Ana Sayfa / Yazarlar / Nübüvvetin Hikmeti

Nübüvvetin Hikmeti

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Nübüvvetin Hikmeti

Cenab-ı Hak peygamberler göndermeden de insanları imtihan edebilirdi. Fakat Rabbimiz, merhametinden dolayı peygamber göndermediği kavme azab etmiyor.

“Biz, elçi göndermedikçe (hiç bir kavme) azab edecek değiliz.” (İsra: 15.)

Peygamberler gelmemiş olsaydı imana meyyal olanlar: “Bir peygamber gelmeli.” derdi.

Küfre meyyal olanlar inkar etmek için: “Yaratan olsaydı elbette peygamber göndermesi gerekirdi.” derdi.

Eğer peygamberler gelmeseydi insanlar çok bahaneler üretir, bazıları inkara sapar ve şöyle derdi: “Kainat, ilim, irade, kudret sahibi biri tarafından yaratılmış olsaydı, O mutlaka bize kendini tanıttırırdı. Mahlukuna kendinden haber verirdi. Elçiler gönderir, isteklerini, buyruklarını ilan ederdi. Haber gelmedi ise bize sorumluluk yoktur.” Bu onların küfürlerine bir bahane olurdu.

Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette zişuur ve zifikir ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. (19. Mektup, 1. Nükteli İşaret)

Vahiy ve nebiler güneşin ziyası gibi dünyayı ve insanlığı aydınlatıyor. Muhakkak ki peygamberler O’nun varlığının delillerindendir.

*Nasıl güneş ziya vermeksizin mümkün değildir. Öyle de, uluhiyet de peygamberleri göndermekle kendini göstermeksizin mümkün değildir. (10. Söz, Mukaddime, 2. İşaret)

*Allah’ın varlığının kanıtlanmasında şu izah yeterli olur; diğer seçeneklerin akıldan uzaklığı ve ihtimallerinin mümkün olmaması, Allah’ın varlığını isbat eder. Zira bir tek ilah kabul edilmezse çok müşkil ve akıldan uzak ihtimaller ortaya çıkar. Adeta imkansızı imkan dahilinde görmek gibi safsata denecek durumlar oluşur. Kainatın ilim, irade, kudret sahibi bir Zatın eseri olması, milyarlarca tesadüf zinciri ile izah edilmeye çalışılmasından daha mukni ve makul sayılır.

Üstelik bu fikri teyid eden mesajlar, her millete gelen nebiler, kutsal metinler inkar edilemez bir gerçekliğe dönüşür.

 

Nübüvvet Mutlaka Gerekli

Gelene niçin geldiği sorulur. Önce nereden geldiği sorulur fakat asıl gaye niçin geldiğini öğrenmektir. Gelmesi gerekli miydi ve ona ihtiyaç var mıydı?

İhtiyaç yoktu yine de geldim derse bu onun gereksizliğini ve gelişinin anlamsızlığını gösterir.

Son peygambere niçin geldiği soruldu ve soruşturuldu.

O Peygamber, kainat kadar büyük ve tutarlı bir cevap verdi.

Ben, dünyadan şirki yok etmek için geldim.

O zaman dünya şirk bataklığında ve zulüm karanlığı içindeydi.

En büyük zulüm olan şirki dünyadan kaldırmak için geldim.

Batıl tanrıları devirmek ve putları kırmak için.

Gelen niçin geldiğini, kendisine ihtiyaç duyulduğunu ve bunu karşılayacak güce sahip olduğunu ispatlamak durumundadır.

Yangın çıkan yerde itfaiye beklenir. Hasta fenalaşınca doktor beklenir. Beklenen gelince niçin geldiği sorulmaz. Nerede kaldın denilir. Şirk ve dalaletin dünyayı sardığı bir zamanda son peygamber bekleniyordu. Ve geldi. Ve tam zamanında geldi.

Hazreti Muhammed’i göndermekle Allah (c.c.) bize büyük bir lütufta bulundu ve bize merhametini gösterdi.

Yoksa biz insanlık olarak, Kur’an’dan ve İslam dininden habersiz çok sıkıntılı, ızdıraplı, kasvetli, şirk bataklığında bir hayat yaşardık. Bu dünyada namazsız, ibadetsiz, duasız, huzurdan ve huşudan uzak, günahlarla kirlenmiş bir halet-i ruhiye içinde mutsuz, bıkkın ve bedbaht bir hayat içinde bocalar dururduk.

Fedake ebi ve ummi ya Rasulullah!

Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah!

 

*Nebinin sıdkına bir delil de inanmış olarak yaşamasıdır.

Sahabenin sıdkına bir delil de inanmış olarak yaşamalarıdır.

O Nebi, o kadar zahir, o kadar parlak, o kadar berraktı ki, sahabede zerre kadar bir şüphe ve vesvese oluşmadı. Tahkiki iman ile ona ve getirdiği Kur’an’a sımsıkı sarıldılar.

 

Tebliğ

Tebliğ görevi, nebileri insanlığın zirvesine taşıdı.

Şehadet, sadakat ve ilim. Hiçbiri tebliğin faziletine yetişemez.

Şehid, sıddık, alim. Hiçbiri nebilere yetişemez.

Tebliğ, tekliftir, çağrıdır, davettir.

Cihad, tebliğ ile anlam kazanır.

Sadakat, tebliğ ile kıymeti yükselir.

İlim, tebliğ ile değeri artar.

Tebliğe mani olmak büyük bir hasarettir.

Bunu temsil eden Ebu Lehebdir.

Tebliğe yardımcı olmak büyük bir kazançtır.

Ebu Talip imansız ölmesine rağmen Rasul’ün tebliğine yardımndan dolayı en az azab görecek kimsedir.

Kafirin en aşağısı Ebu Leheb. Tebliğe mani oldu.

En az azab göreni Ebu Talip. Tebliğe yardımcı oldu.

Ashabın efdali Hz. Ebu Bekir.

Tebliğe en çok yardım eden oldu.

Kadınlardan en üstün sahabe Hz. Hatice.

Bütün mal varlığını tebliğ için harcadı.

Rasulü gördü O’na yardım etti. Ebu Bekir oldu.

Rasulü gördü O’nu engelledi. Ebu Leheb oldu.

Rasulü gördü O’na rekabet etti. Müseylime oldu.

Nebilerin tebliğ görevi için vahyi getiren Cebrail (a.s.)’da meleklerin en efdalidir.

 

*Müslümanların nikahla çoğalması cihadla çoğalmasından daha fazladır.

Müslümanların tebliğle çoğalması da nikahla çoğalmasından daha fazladır.

 

*Altmış yıllık ömründe imtihanın yarım saat olabilir.

Bir gün karşına bir tebliğ edici çıkar. Aydınlık yolun ışığını gösterir. Onunla mücadele edersin. Yarım saat süren konuşmanın ardından yol çatallaşır. İki yoldan birini tercih edersin. Tercih ettiğin yol seni ya cennete veya cehenneme götürür. Ebedi aleme gidince yaşadığın o yarım saati ya lanetle ya da iftiharla yad edersin.

 

*Tebliğ o kadar mühimdir ki, Veda haccında Rasulullah (s.a.v.) ümmetine: “Tebliğ ettim mi?” diye sorar. Oradakiler: “Tebliğ ettin” deyince, üç defa: “Şahid ol Ya Rab!” der. Görevini ifa ve itmam, soru, şehadet, ciddiyet, üç defa tekrar ne kadar ehemmiyetli olduğunu gösteriyor.

 

*Tebliğ, ay ve güneşle değişilmeyecek kadar değerlidir.

*Nebilerin özelliğinden, güzelliğinden ve görevlerindendir tebliğ.

*El Hasıl: İstikamet ve necat, tevhid, tenzih ve tebliğ ile olur.

*Herkesi affet, fakat tebliğe mani olanı affetme.

(Cevher İnci Altın)

——————————————

Nedamet

Senin zannettiğin liyakatli olan,

Kader gösterdi ki o lakayd adam.

Hani davasında dirayetli idi,

Aksine, ona şeytanlar sirayet etti.

 

Liyakatli dediklerim aslında lakayd imiş,

Dirayetli dediğime şeytan sirayet etmiş.

Nerede o medhedilen dava adamı,

Ziyan etti, üç kuruşa sattı davasını.

 

Salabetliyim diyenler laubali çıktı,

Hasbi zannedilenler âyâtı ucuza sattı.

İyi adamı sorma sakın kötü olan adama,

Zira iyi kötü görünür, kötünün aynasında.

 

Küçük hesaplar yapanlarla,

Büyük işlere girişilmez.

Dünyaya meftun olanlarla,

Zaman kaybedip eğleşilmez.

 

Beklemekte bir hayır var zannettin,

Bekle bekle sadece zamanını tükettin.

Taptaze gülleri dallarında beklettin,

Bir münbit tarlayı tohumundan ettin.

 

Sözlerinden tanımadın tamam da,

Gözlerine bakmadın mı bir lahza.

Yüzündeki çizgiler, kaşları, gözleri,

Ağzı, burnu, çenesi, çok şeyler söylerdi.

 

Halbuki;

Yüz kaderdir,

Yüz cennettir,

Yüz cehennemdir.

 

Kader yüzde okunur,

Cennet yüzde görünür,

Cehennem yüze yansır.

                        Abdullah Öztürk

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

2 Yorumlar

  1. avatar

    Allah razı olsun abi

  2. avatar

    Allah razı olsun hocam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bediüzzaman’ın Veziri Zübeyr Gündüzalp Ağabey – 2

Bediüzzaman'ın veziri Zübeyr Gündüzalp Ağabey (2) Rahmetli Zübeyr Abi'nin Şanlıurfa Ptt’sinden tayini 1953’te Ankara'ya çıkartılır. …

Kapat