Ana Sayfa / Yazarlar / Nurlu Bir Dersten Notlar / Ahmet KATIN

Nurlu Bir Dersten Notlar / Ahmet KATIN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Ârifane, hakîmâne, müdakkikâne okumak

Hususi Dersine Çalışmak

Risale-i Nur hizmeti, okuma mihveri uzerine kurulduğu için R.Nur hizmetinde saglıklı bir tebliğ, hayattar bir temsile mazhar olmanın sırrı, şahsi dersini okumakla mümkündür. R.Nur hizmeti, okuyarak olgunlaşmaktır.

Bunun bize kazandırdığı en birinci mazhariyet:

Hakikat âlemiyle tanışmaktır. R.Nur muntesiplerini semavat-i hakaike uruc ettiriyor, arş-ı marifetullaha çıkarıyor. Üstadımız; hakikatin zevkine çıkanın gayrin tesellisine muhtac olmadığını ifade ediyor. “Cenab-i Hakk’a hadsiz şükrolsun ki hudutsuz bir sahra-yı hakikatte sizleri bana enis ve yoldaş vermiş” buyuruyor.

İkinci netice: Kainat kıymetinde bir netice: İnşallah Risale-i Nur’un ders halkasından kopmayan Nur talebeleri hüsn-i hatimeye mazhar oluyor. Sekeratta imanlarını kurtarıyorlar. Bu hadise kainatta en büyük bir hadisedir. Alman, İngiliz kadar servetimiz olsa, onu verip bu neticeyi alsak, biz kârlıyız. 20 sene, 30 sene bu hakikat-i Kur’aniyey’i dinleyen bir Nur talebesinin bu hakikatler kalbine, ruhuna, bütün latifelerine kökleşiyor, imanı mahfuz kalıyor.

Okumayanın, hakikat ile meşgul olmayanın, kendini muhafazası zordur. Okumayanın hizmeti de muvakkattır. Uzun vadede bir Nur talebesinin bütün sıntılarının, sancılarının, cemaatten kopmasının veya rabıtasını zayıflaştırmasının sebebinin; şahsi dersini okumaması olduğu müşahedelerle sabittir.

Dengeli beslenme ile sağlıklı vücut, tıp kanunu olduğu gibi, manevi beslenme ile manevi denge sağlanıyor. R.Nur, bütün erkân-i imaniyenin bütün tabakatında rusuhiyet derecesine çıkarıyor.

Manevi beslenmenin, dengeli beslenmenin ikinci neticesi; akıl, kalp, ruh ve bütün latifeleri beslediği için meşreb-i itidal ve denge husûle geliyor. İfrat ve tefritin cehennemine düşmüyor.

Risale-i Nur’un okunması yaşa, başa ve işe göre değişir.

Risale-i Nur iki tarzda okunur:

1.Devrî okuma,

2. Tahkikî okuma.

Devrî okuma: Sözler’den başlayıp tekrar Sözler’e gelinceye kadar bütün külliyatı devretmek. R.Nur’un sürekli ve devrî okunması insanın iç dünyasındaki çukurları dolduruyor. Hâl nurculuğunu netice veriyor.

Hâl nurculuğu ikidir:

1. Cemalî tecelli: Surette görünür, ahvalde okunur.

2. Kemalî tecelli: Lisan hakimiyeti ve kelamla ortaya çıkar.

Tahkikî okuma: “Lâ ikrâhe fi’d-din” bahsinde gectigi gibi, R.Nur’u tahkiki
okuyan, Kur’an’ın manevi elmas kılıncını elinde tutuyor.

Her hâl u kârda okumak…

Üstadımız, R.Nur’u okumağa firsat bulamadığını söyleyen bir abiye, “okumasan da hiç olmazsa kitabı aç ve kapat” demiş, daha sonra da “Risale-i Nur caziptir, kapağını açana kendini alâ külli hâl okutturur.” buyurmustur.

Hizmetle fiilî meşguliyet, insanın iç boyutuna inşirah veriyor. Okumayınca afakî meseleler bizi boğuyor. En büyük fetih, içtedir. Feth-i mübin kalplerdedir. İç dünyanın tanzimi insanı firdevsî bir iklime götürür. Risale-i Nur ile meşguliyet, insani marifet cennetine götürüyor. Herkes istidat ve kabiliyeti nisbetinde marifet cennetine giriyor. Bu cennette sürekli yaşamak…

Hz. Ali (RA): “Acebe mucib olan (şaşılması gereken) ahirette cennete girmek degil, dünyada cennete girmektir. Dünyada cennete girmek, marifet cennetine girmektir.” buyurmuştur.

Ahirzamanda, Bingöl yolundaki çukurlardan bin defa dehşetli çukurlar var. R.Nur, rot-balans ayarı bozulan araba gibi dağılan his dünyamızda rot-balans ayarı yapıyor.

R. Nur ile sürekli meşguliyet şevkin kaynağıdır. Hadiselerle gelip hadiselerle gitmeyen şevk-i mutlak, ancak R.Nur’un hakikatlerinin talimiyle elde edilir.

R.Nur’un tekraren okunması tesistir, tekmildir, inşadır. Kuvvetli maneviyat, kuvvetli mimari gibidir. Manevî mimari için demir ve çimentodan çalmamak gerekir. (Namaz ciddiyeti, ubudiyet ciddiyeti…)

Risale-i Nur’a çalışmak, tavziftir. Nur talebeleri muntehabtır; mürid değil, muraddır.

İlim, talimle elde edilir. Talim olmadan ilim olmaz.

Vürud: R.Nur’un şahs-i manevisine dâhil olmak için okumak…

R. Nur’u okumak, insanı hakikat-i tefekküre çıkarır. Bu kolay bir iş değildir.
Üstadımız: “Bazan bir kelime, bir tesbih, öyle bir hakikat hazinesini açar ki 60 sene hizmetle o açılmamış.” buyuruyor. Barla Lahikasi’nda Şeyh Mustafa’ya “Şu Sözler, en âlî tefekkür kısmındandır… Sen muhtaç değilsen, sana muhtac olanlar muhtactır.” buyuruyor.

Kalp, ruh ve sırrın derece-i hayatına çıkarmaktır.

Makam-i sıddıkıyete kadar çıkaran bir uructur.

Nasıl okumalı?

Evvela, gazete gibi okumamalı. Tam bir sevkle, aşkla, ihtiyacını, açlığını
hissederek okumak… Açlığını hissetmek, terakkinin zenberegidir. İştiyak, bir ruh kalitesidir.

Ârifane, hakîmâne, müdakkikâne okumak…

Sanki ilk defa dinliyor gibi veya “Bugün son günüm, birazdan ölüm meleği gelecek, bu benim son dersim” hâlet-i ruhiyesi ile okumak…

En muhtaç benim, “Ben kendimi herkesten ziyade nasihate muhtac gördüğümden…”

Baskaları için değil, yaşamak için okumalı.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hollanda’nın rezaletini, Avrupa basını böyle gördü

Hollanda’da yaşananlar, Avrupa basınında böyle yer aldı. Hollanda’nın önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağına iniş …

Kapat