Ana Sayfa / Yazarlar / Ölüye Kur’an Okumak

Ölüye Kur’an Okumak

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Ölüye Kur’an okumak..

Son yıllarda sık sık gündeme getirilen bu konu aslında son derece açık, son derece anlaşılır bir mesele iken, 28 Şubat darbecilerinin bu millete alim diye dayattıkları, cilaladıkları Yaşar Nuri ve saz arkadaşları sayesinde polemik konusu edilmeye başlandı ve devam ediyor.
Yaşar Nuri, alimler arasında konuşsa anında cevabını alacağı problemli fikirleri hanımlar matineleri gibi programlarda konuşup onları ikna etmekten, laik, seküler hanım ve beylerin takdirlerini toplamaktan müthiş keyif alırdı.
(Adnan Oktar bu konuda Yaşar Nuriden ders ya da feyz almıştır deseler hiç yadırgamam.)

Darbecilerin hocalığına soyunan bu ekibin karşısına hakiki âlimler çıkartılmadı, cevap hakkı verilmedi.
Çıkartıldığı zaman da ya onların dengi akademisyenler çıkartılmadı ya da, eşit şartlarda konuşma, tartışma ortamı sağlanmadı.
Darbecilerin nefesini ensesinde hisseden, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile eli bağlı, dili bağlı, ilim ve alim edebine sahip hocalar bir yandan akademik dokunulmazlığa sahip, diğer yandan darbecilerin, laiklerin, sekülerlerin yani azgın azınlığın adamı olan, ar perdesini yırtmış, TV ekranlarında şovmenlik yapacak kadar ekran tozu yutmuş birilerinin karşısına çıkartılıp tartıştırılmaları eşitlik ilkesine aykırıydı ama işlerine öyle geliyordu, öyle yaptılar..

Yeterli dini eğitim verilmeyen, dini konularda en temel bilgilerden dahi mahrum bırakılan insanlarımızın bir kısmı Yaşar Nuri için;
“Adam koskoca profesör. Kötü bir adam olsa, boş bir adam olsa televizyona çıkartmazlar. Yanlış bişey söylese devlet, Diyanet buna izin vermez” diye düşünerek sözlerine inandılar. En azından kafaları karıştı, kafalarında soru işaretleri kaldı.
Asıl hesap da tam olarak bu idi zaten.

Başta söyledigimiz gibi mesele son derece açıktır.
Peygamber Efendimiz sav zamanından beri kabir ziyaretleri yapılır, kabir ehline selam verilir, ölüye dua niyetine cenaze namazı kılınır, ölmüşlere rahmet duaları edilir, ölmüşlere ulaşması umuduyla Yasinler, Fatiha’lar hatimler okunur, başka başka hayırlar yapılıp sevabı gönderilir..
Peygamber Efendimiz sav’in tavsiyeleri, sahabe efendilerimizin çok açık, tartışmasız
uygulamaları var.
Maliki mezhebi imamlarından bazıları dışında dört hak mezhebin imamlarının tamamına, onbinlerce alime göre kabirlerde veya başka yerde ölüye Kur’an okumak, sevabını bağışlamak caizdir, mustehabdır.

‘Kur’an ölmüşlere inmemiştir, mezarlıklarda okunmak için inmemiştir,
dirilere indirilmiş bir kitaptır, ibret alınsın, ders alınsın, kendisiyle amel edilsin diye indirilmiş bir kitaptır. Ölülerin amel defterleri kapandı, artık Kur’an onlara fayda vermez..’ diyenlerin kaçırdıkları çok önemli hususlar var.
Demogoji yapıyorlar..
Kur’an okuyup sevabının ölmüşlere gönderenler “Kur’an sadece mezarlıklarda okunur mu diyorlar?
Anlamaya gerek yok, amel etmeye gerek yok, hayatımıza tatbik etmeye gerek yok mu diyorlar?
Elbetteki hayır.
Okuyalım, anlayalım, yaşayalım ama bu dünyadan ayrılmış mü’min kardeşlerimizi de Kur’an’dan, Kur’an’ın nurundan, rahmetinden mahrum bırakmayalım diyorlar.

Kur’an-ı Kerim’in sadece dirilere indirilmiş, sadece akıl sahiplerine indirilmiş, sadece müminlere indirilmiş, sadece bir dönemin insanlarına indirilmiş, sadece insanlara indirilmiş bir kitap, emir ve yasaklar, öğütler manzumesi olduğunu düşünmek son derece dar bir bakış açısıdır, fikri kısırlıktır, Kur’an’ı Kerim’in ne olduğunu bilmemektir, tanımamaktır.
Kur’an’ı doğru tanımadan, doğru tarif etmeden, doğru tavsif etmeden, hakkıyla bilmeden yapılan yorumlar kişiyi yanlış yollara götürür..

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’i nasıl tarif eder?
Rabbimiz katında Kur’an nedir?
“..kitâb, kur’ân, kelâm, nûr, hüdâ, rahmet, furkān, şifâ, mev‘iza, zikr, kerîm, alî, hikmet, hakîm, müheymin, mübârek, habl, es-sırâtü’l-müstakīm, kayyim, fasl, en-nebeü’l-azîm, ahsenü’l-hadîs, tenzîl, rûh, vahy, mesânî, Arabî, kavl, besâir, beyân, ilm, hak, hedy [hâdî], aceb, tezkire, el-urvetü’l-vüskā, müteşâbih, sıdk, adl, îmân, emr, büşrâ, münâdî, nezîr, mecîd, zebûr, mübîn, beşîr, azîz, belâğ, kasas, suhuf, mükerreme, merfûa, mutahhera..”
Burada sayılan elli küsur isim ve sıfatlar Rabbimizin Kur’an tarifidir.

Kur’an sadece ‘öğüttür’ diye düşünen birinin düşüncesinin ne kadar sığ ve eksik olduğunu görebiliyor muyuz?
Kuran sadece öğüt değildir, aynı zamanda şifadır.
Nurdur.
Müjdedir.
Rahmettir,
Mutahhera’dır yani temizleyendir.
Kur’an ölülere hitap değil, öğüt değil diye ölülere rahmet olmayacağını, nur olmayacağını, ölmüş de olsa mü’minlerin hata ve günahlarının temizlenmesine vesile olamayacağını kim nasıl iddia edebilir?

Rabbimizin kudreti Berzah alemine sirayet edemez, buradaki duayı o tarafa götüremez mi?
“Alemlerin Rabbi..” olan Allah’ın kudretine had, hudut çizmek kimin haddine olabilir?

Yüz yıl önce telefonun, internetin, kablosuz, uydular aracılığı ile dünyanın bir ucundan bir ucuna hatta gezegenler arasında anlık sesli ve görüntülü iletişimin olmadığı dönemlerde
birisi ölüye Kur’an gitmez deseydi hoş görülebilirdi belki.
Bu çağda aciz beşerin ulaştığı teknolojik seviye sayesinde sıradan GSM operatörlerinin kurdukları ağlar ile dünyanın bir ucundan bir ucuna hatta yerin dibinden uzayın derinliklerine anında ulaşılabilirken, kudreti sonsuz olan Rabbimizin dünyada okunan Kur’an’ın, dua ve niyazın nurunu, rahmetini, hayrını, sevabını kabirdeki bir mümin kuluna ulaştıramaz mı?
Kim aciz, kim güçlü?
Hem neden ulaştırmasın ki?
Bu dünyadaki kullar
Rahmeti sonsuz Rabbimizin rahmetine, keremine, ikramına, insanına, merhametine, nuruna ilh muhtaçız da kabirdeki kulları muhtaç değiller mi?
Allah kabir ehline rahmetiyle, merhametiyle muamele etmez, onlara kerem etmez, ikram etmez, onları nurundan mahrum bırakır mı? Sadaka-i cariyenin sevabı gider de okunan Kur’an’ın sevabı nasıl gitmez?
Bu iddia bağnazlık, yobazlık değil mi, inadına inkar değil mi?

Kes kopyala yapıştır uleması türedi son yıllarda. Kur’an’ı Arapçasından okumayı dahi bilmeyen;
Arap dilini bırakın kendi dilini bile yeterince bilmeyen;
kendi dilinde yazılmış edebi bir metni, hukuki bir metni, akademik bir metni vb anlamak için adeta tercümana koşup burada ne yazıyor, ne demek istiyor diye akıl soran insancıklar alemlerin Rabbinin kelamı olan Kur’an’ı anlamak, dini metinleri, dini konuları anlamak konusunda kendilerini dahi zannediyorlar, allame kesiliyorlar, bülbül kesiliyorlar.

Bu büyük bir tehlike, büyük bir fitne, büyük bir tuzak; düşenin parçasının dahi kalmayacağı dipsiz bir uçurum.
Düşmeyelim, alet olmayalım, oyuncak olmayalım.

Ölünün ve dirinin, dünyanın, berzahın ve ahiretin sahibi Allah’tır.
Biz Allah’tan istiyor ve diliyoruz ki;
“Ya Rabbi.
Eskiden bizim yanımızda yöremizde, canımızdan bir parça olan sevgili annemiz, babamız, nenemiz, dedemiz, dostumuz, akrabamız, kardeşimiz, eşimiz, evladımız.., şu an bizim bilmedigimiz ama senin bildiğin, senin mülklerinden biri olan berzah aleminde, kabirde, toprak altında başka türlü bir hayat sürüyor.
Biz onun halini bilmiyoruz ama sen biliyorsun.
Biz aciz kullarız, bizim onu mutlu etmeye gücümüz yetmez ama senin gücün yeter..
Biz senin hoşnutluğunu kazanacağımızı, sevap kazanacağımızı umduğumuz bir iş yaptık; her harfine en az on sevap vadedilen senin o mübarek kelamından okuduk.
Eğer bu amelimiz senin katında makbul olmuş, rızana nail olmuş ise ve bize sevap yazacaksan o sevabın bir mislini şu an aramızda olmayan sevdiklerimize hediye etmek istiyoruz.
Eğer lütfedip ona ulaştırırsan hem bizi hem o kulunu sevindirirsin.
Ya Rabbi, Senden ona rahmet etmeni, acımanı, onu affetmeni, onu mutlu etmeni diliyoruz.
Ya Rabb bizi ve onları sevindir.. ila ahir..”

Dua ediyoruz yahu mübarekler.
Allah’a şirk koşmuyoruz.
Rabbimizi yardıma çağırıyoruz..
O’ndan istiyoruz,
Haşa Allaha rağmen bir iş yapmıyoruz, Rabbimize emri vaki yapmıyoruz, O’na rağmen istemiyoruz; O’ndan istiyoruz.
İzin ve emir dairesinde istekte bulunuyoruz..
“Dua edin cevap vereyim” diye emreden Rabbimizin emrine itaat edip dua ediyoruz.
Mesele o kadar açık, seçik, net ki..
Nasıl anlaşılamıyor, neden inat ediliyor hayret ediyorum.

İnsanlardan bazıları
“Ben ölmüşlerime Kur’an okumam” diyebilirler, okumaya mecbur değiller.
“Ben öldüğünde bana Kur’an okumayın” da diyebilirler. Kimse de onlara Kur’an okumak mecburiyetinde değildir.
Ancak hadlerini aşıp “ölüye Kur’an okunmaz, hiç bir faydası yoktur” diye fetva veremezler, insanları bu hatırdan men edemezler, Allah adına konuşamazlar..
Buna hadleri, yetkileri olamaz.

Öldüğümüzde muhtaç olacağımız rahmet yollarını hayatta kendi dilimizle kapatmayalım, eminim çok lazım olacak.
Ölüye Kur’an okunmaz diye fetva veren alım görünümlü cahil ve ukala takımından biri öldü diyelim.
Arkasından eşi dostu, oğlu kızı Kur’an okudu veya okuttu.
Ona;
“Sen Kur’an’ın sevabı ölüye gitmez diye fetva vermiştin.
Biz de sana öyle muamele edeceğiz, Kur’an’ın sevabından, nurundan, rahmetinden seni mahrum edeceğiz” denilirse nasıl pişman olur kimbilir..

Ölüye Kur’an olmaz, dua olmaz diyen birine göre cenaze namazı da gereksiz ve faydasız mıdır?
Zira cenaze namazı da meyyit için duadır. Onu da kaldırmayı düşünüyorlar mı acaba?66uv

Haşa Peygamberimizden daha alim, daha faziletli, daha doğrucu havalarına girmek müslüman edebine nasıl yaraşır?
Allah Rasulü ölülere Kur’an okudu, tavsiye etti..
Allah CC Rahmandır, Rahîmdir. Kur’an rahmettir, Peygamber efendimiz de bütün alemlere (Berzah alemi de dahil) alemlere rahmet olarak gönderilmiştir..

Ölüp giden kullar da rahmete muhtaçtır, en çok onlar muhtaçtır ki biz ölmüşlerimize merhum deriz.
Ölmüşlerine rahmeti çok gören, Allah’ın rahmetini ölmüşlerinden esirgeyen insancıklara alim denebilir mi?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Resim ve Heykel Sanatı ve Denizli

Resim ve heykel sanatı ve Denizli Liselerimizde resim dersi anlatılır, gösterilir. Heykel bölümlerinde heykeldeki çeşitlilik …

Kapat