Ana Sayfa / Yazarlar / “Neş’e-i Uhrâ ile Neş’e-i Uhrâda Beká”

“Neş’e-i Uhrâ ile Neş’e-i Uhrâda Beká”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

“NEŞ’E-İ UHRÂ İLE NEŞ’E-İ UHRÂDA BEKA”

“(Onlar:) “Rabbimiz! Bizi iki def‘a öldürdün ve iki def‘a dirilttin;
şimdi günahlarımızı i‘tirâf ettik;
acabâ (bizim için buradan) çıkmaya artık bir yol var mıdır?” derler.” (Mü’min,11)
“Bu âyetteki birinci ölüm,
insanın ana rahmindeki nutfe (henüz ruh verilmemiş) hâli;
ikinci ölüm de, dünyadan ecel vâsıtasıyla olan gidişi demektir.
İki dirilmeden birincisi, ana rahminde iken ruh üflenmesi;
diğeri de, kabirlerden diriltilerek çıkmak
ve haşir meydanına doğru sevk edilmektir.” (Celâleyn Şerhi, c. 6, 464)
Fahreddîn-i Râzî hazretleri ise bu âyetin tefsîri zımnında,
bir ölümden söz edebilmek için öncelikle hayâtın olması gerektiğini
nazara vermekte ve buradaki iki hayâtın, dünya ve kabir hayâtı,
iki ölümün ise oralardaki hayâtın sona erdirilmesi olduğunu
ve insanların bundan sonra bir daha ölmemek üzere ebedî bir hayâta
mazhar olacaklarını beyân etmektedir. (Râzî, c. 27, 41)
“Şu “elhamdülillah” cümlesi,
herbiri niam-ı esasiyeden birine işaret olmak üzere, (Fatiha dışında)
Kur’ân’ın dört sûresinde;
(“Hamd o Allah’adır ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Onundur. Ahirette de hamd Onundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir. Her şeyden haberdardır.” (Sebe, 34/1)
“Hamd O Allah’a mahsustur ki, kuluna kitabı indirdi ve onun içine tutarsız hiçbir şey koymadı.” (Kehf, 18/1)
“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’ın hakkıdır. Bir de kâfirler kalkmışlar, birtakım putları Rab’lerine eşit sayıyorlar!” (En’am, 6/1)
“Hamd, gökleri ve yeri yaratan ve melaikeyi iki, üç, dört… kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratıklarından, istediğine, dilediği kadar fazla özellikler verir, çünkü O her şeye kadirdir.” (Fatır, 35/1))
tekerrür etmiştir.
O nimetler de,
“neş’e-i ûlâ ile neş’e-i ûlâda beka, neş’e-i uhrâ ile neş’e-i uhrâda beka”
nimetlerinden ibarettir.” (İşârâtü’l-İ’caz)
Neşe-i ula,
ilk diriliş olup, insanın yoktan var edilip dünya hayatına gönderilmesi
ve bu dünya hayatında varlığının her an devam ettirilmesidir.
Zira varlığımız kayyumiyet sırrı ile her an devam ettiriliyor.
Neşe-i uhra ise
ikinci diriliş demektir. Ki insan öldükten sonra yeniden var edilecek
ve varlığı yine idame ettirilecektir.
Yani bu dirilişte de benzer bir var olma ve varlığının idamesi söz konusudur.
Lakin bu nimetin şöyle bir farkı bulunuyor,
bu dirilişten sonra insan ebedi bir şekilde ölümden azat ediliyor.
Neşe-i uhra ise ikinci diriliş demektir.
Ki insan öldükten sonra yeniden var edilecek ve varlığı yine idame ettirilecektir.
Yani bu dirilişte de benzer bir var olma ve varlığının idamesi söz konusudur.
Lakin bu nimetin şöyle bir farkı bulunuyor,
bu dirilişten sonra insan ebedi bir şekilde ölümden azat ediliyor.
Bütün bu nimetler şükür ister, “elhamdülillah” kelimesi de şükrün hem sembolü
hem de anahtarıdır ki, en makbul zikirler içine girmiştir.
Kur’an’ın ilk suresi olan Fatiha’nın “elhamdülillah” ile başlaması da bu yüzdendir.

Neş’e-i ûlâ ile neş’e-i ûlâda beka:
Neş’e; dirilmek, hayatlanmak anlamına geliyor.
Ûla ise; ilk defa demektir.
Cümlenin genel manası ise; insanı ilk defa yoktan var edip hayatlandıran Allah’tır.
Cümledeki beka ise; varlık sahasına çıkardıktan sonra, bu hayatı devam ettiren
ve devamı için gerekli ortamı ve şartları hazırlayan da Allah’tır demektir.
Yani hayatı veren O olduğu gibi, hayatı devamlı kılan da O’dur.
Bu cümleye birinci diriliş denir, insanın dünyaya gelmesi demektir.
Neş’e-i uhrâ ile neş’e-i uhrâda beka:
Bu cümlede ise; ikinci diriliş ve onun devamına işaret ediliyor.
Yani insan dünya hayatında ölüme maruz kalınca,
ikinci bir diriliş ile yeniden hayata mazhar olması gerekir.
İşte insanlar öldükten sonra,
tekrar insanları hayatlandırıp diriltecek ancak Allah’tır.
Hayatlandırdıktan sonra, hayatlarını devam ettirecek,
şartları ve ortamı hazırlayacak ve onları devamlı kılacak yine Allah’tır.
Neş’e diriltmek iken, beka diriltilmiş şeyin devamlılığını temin etmek demektir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Cennetin Sonsuzluğunda Mutluluğun Coşkusu

Ah cennet! Ben de bir gün sana kavuşabilecek miyim? Bastığı yerler toprak değil, çamur değil, …

Kapat