Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Ramazanlık / “O halde yolun hakkını verin!.”

“O halde yolun hakkını verin!.”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İKİ YOLUN DA HAKKINI VERMELİ!

Yazar: Soner DUMAN

Birkaç kişi yol kenarında oturuyorlardı. Allah Resûlü (s.a.v.) onların yanına uğrayarak kendilerine “yol üzerinde oturmayın!” buyurdu. Bunun üzerine o sahabîler “Ey Allah’ın Resûlü! Bizim toplanıp bir araya gelebileceğimiz başka uygun bir mekân yok. Ancak burada toplanıp konuşabiliyoruz” dediler. Bunun üzerine Allah Resûlü “o halde yolun hakkını verin” buyurdu. Oradakiler “yolun hakkı nedir?” diye sordular. Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Gözünü [haramlara] kapatmak, [gelip geçenlere] rahatsızlık vermemek, selam verenin selamını almak, iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamaktır” buyurdu.

(Buhârî, Mezâlim, 23; Müslim, el-Libas ve’z-zîne, 114)

Basit ve sıradan gibi görünen şu hadisede İslam’ın dünya görüşünü, hayat nizamını ortaya koyan çok önemli ilkeler var. Ben bu hadisten anladığım ve önemsediğim ilkeleri kısaca ortaya koymaya çalışacağım:

1. İslam, yeryüzünün her mekân ve zamanında, her ortamda yaşanabilecek bir dindir. Onun ilke ve kuralları, her yeni duruma tatbik edilmeye müsaittir. Allah’ın dini olan İslam’ın cevap veremeyeceği hiçbir soru, çözüm üretemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Eğer günümüzde Müslümanlar büyük sorunlar yumağı içinde kalıyorlar, sorularına cevap, sorunlarına çözüm bulamıyorlarsa bu durum İslam’dan değil; sorulara cevap, sorunlara çözüm üretmesi gerekenlerin ehliyetsiz ve kifâyetsiz yahut ilgisiz oluşundandır.

2. İslam dini herhangi bir meselede bir yasak koyduğunda o yasak sebebiyle mağduriyet yaşayacak olanlara mutlaka alternatif yollar göstermiştir. Mesela zinayı yasaklarken evliliği teşvik etmiş, faizi yasaklarken ticareti teşvik etmiştir. Zorunlu hallerde ise haram şeylerin haramlığı hükmünü bile ortadan kaldırmış, insanların zaruret durumlarını dikkate almıştır. Bu, İslam’ın insan hayatına ve onun temel değerlerine ne kadar büyük bir önem verdiğinin göstergesidir.

“Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara, 185)

3. Müslüman, içinde bulunduğu bütün durum ve şartlarda Allah’ın emir ve yasaklarını uygulamak durumundadır. Din belirli mekânlarda (cami, tekke vb.), belirli zamanlarda (Cuma, bayram, kandil), belirli hareketlerle (namaz, oruç vb.) ortaya konulan fiillerden ibaret değildir. Din insanın hayatının her bir noktasını düzenleyen hükümler getirmiştir. Yüce Rabbimiz sokaktaki oturuşumuzdan yürüyüş şeklimize, alış verişimizden evlilik hayatımıza, doğumdan ölüme hayatımızın her noktası ile ilgili hükümler koymuştur. Dini sadece belirli ibadetlerden ibaret görüp bunları yerine getirdiğinde kendini “dini bütün bir Müslüman” olarak görmek ama sokak hayatını, ticaretini, evlilik hayatını İslam’ın ölçülerine göre düzenlememek İslam’ın istediği mümin modeli ile uyuşmaz.

“Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara, 85)

4. Peygamberimiz yolun hakkını beş maddede özetlemiştir:

a) Harama bakmamak:

Yol kenarlarında duran, oturan kimselerin yahut yol kenarında evi bulunanların, yoldan gelip geçen insanların mahrem noktalarını araştırması, bunlara bakması haramdır. Çünkü bu, insanların gizli hallerini araştırma, görülmesi istenmeyen noktalarını görmeye çalışma anlamına gelir.

b) İnsanlara rahatsızlık vermemek:

Peygamberimizin bu sözü her türlü rahatsızlık vermeyi kapsamaktadır. Bunun kapsamına yolu tıkamak, gelip geçenlerin rahat geçmesine engel olmak, yola çöp-pislik gibi şeyler atmak, yolda gürültü-patırtı yapmak, gelip geçenlere laf atmak girer. Bir Müslüman yolda bu tip davranışların tümünden uzak durmalıdır.

c. Selama karşılık vermek

Bunun kapsamına yol sorana yol tarif etmek, yardım isteyene yardım etmek, yükünü yükleyemeyene yardım etmek, arabası çalışmayanın arabasını itekleyivermek de girer.

d-e. İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak

Yolda bir kimse dinin yasakladığı bir şey yaptığında ona müdahalede bulunup bu kötülüğünü önlemeye çalışmak, bu mümkün değilse ilgili kimselere haber vermek, iyiliği emretmek de yolun hakkındandır.

5. Şehirdeki basit, gündelik bir yolun bile hakkını vermemiz istenirken doğumdan ölüme yürüdüğümüz şu hayat yolunun hakkına ne demeli? Basit bir yolda bile İslam’ın ilkelerinden taviz vermeden uygulamamız istenirken ömür boyunca yürüyeceğimiz yolda sırat-ı müstakîm üzere yürümemiz gerekmez mi? Hem biz namazın her bir rekâtında Fâtiha sûresinde Rabbimizden sırat-ı müstakim (dosdoğru yol) üzere olmayı istemiyor muyuz? Öyleyse o yolun da hakkını vermeli.

Rabbimiz gelip-geçici yolun hakkını vermeyi de şu hayat yolunun hakkını vererek sırat-ı müstakim üzere yaşamayı da cümlemize nasip eylesin.

(Soner Duman / 8.Cemâziyelâhir.1440 / 13.Şubat.2019/Çarşamba)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ramazan’dan Sonra

Ramazan’dan Sonra Fatma Bayram Bazı anları sonsuza kadar durdurmak istesek de zaman -iyi ki- bizi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sorularla Celcelûtiye

Celcelutiye nedir? Celcelutiye, Hazreti Ali Efendimiz’in şerh ettiği, Arapça, içinde yer yer Süryanice kelimeler de …

Kapat