Ana Sayfa / Yazarlar / Nasıl Başardılar

Nasıl Başardılar

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

NASIL BAŞARDILAR

   “Güneşi istiyorsan gölgeden çık.”

Konfüçyüs

 

   “Bir güzel kıyafet, iyi bir tavsiye mektubudur.”

Cenap Şahabeddin

 

    “Önce plan! Nuh Peygamber, gemisini yapmaya başladığında daha yağmur yoktu.”

General F. Corp 

 

    “Bir türlü çözemediğimiz problemler üzerinde uzun uzun konuşacağımıza, biraz fazla düşünseydik, bu kadar konuşmaya gerek kalmazdı.”

Henri Ford

   

     EDİSON

     Edison, kim bilir kaçıncı defa aynı deneyi tekrarlıyordu…

     Saç sakal birbirine karışmış. Cezveye, yumurta diye koyduğu saati haşlanmakta…

     Edison, kendinden geçmiş; işine adamakıllı dalmıştı. Gelip gidenin bile farkında değildi.

     Hanımı kapıyı açmış; avaz avaz bağırıyor:

     – Heeey! Senin bu çalışmaların boş, hava!

     Bilim adamı, deliler gibi bağırır:

     – Hava… hava… hava… Ampulün içindeki havayı boşaltmalıyım.

     Boşaltır.

     Ve ampul yanar.

    

    SEKSEN YIL   

    Ünlü Fransız ressam Picasso’ya, zenginin biri tablo sipariş etmiş. Ressam, resmi bir günde tamamlayıp müşterisine teslim etmiş. Adam, fiyatını sormuş 

    – Elli bin Frank, demiş.

    Zenginde tam bir şaşkınlık… Dayanamayıp sormuş:

   – Bir günde elli bin Frank ha?

   – Hayır dostum, demiş, Picasso. Seksen yıl ve bir günde…

    

    AY   

    Seyyid Hüseyin Nasr, insanlığın geldiği bu günkü başarısını bakın nasıl iğneliyor:

    – İnsanoğlu Ay’a çıkıyor, fakat büyük şehirlerde yaşayan insanların, geceleri rahatlıkla Ay’ı görmelerini sağlayamıyor.

 

    IŞIĞI YAYMAK

     Amerikalı zengin, ölüm döşeğindedir. Çocuklarını yanına çağırır ve onlara bir görev verir.

     İçinizden biri yıllar boyu uğraşarak kurduğum şirketlerimin başına geçecek. Bunu hanginizin hak ettiğine karar vermek için her birinize birer dolar vereceğim. Bu parayla alacağınız şey, odamı baştan ayağa doldurmalı.

     Çocuklar akşam eve dönerler. Baba, neler aldıklarını sorar.

     Birinci çocuk, iki balya saman almıştır. Balyaları odaya serer. Oda samanla dolar. Ancak az sonra samanlar yere iner. Babanın istediği gibi odayı kaplamaz.

    İkinci çocuk, iki yastıkla çıkagelir. O da yünleri odaya yayar. Yünler hemen yere pusar. Oda, yine istenilen hâle gelmez.

    Sıra üçüncü çocuğa gelmiştir.

    – Oğlum, sen ne aldın?

    – Babacığım, der. 90 sentini hayır işlerine harcadım.

    – 10 sentini ne yaptın?

    Cebinden bir kibrit kutusu ve mum çıkaran çocuk, mumu yakar. Oda baştanbaşa ışıkla dolar.

    Baba, sözünü söyler:

    – Çok iyi etmişsin evlat. Benden sonra işlerin başına sen geçeceksin. Çünkü hayata ait çok önemli bir şeyi, “ışığı yaymayı” öğrenmişsin. 

     

   ÇELİK GİBİ

    Abraham Lincoln’un hafızası son derece güçlüydü. Bunu da şöyle izah ediyordu:

    “Benim zihnim çelik parçası gibidir. Onun üzerine bir şey kazımak çok zordur. Ama bir şeyi kazıdıktan sonra da çıkarmak hemen hemen imkânsızdır.”

 

    BİR İNCELİK

    Abraham Lincoln, sesli okurdu. Bunun nedenini soranlara şöyle derdi:

    – Yüksek sesle okuduğum zaman, fikri kavramak için iki duyumu birden kullanıyorum. Biricisi okuduğumu görüyorum. İkincisi okuduğumu duyuyorum. Böylece onu daha iyi hatırlıyorum.

      

      ŞAMPİYON

      Ufak tefek bir genç, iri yapılı adamı hayranlıkla süzdükten sonra şöyle dedi:

     – Ben de sizin gibi güçlü olsaydım, dünya ağır sıklet boks şampiyonu olurdum.

     Adamın cevabına bakın:

     – Seni dünya hafif sıklet boks şampiyonu olmaktan alıkoyan şey nedir?

 

      ÖNYARGI       

      O gün okula geç kalmıştı. İlk ders matematikti. Hocayı ve arkadaşlarını rahatsız etmemek için kantinde dersin bitmesini bekledi. Bir sonraki derse girdiğinde, tahtada, sonunda soru işareti bulunan iki işlem gördü. Kalemini, defterini çıkarıp hemen not etti.

      Gün bitmiş, eve dönmüştü. Defterinde çözülecek iki soru vardı. Sorular hayli zor görünüyordu. Sınıftaki durumu fena sayılmazdı. Problemleri çözmek için uğraştı durdu. Hoca, bazen böyle ödevler verirdi. Pek de kontrol etmezdi. Ancak ödevlerini yapanlar mutlaka karşılığını alırlardı.

      Uzun gayretlerden sonra çözdüğü soruları ertesi gün hocanın masasına koydu. İşlemleri kontrol ederken hocanın yüzünde değişiklikler oluyordu. Heyecanla:

     – Nasıl yaptın bunu? diye sordu. Ve devam etti:

     – Bu sorular 100 yıldır çözülemiyordu. Onları tahtaya, matematiğin zorluğunu anlatmak maksadıyla yazmıştım. Kendim çözmeyi denemediğim. Bizim gibi normal insanların da onlar üzerinde kafa yormayacağını düşünüyordum. Enteresan!

      Öğrenci:  

      – Dün derse geç kalmıştım, dedi. Tahtada soruları görünce diğer ödevler gibi zannettim. Biraz zorlanarak çözdüm!

      Hoca, sınıfa döndü:

      – İşte arkadaşlar, dedi. Yüz yıllık soru dediğimiz, aslında yüz senelik önyargıymış. Ah önyargılarımızdan bir kurtulabilsek, 2000 yıllık soru ve sorunları da çözeriz her halde!

 

     O DA KİM?

     Bir arkadaşım ihtisas için Amerika’ya gitmişti. Çalıştığı salonun ayrı bir köşesinde, bir Amerikalı önündeki kitabı dikkatlice incelemekte, ara sıra da kahvesini yudumlamaktadır. Odaya yeni gelen kişinin kim olduğuyla ilgilenmez bile. Bizimki fazla dayanamaz ve Amerikalının yanına giderek kendini tanıtır. Birkaç kelâm ettikten sonra, biraz konuşmak ister. Böylece İngilizcesini de ilerletmeyi düşünmektedir. Kendisine şu soruyu sorar:

     – Kissinger’in çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

     O yıllarda ABD dışişleri bakanı Kissinger’dir. Bütün Ortadoğu bu ismi ezberlemiştir. Kendisine bir de lakap takılmıştır: “Barış Güvercini” Arap ülkeleriyle İsrail arasında mekik dokuyan, yer yer de Türkiye’ye de gelen bu adamı artık bilmeyenimiz yoktur.

     Amerikalı bilim adamının bu soruya verdiği cevap, arkadaşımızı hayli şaşırtır:

     – Kissinger kim?

     İşte ABD’nin bu seviyeyi yakalamasının altında yatan sırrı, burada aramak gerekir.

 (A. Başar, R. Nur’dan Kelimeler Cümleler, Zafer Yayınları: 2/321)

           

NLP

Bir ara NLP kitapları çok rağbetteydi. Başarının yollarını gösteren bu kitapları okumak da bir ayrıcalık sayılıyordu. Yanlış anlaşılmasın. Söz konusu eserlerin insanın başarısında etkisi inkâr edilemez.

Ancak başarı nedir? Önce bunun iyi anlaşılması lâzımdır. Bir yerlere yükselmek başarı sayılır mı? Mesela çok zengin olmak, makam sahibi olmak, sayısız öğrenciler yetiştirmek, fazlaca kitap yazmak… muvaffakiyetin ölçüsü müdür?..

Nuh (as), uzun peygamberlik döneminde sadece bir gemi dolusu insanın hidayetine sebep olabilmişti. Ebu Zer (ra), çok fakirdi. Bediüzzaman Hz.lerinin dünya malı, ancak bir sepeti dolduracak kadardı. Bu zatlar “başarısız” mıydı? Aslında gerçek “başarı” O’nun rızasını kazanabilmektir. Öbür tarafa eli, gönlü boş gitmemektir.

Mahir Duman

Yazar : Mahir DUMAN

1955’te Ankara, Kızılcahamam Hıdırlar köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1979’da Bursa Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaları neşredildi. İstanbul'da yayımlanan bir gazetede Şamil İmamoğlu müstearı ile günlük yazıları yayınlandı. Köprü, Zafer, Sur, Diyanet Çocuk, Kültür Dünyası, Moral Dünyası, Kültür Edebiyat, Tepe Edebiyat, Üslup… gibi dergilerde denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. Bir gazetenin düzenlediği makale yarışmasında birincilik ödülü aldı. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalıştı. 2008 yılında emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yayınlanmış eserleri: 1. Çocukluktan Gençliğe (Çocuk Eğitimi) 2. Harman (Osman Suroğlu ile) 3. Espri Dükkânı 4. Moral Saati 5. Güller ve Dikenler (Osman Suroğlu ile) 6. Sevgi Zaferdir 7. Tebessüm Saati 8. Onların Penceresinden 9. Bizim Köyün Öyküsü 10. Söz Güzeli 11. Gülümseyen Sözler 12. Bahar Bestesi 13. Gönüller Sultanına 14. Güldüren Düşünceler

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Haşir Risalesi’nin Kıymet ve Ehemmiyeti

Haşir Risalesi, Risale-i Nur Külliyatı’ndan 10. Söz eserinin diğer ismidir. Kıymet ve ehemmiyeti noktasında da …

Kapat