NUSRET KOCABAY HOCAEFENDİ İLE RİSALE-İ NURLARIN İRŞADİ YÖNÜ ÜZERİNE
Takdim
Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli bir âlim ve ehl-i kalb bir büyüğümüzle yaptığımız kısa bir söyleşiyi istifadenize sunuyoruz. Ağrı’da ikamet eden Molla Nusret Kocabay Hocaefendi ile kısa bir mülakat gerçekleştirmiştik. Uzun bir süre dosyamızda bekleyen bu söyleşiyi hususi yerlerini çıkartmak için bir süre yayınlamadık, şimdi istifadenize arz ediyoruz.
Molla Nusret Efendi, Doğu Anadolu’nun meşhur âlimlerinden Molla Abdülkerim, Molla Zahir, Şeyh Taha, Molla Nadir, Eleşkirtli Molla Abdülaziz, Şeyh Muhammed Celali Hazretleri’nin torunu Molla Ahmet Celali gibi zatlardan medrese ilmini alan Molla Nusret Efendi daha sonra Nakşî tarikatının Küfrevi koluna intisap etmiş. Şeyh Muhammed Küfrevi hazretlerinin torunu merhum Şeyh Nesim Efendi tarafından kendisine hilafet verilmiş ve tac giydirilmiş.
1952’de askerlik için geldiği Ankara’da Risale-i Nur hizmetini tanımış ve kendisini bu hizmete vakfetmiş. Üç defa Üstad Bediüzzaman‘ı ziyaret etmiş. Ağır hastalıklarına rağmen halen genç bir delikanlı gibi hizmete ve irşada devam eden Hocaefendi’ye en derin saygı ve hürmetlerimizi arz ediyor, mübarek ellerinden öpüyorum. İstifadeye medar olması dileğiyle.
Salih Okur
-Efendim, Risale-i Nurların irşadi yönü hakkında bize bir şeyler lütfeder misiniz?
–Risale-i Nur bir mürşiddir, irşad ediyor. Hem maddi, hem manevi.. İnsanın hissiyat-ı ulviyesini (yüksek hislerini) yükselttiriyor, hissiyat-ı süfliyesini (alçak hislerini) söndürüyor. Bütün irşadlar Kur’an’dan gelmiştir. Risale-i Nur da ilmî ve Kur’anî bir irşaddır.
İyice dikkat et! Risale-i Nur marifetullahı kazandırıyor. Bir insan marifetullahı kazanmış olduğu anda akıl marifetullahtan ikna oluyor, kalp füyüzattan işba oluyor, yani doyuyor. Ruh inşirah, inkişaf ve inbisat ediyor.
Ruh terakki etmiş olduğu takdirde, kalp füyüzattan işba olmuş olduğu takdirde, akıl marifetullahtan ikna olmuş olduğu takdirde bu irşad ise, İrşad-ı Kur’anîdir.
Bu irşadın sırr-ı azimesine mazhar olabilmek için çok dikkat etmek lazım. Hissiyatı kalp ve ruh derecesine çıkarmak lazımdır. Böyle olunca kalp safileşir, kalbin kesafeti kırılır. Nefis tezkiyesi husule gelir, nefis terbiyeleşir. Nefsini kabza-i kahrına alabilir. Ruh terakki eder. Bu terakki neticesinde ruh ayine-i Samedani olur, Cenab-ı Hakk’ın aynası olur. Akıl tekemmül eder. Akıl nereden tekemmül eder? Tefekkürden..
Kardeşim, bu irşad ise irşad-ı ilmi ve Kur’anidir, zahirden hakikata geçmektir. Kesbedilen velayet de velayet-i kübradır.
Velayet üç kısımdır:
1- Velayet-i Sugra: Meşhur olan velayettir. Kesbidir, amelidir, ibadet, evrad ve ezkarla terakki etmektir.
2- Velayet-i Vusta: Tasarrufat velayetidir. Bu velayete mazhar olanların sayısı ümmet içinde 300’den aşağı inmiyor, 500’den fazla olmuyor. Bunlar arasında Nukeba, nuceba, ebdal, encam, ricalullah, rical-u gayb, umena-yı ümmet, efrad-ı ümmet denilen zatlar var.
Bu velayete mazhar olabilmek için ilmi ve Kur’ani cepheden pay çok azimdir. Bu velayet sahipleri her zamanda bulunan iki imamın taht-ı tasarrufunda gidiyor.
3- Velayet-i Kübra: Sahabelerin velayetidir. Bu ise ilmi ve Kur’ani bir velayettir. Bu velayet Mehdiyet makamıdır. Hilafet-i nübüvvet, veraset-i nübüvvetin ünvanını taşıyor. Ahirzamana mahsus, beşer için bir vilayet-i âmmedir. Cenab-ı Hak bizi bu daireden kabul buyursun.
Bu velayet, şehadet âleminin üzerinden gayb âleminin perdesini kaldırıyor. Yani mükevvenata bakıp terakki etmek değildir. Doğrudan doğruya
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ
“O müminler ki, gayba iman ederler”(Bakara, 2:3) sırrına mazhar oluştur. Bunlar esmaları, sıfatları, şuunatları, efalleri tamamıyla gayb âleminde müşahedesine alıyor, keramet-i kevniye değil, keramet-i ilmiye ve Kur’aniyedir.
Bu velayet, tabiat perdesini meşiet üzerinden kaldırıyor, kör kuvvetin üzerinden kaldırıyor. Bu ise zahirden hakikata geçmektir. Bütün duyguları, latifeleri, hasseleri tamamıyla terakki ediyor. Nur-u marifetullahı kesbediyor. Arif-i billâh ünvanına mazhar kılıyor. Bu velayet ahirzamanda gelmiştir. Hilafet-i nübüvvet, veraset-i nübüvvetin hizmetidir.
Bu velayetin sırr-ı azimesini tam anlayabilmek için, tarikat ile hakikatı tam tefrik edebilmek için Telvihat-ı Tis’a ismindeki risaleyi çok dikkatle okumak lazım.
– Malumunuz Üstad hazretleri 28. Lem’ada ““Dâireye girmeden evvel bulduğu şeyhi, her fert o şeyhini, mürşidini, dâirede dahi muhâfaza edebilir. Fakat şeyhi olmayan, dâireye girdikten sonra, ancak dâire içinde mürşid arayabilir” buyuruyor. Daire içinde mürşid ne demektir efendim?
Daire içinde mürşid bilir misin kimdir? Daire içindeki müşfik (şefkatli) müşevvik (şevkleri ihtizaza getiren) muin (maddi manevi yardım edici) mukiz (nefse dokundurmadan kavl-i leyyin ile ikaz edici) olandır.
Bu mürşid kimdir? Hele bulalım, nerede bulalım? Şimdi bu mürşid; mezahib-i salikîn, turuk-u mütekellimin, menahic-i hukema ile muttasıf olmuş olandır. Bu mürşidi arayım bulalım, kimdir bu?
-İnsanın aklına Hulusi Ağabey gibi ağabeyler geliyor..
-Biz öyle şahsiyete bir şey veremeyiz. Hulusi ağabey -benim ruhum ona kurban olsun- ama biz şahsiyetçi değiliz. Şahıs peşinde koşamayız. Bu mürşid, gayede, maksatta, niyette, nazarda Risale-i Nur‘dan maada bir şey değildir.
Yani buradaki mürşidden maksat, birbirinin üstünde bir mürşid değil, birbirine müşfik, birbirine müşevvik, birbirine muin, birbirine mukiz olmaktır.
Salih Okur-cevaplar.org
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024