Ana Sayfa / Yazarlar / Namaz ve Bediüzzaman

Namaz ve Bediüzzaman

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bediüzzaman’ın din taliminde bir tasnif var, bu görünen değil mütalaa ile görülen bir keyfiyet. Müşahadeye dayanan ayetlerin yorumu tefsiri ile bir itikad dünyası dünyayı anlamlamdırma ve insanı bu harika yapı içinde bir yere koymak ve yerler gökler Rabbinin ondan istediklerini nasıl olması lazım geldiğini anlatıyor evvel emirde. Daha sonra insanın yüzlerce ayette vurgulanan kulluk tutumunu belirliyor, kulluk namaz ile şekilleniyor. Bediüzzaman eserlerinin birçok yerinde namazın çeşitli yönlerini farklı perspektiflerini izah ediyor, namazı mübdediler için anlattığı bölümlerin arkasından namazın keyfiyetini yükseltmeye ve içini doldurmaya gayret  ediyor. Allah hergün namazı zorunlu kılmaya vurgu yapıyor günde otuz kere, en büyük benim Allahu ekber diye caminin yüksek minaresinden insanlara bağırıyor, beş vakitte arzın bir öğretmene ve görüntüsü ile Allah’a şahid olduğunu vurguluyor ezanın dramatik kurgusu ile. Adeta insanlara rica ediyor. En büyük benim, madem büyük benim, kainat Resûlüme şahid, kainat bana şahid, o zaman, bana koşun, namaza koşun, çünkü kurtuluş burada. Bir ninni gibi dinleniyor bu ezan çağrısı, bütün insanlar alelade hayat debdebesi içinde yoluna devam ediyor, insanı hanımı çağırsa koşar rektörü çağırsa koşar, çocuğu çağırsa koşar, Allah, ben seni hergün otuz kere ibadete çağırdım sen gelmedin, ben seni nereye koyayım, dese insan ne diyecektir. Namazın keyfiyetini yükseltmek için gayret ediyor, bu keyfiyeti yükselten birçok bahisten biri de Fatiha suresinin izahıdır. Çünkü Fatiha Kuran’ın yedi kapılı sebel mesan açılışı, bu yüzden insan  insan Müslüman günde fatiha ile Kur’an ve kainat mescidine namazla fatiha ile anlamı tekrar tekrar pekiştiriyor.

Bediüzzaman Afyon hapishanesinde bu Fatiha tefsiri nasıl yazdığını ortamı anlatır. “üçüncü medrese-i Yusufiye’de  muvakkat ve pek az bir zamanda Tecritten temasa naklimde verilen yalnız bir tek dersin ikinci kısmı” Bediüzzaman kendisine yapılan zulmü teşrih etmez ama tecrid çok zalim bir uygulama, ama Bediüzzaman zulüm arttıkça daha harika eserler doğuran yüksek bir varlık, Afyon hapsinde onbir ay tecrid-i mutlakta kalmış insanı büyük ilişkiler ağından koparmanın ötesinde mutlak bir tecrid neredeyse öldü kurtulalım tarzında bir zulüm. Ama Mevlâ’nın yaktığı mum insanların zulmü ile söndürülmez. “Takdir-i Hüda kuvve-i bazu ile dönmez, Bir şem’ a ki Mevlâ yaka üflemekle sönmez” Allah bu dini mübenin bu asra bakan veçhesini kutsal kitabımızdan bize sunacaktır, kim ne yaparsa yapsın bir tasarım yıkılamaz.

‘Hz Ali (ra) bütün ömrümü Fatiha’nın tefsirine versem yine yetmez’ diyor. Fatiha bir dinin bütün asli umdelerini içinde taşıyan bir ayet. Bediüzzaman anlatır “Fatiha–i Şerife denizinden bir katre ve güneşindeki elvan-ı seba, yani ziyasındaki yedi renginden bir tek lema beyan etmeyi namazdaki Fatiha kalbe emretti” Emreden özne Fatiha. Ondördüncü Lema’nın besmele bahsi insanı abdesten sonra Bismillah asansörü hattı ile semaya taşır, miraca götürür kul ile Allah’ı karşı karşıya getirir ve Kul Rabbine anlatmaya konuşmaya başlar.Abdestle tenizlenmiş, Besmele asansörü ile arşa miraca çıkmış Rabbi ile mülakat edecek duruma gelmiş, namaz böylece günde defalarca tahakkuk eden bir miraç, sonra onun Fatiha’ya yüklenmiş olan kavramları ve temalarını bizzat ona anlatıyor.

Bediüzzaman elhamdülillahın manasını anlatır. “Kainatta medar-ı hamd ve şükür olan  kasdi inamlar ve nimetler” kasdi inam ne demek, yani bizzat insan ve düşünülmüş, kasdinin zıttı raslantı veya tesadüf herşey, bizzat insan düşünülerek yaratılmış, çünkü insanın nimetleri onun fizyolojik yapısı ile denklik gösteriyor, sütü yaratan onu hazmedecek bir  bünye ve cihazlar silsilesi ortaya koymuş. Anahtar ile kilitin tasarım ortaklığı gibi yaratılan her nimet kim düşünülmüşse ona aykırı bir yanı yok. Kast kelimesinin sınırı yok, yağmurun kastı yer yüzü, onun kastı bitkiler, onun kastı hayvanlar ve insanlar, böyle zincirleme gidiyor, bu kadar kasti ve şuurlu nimetler zinciri. 

Anlatır bunları, kasdi inamları, hususan kan ve fışkı içinden safi, temiz, gıdalı sütü aciz yavrulara göndermek ve ihtiyarı ihsanlar ve hediyeler ve merhametli ikramlar ve ziyafetler zemin yüzünü belki kainatı doldurmuş. “İhtiyari ihsan ne demek yani bizzat külli iradesini kullarının ihtiyaçlarını giderecek şekilde ortaya koyuyor, özellikle düşünülmüş mesela meyvelere öyle itina gösteriliyor ki ambalajıyla herşeyiyle bir hediye, ikram. İkram misafirlere yapılır ya ziyafet yine misafirlere yapılır. Bütün kainattaki  varlıklar bu ikramları ve ziyafetleri inşalara sunmak için çabalıyor, Bediüzzaman bunlara tablacı diyor, yani garson gibi. Misafirine bu kadar itina eden bir ilaha karşı hergün elhamdülillahı defalarca tekrar etmek gerekir, bu yüzden namaz olmaza kainatın anlamı olmaz bu kadar nimete karşı tavır koyan ve elhamdülillah diyen insan olacaktır. 

Daha sonra Rabbül alemin diyor, Bunu Bediüzzaman anlatır. “Evet biz gözümüzle görüyoruz ki, bu kainatta binler değil belki milyonlar âlemler, küçük kanatlar, ekseri birbiri içinde, her birinin idaresi ve tedbirinin şeraiti ayrı ayrı olduğu halde, öyle mükemmel bir terbiye tedvir, idare ediliyor ki bütün kainat bir sahife gibi her an nazarında ve bütün alemler birer satır gibi kalem-i kudret ve kaderiyle yazılır  tazelenir değişir.” Elli öğrencinin içinde biri terbiyesiz olsa sınıfı okulu teşkeleye verir, bütün kainat dersini terbiye dersini dinleyen öğrenciler, Bediüzzaman bazı insanlar ve hayvanların bu görüntüyü bozduğunu söyler. Boşuna  şair , Ne alemdir bu alem aklı fikri bikarar eyler-Hep mucizat-ı kudret pişi çeşmimden güzer eyler diyor, bu kadar varlık kargaşasız terbiye dersine göre hareket ediyor, hem de her an. Nebiyi Zişan secdeye kapanıyor ve kalkmıyor işte kalmayış nedenleri bu sonsuz terbiye öğelerinin azametli terbiyesi ve başını onlara yapana şükür için secdeye koymak, kainatın manası secdede düğümlenmiş, öyle veli var ki başını secdeye koyuyor kabenin önünde gibi başını kaldırıyor kabe bir an değişiyor sahne, evinde. Rabbim bizi onlardan eyle.

Bütün bu varlıkları nasıl idare ettiğini anlatır. “Bir nihayetsiz rububiyet içinde nihayetsiz bir ilim ve hikmet ve ihatalı hadsiz bir rahmet ve dikkat ile bu milyonlar alemleri ve seyyal kainatları idare eden bir Rabbül âlemîn’in vücub-ı vücuduna ve vahdetine külli ve cüzi şehadetler her an ve her zaman geliyorlar. “nihayetsiz terbiye rububiyet, birbiri içinde birbirine karıştırmadan ama birbiri ile alakalı, birinin terbiyesi diğerini ilgilendiriyor, hepsi birlikte hayata hizmet ediyor. Bu yüzden namazda Fatihada Rab ismine vurgu yapılıyor. İnsanın namazı olmasa kim ifade edebilir bu nihayetsiz birbiri içinde işleri. İnsan bunların bir tercümanı Allah’a sunuyor.

Bediüzzaman Errahmanirrahim ayetini burada rızık ile izah ediyor .Evet rahmetin en ehemmiyetli bir kısmı rızıktır ki Rahman’a Rezzak manası verilir. Bütün zihayatın, hususan âcizlerin ve bilhassa yavruların bütün zeminde ve fezada ihtiyar ve iktidarlarının haricinde gayet harika bir tarzda hiçten ve mütemasil çekirdeklerden  ve su katrelerinden ve toprak habbeciklerinden yetiştiriyor. Hatta ağacın başındaki yuvada kanatsız zayıf kuşcuklara annelerini emirber nefer gibi gezdirir, rızıklarını getirttirir. Ve aç bir arslanı yavrusuna musahhar eder. Elde ettiği eti yemeyip yavrusuna yedirir. “Aynı şekilde manevi rızıkları da verir.” insanın duygularına akıl, kalp, ruhlarına dahi pek geniş bir sofrayı erzak ihsan ediliyor.” Fatiha nasıl bütün hayatı bütün safhalarıyla kucaklayan büyük bir ilahi ve beşeri projektör.

Maliki yevmiddin ise, yine önemli bir inanç teması olan ahirete delildir. “Onuncu sözün ahirinde denildiği gibi  bu kainat saniinin sermedi rububiyeti, rahmeti ve hikmeti ve ezelî ebedî cemalî celâlî kemali ve nihayetsiz sıfatları  ve yüzer isimleri ahireti kati bir surette istediği gibi, Kur’an bütün ayet ve bürhanları ile ve Muhammed asm, yüzer mucizat ve hüccetleriyle, bütün enbiya asm semavi kitaplar ve suhuflar, hadsiz delilleriyle şehadet ettikleri”

Buraya kadar görülenlerden müşahadelerden Allah’ın büyük efatlerini insana hatırlatıyor daha  sonra ise insanın yapacağını anlatıyor. “iyyakena’büdüve iyyakenestain” Yukardan aşağıya bu kadar icraatı gözleri ile görüp akılları ile düşünen insanın zorunlu olarak Allah’a ibadet etmesi ve ona sığınması gerekir, ibadet ve istiane sığınma bu yüzden bir matematik realite gibi. Bediüzzaman buradaki neabüdünün nununu bütün kainata bütün varlıklara hatta insanın hücrelerine şumüllendirir yani insanla beraber bütün kainat sana ibadet ederiz diye söylerler. Bütün kainat mezkur üç cemaat her biri umumi ile beraber ihtiyaçlarını ister ve yardım isterler. Kul yardım ve istianeden sonra yine Rabbinden bir şey daha rica eder, doğru yoldan Allah’ın çizdiği yoldan ayrılmama ricası “itinas sıratal müstakim” ile ifade edilmiştir. Tavır koyarken çizgiyi aşmamak. Yoksa herşey berbat olabilir. İkinci rica dalalet yoluna sülûk etmemektir. İyiler hep yardım görmüş kötüler ise cezalandırılmıştır.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İl İl Kurban Bayramı Namazı Vakitleri – 2019 ve Bayram Namazının Kılınışı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kurban Bayramı namazı için il il saatleri açıkladı. Bayram namazının ardından kurban …

Kapat