Ana Sayfa / AİLE & SAĞLIK / Aile / Mutlu olma stresi / Kübra Nur UZUN

Mutlu olma stresiMutlu olma stresi

“Haz ilkesinin insana dayattığı nihai amaç olan mutluluk, ulaşılabilir bir amaç olmamasına rağmen, bizler gene de bu amacı gerçekleştirmekten vazgeçemez, bu ya da şu şekilde ona ulaşmaya çalışırız.”

Mutlu olma stresi / Kübra Nur UZUN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Mutlu olma stresiMutlu olma stresi

“Haz ilkesinin insana dayattığı nihai amaç olan mutluluk, ulaşılabilir bir amaç olmamasına rağmen, bizler gene de bu amacı gerçekleştirmekten vazgeçemez, bu ya da şu şekilde ona ulaşmaya çalışırız.”

 Zoraki bir ödev, gerekçesiz bir görev gibi bitimsiz biçimde tüm enerjisini mutlu olmak adına her an değişen, dönüşen, kendiyle çelişen yaşam için tüketen, tükenen insanı hayal et. Çok da dışsallaştırmadan hayal et ama. Çünkü o sensin. Hepimiz bizden çalınan anlamın yarattığı koyu, karanlık, tekinsiz boşluğu mutluluk tüccarlarının vadettikleri ikame cennetle yamama derdindeyiz.

İçinden çıkmadığımız, sorumlusunu bulamadığımız her derdimizin mümessili, hoşnutsuzluğa ve mutsuzluğa alan tanımayan şu “modern dünya” yine suçlu, hep suçlu. İnsanın devamlı mutlu olması gerektiğine inandırmış bizi reklam panolarıyla, sosyal medyasıyla, alışveriş merkezleri ve bilumum tüketim odaklı yarattığı dünyasıyla. Mutluluk odaklı sloganlarıyla, duygunun maddi bir değer karşılığı elde edilebileceğine ve akabinde maddenin doğası gereği tükeneceğine yapılan bu vurgunun ne kadar tehlikeli olduğunun altını ilk kez ben çizmiyorum. Asıl temas etmek istediğim nokta bambaşka. Sorunun teşhisi için semptomların ne olduğunu bilmek, bu belirtilerin hangi uyaranlardan kaynaklandığını tespit etmek elbette mühim. Ancak tedavinin kalıcı olması açısından uyaranın ortadan kaldırılması değil, o uyaranın hasta bünyedeki hangi ihtiyacı karşıladığını bilmek gerekecektir. Bu yüzden ‘’neden’’ diye sormak istiyorum. Neden mutluluğun sürekliliğine, yediğimiz basit bir gofrette dahi bunu hissetmeye, uyandığımız sabah tarafından neşeyle kucaklanmaya bu kadar muhtacız? Bu yoğun çaba ile neyi telafi etmeye çalışıyoruz?

“Haz ilkesinin insana dayattığı nihai amaç olan mutluluk, ulaşılabilir bir amaç olmamasına rağmen, bizler gene de bu amacı gerçekleştirmekten vazgeçemez, bu ya da şu şekilde ona ulaşmaya çalışırız” diyor Freud. Mealen mutluluğa duyulan yer yer histerik arzunun tabiatımızda olduğunu ifade ediyor. Bu içsel baskı ile kazanç sağlamanın derdine düşmüş kapitalistlerin dışsal istilası ittifak kurduğunda, kim bilir kaç kişi mutlu olmaya endekslendiği için mutsuz oluyor? Ve ne yazık ki bu, birazdan bahsedeceğim işlevi olan bir mutsuzluk bile değil. Daha çok yoksunluk yaşayan bir bağımlının vaziyeti ile eşdeğer: Ateş çemberinin içine sıkışmış, kendine yardım etmekten aciz bir mutsuzluk. Hâlbuki devamlı olarak nefes almak mümkün değilse, ciğerlerini hava ile şişirip oksijeni soğurduktan sonra bir sonraki sefer yeniden ihtiyaç duyana kadar geçen sürede nefesi vermen gerekiyorsa; yani her oluş, her kavram, her duygu zıttı ile kaim ise mutsuzluğu ötelemeksizin onu da en az mutluluğa gösterdiğimiz şükranla yaşasak, kaybettiğimiz anlama bir parça yaklaşabileceğimizi, kâmil olamasak da diyalektiğin hâkim olduğu yeryüzü hakkında iç görümüzün ilerleyeceğini düşünüyorum.

Nitekim acıyı tanımadığımız ölçüde hazdan doyum sağlayamayacağız. Pozitif düşün propagandasıyla olumsuz olanla baş başa kalabilme, sessiz durabilme, bekleyerek hakikati mütalaa etme becerilerinden yoksun kalacağız. Top of the Lake adlı dizide GJ karakterinin mutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranan bir kadına söyledikleri neden kötü hissettiğimizde apar topar daha iyi hissetmek için canhıraş çabalamanın manasız olduğu ile yüzleştiriyor:“Hayır! Duyduğun tek şey kendi çılgın düşüncelerin, sürekli akan bir b*k nehri gibi. Düşüncelerini oldukları halleriyle gör. Yardım etmeye çalışmayı kes, plan yapmayı kes, pes et! Senin için de, başkaları için de çıkış yok! Yorgun musun? O zaman buraya uzan. Kedi gibi ve kendini iyileştir.’’ Eylemsizlikten, kendi kendini aksiyona mecbur bırakan zihniyetten feragat etmekten bahsediyor olsa gerek GJ. Mutsuz Olmak: Bir Yüreklendirme adlı kitabın yazarı Wilhelm Schmid’in ifadesiyle mutsuzluk süreci, mutluluğun nekaheti için gereklidir. Zira keyif ve hazzın devamlılığı da, kışkırtan iyimserliğin zorunluluğu da en az kronik karamsarlık kadar can sıkıcıdır. Burada her taşın altına baka baka, yalvar yakar aranması gereken mutluluk değil, anlamdır. Mutluluğa erişme çabasındaki ısrarı, anlam yoksunluğunun yol açtığı çaresizliğin bir yordayıcısı olarak görüyor Schmid. Anlama yaklaştıkça mutsuzluk düzeyi düşebilir, bir ihtimal. Fakat bunun koşulu mutsuzluğa var olma hakkı tanımaktan geçer yine. Kişi, mutsuz olduğu için tecrit edilmesi gereken bir hasta muamelesi gördüğü varlığını, keyifsizliğin kollarına telaşsız bıraktığında yenilenmek için zaman kazanmış olacaktır. Önemli olan, bırakabilmektir. Hüzne gark olduğunda, hislerine tahammül edemeyip bunu geçiştirecek kaçış yolları aramanın, mutluluğun peşinde olmakla değil, düpedüz kişinin kendisine söylediği patolojik yalanlarla alakası vardır.

Hayatın kutupsallığını kabul edip içselleştirebildiğimiz ölçüde, iki uç arasında salınmaktan çekinmenin yarayışsız olduğunu göreceğiz. İyi ve kötünün, güzel ve çirkinin, son tahlilde mutluluk ve mutsuzluğun tek boyutluluğu, yaşamın dörtnala, sayısız yöne savrulan çok boyutluluğunun karşılığını veremez. Atilla İlhan: “Ayrılık sevdaya dâhil” diyor. Son söz olarak, şairle aynı pencereden bakıp; “Mutsuzluk da mutluluğa dâhil’’ diyorum. Vesselam…


 

Kübra Nur Uzun/Diriliş Postası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Önceki yazıyı okuyun:
Âcizlik kötü müdür? / Mustafa ULUSOY

Âcizlik kötü müdür? İnsan denizin sathında yürümeyi beceremez. Kuşlar gibi o daldan bu dala, o çatıdan bu çatıya uçarak konamaz.  Balıklar gibi suyun altında nefes...

Kapat