Münire Özdemir Anlatıyor:
RİSALE-İ NUR’U NASIL TANIDIĞINI ŞU ŞEKİLDE ANLATMIŞLARDI
Ulviye anne Risale-i Nur’u tanıma hatırasını şöyle anlatırdı:
“Kastamonu’da bir eve mevlide gitmiştim. Orada bir kitap gördüm. O kitap güneş gibi parlak gözüktü bana. Evin sahibi ‘İsterseniz alın okuyun, okuyunca geri alırım’ dedi. Kitabı alıp eve geldim. Baktım, kapağında eski harflerle ‘Asâ-yı Mûsa Müellifi Bediüzzaman Said Nursi’ yazıyor. Kitabı Hemen okumaya başladım.
“Asâ-yı Mûsa kitabını okudukça, kitabın müellifini, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini görmek, onu ziyaret etmek arzusu şiddetlendi bende. Ne yapıp edip Üstad’ı görmeyi, ziyaret etmeyi arzu ediyordum. Hiç olmazsa kapısının tokmağını öpebilsem diyordum. Bir gün Saniye hanımla beraber Üstad’ı ziyarete gittik. Ahdim üzerine, kapı tokmağını öpecektim; ama Üstad’ın evinin kapısı açıktı. Baktık, Üstad merdiven başında durmuş, bir güneş gibi parlıyor, bizi bekliyordu. Tıpkı Asâ-yı Mûsa kitabını ilk defa gördüğüm şekilde parlıyordu. Merdivenlerden çıkarken ayaklarım tutmuyordu, titriyordum. Üstad, uzunca müddet bize bir ders verdikten sonra yanından ayrıldık.” Ulviye annenin Hz. Üstad’la görüşme şeklini, yanlarında başka kimse var mıydı, içerdeler mi, dışarıdalar mı hatırlamıyorum artık o kısımları. O sıralarda hem yeni olduğumdan, hem de aradan çok zaman geçtiğinden dolayı aklıma gelenler bunlar.
BEY’İM BAŞTAN MUHALİFTİ SONRA DOST OLDU
Ulviye Sümer, Münire Özdemir’e anlatıyor:
“Risale-i Nur kitaplarını okudukça, onlara olan bağlılığım günden güne gittikçe artıyordu. Bizim bey: ‘Hanım, bu kadar üstüne düşme’ diye ikazlarda bulunuyordu. Ben de, ‘Efendi, evimizin önünden bir sel aksa, sen o seli durdurabilir misin? İşte, ben de öyleyim. Ne olur, bana dokunma’ diye cevap veriyordum.
“Bir gece teheccüde kalkarken beyim sinirlendi; çok ibadet ediyorsun diye maşayı aldı vurdu, kafamı yardı, kan içinde kaldım. Bir odaya girdim, kapıyı içerden kilitledim, kendi kendimi tedavi ettim orada. Sonra beyim yatıyor; uyuyunca onu korkutuyorlar, boğuyorlar rüyasında… Gelip kapıyı çaldı, ‘Ûlviye kapıyı aç!’ dedi. ‘Açmam, sen beni döversin’ dedim ve açmadım kapıyı. ‘Aç bir şey yapmayacağım’ diye ısrar edince açtım kapıyı. ‘Ben artık bir daha sana karışmam, sen istediğin gibi ibadetini yap, yaşa’ dedi. Rüyasında ona, ‘Seni ailenin yüzü suyu hürmetine affettik’ demişler. Bey’im baştan böyle karşı çıksa da, gece ona ne göründü artık bilmiyorum, sonra o da dost oldu. Bana karışmazdı artık. Böyle bir olay geçti başımdan.” Ulviye anne beyi ile ilgili bu hatırasını bize böyle anlatmıştı.
Ûlviye anne, birkaç sene sonra bir Cuma gecesi banyosunu yapmış, oturmuş koltukta, öylece vefat etmiş orada.
Kaynak: Ömer ÖZCAN, Ağabeyler Anlatıyor – VIII
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024