Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Bunları Biliyor musunuz? / Namaz Duaları ve Tesbihatları; Okunuşları ve Mealleri

Namaz Duaları ve Tesbihatları; Okunuşları ve Mealleri

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

NAMAZ İÇİNDE OKUNACAK DUALAR

1. SÜBHÂNEKE DUASI
سُبْحَانَكَ الَلٰهّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالٰهى جَدُّكَ (وَجَلَّ  ثَنَآئُكَ) وَلَ الِٰههَ غَيْكَُ
Okunuşu: Sübhâneke’l-lâhümme ve bi-hamdik ve tebâra kesmük. Ve te’âlâ ceddük (ve celle senâük) Velâ ilâhe ğayruk.

Anlamı: “Allah’ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür, şanın yücedir.
Senden başka ilâh yoktur.” (Ebu Dâvûd, “Salât”, 122)
“Ve celle senâük” cümlesi sadece cenaze namazında okunur.

RÜKÛ VE SECDEDE OKUNACAK DUALAR

a) Rükûda okunacak dua
سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَظِيمِ
Okunuşu: Sübhâne rabbiye’l-‘azîm (üç defa).

Anlamı: “Ulu Rabbim, her türlü kusurdan münezzehtir.”

b) Secdede Okunacak Dua
سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَْلٰهى
Okunuşu: Sübhâne Rabbiye’l-a’lâ (üç defa).

Anlamı: “Ulu Rabbim, (her çeşit kusurdan) münezzehtir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 154; Tirmizî, Salât, 194.)

RÜKÛDAN DOĞRULURKEN OKUNACAK DUA
سَمِعَ اللّٰهُ لِمَنْ حَمِدَهْ • رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدْ
Okunuşu: Semi’allâhü limen hamideh, Rabbenâ leke’lhamd (veya Rabbenâ ve leke’l-hamd)

Anlamı: “Allah, kendisine hamd edeni işitir; ey Rabbimiz! Her türlü övgü sana mahsustur.”

OTURUŞLARDA OKUNACAK DUALAR

a) Tahiyyât Duası
ألَتَّحِيَّاتُ للِّٰهِ وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ ألَسَّلَمُ عَلَيْكَ ايَُّهَا النَّبِىُّ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ ألَسَّلَمُ عَلَيْنَا وَعَلٰهى عِبَادِ اللّٰهِ الصَّالِحِينَ اشَْهَدُ انَْ لَ الِٰههَ الَِّ اللّٰهُ وَاشَْهَدُ انََّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
Okunuşu: Ettehıyyâtü lillâhi ve’s-salevâtü ve’t-tayyibâtü esselâmü ‘aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtühû esselâmü ‘aleynâ ve ‘alâ ‘ıbâdillâhi’s-salihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden ‘abdühû ve rasûlüh.

Anlamı: “Selam, rahmet ve bütün güzellikler, her türlü dil, beden ve mal ile yapılan ibadet Allah’a mahsustur. Ey Peygamber! Allah’ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun. Selâm bizlere ve Allah’ın sâlih kullarına olsun. Ben şahadet ederim (kesinlikle bilirim) ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ve şahadet ederim ki Hazret-i Muhammed Allah’ın kulu ve Resûlüdür.” (Ebu Dâvûd, “Salât”, 182. I, 591)

b) Salli ve Bârik Duaları
ألَلٰهّهُمَّ صَلِّ عَلٰهى مُحَمَّدٍ وَعَلٰهى اٰهلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰهى ابِْرَاهِيمَ
وَعَلٰهى اٰهلِ ابِْرَاهِيمَ انَِّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Okunuşu: Allâhümme salli ‘alâ Muhammedin ve ‘alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte ‘alâ İbrahîme ve ‘alâ âli İbrahîm. İnneke hamîdün mecîd.

Anlamı: Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.
ألَلٰهّهُمَّ بَارِكْ عَلٰهى مُحَمَّدٍ وَعَلٰهى اٰهلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلٰهى ابِْرَاهِيمَ  وَعَلٰهى اٰهلِ ابِْرَاهِيمَ انَِّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Okunuşu: Allâhümme bârik ‘alâ Muhammedin ve ‘alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte ‘alâ İbrahîme ve ‘alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

Anlamı: “Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ümmetine hayır ve bereket ver. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.” (Buhârî, “De’avât”, 32; Müslim,
“Salât”, 65)

c) Rabbena Âtina ve Rabbena’ğfirlî Duaları
رَبَّنَا اٰهتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الٰهْخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ رَبَّنَا اغْفِرْلِى وَلِوَالِدَىَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Okunuşu: Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’lâhirati hasene. Ve kınâ ‘azâbe’n-nâr.
Rabbena’ğfirlî ve li vâlideyye ve lil mü’minîne yevme yekûmü’l-hısâb.

Anlamı: “Allah’ım! Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver. Bizi ateş azabından koru. (Bakara, 2/201)
Rabbimiz! Beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.” (İbrahim, 14/41)

KUNUT DUALARI
الَلٰهّهُمَّ انَِّا نَسْتَعِينُكَ وَنَسْتَغْفِرُكَ وَنَسْتَهْدِيكَ وَنُؤْمِنُ بِكَ وَنَتُوبُ الَِيْكَ وَنَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ وَنُثْن۪ى عَلَيْكَ الْخَيَْ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَلَ نَكْفُرُكَ وَنَخْلَعُ وَنَتْكُُ مَنْ يَفْجُرُكَ

الَلٰهّهُمَّ ايَِّاكَ نَعْبُدُ وَلَكَ نُصَلّ۪ى وَنَسْجُدُ وَالَِيْكَ نَسْعٰهى وَنَحْفِدُ نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَنَخْشٰهى عَذَابَكَ انَِّ عَذَابَكَ بِ الْكُفَّارِ مُلْحِقٌ
Okunuşu: “Allâhümme innâ neste’înüke ve nesteğfiruke ve nestehdîke ve nü’minü bike ve netûbü ileyke ve netevekkelü aleyke ve nüsnî ‘aleyke’l-hayra küllehû neşküruke velâ nekfürüke ve nahle’u ve netrukü men yefcürük.
Allâhümme iyyâke na’büdü ve leke nüsalli ve nescüdü ve ileyke nes’â ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ ‘azâbek. İnne ‘azâbeke bi’l-küffâri mülhık.

Anlamı: “Allah’ım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tövbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkâr etmeyiz ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve sana karşı geleni bırakırız.
Allah’ım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kâfirlere ve inançsızlara ulaşır.” (İbn Ebî Şeybe, II, 301; Abdürrazzak, III, 121)

NAMAZ SONRASI YAPILACAK DUA VE ZİKİRLER

1. Selamdan Sonra Okunacak Dua (İstiğfar duası)

اسَْتَغْفِرُ اللّٰهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَ الِٰههَ الَِّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ وَ اتَُوبُ الَِيْهِ
Okunuşu: Esteğfirullâhe’l-azîmellezî lâ ilâhe illâ hû, elhayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyh.

Anlamı: “Kendisinden başka ilâh bulunmayan, diri ve kayyum olan Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ve O’na tövbe ederim.”

Sahabeden Sevban (r.a.);
كَانَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إذَِا أرََادَ أنَْ يَنْصَرِفَ مِنْ صَلَتِهِ اسْتَغْفَرَ ثَلَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ قَالَ: ألَلٰهّهُمَّ أنَْتَ السَّلَمُ وَمِنْكَ السَّلَمُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلَلِ وَالِْكْرَامِ
“Peygamberimiz (s.a.s.); Namazdan ayrılmak istediğinde üç defa istiğfar eder, sonra ‘Allâhümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm tebârakte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm’ derdi.” (Tirmizi, “Salât”, 222, No. 299) demiştir.

Sahabeden Abdullah ibn Mes’ûd, Peygamberimizin bu duayı üç defa okuyan kimsenin günahlarının bağışlanacağını söylediğini bildirmiştir (Hâkim, Dua, I, 511).

* Bu duadan sonra “münciye” ve “seyyidü’l-istiğfar” duaları da okunabilir.

2. Salât-ı Münciye
الَلٰهّهُمَّ صَلِّ عَلٰهى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰهى اٰهلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَةً تُنْجِينَا بِهَا مِنْ جَمِيعِ الْهَْوَالِ وَالٰهْفَاتِ وَتَقْضِى لَنَا بِهَا جَمِيعَ الْحَاجَاتِ وَتُطَهِّرُنَا بِهَا مِنْ جَمِيعِ السَّيِّئَاتِ وَتَرْفَعُنَا بِهَا عِنْدَكَ اعَْلٰهى الدَّرَجَاتِ وَتُبَلِّغُنَا بِهَا اقَْصَى الْغَايَاتِ مِنْ جَمِيعِ الْخَيْاَتِ فِى الْحَيَاتِ وَبَعْدَ الْمَمَاتِ انَِّكَ عَلٰهى كُلِّ شَيْئٍ قَدِيرٌ
Okunuşu: Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammed. Salâten tüncînâ bihâ min cemî’ı’l-ehvâli ve’l-âfât. Ve takzî lenâ bihâ cemî’a’l-hâcât ve tütahhirunâ bihâ min cemî’ı’s-seyyiât ve terfe’unâ bihâ ‘ındeke a’le’d-derecât ve tübelliğunâ bihâ aksa’l-ğâyât. Min cemî’ı’l-hayrâti fi’l-hayâti ve ba’de’l-memât. İnneke ‘alâ külli şey’in kadîr.

Anlamı: “Allah’ım! Peygamber (s.a.s.)’e öyle bir salât ve selam eyle ki, onunla bütün korku ve afetlerden bizi kurtar. Bütün istek ve arzularımızı yerine getir. Bütün kötülüklerden temizle. En yüksek derecelere ve en üst gayelere yükselt. Dünyada ve öldükten sonra hayırların her birisine ulaştır.”

Ülkemizde öteden beri namazlardan sonra okunagelen “Salât-ı Münciye” diye anılan bu dua, Hz. Peygamberden bize ulaşan bir dua örneği değildir. Kur’ân-ı Kerim’in, Hz. Peygamberimize salât ve selâm getirmeyi emreden ayetin emrine istinaden İslâm bilginleri tarafından ihdas edilen bir duadır.

3. Seyyidü’l-İstiğfar Duası
الَلٰهّهُمَّ أنَْتَ رَبّ۪ى لَ إلِٰههَ إلَِّ أنَْتَ خَلَقْتَن۪ى وَأنََا عَبْدُكَ وَأنََا عَلٰهى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُأعَُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أبَُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ علَيَّ وَأبَُوءُ لَكَ
بِذَنْب۪ى فَاغْفِرْ ل۪ى فَإنَِّهُ لَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إلَِّ أنَْتَ
Okunuşu: Allâhümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va‘dike m’esteta‘tü.
Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebû’ü leke bi-ni‘metike ‘aleyye ve ebû’ü leke bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirü’zzünûbe illâ ente.

Anlamı: “Allâh’ım! Sen benim Rabbimsin! Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiğince ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım.

Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp, itiraf ederim. Aynı şekilde günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz.”

Peygamberimiz (s.a.s.), bu duanın, duaların efendisi, en üstünü olduğunu; bu itibarla, her kim, bu duayı, sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olacağını, yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse yine cennetlik olacağını ifade buyurmuşlardır (Buhârî, “De’avât”, 2, 15).

4. Allahümme Ente’s-selâm Duası
Namazdan çıkıp “istiğfar” duasını okuduktan sonra şu dua okunur:

الَلٰهّهُمَّ أنَْتَ السَّلَمُ وَمِنْكَ السَّلَمُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلَلِ وَالِْكْرَامِ
Okunuşu: Allâhümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm.
Tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm.

Anlamı: “Allah’ım sen selamsın. Selamet de sendendir. Ey celâl ve ikrâm sâhibi! Sen münezzehsin, sen yücesin.” (Müslim, “Mesâcid”, 135)

-İsteyenler “Selam” duasından sonra şu duayı da okuyabilirler:

لَ إلَِهَ إلَِّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، الَلَّهُمَّ لَ مَانِعَ لِمَا أعَْطَيْتَ، وَلَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَلَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
Okunuşu: Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr. Allâhümme lâ mâni’a limâ a’tayte ve lâ mu’tıye limâ mena’te ve lâ yenfe’u ze’l-ceddi minke’lceddi.”

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, sadece O vardır. O’nun ortağı yoktur. Bütün mülk O’nundur. Her türlü övgü O’na mahsustur. O yaşatır, O hayata son verir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. Allah’ım! Senin verdiğine kimse mani olamaz, vermediğini de kimse veremez. Sen istemedikten sonra gayret eden kimseye gayreti fayda vermez.”
Peygamberimiz (s.a.s.), “Selam” duasından sonra bu duayı okumuştur (Tirmizî, “Salât”, 222, No: 298).

Sonra “alâ Resûlinâ salavât” (Peygamberin üzerine salât) denir.

Sonra “Allâhümme salli ‘alâ Muhammed” cümlesi okunur.

5. Tesbih, Tahmîd, Tehlil ve Tekbir Duası
Sonra şu dua okunur:
سُبْحَانَ اللّٰهِ وَ الْحَمْدُ للِّٰهِ وَ لَ الِٰههَ الَِّ اللّٰهُ وَ اللّٰهُ اكَْبَْ وَ لَ حَوْلَ وَ لَ قُوَّةَ الَِّ بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ
Okunuşu: Sübhânellâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhü vellâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l‘aliyyi’l-‘azîm.

Anlamı: “Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah, en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak ulu ve yüce Allah ile vardır.”

Peygamberimiz (s.a.s.), bu duayı okumanın cennet bahçelerinin meyvelerinden faydalanmak olduğunu (Tirmizî, “De’avât”, 98), her harfine on sevap verileceğini (Münzirî, II, 435) ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını (Tirmizî, “De’avât”, 98) bildirmiştir.

6. Ayetü’l-Kürsî
Sonra “e’ûzü-besmele” çekilir ve “Ayetü’l-Kürsî” okunur:

الَلّٰهُ لَ الِٰههَ الَِّ هُوَۚ الَْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَ نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰهوَٓاتِ وَمَا فِي الَْرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُ الَِّ بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ ايَْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَ يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْٓ عِلْمِه۪ الَِّ بِمَا شَاءَۚٓ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰهوَاتِ وَالَْرْضَۚ وَلَ يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَٓ الْعَلِيُّ
الْعَظ۪يمُ
Okunuşu: Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ardı men zellezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi iznih. Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm ve lâ yühîtûne bi şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâe vesi’a kürsiyyühü’s-semâvâti ve’larda ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüve’l-‘aliyyü’l-‘azîm.

Anlamı: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur (varlığı kendinden, kendi kendine yeterli, yarattıklarına hâkim ve onları koruyup gözetendir). O’nu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün kâinata hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup-gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara, 2/255)

Peygamberimiz (s.a.s.), “Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’ân’ın zirvesi de Bakara sûresidir. Bakara sûresinde bir ayet vardır ki o ayet Kur’ân ayetlerinin seyyididir. O ayet Ayetü’l-kürsîdir.” (Tirmizî, “Fedailü’l-Kur’ân”, 2); “Ayetü’l-kürsî, Kur’ân’ın en büyük ayetidir.” (Ebu Dâvûd, “Hurûf ve Kıraat”,1) buyurmuştur.

7. Tesbîhât Sonra şu tesbîhât yapılır: سُبْحَانَ اللّٰهِ
Okunuşu: Sübhânellah (Otuz üç defa).

Anlamı: “Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim.” الَْحَمْدُ للِّٰهِ
Okunuşu: el-Hamdü lillâh (Otuz üç defa).

Anlamı: “Her türlü övgü Allah’a mahsustur.” الَلّٰهُ أكَْبَُ
Okunuşu: Allâhü ekber (Otuz üç defa).

Anlamı: “Allah, en büyüktür.”

Peygamberimiz (s.a.s.); “Namazları kıldığınız zaman 33 defa sübhânellah, 33 defa el-hamdü lillâh, 33 defa Allâhü ekber deyiniz, böylece siz bununla sizden öncekilere yetişir, sizden sonrakileri geçersiniz.” (Nesâî, Sehv, 95) buyurmuştur.

8. Kelime-i Şahadet
Sonra “Kelime-i Şahadet” duası okunur
لَالِٰههَ الَِّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلٰهى كُلِّ شَيْئٍ قَدِيرٌ
Okunuşu: Lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, sadece O vardır. O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur, her türlü övgü O’na mahsustur, O her şeye gücü yetendir.” (Tirmizî, “Salât”, 222. No: 298)

Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim her namazdan sonra 33 defa ‘sübhânellâh’, 33 defa ‘elhamdülillâh’, 33 defa da ‘Allâhu ekber’ der, sonra ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr’ derse; günahları denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.” (Müslim, “Mesâcid”, 146) buyurmuştur.

TESBÎHATTAN SONRA YAPILABİLECEK DUALAR

Namazdan sonra kişi dilediği gibi dua edebilir. Peygamberimizin yaptığı şu duaları da okuyabilir:
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ، وَسَلَمٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ وَالْحَمْدُ للِّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Okunuşu: Sübhâne Rabbike Rabbi’l-‘ızzeti ‘ammâ yesıfûn. Ve selâmün ‘ale’l-mürselîn. Ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn. (Sâffât, 37/180-182)

Anlamı: “Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rabb, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.
Peygamberlere selam olsun. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”
Peygamberimiz, namazdan sonra bu ayeti dua olarak okumuştur (Tirmizî, “Salât”, 222, No. 298).

ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإسِْرَافَنَا فِي أمَْرِنَا وَثَبِّتْ أقَْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلٰهى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Okunuşu: Rabbena’ğfirlenâ zünûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ‘ale’l-kavmi’l-kâfirîn.

Anlamı: “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!” (Al-i İmrân, 3/147)

رَبَّنَا لَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اذِْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ انَِّكَ انَْتَ الْوَهَّابُ
Okunuşu: Rabbenâ lâ-tüziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb-lenâ min ledünke rahmeh. İnneke ente’lvehhâb.

Anlamı: “Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalplerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.” (Âl-i İmrân, 3/8)
رَبَّنَا ظَلَمْنَا أنَْفُسَنَا وَإنِْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Okunuşu: Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem teğfir lenâ ve terhamnâ lenekûnenne mine’l-hâsirîn.

Anlamı: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!” (A’râf, 7/23)

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءِ
Okunuşu: Rabbic’alnî mükîme’s-salâti ve min zürriyyetî Rabbenâ ve tekabbel duâ’e.

Anlamı: “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!” (İbrahim, 14/40)

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Okunuşu: Rabbenağfirlî veli-vâlideyye velil-mü’minîne yevme yekûmü’l-hısâb.

Anlamı: “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim, 14/41)

الَلٰهّهُمَّ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلٰهى دِينِكَ وَطَاعَتِكَ الِْسْلَمَ
Okunuşu: Allâhümme yâ mukallibe’l-kulûbi, sebbit kalbî ‘alâ dînike ve tâ’atike’l-islâm.

Anlamı: “Ey kalpleri döndüren (kalplere hükmeden) Allâh’ım; benim kalbimi dinin ve İslâmî itaatın üzerine sâbit kıl.” (Tirmizî, “Kader” , 7

)الَلٰهّهُمّ إنِّ۪ى أعَُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ
وَأعَُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبِْوَأعَُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ
Okunuşu: Allâhümme innî e’ûzu bike min azâbi cehennem.
Ve e’ûzu bike min ‘azâbi’l-kabri.
Ve e’ûzu bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât.

Anlamı: “Allah’ım! Ben cehennem azabından Sana sığınırım.
Kabir azabından da Sana sığınırım.
Hayat ve ölüm fitnesinden de Sana sığınırım.” (Ebu Dâvûd, “Salât”, 184)

الَلٰهّهُمَّ إنِّ۪ي أعَُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ وَعَذَابِ القَبِْ
Okunuşu: Allâhümme, innî e’ûzu bike mine’l-küfri ve’l-fakrı ve ‘azâbi’l-kabri.

Anlamı: “Allah’ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım.” (Ebu Dâvûd, “Edeb”, 101)

الَلٰهّهُمَّ لَ مَانِعَ لِمَا أعَْطَيْتَ وَلَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَلَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
Okunuşu: Allâhümme lâ mâni’a limâ a’taytü velâ mu’tıye limâ mena’te ve lâ yenfe’u ze’l-ceddi minke’l-ceddü.

Anlamı: “Allah’ım! Senin verdiğine kimse mani olamaz, vermediğini de kimse veremez. Sen istemedikten sonra gayret eden kimseye gayreti fayda vermez.” (Müslim, “Mesâcid”, 137).

الَلٰهّهُمَّ أعَِنِّي عَلٰهى ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ
Okunuşu: Allâhümme e’ınnî ‘alâ zikrike ve şükrike ve husni ‘ıbâdetike.

Anlamı: “Allah’ım! Seni zikir, sana şükür ve güzelce ibadet etme konusunda bana yardım eyle.” (Ebu Dâvûd, “Salât”,

(الَلٰهّهُمَّ إنِِّي أسَْألَُكَ الْهُدَى وَالتُّقَى وَالْعَفَافَ وَالْغِنٰهى
Okunuşu: Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ ve’l-‘afâfe ve’l-ğınâ.

Anlamı: “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.” (Müslim, “Dua”, 72) الَلٰهّهُمَّ إنِّ۪ي أسَْألَُكَ عِلْماً نَافِعاً وَرِزْقاً طَيِّباً وعَمَلً مُتَقَبَّلً
Okunuşu: Allâhümme innî es’elüke ‘ılmen nâfi’an ve rizkan tayyiben ve ‘amelen mutekabbelen

Anlamı: “Allah’ım! Senden faydalı ilim, helâl rızık ve makbul amel istiyorum.” (İbn Mace, “İkameti’s- Salât”, 32).

الَلٰهّهُمَّ إنِِّي أسَْألَُكَ الثَّبَاتَ فِي الْمَْرِ وَأسَْألَُكَ عَزِيمَةَ الرُّشْدِوَأسَْألَُكَ شُكْرَ نِعْمَتِكَ وَحُسْنَ عِبَادَتِكَوَأسَْألَُكَ لِسَاناً صَادِقاً وَقَلْباً سَلِيماًوَأعَُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا تَعْلَمُ وَأسَْألَُكَ مِنْ خَيِْ مَا تَعْلَمُوَأسَْتَغْفِرُكَ مِمَّا تَعْلَمُ إنَِّكَ أنَْتَ عَلَّمُ الْغُيُوبِ
Okunuşu: Allâhümme innî es’elüke’s-sebâte fi’l-emri.
Ve es’elüke ‘azîmete’r-rüşdi.
Ve es’elüke şükra ni’metike ve husne ‘ıbâdetike.
Ve es’elüke lisânen sâdikan ve kalben selîmen.
Ve e’ûzü bike min şerri mâ ta’lemü. Ve es’elüke min hayri mâ ta’lemü.
Ve esteğfiruke mimmâ ta’lemü. İnneke ente ‘allâmülğuyûb.

Anlamı: “Allah’ım! Senden dinde sebat etmemi istiyorum. Doğrulukta kararlı olmak istiyorum.
Nimetlerine şükretmek ve ibadetlerini en güzel biçimde yapmak istiyorum.
Doğru söyleyen bir dil, sağlıklı ve sana teslim olan bir kalp istiyorum.
Bildiğin her zararlı şeyin şerrinden sana sığınıyorum.
Bildiğin her hayırlı şeyi istiyorum.
Bildiğin her günah için bağışlamanı diliyorum. Sen gizli olan şeyleri çok iyi bilensin.” (Tirmizî, “De’avât”, 2)
الَلٰهّهُمَّ احَْسَنْتَ خَلْقِي فَاحَْسِنْ خُلُقِي
Okunuşu: Allâhümme ahsente halkî fe ahsin hulükî.

Anlamı: “Allah’ım! Yaratılışımı güzel yaptın, ahlâkımı da güzelleştir.” (İbn Hıbbân, “Ed’ıye”, No: 959; el-Heysemî, “Ed’ıye”, 33, No: 17363)
الَلٰهّهُمَّ احَْسِنْ عَاقِبَتَنَا فِي الُْمُورِ كُلِّهَا وَ اجَِرْناَ مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَ عَذابَِ الٰهْخِرَةِ
Okunuşu: Allâhümme ahsin ‘âkıbetenâ fi’l-‘umûri küllihâ ve ecirnâ min hızyi’d-dünyâ ve ‘azâbi’l-âhırah.

Anlamı: “Allah’ım! Bütün işlerimin sonucunu güzel eyle, beni dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından
koru.” (İbn Hıbbân, “Ed’ıye”, No: 949; el-Heysemî, “Ed’ıye”, 33, No: 17390)

AKŞAM VE SABAH NAMAZINDAN SONRA OKUNABİLECEK DUA VE AYETLER

اعَُوذُ بِاللّٰهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓ الِٰههَ الَِّ هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰهنُ الرَّح۪يمُ هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَ الِٰههَ الَِّ هُوَۚ الَْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَمُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَز۪يزُٓ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبُِّۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَهُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الَْسْمَاءُٓ الْحُسْنٰهىۜ يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰهوَاتِ وَالَْرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Okunuşu: E’ûzü billâhi’s-semî’ı’l-‘alîmi mine’ş-şeytâni’rRacîm.
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Hüvellâhüllezî lâ ilâhe illâ hû. ‘Âlimü’l-ğaybi ve’şşehâdeh. Hüve’r-Rahmânü’r-Rahîm.
Hüvellâhüllezî lâ ilâhe illâ hû. el-Melikü’l-kuddûsü’sselâmü’l-mü’minü’l-müheyminü’l-‘azîzü’l-cebbâru’l-mütekebbir. Sübhânellâhi ‘ammâ yüşrikûn.
Hüvellâhü’l-hâliku’l-bâriü’l-musavviru lehü’l- esmâü’lhusnâ. Yesebbihu lehû mâ fi’s-semâvâti ve’l-ard. Ve hüve’l‘azîzü’l-hakîm.

Anlamı: “Kovulmuş şeytanın şerrinden her şeyi bilen, her söyleneni duyan Allah’a sığınırım.
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.
O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, insan kavrayışına giren âlemi de bilendir. O, Rahman’dır, Rahimdir.

O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik ve iman veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran, büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
O, Allah’tır, yaratandır, yoktan var edendir, şekil verendir. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder (yüceltir). O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Haşr, 59/22-24)

Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim sabah olunca üç defa
‘Eûzü billâhi’s-semî’ı’l-‘alîmi mine’ş-şeytâni’r-racîm’ der, Haşr sûresinin son üç ayetini okursa, Allah ona yetmiş bin melek görevlendirir ve bu melekler akşam oluncaya kadar ona dua ederler. O gün ölürse şehit olarak ölür. Aynı şekilde akşam okursa aynı sevaba nail olur.” (Tirmizî, “Fedailü’l-Kur’ân”, 22) buyurmuştur.
بِسْمِ اللّٰهِ الَّذِي لَ يَضُرُّ مَعَ اسْمِه۪ شَيْئٌ فِي الَْرْضِ وَ لَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ
Okunuşu: Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fi’l-ardı ve lâ fi’s-semâi ve hüve’s-semî’u’l-‘alîm.

Anlamı: “Yerde ve göklerde hiçbir şey O’nun adı ile birlikte zarar vermeyen Allah’ın adı ile O, işitendir, bilendir.”

Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim akşam olunca bu duayı üç kere okursa sabaha kadar ansızın gelen bela ona isabet etmez. Sabah olunca üç kere okursa akşama kadar yine ansızın bir belaya uğramaz.” (Ebu Dâvûd, “Zikir”, 64) buyurmuştur.

*Sonra üçer defa muavvizatı yani Kur’ân’ın son üç sûresi olan İhlâs, Felak ve Nâs sûreleri okunur. Peygamberimiz (s.a.s.);

“Akşam ve sabaha erince İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini üçer kere oku. Onlar her şeye karşı sana yeter.” (Tirmizî, “De’avât”, 7) buyurmuştur.

YATSI NAMAZINDAN SONRA OKUNABİLECEK DUA İÇERİKLİ AYETLER

اٰهمَنَ الرَّسُولُ بِمَا انُْزِلَ الَِيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ كُلٌّ اٰهمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰهئِٓكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَٓرُسُلِه۪ۜ لَ نُفَرِّقُ بَيْنَ احََدٍ مِنْ رُسُلِه۪۠ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاطََعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَالَِيْكَ الْمَص۪ي . لَ يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا الِ وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَُبَتْۜ رَبَّنَا لَ تُؤَاخِذْنَا انِْ نَس۪ينَا اوَْ اخَْطَاْنَاۚ رَبَّنَا وَلَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا اصِْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَٓى الَّذ۪ينَ مِٓنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَ تُحَمِّلْنَا مَا لَ طَٓاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا ۠وَاغْفِرْ لَنَا ۠ وَارْحَمْنَا ۠ انَْتَ مَوْلٰهينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Âmene’r-rasûlü bimâ ünzile ileyhi min Rabbihî ve’lmü’minûn. Küllün âmene billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülih. Lâ nüferriku beyne ahadin min rusülih. Ve kâlû semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileyke’l-mesîr.
Lâ yükellifüllâhü nefsen illâ vüs’ahâ lehâ mâ kesebet ve ‘aleyhâ mektesebet. Rabbenâ lâ tüâhıznâ innesînâ ev ahta’nâ, Rabbenâ ve lâ tahmil ‘aleynâ ısran kema hameltehû ‘alellezîne min kablinâ. Rabbenâ ve lâ tühammilnâ mâ lâ tâkete lenâ bih. Va’fü ‘annâ vağfir lenâ verhamnâ ente mevlânâ fensurnâ ‘ale’l-kavmi’l-kâfirîn.

Anlamı: “Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.

Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ‘Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.’ Yine; ‘İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır’ dediler.

Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): ‘Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet. Bizi bağışla. Bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/286)
Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim her gece Bakara sûresinin son iki ayetini okursa, geceyi ihya etme açısından bu ona yeter.” (Tirmizî, “Fedailü’l-Kur’ân”, 16) buyurmuştur.

CENAZE NAMAZINDA OKUNACAK
DUALAR

1. Namaza niyet edip tekbir alınır ve “Sübhâneke” duası “Ve celle senâük” cümlesi ile birlikte okunur.

2. Sonra, “Salli ve Bârik” duaları okunur.

3. Sonra şu dua okunur.

الَلٰهّهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّنَا وَمَيِّتِنَا وَشَاهِدِنَا وَغَآئِبِنَا وَكَبِيِنَا وَصَغِيِنَا وَذَكَرِنَا وَانُْثَانَا الَلٰهّهُمَّ مَنْ احَْيَيْتَهُ مِنَّا فَاحَْيِهِ عَلٰهى الِْسْلَمِ وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلَى الِْيمَانِ وَخُصَّ هٰهذَا الْمَيِّتَ بِالرَّوْحِ وَالرَّاحَةِ وَالرَّحْمَةِ وَالْمَغْفِرَةِ وَالرِّضْوَانِ
الَلٰهّهُمَّ انِْ كَانَ مُحْسِنًا فَزِدْ فِى احِْسَانِهِ وَانِْ كَانَ مُسِيئًا وَتَجَاوَزْ عَنْهُ وَلَقِّهِ الَْمْنَ وَالْبُشْرٰهى وَالْكَرَامَةَ وَالزُّلْفٰهى بِرَحْمَتِكَ يَا ارَْحَمَ الرَّاحِمِينَ
Okunuşu: Allâhümmağfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve şâhidinâ ve gâibinâ ve kebîrinâ ve sağîrinâ ve zekerinâ ve ünsânâ.
Allâhümme men ahyeytehû minnâ feahyihî ‘ale’l-İslâmi ve men teveffeytehû minnâ feteveffehû ‘ale’l-imani ve hussa hâze’l-meyyite (cenaze kadın ise “hâzihi’l-meyyitete” denir) bi’r-ravhi ve’r-râhati ve’r-rahmeti ve’l-mağfireti ve’r-rıdvân.
Allâhümme in kâne muhsinen fezid fî ihsânihî ve in kâne müsîen vetecâvez anhü (cenaze kadın ise “in kânet muhsineten fezid fî ihsânihâ ve in kânet müsîeten fetecâvez anhâ minha ve lakkıhe’l-emne” denir) ve lakkıhi’lemne ve’l-büşrâ ve’l-kerâmete ve’z-zülfâ birahmetike yâ erhamerrâhimîn.

Anlamı: “Allah’ım! Bizim dirilerimizi, ölülerimizi, hazır ve gâib olanlarımızı, büyüklerimizi ve küçüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı af ve mağfiret buyur.

Allah’ım! Bizden yaşattıklarını İslâm üzere yaşat. Bizden öldürdüklerini iman üzere öldür. Bilhassa bu ölüyü kolaylık, rahatlık ve mağfiret eyle, ondan razı ol.
Allah’ım! Eğer bu ölü, iyi ameller işlemiş ise ihsanını artır, kötü ameller işlemiş ise affet.
Ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım! Kendisine güven, müjde, keramet ve yakınlık nasip eyle.”

CAMİYE GİRİP ÇIKARKEN OKUNACAK DUALAR

1. Camiye girerken okunacak dua

رَبِّ اغْفِرْ لِى ذُنُوبِى وَافْتَحْ لِى أبَْوَابَ رَحْمَتِكَ
“Rabbi’ğfirlî zünûbî veftah lî ebvâbe rahmetike (Rabbim! Günahımı affet, rahmet kapılarını bana aç).”

2. Camiden çıkarken okunacak dua

رَبِّ اغْفِرْ لِى ذُنُوبِى وَافْتَحْ لِى أبَْوَابَ فَضْلِكَ
“Rabbiğfirlî zünûbî veftah lî ebvâbe fadlike (Rabbim!
Günahımı affet, lütuf kapılarını benim için aç)” (Tirmizî, Salât, 231) diye dua edilir.

* Camiye, sağ ayakla, eûzü besmele çekilerek ve yukarıdaki dua okunarak girilir; kerahet vakti değilse iki rekât namaz kılınır, vaaz ediliyorsa veya Kur’ân okunuyorsa sessizce dinlenir. Camiden sol ayakla ve yukarıda zikredilen dua okunarak çıkılır.

EZAN DUASI

1. Ezanı Duyduğu Zaman
اشَْهَدُ انَْ لَ الِٰههَ الَِّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لَ شَرِيكَ لَهُ وَ انََّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ رَضِيتُ بِاللّٰهِ رَبًّا وَ بِمُحَمَّدٍ رَسُولً وَ بِالِْسْلَمِ دِينًا
Okunuşu: Eşhedü en lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Ve enne Muhammeden ‘abdühû ve Rasûlüh. Radîtü billâhi Rabben ve bi-Muhammedin rasûlen ve bi’lİslâmi dînen.

Anlamı: “Ben tanıklık ederim ki bir tek Allah’tan başka ilâh yoktur, O’nun ortağı yoktur. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Rab olarak Allah’tan, peygamber olarak Muhammed’den ve din olarak İslâm’dan razı oldum.”
Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim ezanı duyduğu zaman bu cümleyi söylerse günahları bağışlanır.” (Müslim, “Kitâbü’s-Salâti”, 13) buyurmuştur.

2. Ezan Okunurken
Peygamberimiz (s.a.s.); “Ezanı duyduğunuz zaman siz de müezzinin dediğini söyleyiniz.” (Müslim, “Kitâbü’s-Salâti”, 10) buyurmuştur. Bu itibarla ezan okunurken müezzinin okuduğu ezan cümleleri tekrar edilir. “hayye’ale’s-salah ve hayye ‘ale’l-felah” cümlelerini okuduğu zaman ise “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” (güç ve kuvvet ancak Allah ile vardır) cümlesi söylenir. Sonra Peygamberimize salât ve selam getirilir. Peygamberimiz (s.a.s.), ezanı böyle tekrar eden kimsenin cennetle mükâfatlandırılacağını bildirmiştir (Müslim, “Kitâbü’s-Salâti”, 11-12).

3. Ezan Sona Erince
Ezan okunması sona erince şu dua okunur:
ألَلٰهّهُمَّ رَبَّ هٰهذِهِ الدَّعْوَةِ التَّآمَّةِ وَالصَّلَةِ الْقَآئِمَةِ اٰهتِ مُحَمَّدًاۨالْوَسِيلَةَ  وَالْفَضِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذ۪ى وَعَدْتَهُ
Okunuşu: “Allâhümme Rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmmeh, ve’s-salâti’l-kâimeh, âti Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fadîlete veb’ashü makâmen mahmûdeni’l-lezî ve’adtehû.”

Anlamı: “Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed’e vesile’yi ve fazileti ver. O’nu, vaat ettiğin Makam-ı Mahmûd üzere dirilt’ derse, ona kıyamet günü mutlaka şefaatim helâl olur.” (Buhârî, “Ezân”, 8; Ebu Dâvûd, “Salât”,
28)

* Dua; içtenlikle, ümit ve korku içinde, yüksek olmayan bir sesle yalvararak ve ihlâsla yapılmalıdır (A’râf, 7/55-56).

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Risâle-i Nur’da Ramazan Bayramı Bahisleri

RİSALE-İ NUR’DA RAMAZAN BAYRAMI BAHİSLERİ 28. Lema 10. Nükte Nev-i beşerin ağlanacak gülmelerine, endişe-i istikbal …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Asr Sûresi Hakkında

Hakkında Mekke döneminde inmiştir. 3 âyettir. Asr, çağ, ikindi vakti, uzun zaman demektir. Nüzûl Mushaftaki …

Kapat