Ana Sayfa / Yazarlar / “Namaz Kılmayan Haindir” / Vehbi KARA

“Namaz Kılmayan Haindir” / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

“Namaz Kılmayan Haindir”

Bu sözü Bediüzzaman Said Nursi, M. Kamal’ın yüzüne karşı Meclis riyasetinde kullanmıştır. Namazın önemini hatırlatması nedeniyle çok önemlidir. Nasıl söylendiğini, ne maksatla söylendiğini izah etmeye çalışalım:

Birinci Dünya Savaşı esnasında Müttefik ülkelere karşı çok çetin savaşlara katılan ve gösterdiği kahramanlıklar nedeni ile “savaş madalyası” verilen Bediüzzaman Said Nursi, Rus esaretinden kurtulmuş Varşova-Sofya üzerinden İstanbul’a gelmişti. İstanbul ne yazık ki Filistin Bozgunu sonucunda Mondros ateşkes Antlaşması gereğince Müttefik ülkeler tarafından işgal edilmişti.

İşte böyle bir dönemde Şeyhülislam’ın Milli Mücadele hakkındaki fetvasının geçerli olamayacağını ifade eden Bediüzzaman’a İngiliz işgal güçleri “görüldüğü yerde vurulup öldürülmesi” kararı çıkarmıştı. Bediüzzaman buna rağmen “Hutuvvatı Sitte” eseri ile işgalcilere karşı çıkmış Milli Mücadele lehinde çalışmalarına devam etmiştir. Bu eserinde İngilizlerin ne derece İslam düşmanı olduğunu ve alçakça İslam’a kast ettiğini net bir şekilde ifade etmişti. İngilizlerin Yunan işgaline verdiği desteği göz önüne alarak Yunanlılarla savaşmak gerektiğini söylüyordu.

İstanbul’daki bu çok ehemmiyetli ve muvaffakiyetli hizmetinden, Türk Milletine pek ziyade menfaatler husûle geldiğini müşahede eden Ankara hükûmeti, Bediüzzaman’ın kıymet ve ehemmiyetini takdir ederek, Ankara’ya davet ederler. 

M. Kamal, şifre ile davet etmiş ise de, cevaben, “Ben, tehlikeli yerde mücahede (cihat etmek) etmek istiyorum. Siper arkasında mücahede etmek hoşuma gitmiyor. Anadolu’dan ziyade burayı daha tehlikeli görüyorum,” demiştir. 

Üç defa şifre ile davet ediliyor. Eski Van Valisi, dostu mebus Tahsin Bey vasıtasıyla davet edildiği için, nihayet karar verir ve Ankara’ya gelir. Ankara’da alkışlarla karşılanır; fakat, ümit ettiği muhiti bulamaz. Kendisi, Hacı Bayram civarında ikamet eder. Meclis-i Mebusan’da dine karşı gördüğü lakaytlık ve Garblılaşmak bahanesi altında Türk milletinin kudsî mefahir-i tarihiyesi olan şeair-i İslamiye’den bir soğukluk gördüğü için, mebusların ibadete, bilhassa namaza müdavim olmalarının lüzum ve ehemmiyetine dair bir beyanname neşreder ve mebuslara dağıtır.

Beyanname Millet Meclisinde okunduktan sonra çok tesirli olur. Özellikle namaz konusunda duyarlı olmak gerektiğini ifade etmektedir. Kazım Karabekir Paşa bu beyanameyi M. Kamal’e karşı okur ve Paşanın tepkisine neden olur.

Beyanname içerdiği ifadeler nedeni ile TBMM girişine asılıp gösterilecek kadar önemlidir. Zira başta namazın ehemmiyeti konusunda takınılmış olan ciddi tavır ve meclisin önemine dair hususlar tarihe geçecek maddeleri içermektedir. Bu maddeleri bir başka yazıma konu edip beyanname sonrasında meydana gelen olaylara dönelim.

“Bu mebusana hitap, namaz kılanlara altmış mebus daha ilave eder. Namazgâh olan küçücük odayı, büyük bir odaya tebdil ettirir. Bu parça, mebuslara ve umum kumandanlara ve ulemalara okutturulmakla, reisle (Meclis Başkanı M. Kamal) şiddetli bir münakaşaya sebebiyet verir. 

Bir gün divan-ı riyasette (meclisin üst komisyonunda) elli-altmış mebus içinde, karşılıklı fikir teatisinde, M. Kamal Paşa, “Sizin gibi kahraman bir hoca bize lazımdır. Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilaf verdiniz” der. 

Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç makul cevabı verdikten sonra, şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak, “Paşa, Paşa! İslamiyette, îmandan sonra en yüksek hakîkat namazdır. Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduddur” der. Fakat Paşa tarziye verir, ilişemez (özür diler , geri çekilir). 

İşte Bediüzzaman böyle bir kahramandır. M. Kamal gibi çevresinde silahlı korumaların bulunduğu ve gözünü kırpmadan insanları öldürdüğü ortamda dahi hak ve hakikati söylemekten çekinmeyen bir zattır. Onu tanımayanları yukarıda çok kısa ele alıp yazdığım kısımların bulunduğu “Tarihçe-i hayat” isimli kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bediüzzaman’ın hayat hikayesinden daha fazla onun düşüncelerine yer verilen bu kitap öncelikle okunması gereken kitapların başında yer almaktadır.

Bir ilahiyat profesörü vakti zamanında “namaz kılmayan hayvandır” demiş çok büyük tepki almıştı. Fakat “haindir” sözüne göre çok hafif kalan bu ifadeye dahi kamuoyundan ve özellikle dine düşman kesimlerden çok yoğun tepki gelmişti. Şimdi yeri gelmişken şunu söylemek gerekmez mi? 

Sizin tapınacak kadar değer verdiğiniz M. Kamal’ın yüzüne “namaz kılmayan haindir” sözünü söylediği halde özür dileyerek geri çekilen milletvekilleri varken namazın önemini nasıl idrak edemezsiniz?

Kuran’da yüzden fazla ayet namazın farz-ı ayn yani her Müslümanın yapmakla zorunlu olduğu bir ibadet olduğunu nasıl anlayamazsınız? Namz hakikatını ifade etmek için bundan daha ağır bir söz söylenebilir mi?

Rabbimden son nefesimize kadar imanla yaşamayı ve namaz ibadetini layık-ı veçhi ile yapmayı niyaz ederim, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Kastamonu Nur Talebelerinden İhsan ERTEM

1943 Denizli mahkûmları listesine baktığımızda Kastamonu’nun Küre ilçesinden dört isim görüyoruz. Bunlardan birisi Küre’ye bağlı …

Kapat