye etme mesleği gösterişsiz, alayiş ve nümayişsizsiz çalışmayı esas alır. Halktan maddi yardım almamayı, iktisat ilkeleriyle de “ilmi vâsıta-i cer etmekten” (ilmi ve bilgiyi kazanç vasıtası yapmaktan) kurtarmayı, ilmin ve alimin izzetini korumayı esas almıştır.

Hakikata uymayacak biçimde suçlamalarla defalarca aynı seviyedeki mahkemelerce yargılanma sebebini şöyle açıklar Bediüzzaman: “Kader-i İlahî ihtiyarım haricinde dini, hiç bir şeye âlet etmemek için beşerin zalimâne eliyle mahz-ı adalet ( mutlak adalet) olarak beni tokatlıyor, ikaz ediyor. Sakın, diyor, iman hakikatini kendi şahsına alet yapma; ta ki imana muhtaç olanlar ( gönüller) anlasınlar ki yalnız hakikat konuşuyor, nefsin evhamı, şeytanın desiseleri kalmasın, sussun.” (Konuşan Yalnız Hakikattır)

“İşte Nur Risalelerinin, gönüller üzerinde husule getirdiği heyecan, kalplerde ve ruhlarda yaptığı te’sirin sırrı budur, başka bir şey değil. Risale-i Nur’un bahsettiği hakikatlerin aynını binlerce alimler, yüz binlerce kitaplar daha beliğâne neşrettikleri hâlde yine küfr-ü mutlakı ( sırf ve mutlak küfrü, ateizmi) durduramıyorlar. Küfr-ü mutlakla mücadelede bu kadar ağır şerâit altında Risale-i Nur bir derece muvaffak oluyorsa, bunun sırrı işte budur. Said yoktur; Said’in kudret ve ehliyeti de yoktur; konuşan yalnız hakikattir; hakikat-ı imaniye ve Kur’aniyedir.” (age)

Risale-i Nur, iman hakikatleri ve İslâm esaslarını aklî ve mantıkî delillerle ispat ve izah etmiştir. Merhum Mehmed Akif’in, “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı” beytiyle ifade ettiği manaya Nur risaleleri tamamen ayna olmuştur. O zaman diyebiliriz ki “Risale-i Nur Külliyatı”, Kuranı Hakimin bu asrın idrakine bir dersidir.

Bu eserlerde Kurani hakikatlar, ilim ve teknik üslubuyla asrın idrakine uygun şekilde açıklanmıştır. Aklın istifadesi yanında nefis, hayal, vehim, heva gibi his ve duyguların da istifadesi gözetilmiştir. Metot olarak, uzak yerlerden dağları kazarak su getirmek yerine, Hz.Musa Aleyhisselamın asası gibi her yerde suyu bulmuş, asasını nereye vurmuşsa oradan “âb-ı hayat”ı fışkırtmıştır. Bunu da şu ifadleriyle anlatır muhterem müellif:

“Risale-i Nur, sâir ulemanın eserleri gibi, yalnız aklın ayağı ve nazarı ile ders vermez ve evliya misillü, yalnız kalbin keşf ve zevkiyle hareket etmiyor. Belki akıl ve kalbin ittihat ve imtizacı ve ruh vesair letâifin teavünü ayağıyla hareket ederek evc-i âlâya uçar; taarruz eden felsefenin değil ayağı, belki gözü yetişemediği yerlere çıkar hakaik-ı imaniyeyi kör gözüne de gösterir.” (Kastamonu Lahikası)

Değerler eğitiminin baş aktörü olacak Nur eserlerinin yaygın okunmasındaki sırlardan biri de şu ıslah metodudur. Nur risaleleri, “Bu dünyada bir manevî Cehennem’i dalalette gösterdiği gibi, imanda dahi bu dünyada manevi bir Cennet bulunduğunu “ispat etmiş, ” günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde manevi elim elemleri gösterip hasenat ve güzel hasletlerde ve hakaik-i şeriatın amelinde, Cennet lezaizi gibi lezzetler bulunduğunu” gözlere göstermiştir.

 “Akibeti görmeyen ve bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye akıl ve fikre galebe ettiğinden, ehl-i sefaheti sefahetinden kurtarmanın yegâne çaresi; aynı lezzetinde elemini gösterip hissini mağlup etmektir.” ( Mesnevi, Mukaddeme)

İmanı İhya Mektebi, bütün vatan sathında bir sürekli  eğitim ve irfan hareketidir. Risalei Nur, Türkiye’de ve dünyada yedisinden yetmişine kadar yaş grupları tarafından iştiyakla okunmasının bir sırrı da beyanlarının edebî oluşu; edebî sanat, “anlatım” tarz ve tekniklerinin tümünden faydalanmış olmasıdır.

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hangi Yaşta Din Yaşanır(?)

"Bu yaşta din yaşanır mı? Önce hayatını doya doya yaşa... Nasılsa yaşlandığında bir şey yapamayacaksın; …

Kapat